peygamberlere salat ve selam nasıl getirilir / Salat ü Selam ile İlgili Önemli Bilgiler - Salat ü selam hakkında kısaca bilgi veriniz

Peygamberlere Salat Ve Selam Nasıl Getirilir

peygamberlere salat ve selam nasıl getirilir

Ali Bulaç

Günün Yazısı

ByAli Bulaçon

Bana bir dost “Namazda tahiyatta Hz. Peygamber’e salat ve selam okuyoruz, bu duayı Hz. Peygamber’in okuduğu söyleniyor. Peki, Hz. Peygamber kendine mi salat ve selam okuyordu? Eğer böyle ise bundan neyi anlamak gerekir? Salat ve selam nedir?” diye sordu. Başkalarından da duyduğum bu konuyla ilgili düşüncelerim şunlardır:

Önce şunu hatırlatmak lazım: Hz. Peygamber (s.a.)’e “Allah ve melekleri salat ve selam ederler”:

Şüphesiz, Allah ve melekleri Peygambere salat ederler. Ey imân edenler, siz de ona salat edin ve tam bir teslimiyetle ona selâm verin”(33/Ahzab, )

Hadis kaynaklarına göre bu ayet indiğinde Hz. Peygambere sormuşlar: “Sana nasıl selam vereceğimizi biliyoruz, sana salat nasıl olacak?” Şöyle buyurmuş: “Namazların son oturuşunda (son tahiyyat) okuduğunuz “salli ve barik” dualarını okuyun, bana salat getirmiş olursunuz.” (Buhari, Tefsir, 33/10; Tahiyyat duası için bkz. Kur’an Dersleri, 24/Nur, ayetin açıklaması.)

Surenin ayette geçen &#;salat&#; kelimesi şöyle geçer:

“O&#;dur ki, sizi karanlıklardan nura çıkarmak için size salat etmekte; melekleri de (size dua etmektedir). O, mü&#;minleri çok esirgeyicidir.” (33/43)

 Biz bu ayetteki salat’ı “rahmet” olarak çevirmişiz. “Salat” kelimesi &#;ala&#; ile geldiğinde dua, namaz, rahmet, destek, yönelmek, Yahudilerin havrası gibi anlamlara gelir. Namazın “salat” olarak isimlendirilmesi, bu en önemli ibadetin hakikat-i halde “dua” olması dolayısıyladır. Ancak kelime nisbet edildiği kimselere göre farklı anlamlar kazanır. Allah’a nisbet edildiğinde “İlahi rahmet ve yardım”, meleklere nisbet edildiğinde “bağışlanma (istiğfar)”, mü’minlere nisbet edildiğinde “dua” manalarına gelir. Fiilin farklı makam ve yönlerdeki anlam ve kuvvet farkı göz önüne alınırsa bu, salatın Kur’ân’daki temsili dil sisteminde yerini bulan; “yardım istemek, destek vermek” terimsel anlamıyla örtüştüğü görülür.

 İbn Aşur’a göre sahabe döneminde bizim yaptığımız gibi salat getirilmezdi. Kitapların başına salat ve selam duasının yazılmasına muhtemelen hadisçilerin etkisinde Harun Reşit zamanına başlanmıştır. Sahabiler de Hz. Peygamber’in ismi her anıldığında salat ve selam getirmezlerdi. Ancak hiç değilse hayatta bir kere Hz. Peygambere salat getirmek vaciptir, bu konuda icma vardır. Efendimiz’e kendisinden söz edildiğinde veya yazı yazıldığında başta bir kere salat ve selam getirmek farz-ı kifayedir, yani bir kere zikredilmesi yeterlidir.

Dua her zaman faydalı ve güzeldir. Ancak salatın işaret ettiği anlam, Hz. Peygamber’in davasına sahip çıkmak, destek vermek, onun yanında durmak, tarafı olmak ve bunu kalb ve dil ile ikrar edip teyid etmek gibi anlamlara da sahiptir. Bu sayede Hz. Peygamber’e bağlılığımızı ifade etmiş oluyoruz (bkz. 4/Nisâ 65). O da ümmeti üzerinde titrer, dertleriyle ilgilenir, onlara merhamet eder ve onlar için dua (salat) eder (9/Tevbe, 99); şefkat kanatlarını onların üzerine gerer (15/Hicr, 88; 26/Şuara, ). Kısaca Hz. Peygambere salat ve selam getirmek onun davasına sahip çıkmayı ifade eder. (Daha geniş bilgi için bkz. Kur’an Dersleri, /Kevser, 2. ayetin açıklaması.) Yüce Allah’ın da salavat ve rahmetinin kulların üzerine olması da, her türlü yardım ve rahmetinin onların üzerine olmasıdır (bkz. 2/Bakara, ; 33/Ahzâb 33/).

Efendimiz (s.a.)’in şöyle buyurduğu rivayet edilir: “Kim bana bir defa salât ve selâm ederse bu sebeple Allah da ona on misli merhamet eder.” (Müslim, Salât 11; Ebu Davud, Salat 36; Müsned, III, ) Bazı alimler, -mesela Süyuti- sözel salat ve salavattan hareketle Hz. Peygamber&#;in ölmediğini, kabrinde diri olduğunu söylemişlerdir. Süyuti&#;ye göre aksi düşünüldüğünde, hadislerde belirtildiği üzere kendisine salavat okuyanlara Hz. Peygamber&#;in mukabelede bulunması imkansız olurdu. Süyuti&#;nin Kur&#;an&#;da Hz. Peygamber&#;in diğer insanlar gibi ölümlü olduğu, öleceği açıkça belirtildiği halde böyle bir tevile gitmesinin bir hakikat değeri yoktur. &#;Hiç şüphesiz sen de öleceksin, onlar da öleceklerdir.&#; (39/Zümer, )

Bu anlatılanlardan şu sonucu çıkarmak mümkün:

a) Allah ve meleklerin peygambere salatı, ona yardım etmeleri, destek vermeleridir. En büyük destek hiç kuşkusuz vahiydir, zira her zor anında vahiy inip Efendimiz’e muazzam destek vermiştir.

b) Mü’minlerin peygambere salat ve salavat getirmeleri onun hatırasını büyük ve içten ihtiramla anıp dile getirmeleri, ancak bundan da önemlisi tebliğ ettiği dini, güçlerinin yettiği her alanda ve konuda yaşanır hale getirmeleri, onun davasına sahip çıkmalarıdır.

c) Her gerekli yerde Efendimiz’e salavat getirmek onun tebliğ ettiği dine mensubiyeti ve sürekliliği ifade eder, varlıkta güvenlik telkin eden sapasağlam bir aidiyet duygusunu kazandırır ki, bu mensubiyet ve aidiyet bir yandan dünyevi manada evrensel/cihanşümuldür –çünkü dünyanın her bölgesindeki Müslümanlar salavatla Efendimiz’e ve davasına aidiyetlerini dile getirirler-, diğer yandan uhrevi bakımdan ebediyete bakar. Selam ve salavat, hem her seferinde bize Efendimiz’i ve davasını hatırlatır, hem bizi bu dünya arenasında Efendimiz’in sünnet ve siretiyle elimizden tutmasının, bizim onunla bağ kurmamızın duası, temennisi ve teyidi anlamına gelir.

Bu manada “salat” ile “salavat” arasında herhangi bir zıtlık yoktur. Sorun şu ki, Müslümanlar “salat”ı bir kenara bırakıp bir ritüele çevirdikleri “salavatlar”la yetinmekte, dinlerine pratik hayatlarında sahip çıkmadan çeşitli ritüellerle görevlerini yerine getirdiklerini düşünmektedirler. (Bkz. 2/Bakara, ; 19/Meryem, 84, )

Buharide yer alan bir kayda göre, ona nasıl salat ve selam getirleceğini bizzat Hz. Peygamber (s.a.v.) öğretmiş bulunmaktadır: &#;Sallallahü aleyhi ve sellim&#; veya &#;Allahümme salli ala Muhammedin ve ala âlihi ve sahibihi ve bârik ve sellim.&#; (Bkz. Buhari, Enbiya, )

X

Bu bilgiler ışığında Hz. Peygamber (s.a.)’in nasıl oluyor da kendi kendine “salat ve selam okuduğu” meselesine gelelim. Önce şunu belirtmek gerekir: Bu bağlamda “iki Muhammed” söz konusudur. Biri  vahyin nüzulundan önce ve nüzulu sırasında diğer Mekkeliler gibi olan, Abdullah ve Emine’den doğma Muhammed. Bu Muhammed’in diğerlerinden beşeri sıfatlar yönünden herhangi bir farkı yoktur. Kur’an’da da belirtildiği üzere bir beşerdi; yer içer, iş yapar, yazın sıcağından, kışın soğuğundan etkilenir, hastalanır, arzu eder vs. Efendi, kibar, nazik, iyi huylu, edebli, dürüst, güvenilir bir insandı. Olağanüstü, tabiat yasalarını yerinden oynatacak herhangi bir özelliği, gücü, yeteneği veya teşebbüsü görülmemişti. Ancak içinde yaşadığı toplumun adaletsiz, ahlaksız ve sorumsuz olduğunu, hemşehrilerinin hayata yüksek bir anlam yüklemediklerini, zayıfların ezildiğini, tabakalar arasında muazzam bir eşitsizlik ve ayrımcılık olduğunu görüp hanifçe duygularla onların hayat tarzından uzak yaşamaya, ara sıra tenha yerlere, Hira adı verilen bir mağaraya çekilip tefekkür ediyordu. Kendince de bir çıkış yolu bulamıyordu (93/Duha, 7).

Birgün ilk Muhammed’e vahiy geldi. Fussilet suresi 6. ayet bu olayı şöyle anlatır:

De ki: “Ben ancak benzeriniz olan bir beşerim. Bana yalnızca, sizin ilahınızın bir tek ilah olduğu vahyolunuyor.”

Bu ayette iki Muhammed söz konusu:

a) Allah karşısında sorumlu ve diğerleri gibi beşer-insan olan Muhammed,

b) vahiy alan Muhammed.

İlk Muhammed’in sorumluluğu ikinci Muhammed’e iman etmesi, ona gelen vahyi tasdik etmesidir. Bunu da Bakara suresi ayetten izleyelim:

“Elçi, kendisine Rabbinden indirilene imân etti, mü&#;minler de. Tümü, Allah&#;a, meleklerine, Kitaplarına ve elçilerine inandı.O’nun elçileri arasında hiç birini (diğerlerinden) ayırdetmeyiz. İşittik ve itaat ettik. Rabbimiz bağışlamanı (dileriz). Varış ancak Sana&#;dır&#; dediler.”

Bu ayette en dikkat çekici nokta vahiy alan Hz. Peygamber (s.a.)’in öncelikle kendine, yani aldığı vahiye ve bir &#;elçi&#; olarak ilahi mesajı insanlara iletmek üzere gönderildiğine inanmasından söz edilmektedir. Müfessirler bunun &#;tasdik-doğrulama&#; olduğunu söylüyorsa da, tasdikin imandan ayrı olmadığını biliyoruz. Sünni bilginlere göre iman, &#;kalb ile tasdik, dil ikrar&#; olarak tanımlanmıştır. Mürcie ameli imandan ayırırken, Hariciler ameli imanın bir parçası saymış, bu yüzden büyük günah işleyenin tövbe etmemesi durumunda cehennemde ebediyen azap göreceğini söylemişlerdir.

Bu ayette tasdiki içine almakla beraber, ötesine geçen bir anlam olduğunu söylemek mümkündür. Ayetin iç anlam dünyasına girildiğinde, Hz. Peygamber’in tabiri caizse sanki iki kişiliğinden söz edildiği hissi uyanıyor: Biri, herhangi bir insan gibi adı &#;Muhammed&#; olan, ilahi emirlere muhatap herhangi bir Mekkeli, bir dünyalı. Peygamberlik kendisine değil de bir başkasına gelecek olsaydı onun da diğer insanlar gibi gelen peygambere inanması, biat etmesi gerekirdi. Diğer kişilik profili Nübüvvet’le ilgili olup, burada sözü edilen herhangi bir Mekkeli veya dünyalı değil, Nebi ve Resul olan Hz. Muhammet (s.a.)’tir. Şu halde ayet, herhangi bir Mekkeli ve dünyalı olan Muhammed’in, Nebi ve Resul olan Hz. Muhammed (s.a.)’e iman etmesi istendiğini belirtmektedir. Bunun önemli olduğunu söylemek lazım. Çünkü sıradan insanlar için de söz konusu olsa, kişi üstlendiği görevin anlam ve amacına inanmayacak, görevinin misyon ve fonksiyonlarını içselleştirmeyecek olursa başarılı olamaz. Bu tutarlılık, samimiyet ve muhatapları etkileme açısından önemlidir.

Hz. Muhammet (s.a.)’e verilen emir yerine getirilmiştir. Yani kendisine gelen, peygamberlik misyonuna inanmıştır. Arkasından diğer mü’minler de bu inancı teyit etmiş bulunmaktadırlar. Tümü yani Hz. Peygamber ve mü’minler sırasıyla Allah’a (varlığına ve birliğine), meleklerine, kitaplarına ve elçilerine inandıklarını dilleriyle ikrar edip herkese deklare etmişlerdir.

Sıralama dikkat çekicidir: Önce &#;Allah’a iman&#; gelmektedir. Varlık aleminin merkezinde Allah inancı (Tevhid) olduğu gibi, imanın da merkezinde Allah’ın varlığı ve birliği fikri vardır. Arkasından &#;meleklere iman&#; gelmektedir. Çünkü Allah, hem varlık alemini melekleri istihdam ederek yönetmekte (Nun-u azame ile bu ifade edilir: Nahnu/Biz), hem insanla melek aracılığıyla konuşmaktadır. Sonra &#;kitaplara iman&#; gelmektedir. Melekler vahiyleri (sahife ve kitapları) getirmektedirler. Sonra &#;elçilere iman&#; gelmektedir ki, Allah’tan melekler aracılığıyla kitapları (ve sahifeleri/suhuf) alan peygamberler (Nebiler ve Resuller), aldıkları vahiyi insanlara tebliğ etmektedirler. Amentü’nün diğer iki hakikati, yani &#;ölümden sonra diriliş/ahiret&#; ile bütün varlık alemi gibi insan hayatının da Allah’ın kudret eli altında bulunması bununla ilintilidir.

Belki sadece Müslümanlara özgü olmak üzere, bir dinin temel prensipleri ve imanının zemini bakımından &#;peygamberler arasında ayırım&#; yapılmaz. Allah’ın mutlak değil, izafi olarak &#;Peygamberleri birbirine üstün tutar&#; (2/Bakara, ). Ancak burada da açıkça teyit edildiği üzere, bu bizim peygamberler arasında ayırım yapmamızı gerektirmez (2/Bakara, ve 3/Al-i İmran, 84). Bizim için hepsi Allah’ın kutlu elçileridir. Hangi kavim, bölge veya renkten oldukları veya hangi tarihsel zamanda gönderildikleri önemli değildir. Aralarında üstünlük mukayesesi yapılacaksa, bu bizim yetkimiz dahilinde değildir. Bu üstünlüğü yapan, onları birer elçi olarak gönderen şanı yüce olan Allah’tır.

İşte bu sağlam amentü zemininde mü’minler, önceki ayetle bağlantılı olarak teslimiyetlerini şu dua ile dile getirmektedirler: &#;İşittik ve itaat ettik. Rabbimiz bağışlamanı (dileriz). Varış ancak Sana&#;dır&#; dediler.&#; 

Yukarıdaki ayette, sahabeler, kaygılarını dile getirirlerken, Hz. Peygamber (s.a), &#;Siz de diğer iki kitap ehli gibi mi yapacaksınız?&#; demişti. Bu ayette, sahih inancın çerçevesi ve muhtevası belirtildikten sonra, mü’minlerin yaptığı ve elbette yapmaları gereken dua öğretilir: &#;İşittik ve itaat ettik.&#; Bu hiç şüphesiz, gelen vahiylerin üzerinde tefekkür edilmeden, hüküm ve hikmetleri üzerinde derinlemesine düşünülmeden öngörülen bir inanç ve teslimiyet, aklın fonksiyonlarını iptal eden bir kabul değildir. Aksine, herkes kendi kapasitesi, gücü ve imkanları nispetinde Allah’tan gelen vahiyler üzerinde tefekkür etmeli, tahkiki imana ulaşmak için gayret sarf etmeli; ancak gücü ve imkanları yoksa güvendiği muteber bilgin, mürşid ve müçtehitleri takip etmelidir.

Sonuç itibariyle namazda Hz. Peygamber’e okunan salat ve selamın anlamı Hz. Peygamber’in davasının, ilahi mesajın her namazda teyid edilmesi, hatırda, bilinç seviyesinde tutulmasıdır. Dolayısıyla salat ve selam Hz. Peygamber’in beşeri kişiliğinden çok gelen vahyi, İslam dininin ideallerini te’yiddir ki, bu teyidin muşahhas temsilcisi Hz. Peygamber, Ehl-i beyti ve onun yolundan giden ashabıdır. Hatta mü’minler bu desteğin başlangıç noktasının Hz. İbrahim ve Âl-i İbrahim olduğunu da namazda teyid etmektedirler. Burada söz konusu olan yüceltilmiş, kutsallaştırılmış kişiler değil, ilahi mesaj, bu mesaja mü’minlerin verdiği, vermekle yükümlü olduğu destektir. (Bkz. Kur’anDersleri, I, ; V, )

Peygambere salat ve selam nasıl gönderilir?

İçindekiler:

  1. Peygambere salat ve selam nasıl gönderilir?
  2. Salavat ne demek Diyanet?
  3. Salatü selam ve anlamı nedir?
  4. Hz Peygambere salat etmek ne anlama gelir?
  5. Salatü selam nerede kullanılır?
  6. Peygamber Efendimizi selamlamak ve ona dua etmek için ne deriz?
  7. Allah&#;ın salat etmesi ne demek?
  8. Salat ü selam ifadesini ne zaman kullanılır?
  9. Salat i Ümmiye nedir kısaca?
  10. Allah neden salavat getirir?
  11. Kuranda salât ne anlama geliyor?
  12. Hamd ve salavat ne demek?
  13. Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve bârik ve sellim ne demek?

Peygambere salat ve selam nasıl gönderilir?

Hz. Peygambere (s.a.s.) en kısa şekilde, “Allahümme salli alâ Muhammed” veya “Sallallahü aleyhi ve sellem” ya da “Allahümme salli alâ Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve bârik ve sellim” diye salât-u selamgetirilir.

Salavat ne demek Diyanet?

Salât ve selam kelimelerinden oluşan “salât-u selam” terkibi, Hz. Peygamber için okunan ve Allah'ın rahmet ve selamının onun üzerine olması dileğini ifade eden dualara denir. Salavât, salât kelimesinin çoğuludur.

Salatü selam ve anlamı nedir?

Salatüselamın Türkçe anlamıise Allahım Muhammed Aleyhisselama ve onun ümmetine rahmet eyle şerefini yücelt. İbrahime ve İbrahimin ümmetine rahmet ettiğin gibi. SalatüSelamın Faziletleri Nelerdir? Hazreti peygamberin ismi geçtiği zaman salatü selamgetirmek gerekmektedir.

Hz Peygambere salat etmek ne anlama gelir?

SEVGİLİ Peygamberimizeadanmış en dikkat çekici ayetlerden birisi, "Şüphesiz Allah ve melekleri, Peygamberimize salatetmektedirler. Salatve selam, esenlik ve dua demektir. "Ya Rabbi, Muhammed'in (SAV) makamını, şanını, şerefini ve yanındaki itibarını yücelt" demektir.

Salatü selam nerede kullanılır?

Peygamber (s.a.v) için okunan dualar Salatu Selamolarak ifade edilmektedir. Bu dualarda Allah'ın rahmet ve selamının Peygamber efendimiz üzerinde olunması dilenir. Özellikle kandil günlerinde Salatü Selamduaları daha fazla önem kazanmaktadır.

Peygamber Efendimizi selamlamak ve ona dua etmek için ne deriz?

Ama halkımız arasında en çok kullanılan ve yaygın olanı şudur: "Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed (Allahım! Efendimizve Peygamberimizolan Muhammed'e ve O'nun akrabalarına (ehli beyt ve dostlarına) salat ve selam getiririm.)"

Allah'ın salat etmesi ne demek?

Siz de ona salat edin, selam edin.” (Ahzab, 33/) Salat, dua etmek, hayrı ve hayrı celp edecek sözleri söylemek anlamına gelmektedir. Allah'ınPeygamberimize salatı, kendisine hayır takdir etmesidir; ona rahmet ve mağfiret etmesi, bereketini ve rızasını lütfetmesi ve meleklerinin yanında onu övmesidir.

Salat ü selam ifadesini ne zaman kullanılır?

Peygamber (s.a.v) için okunan dualar Salatu Selamolarak ifadeedilmektedir. Bu dualarda Allah'ın rahmet ve selamının Peygamber efendimiz üzerinde olunması dilenir. Özellikle kandil günlerinde Salatü Selamduaları daha fazla önem kazanmaktadır.

Salat i Ümmiye nedir kısaca?

SalatÜmmiye, yani Ümmî Peygamber'e (a.s.m.) ve âline getirilen salavatdemektir. Allah ve melekleri, Nebiye salevat getiriyor, iman edenler, siz de salevat getirin. [Ahzab 56] Allah'ın salâtetmesi rahmet, meleklerin salâtı dua, müminlerinki ise Onun şefaatini taleptir.

Allah neden salavat getirir?

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'i (s.a.v) anmak, O'na selam göndermek salavatgetirmek demektir. Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V)'in kendisine soyundan gelenlere saygı göstermek amacıyla müminler tarafından okunur.

Kuranda salât ne anlama geliyor?

SalâtKur'an'a göre altında pek çok mânayı barındıran bir kelimedir. Salâtkelimesinin Kur'an'i bütünlük içerisinde destek ve bağlılık gibi manaları vardır. bu manalarla ilişkili olarak Allah, gündelik yapacağımız ibadeti bize farz kılarken ismine salâtdemiştir.

Hamd ve salavat ne demek?

Hamdkelimesinden türetilmiştir. Eski yazarlarımız, şairlerimiz yazmaya, vaizlerimiz ve hatiplerimiz ise konuşmalarına Besmele ile başlar, sonra hemen arkasından Allah'a hamdve Rasulune salâvatgetirir, onun ehl-i beytine (aile efradına) ve ashabına (arkadaşlarına) salât ve selam okurlardı.

Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve bârik ve sellim ne demek?

Anlamı: Ey Allahım ! Efendimiz, büyüğümüz Muhammed'e, evladu iyaline, ashabına salatu selam eyle. (Rahmet et, selametlik ver.) 6- Allahümme salli ala seyyidina Muhammedintıbbil'kulubi ve devaiha ve afiyetil, abdani ve şifaiha ve nuril'ebsari ve ziyaiha ve ala alihi ve sahbihive sellim.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası