Toplumsal ilişkilerde yardımlaşma ve dayanışma ruhunun güçlendirilmesi ve sosyal sermayenin arttırılabilmesi için inşa edilen vakıf müesseseleri geçmişten günümüze, gündelik hayatın vazgeçilmez toplumsal kurumlarından birisi olmuştur. İslamiyet öncesinde vakıfların varlığından söz edilebilse de vakıflar, İslamiyet’i kabul eden Arap medeniyetinde kurumsal bir oluşum olarak ortaya çıkmıştır. Türklerin İslamiyet’i kabul etmesinin ardından Türk dünyasında da yaygın hale gelmiştir. Vakıf müesseselerinin ve sundukları hizmetlerin kapsamı, İslam’ın daha geniş coğrafyalara yayılması ve özellikle Türk-İslam sentezi içerisinde vakıf kültürünün genişlemesiyle beraber en parlak dönemlerini yaşamıştır. Vakıflar yüz yıllar boyunca özellikle barınma, eğitim, sağlık hizmetleri başta olmak üzere sosyal dayanışmayı güçlendiren, toplumsal ihtiyaçları karşılayan ve diğer yandan taraflara doğrudan ya da dolaylı olarak ekonomik etkileri olan faaliyetleri devam ettirmişlerdir. Ayrıca vakıflar devlet idaresinden şehirleşmeye kadar pek çok siyasal ve sosyal alanda da nüfuz elde etmiş müesseseler olmuştur. 20. yüzyılda sosyal refah devleti anlayışının egemen olmasıyla birlikte daha önce vakıflar tarafından yürütülen toplumsal hizmetlerin pek çoğu artık çağdaş devletlerin sunduğu kamu hizmetlerine dönüşmüştür. Bu çalışmada Osmanlı dönemindeki vakıflar, vakıflar aracılığıyla verilen hizmetlerin içeriği ve sosyal hayattaki yansımaları analiz edilmektedir.
Anahtar Kelimeler:
From past to present, foundations (Vakıfs), which are constituted in order to strengthen assistance and solidarity spirit and to increase social capital in social relations, have been one of the indispensable social institutions of everyday life. Although it is possible to assert the existence of foundations in Pre-Islamic era, they essentially rise as an institutional entity in the Arabic civilisation that embraced Islam. They become common also in Turkish world after Turks embraced Islam. The foundations and services they provide experienced the golden age after Islam spread to wide geographies and foundation culture developed within Turkish-Islamic synthesis. Throughout the centuries, they have maintained facilities that empower social solidarity such as sheltering, education and health services, that meet the social needs and that affect the economy directly or indirectly. Moreover, they have penetrated into political and social ground from state administration to urbanisation. Most of social services that are conducted by the foundations previously have turned into public service after social welfare state understanding dominated in 20th century. In this study, foundations in the Ottoman era and their services with content and reflections in social life are analysed.
Keywords:
Tam Metin
APA | Bostan, M. K. (2017). The Place and Importance of Foundations in Ottoman . The Journal of International Scientific Researches , ISR 2017, 2 (7) S , 119-128 . DOI: 10.23834/isrjournal.346600 |
Payitaht İstanbul’da yaşayan Osmanlı cemiyet hayatından çarpıcı bir kesit
OSMANLI ÜLKESİ, akla hayale gelmedik envai çeşit vakıfla bezenmiş bir Vakıf Cenneti gibiydi. Yedi iklim, üç kıtaya adeta çil çil serptiği, nakış nakış işlediği on binlerce hayrat müessesesiyle diğerkâmlığın zirvesini yakalayan Osmanlı insanı, cümle mahlûkata hizmet etmeyi kendisine ulvî bir gaye edinmişti. Prof. Ziya Kazıcı’nın kanaatine göre bu durum; “Müslümanların fazilet, cömertlik, diğerkâmlık ve vatanperverlik gibi millî ve manevî ruh ile heyecanın kuvvetli tezahüründen başka bir şey değildi.”
Allah’ı sevmede ve Ona kullukta sınır tanımayan Osmanlı müminleri, mahlûkatı yaratandan ötürü sevmeyi ve yüceltmeyi kulluğun gereği olarak görüyorlardı. “İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olan; malın en hayırlısı Allah yolunda harcanan; Allah yolunda harcananın da en hayırlısı halkın en çok ihtiyaç duyduğu şeyi karşılayandır.” (Ebu Davud, Edeb/57) Hadisi Şerifini kılavuz ediniyorlardı.
İşte Osmanlı Vakıf Cenneti’nden aklın sınırlarını zorlayan, insanı hayrette bırakan ilginç örnekler:
1860 yılı Osmanlı İstanbul’unda çocuklar
Parasını Düşüren Çocuklar Vakfı:Annelerinin kendilerine alış-veriş için verdiği parayı kaybeden çocuklar yararına, başta Tunus olmak üzere Osmanlı coğrafyasının pek çok köşesinde vakıflar kurulmuştur.
Osmanlı zamanında bir çocuk
1890’larda bir Osmanlı çocuğu
Çocukları Gezdirme Vakfı: Eski Matbah-ı Amire Emiri Haseki Hacı Mustafa Ağa’nın 1768’de İstanbul’da kurduğu vakıf, yılda üç bin akçe sarf edip çocukların temiz hava alarak eğlenmelerini sağlamıştır. Böylece çocukların yılda bir kez ailelerinden alınıp kırlara götürülmeleri ve birbirleriyle kaynaşıp yeni arkadaşlıklar kurmaları arzulanmıştır.
1900’lerde bir muhallebici ve çocuklar
Bir Alman ressamın gözüyle 16. yüzyılda İstanbul Çemberlitaş Meydanında şenlikli bir bayram günü
Öğrencilere Piknik Vakfı: IV. Murad devrinin önemli devlet adamlarından (padişahın kızı Kaya Sultan ile evli) Melek Ahmed Paşa’nın kızı Fatma Hanım’ın 1716’da İstanbul Fatih’te kurdurduğu vakıf, sıbyan mektebi (ilkokul) talebelerini, biri kiraz vaktinde (ilkbahar) diğeri üzüm vaktinde (sonbahar) olmak üzere yılda iki defa pikniğe götürmeyi amaçlamıştır. Her iki vakitteki piknik için 1800’er akçe ayırmıştır.
Yetimlere Eğitim Vakfı: Fatma Hatun’a ait 16 Ekim 1612 tarihli vakfiyenin çalışma alanı kapsamında, Hacı Hüsrev Mektebi’nde okuyan yetim çocukların bütün masrafları karşılanmış; yetim sayısı az ise başka okullardan bulunarak ihtiyaçları giderilmiştir. Ayrıca mektebe her yıl yeterince odun ve hasır alımı yapılmıştır.
Osmanlı’da yetim ve öksüz çocukların barındığı ve hayata hazırlandığı Darüleytam (Yetim evleri) isimli yurtlar vardı
Himaye-i Etfal (Çocuk Esirgeme) Cemiyeti de kimsesiz çocuklara hizmet veriyor, yurtlar açıyordu
Yetim bir çocuk, İstanbul Boğazı kıyısındaki kabristanda babasının mezarı başında dua ederken
Yetimlere Yazlık Elbise Vakfı: Urfalı âlimlerden Hasan bin Alaeddin tarafından yetim çocuklara yazlık elbise almak gayesiyle 1384’te açılmıştır. Vakfın şartnamesinde bu durum şöyle beyan edilmiştir: “Yetimlere buluğ çağına gelinceye kadar bakılacak, yaza girerken yazlık elbise alınacaktır...”
Öte yandan Sultan III. Mustafa’nın validesi Emine Mihrimah Sultan’ın nedimesi Canfeda Hatun’un 1773’de oluşturduğu vakıf da, her yıl İstanbul’daki mekteplerde okuyan 20 yetime birer kapama (üstlük), ayaklarına birer pabuç, her Kurban Bayramında başlarına birer kumaş kavuk (yanı sıra okulun öğretmenlerine de birer süslü elbise) almayı hedeflemiştir.
Öğrencilere Bayramlık Elbise Vakfı: İstanbul’da Ayasofya yakınındaki Üskübi Mahallesindeoturan Zeyni Hatun’a ait 16 Haziran 1587 tarihli vakfiyede geçen bilgilere göre, kurulan vakıf aracılığıyla bayramlarda, Mustafa Çelebi Mektebi’nde okuyan öğrencilere elbise alınmış ve harçlıkları verilmiştir. Artan paralarla da dul ve fakir hanımlara yardım edilmiştir.
1890’larda Osmanlı talebeleri
Öğrencilere Alfabe Vakfı:Penah Süleyman Efendi’nin 1785’de İstanbul’da kurduğu vakıf, okumaya yeni başlayan öğrencilere, alfabe kitabı alınıp dağıtılmasını temin etmiştir.
1900’lerde bisikletli bir Osmanlı talebesi
Öğretmenlere İkramiye Vakfı:Sultan Abdülaziz’in annesi Pertevniyal Sultan tarafından kurulan vakıf, bayram hediyesi olarak her Ramazan Bayramı’ndan önce her öğretmene birer maaş tutarında ikramiye vermiştir.
Muallimlere Tütünü Yasaklayan Vakıf: Diyarbakır Şehremini (Belediye Başkanı) Mehmed Ragıb bin Mesud tarafından 1833’de teşkil edilen vakıf, hizmetlerini, ilk mektep muallimlerinin tütün içmesini engellemeye hasretmiştir. Caydırıcı olabilmek maksadıyla şehirde bulunan tüm ilk mekteplerde tütün içilmesi yasaklanmış ve bu zararlı maddeyi kullananların “asla ve kat’a” öğretmenlik yapamayacakları ilan edilmiştir: “…Zinhar ve zinhar şarib-i duhân (tütün içici) muallim-i sibyân olmaya…”
Fakir Kızlara Çeyiz Vakfı:Ayşe Revnak Hanım tarafından kurulan vakfın temel amacı, evlenmek üzere olan fakir kızların çeyizlerinin tamamlanarak düğünlerinin yapılmasıdır. Yapılan masraflardan sonra geriye para kalırsa, fakir çocuklara düğün elbisesi alınmış ve o yıl için ayrılan paranın mutlaka o yıl harcanması sağlanmıştır.
Osmanlı’da 19. yüzyılda kullanılan bir gelinlik
19. yüzyılda evlenme çağına gelmiş genç bir Osmanlı beyi
II. Mahmud döneminde başlık parasını ve kızların zorla evlendirilmesini kesin olarak yasaklayan kadılık hükmü
Mahalle Fakirlerini Gözetme Vakfı:Ümmühani Hatun Vakfiyesinde; mahallede bulunan fakirlerin ve zor duruma düşenlerin, vakıf çalışanlarınca gözetilip ihtiyaçlarının giderilmesi ve rahatlarının sağlanması istenmiş ve problemleri çözülmüştür. Mahallenin önde gelenlerinin oluşturduğu bir heyet, mahalle sakinlerinin bütün coşku ve sıkıntılarını gözlemleyerek sevinçlerini çoğaltıp, üzüntülerini paylaşmıştır.
Kanuni döneminde Veziriazam Pargalı İbrahim Paşa, Yavuz zamanında fethedilen Mısır’ı teşkilatlandırmak maksadıyla Kahire’ye gittiğinde, şehirdeki tüm sakat, dul, kimsesiz, yetim ve fakirlerin ve 1000’e yakın yetim ve muhtaç çocuğun listesini yaptırıp hepsine maaş bağlatmıştır. 1777’de elsiz ve ayaksız bir çocuğu olan bir İstanbulluya da günde 10 akça maaş tahsis edilmiştir.
Kanunî tarafından fethedilerek Osmanlı sınırlarına dahil edilen Rodos Adası’nın 1570’lere ait görünümü
Yoksullara Et Vakfı: Rodos’ta kurulan Hacı Ümmü Gülsüm Hanıma ait vakıf aracılığıyla, her yıl Ramazan Bayramı geldiğinde koyun eti alınarak dağıtılması; ayrılan diğer bir kısım parayla da entari, şal, cübbe, fes, kuşak, don, yemeni ve ayakkabı gibi çeşitli giyim eşyaları alınarak bayrama yakın bir zamanda fakir aile çocuklarına ve yetimlere dağıtılması temin edilmiştir.
Osmanlı zamanından bir yeşil Bursa manzarası
Fakirlere Meyve Yediren Vakıf: Bıyıklızade Mehmed Ağa tarafından 1594’de Bursa İznik’te tesis edilen vakıf, etraftaki fakirlere zeytin, armut ve elma ağaçlarının meyvelerinden belirli bir miktar dağıtılmasını ve daha fazla almak isteyenlere mani olunmamasını vakfiyesinde şöyle şart koşmuştur: “Ve Harmanyeri dairesinde zeytün ağaçlarından maada armut ve elma ağaçlarının meyvesini hâzır olan fukara, rızaen lillâh maan ekledeler... Ve birer dest-i mal miktarı dahi götüreler. Ziyadesine taarruz etmeyeler... Ve bir ferd mani olmaya...” (Devam edecek)
Kaynakça:
1. Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi’nde mahfuz 10, 633, 570, 571, 578 nolu Vakfiye Defteri.
2. Nazif Öztürk, Menşei ve Tarihi Gelişimi Açısından Vakıflar, Ankara, 1983.
3. Nazif Öztürk, Türk Yenileşme Tarihi Çerçevesinde Vakıf Müessesesi, Ankara, 1995.
4. Ziya Kazıcı, Osmanlı Vakıf Medeniyeti, İstanbul, 2003.
5. Osman Keskioğlu, “Bazı Yönleri ile Vakıflar”, Vakıflar Dergisi (1973), c.10.
6. O. Nuri Ergin, “Türk Belediyeciliği ve Şehirciliği”, İller ve Belediyeler Dergisi (1947)/15-16.
7. Ahmed Akgündüz, Vakıf Müessesi/İslam Hukukunda ve Osmanlı Tatbikatında, İstanbul, 1996.
8. Tahsin Öz, “Yurdumuzda Tesis (Vakıf)”, Vakıflar Dergisi (1973)/X.
9. Yılmaz Öztuna, Büyük Türkiye Tarihi, c.10, İstanbul, 1984, 333.
10. Tarihte İlginç Vakıflar, Vakıflar Genel Müdürlüğü Yayınları, İstanbul, 2012.
Osmanlı Devleti büyük bir vakıf medeniyetiydi. Hastanelerden, eğitim kurumlarına, yolcuların ağırlanması hatta kuşların doyurulmasına kadar hemen hemen her alanda hizmet için kurulmuş vakıflar toplumsal düzenin önemli bir parçası oldu. Öncelikli hedefi muhtaçların eksikliklerinin giderilmesi olan vakıf kurumları, hayatın her parçası için hizmet verdi. İşte Osmanlı’nın ilginç vakıflarından bazıları:
Bu vakıf İzmir Yeni Cami civarındaki leyleklerin beslenmesi için kurulmuş.
Duvar ve Sokak Temizliği Vakfı:
Cami, medrese, darütalim ve imaret gibi yapıların duvarlarının pislenmesinin engellenmesi, pislenirse de temizlenmesi için kurulmuştur.
GÖLDE GEMİ DOLAŞTIRAN VAKIF
Köprüleri Sellerin Zararından Koruyan Vakıf:
Vakfın amacı Amasya’da yapılan köprünün, selin getirdiği ağaç ve taşlardan temizlenerek şehre vereceği zararın önlenmesidir.
1574 yılında Sokullu Mehmet Paşa tarafından kurulan vakfın amacı, savaşa giden gazi ve mücahitlere iyi atlar verilmesini sağlamaktadır.
Van Gölü’nde Acil Yardım Gemisi Dolaştıran Vakıf:
Van Gölü’nde yaşanacak kaza, arıza gibi durumlara hemen müdahale edilmesi için gölde koşacak tam donanımlı bir sefine-i muine (acil yardım gemisi) dolaştıran bir vakıftır.
HALK RAHAT NEFES ALSIN DİYE
Vakfın amacı bahçesinin mahsulünden zengin fakir herkesin faydalanmasıdır.
Borcundan Dolayı Hapse Düşenlere Yardım Vakfı:
1708 yılında İstanbul’da kurulmuştur. Borçlu ve hapiste olan Müslümanlara senede bin akçe verilmesini öngörmüştür.
Halkın rahat nefes almasını sağlamak için Bebek’ te yaptırdığı köşk ve limanı vatandaşlara açan bir hayır severin vakfıdır.
Vakfın amacı her yıl Recep ayında helva yapılıp dağıtılmasını sağlamaktır.
Pabuç Parası Veren Vakıf:
Gaziantep’te kurulmuştur. Kozanlı Camii mektebinde yatılı kalan ve ailesinden uzakta yaşayan talebelere bir kuruş pabuç parası desteği veriyordu.
Toplumsal ilişkilerde yardımlaşma ve dayanışma ruhunun güçlendirilmesi ve sosyal sermayenin arttırılabilmesi için inşa edilen vakıf müesseseleri geçmişten günümüze, gündelik hayatın vazgeçilmez toplumsal kurumlarından birisi olmuştur. İslamiyet öncesinde vakıfların varlığından söz edilebilse de vakıflar, İslamiyet’i kabul eden Arap medeniyetinde kurumsal bir oluşum olarak ortaya çıkmıştır. Türklerin İslamiyet’i kabul etmesinin ardından Türk dünyasında da yaygın hale gelmiştir. Vakıf müesseselerinin ve sundukları hizmetlerin kapsamı, İslam’ın daha geniş coğrafyalara yayılması ve özellikle Türk-İslam sentezi içerisinde vakıf kültürünün genişlemesiyle beraberparlak dönemlerini yaşamıştır. Vakıflar yüz yıllar boyunca özellikle barınma, eğitim, sağlık hizmetleri başta olmak üzere sosyal dayanışmayı güçlendiren, toplumsal ihtiyaçları karşılayan ve diğer yandan taraflara doğrudan ya da dolaylı olarak ekonomik etkileri olan faaliyetleri devam ettirmişlerdir. Ayrıca vakıflar devlet idaresinden şehirleşmeye kadar pek çok siyasal ve sosyal alanda da nüfuz elde etmiş müesseseler olmuştur. 20. yüzyılda sosyal refah devleti anlayışının egemen olmasıyla birlikte daha önce vakıflar tarafından yürütülen toplumsal hizmetlerin pek çoğu artık çağdaş devletlerin sunduğu kamu hizmetlerine dönüşmüştür. Bu çalışmada Osmanlı dönemindeki vakıflar, vakıflar aracılığıyla verilen hizmetlerin içeriği ve sosyal hayattaki yansımaları analiz edilmektedir.
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası