keanu reeves hayatı kısaca / Keanu Reeves funduszeue.info

Keanu Reeves Hayatı Kısaca

keanu reeves hayatı kısaca

‘Şimdi düşündüm de kesinlikle şanslıyım’

Sema EREREN-Ece ULUSUM/ GAZETE HABERTÜRK-PAZAR

Bir sonbahar sabahı kartondan yatağı üzerine kıvrılmış bir evsizi gören adam, onun yanına oturup sohbet etmeye başlar. Evsiz, onu tanımasına rağmen neden hayatının kötü gittiğini sakince anlatır. Genç adamı gören hayrete düşer ve fotoğrafını çekmeye çalışır. Sonunda bir paparazzi evsizle dertleşen adamın fotoğrafını çeker ve evsizin yanındaki adama birkaç soru sorar. Ertesi günkü gazetenin manşeti de o sohbetten çıkar: “İyi bir sandviçiniz varsa işte o zaman hayat güzeldir” Bizim genci hepiniz yakından tanıyorsunuz; Keanu Reeves! Bunca zaman çektiği filmlerle milyon dolarlar kazandı ama kaderin yüzü ona ün dışında pek gülmedi. Ne lüks arabaları var, ne de villaları Tek derdi yaptığı işin en iyisini ortaya koyabilmek ve kan kanseri olan kız kardeşinin yüzünü güldürmek. ’da da sağlam filmlerle karşımıza çıkmaya hazırlanan Reeves, sorularımızı cevaplamayı kabul etti. Üstelik bu haber biz hastanedeyken geldi. İşte tam bir ‘Talihsiz Serüvenler Dizisi’! Reeves’in hayatı, işi ve nicesi hakkındaki söyleşimize buyurun 

Bugün geldiğiniz nokta herkese nasip olacak bir yer değil, buraya gelmek için nelerden fedakârlık ettiniz?

Çocukluğumdan beri istediğim şey buydu. Eğitimimi tamamlayamadım ve çok genç yaşta çalışmaya başladım. Kendinizi gerçekten adamanız ve vaktinizin büyük bir bölümünü vermeniz gerekiyor. Fakat ben bu iş sayesinde büyüdüm. Çünkü oyunculuk zamanla üzerinize daha iyi oturuyor, oynadığınız rollerle beraber hayata yeni bakış açıları getiriyor ve büyüyorsunuz 

Kazandığınız bakış açılarına göre, bir filmin senaryosu elinize geçtiğinde kabul edip etmeyeceğinize nasıl karar verirsiniz? Reddetme ve kabul etme kriterleriniz neler?

Aslında genel kurallarım yok. Önemli olan incelerken senaryonun sizi içine çekiyor olması. O an o filmde yer almak istediğinizi anlıyorsunuz zaten. Bazen de gelen senaryolar buna sizin adınıza karar veriyor Aynı karakter çevresinde dönen filmler çektiğinizde, bu durum göz önüne alınarak karar verilebiliyor. İşin aslı, her durumda geçerli kurallar pek olmuyor.

Hangi rolünüz için çok heyecanlanmıştınız?

Hepsi için ayrı ayrı heyecanlandım Yıllar tecrübe getirse de sahne çekilmeye başladığı an hâlâ ilk günkü heyecanı hissediyorum. Hiçbir rol kolay ortaya çıkmıyor.

Onlarca film çektiniz. Geriye baktığınızda sizde uyandırdığı his nedir?

Kendimi böyle bir kariyere sahip olduğum için çok şanslı hissediyorum. İnsanın geleceğini belirlemede bazen çok söz hakkı olmayabiliyor. 16 yaşımda profesyonel olarak oyunculuğa başladım, 17 yaşında ise evden ayrıldım. Hollywood’a adım attığım 20 yaşındaysa gerçek anlamda oyunculuk hayatım başladı. Bir reklamla başlayan kariyerime bu kadar çok film sığdırabileceğimi o zamanlar hayal bile edemezdim. Şimdi tekrar düşündüm de kesinlikle şanslıyım. 

Bir film yıldızı olmanın havalı bir tarafı var ama seyircinin görmediği bir perde arkası da var. Anlatır mısınız?

Tabii ki zorlukları oluyor. Mesela bir şehirde hatta bir ülkede sabit kalamıyorsunuz. Zamanınızın büyük bir kısmını setlerde evinizden, ailenizden ve arkadaşlarınızdan uzakta geçiriyorsunuz. Bazen de uzun saatler, hatta role göre aylarca çalışmak, eğitim almak ve kendinizi geliştirmek zorunda kalıyorsunuz. Ama nihayetinde yapmak istediğiniz iş buysa, her şeye değiyor.

Dünya sinemasıyla aranız nasıl? Türk ya da farklı bir ülkenin sinemasını izliyor musunuz?

İşim oyunculuk gereği olsun olmasın sinemaya gitmeye bayılıyorum. Bazen bir arkadaşımla bazen de tek başıma Bol bol film izliyorum, kendime sınır koymuyorum. Mesleğim gereği dünya sinemasını da izliyorum ama size özellikle bir ülke ya da film adı söyleyemeyeceğim.

‘MALİKÂNESİ OLMAYAN NADİR ÜNLÜLERDENİM’

Toplu taşıma araçlarını, özellikle de metroyu kullanmanız basında çok fazla konuşuluyor. Bunun sizce bu kadar şaşılacak yanı var mı? Toplumun içinde olmak oyunculuğunuzu besliyor mu?

Beslemez olur mu? Bir nevi gözlemi de içinde barındırıyor oyunculuk. Üstelik sade yaşamayı ve topluma karışmayı seviyorum. Malikânesi olmayan nadir ünlülerdenim, yakın koruma kullanmıyorum ve pahalı, şaşaalı kıyafetlerden hoşlanmıyorum. Oyuncu olarak değerim ne kadar olursa olsun metroya biniyorum ve bunu seviyorum. Artık anlamalılar!

Bir de 3 ülke pasaportu taşıyorsunuz, tam bir dünya vatandaşısınız. Çok kültürlülük yaşamınızı ve kariyerinizi nasıl etkiledi?

Bu çok hoşuma gidiyor. Rollerimde kendimden bir şeyler bulmamı ve farklı kültürleri tanımamı sağladı. Ben tam bir dünya vatandaşıyım; ailem bunun göstergesi, birçok ırktan genler taşıyorum. Beyrut’ta doğdum, annem İngiliz, babam Çin asıllı Hawaiili ama Kanada’da büyüdüm. Fakat kısaca Kanadalıyım Dünya vatandaşı olma düşüncesi bile beni mutlu ediyor.

Türkiye'de çok fazla hayranınız var. Özellikle de Matrix'ten sonra büyük bir hayran kitlesi kazandınız. Onlara ne mesaj vermek istersiniz?

Türkiye hakkında çok ayrıntılı bilgim olmasa da tarihini ve doğal güzelliklerini sıklıkla duyuyorum ve beni gerçekten etkiliyor. Hayranlarıma beni destekledikleri ve sevdikleri için çok teşekkür ederim. Umarım ilerleyen dönemde bir araya gelme fırsatı buluruz

‘NE UNUTULMAZ GÜNLERDİ’ 

Şu sıralar en çok konuşulan konulardan biri saç modeliniz.

Bu kadar gündem yaratabiliyor olmak beni hâlâ şaşırtıyor. Saç modelime gelince, beğenildiğini umuyorum.

Çok yakışmış. Tam bir motorcu havası var. Hatırlıyorum da Cannes Film Festivali’ne herkes lüks aracıyla gelirken siz motosikletinizle gelmiştiniz. Çok havalıydı (Gülüyor.)

Evet motosiklet âşığıyım. Yıllardır kullanıyorum. O sıralar Fransa’nın neredeyse tamamını motorumla 2 günde gezmiştim. Ne unutulmaz günlerdi. Ama artık hepsine o havayla gidemiyorum 

Röportajlarınızda hep böyle ince espriler yapıyorsunuz ama iyi bir komedi filminde rol almadınız. İster misiniz böyle bir projede yer almak?

Doğru tespit! Tabii, iyi bir senaryo gelirse neden olmasın? 

Tiyatro oyunları teklifi için ne diyorsunuz. Bir ara Hamlet’i oynamıştınız. Geri dönüş olacak mı?

Denedim ama bu konuda pek bir tecrübem olmadığını üzülerek itiraf etmem gerekiyor. Kendimi bu alanda çok fazla geliştiremedim. Ama kesinlikle yer almak istediğim alanlardan biri bu Tiyatronun kendine has bir ruhu olduğuna inanıyorum ve bu nedenle daha çok zaman ayırmaya çalışıyorum.

'GECENİN ONUR KONUĞU OLMAKTAN MEMNUNUM'

Eylüldeki Deauville Festivali’nin kapanış gecesinden bahseder misiniz, nasıl bir gece geçirdiniz?

Resmi sponsoru, ürünlerini keyifle kullandığım bir marka Kiehl’s tarafından gerçekleştirildi ve bu gecenin onur konuğu olmaktan dolayı mutlu oldum.

Buradan anlıyoruz ki cilt bakımı sizin için önemli. Kendinize nasıl bakıyorsunuz?

Özel olarak yaptığım bir şey yok. Dönem dönem filmlere hazırlanırken daha ağır antrenmanlar yaptığım ya da beslenme programlarına uyduğum oluyor ama buna çok kafayı takmıyorum. Yemek istediğimi yiyorum, spor yapmak istediğimdeyse spor yapıyorum.

'GRUBUN ELEKTRO GİTARİSTİYİM'

Tercih etmeniz gerekirse yalnızlık mı, kalabalık mı?

İkisinin de yeri ayrı ama daha çok yalnızlığı tercih ediyorum.

Eğlence hayatından özellikle mi uzak kalmayı tercih ediyorsunuz?

Evet, gözlerden uzak bir hayatım olmalı Oyunculuk hayatım dışında kendime ait özel bir dünyam var. Kimi zaman medyaya yansımasına engel olamıyorsunuz belki ama özel hayatımı gerçek anlamda özel olarak yaşamayı öğrendim.

İnsanların ve şehrin içinde yaşıyorsunuz ama mesafeli bir duruşunuz var. Günlük yaşamınızda insan ilişkileriniz nasıl?

Evet, mesafeli bir insanım. Aileme ve arkadaş çevreme oldukça düşkünüm, özellikle kız kardeşimle zaman geçiriyorum. Ama diğer oyuncular gibi eğlence ve gece hayatı üzerine kurulu bir yaşantım yok. Hatta belki biraz tekdüze yaşıyorum, bu da beni mutlu ediyor.

Ruhunuzu neyle besliyorsunuz?

Müzik! Bir grubumuz var, hatta birkaç albüm çıkardık. Grubun elektro gitaristiyim. Hatta grubumla çıktığımız turların tadı benim için hep ayrı oldu ve programlarımı onlara göre yapmaya özen gösterdim.

 KANADA MİLLİ TAKIMI KAYBETTİ!

Keanu Reeves milyon dolarlar kazanan bir aktör olmasaydı Kanada’nın en iyi hokey oyuncusu olacaktı. Kader Okuldayken uzun süre hokey takımında oynadı. Hatta Kanada Milli Takımı’nda hokey oynama hayalleri vardı, takımın en iyisi olduğu hâlâ anlatılıyor. Fakat bir karşılaşmada Reeves sakatlanınca buz üstündeki kariyeri de suya düştü. Her şeyi bıraktı Okuldan sonra çeşitli işler denedi. Buz pisti patenlerinin demirlerini parlattı, bahçıvanlık, garsonluk ve en sonunda da tiyatro eğitimi almaya başladı. Kariyerine Kanada televizyonlarında küçük rollerle başladı.

OJE İÇİNDE UKDE KALDI

Müzik onun en büyük tutkularından biri. Hatta Dogstar adında bir müzik grubu kurmuştu. Bir ara film çekimini yarıda bırakıp turneye çıktığı için çok eleştirilmişti. Fakat bu grup tamamen bir hobi, bu işten para kazandığı yok Müzik yapan oyuncu gitar çalarken sağ elini kullanıyor, hem de solak olmasına rağmen Bir diğer dedikodu da oje merakı. Kiehl’s dostu sanatçı, konserlere tırnağına siyah oje sürüp çıkmak istemiş ama ne olduysa vazgeçmiş.

ÖNÜ AÇIK BAHTI KARA

Ünlü oyuncunun sevgilisi Jennifer Syme, ölü doğum yapmasından 2 yıl sonra geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybetti ve kızının yanına gömüldü. Kızını ve sevgilisini kaybetmesi Reeves’i çok derinden etkiledi, uzun süre yasını tuttu. Üstelik Reeves’in kız kardeşi de kan kanseri. Söylentilere göre onun için Matrix filmi çekimlerini yarıda bırakıp onunla bir otele yerleşti. Çalışmadığı günler mutlaka kardeşiyle vakit geçiriyor. Bu arada düzenli olarak kanser derneklerine ismi gizli tutulmak şartıyla destek oluyor.

'KAZANDIĞIM PARA BANA ZATEN ÖMRÜM BOYUNCA YETECEK'

Ünlü aktör, sette birlikte çalıştığı her insanın adını öğreniyor ve mutlaka halini hatırını soruyor. Hatta anlatılanlara göre Matrix’ten kazandığı milyon doların 80 milyon dolarını “Zaten bu rolü fiyakalı yapan sizsiniz” diyerek özel efekt çalışanlarına ve makyaj personeline dağıtmış. Ayrıca Matrix’in setinde çalışan ve ailesinin durumu kötü olan birine Noel hediyesi olarak 20 bin dolar verdi. O dönem verdiği bir röportajda paraya karşı tutumu hakkında “Para düşündüğüm en son şey. Kazandığım para bana zaten ömrüm boyunca yetecek” diyor.

Para gerçekten de Reeves için epey geri planda. Çok para kazanmasına rağmen uzun yıllar kiralık, küçük bir evde yaşadı. Yıldızının parladığı yıllarda bir gününü evsiz bir adamla geçirdi. Uzun uzun sohbet etmiş ve onu anlamaya çalışmıştı. Yani gönlü gani gani zengin!

SİNEMA DÜNYASINDA BAY REEVES

Kırılma Noktası (Point Break) Keanu Reeves’e aksiyon dünyasının kapılarını açan, yıldız oyuncular Matthew Broderick, Johnny Depp, Val Kilmer ve Charlie Sheen’i geride bırakarak üstlendiği “Johnny Utah” rolüydü. Bu filmle resmen aldı başını gitti.

Bram Stoker’dan Dracula (Dracula)

Gary Oldman, Winona Ryder ve Anthony Hopkins gibi demirbaşlarla oynayan Revees’in sınırlarını aşabildiğini gösterdiği film de bu oldu. Korku filmi dünyasına da göz kırptı.

Hız Tuzağı (Speed)

Sandra Bullock’un da kariyerinde dönüm noktası yapımı film dünya çapında büyük rağbet gördü. Reeves bu filmden sonra artık tartışmasız bir aksiyon yıldızıydı. Bu filmden sonra Bullock ile sevgili olduğu epey konuşuldu.

Şeytanın Avukatı (The Devil’s Advocate)

“Yedek Oyuncular” ve “Şeytanın Avukatı” filmlerinde çalışırken, Gene Hackman ve Al Pacino gibi oyuncular kadroya dahil olabilsin diye kendi bütçesinden gönüllü olarak ödün verdi. Matrix Reeves’i resmen baştan yaratan film. Yeni bir akımı ortaya çıkaran filmin serisi çıktı.

Kasımda Aşk Başkadır (Sweet November)

Sandra dedikoduları gitti, Charlize Theron dedikoduları başladı. Bu filmle Reeves’in romantik filmlerde oynaması gerektiğine kanaat getirildi. Son sahnesinde boynu bükük kalan adamcağıza hangimiz üzülmedi ki? Constantine Korkuttu Uzun süre korku filmlerine ara vermişti ama bu filmle hasret gidermiş olduk. Revees aynalı sahnelerde yaralandığında hayranları çok korkmuştu.

Göl Evi (Lake House)

Sandra Bullock ile aşk filmi İkili aksiyondan sonra bu filmle bir araya gelince herkes “Bu sefer sevgili olacaklar” demişti. Romantik mi romantik

Yanlış Kapı (Knock Knock)

51 yaşındaki oyuncunun en son filmi. Gerilim türündeki film, ülkemizde pek tutmadı ama Reeves tarzı ve oyunculuğuyla yıkılıyordu.

Gelecek filmleri: Exposed

John Wick 2: Last Case
kaynağı değiştir]

Kariyeri[değiştir

John Wick 4 finali ve jenerik sonrası sahnesi açıklandı - Serinin geleceğinde neler var?

Keanu Reeves'in yeni filminin kapanış jeneriğinde ek bir sahne var mı diye merak ediyor musunuz? Hemen söyleyelim: jeneriğin ortalarında bir sahne yok ama sonunda özel bir ek sahne var!

Bu makale filme ait çok sayıda spoiler içerir!


John Wick'in Yüksek Masa'ya karşı kan davası dördüncü filmde zirveye ulaşıyor ve bunun sonucunda dünyayı saran bu büyük kavga bize zamanımızın en iyi aksiyon filmlerinden birini sunuyor. Serinin son filmi, John'u geride bırakmak istediği şiddet dolu hayata onu zincirlemek isteyen Marquis de Gramont gibi yeni kötü adamları tanıtırken, daha önce kurulmuş John Wick mitolojisini ve karakter geçmişlerini geliştiriyor ve detaylandırıyor. Peki, John'un Yüksek Masa'nın hükmü altından çıkmak için yaptığı son girişim nasıl gidiyor?

İlk olarak ve belki de en önemlisi filmdeki köpek John'un peşindeki Tracker adlı bir suikastçıya ait. Köpek filmde ölmüyor ancak öldürüyor. Hem de bir sürü kişiyi. O cici bir kız. Bu bilgilerin yazının geri kalanı ile çok alakası yok ama yine de birileri yazıyı bunu öğrenmek için okuyacak. Hadi gelin, devam edelim.

John Wick 4 finali açıklandı

Dördüncü bölümde, John Wick ve müttefiklerinin Yüksek Masa'nın otoritesine açıkça meydan okuduğunu gösteriyor. Açılış sahnesinde John, Fas çölünde "Yüksek Masa'nın üzerinde oturan" Yaşlı'ya geri dönüyor. Bu yeni Yaşlı'ya rolüyle ilgili bazı kıyamet haberleri verdikten sonra (canlandıran oyuncunun değiştiğini hemen göz ardı ediyorsunuz), John onu öldürüyor ve üçüncü bölümde Yaşlı'nın ondan aldığı alyansı geri alıyor. John her zaman kişisel eşyaları için geri döner, çok duygusal bir insandır. Tabii yine de kesilen parmağı geri alma konusunda hiç şansı yok, orası ayrı.

John'un Yaşlı'ya suikast düzenlemesi, Winston'ın (Ian McShane) üçüncü bölümün sonunda John'u Continental'in çatısından vurarak öldürmeye yönelik bariz numarası ile birleştiğinde, Masa bu isyanı bastırma konusunda ciddileşmek zorunda kalıyor. John'u avlasın diye Marquis de Gramont'u (Bill Skarsgård) baştan sonra yetkilerle donatıp tüm gücü ona veriyorlar. İlk işi, John'a yardım ettiği için Winston'ı kovmak ve Charon'u (rahmetli Lance Raddick'in canlandırdığı karakter) öldürmek oluyor. Marquis, suikastçılıktan emekli olan Caine'i (Donnie Yen) geri çağırıyor ve kızının hayatı ile tehdit ederek John'u öldürmesini istiyor. Bu kısma tekrar geri döneceğiz.

Osaka Continental'deki sıkıntılı ziyaretin ardından John sonunda tekrar Winston ile bir araya gelir. Winston, John'a Yüksek Masa'ya karşı olan yükümlülüklerinden tamamen kurtulabilmesi için oldukça arkaik ve mitlerde var olduğu sanılan bir kuralı hatırlatır: organizasyonun üyeleri birbirlerini düelloya davet edebilirler. Ancak John, suikastçı yeraltı dünyasında sadece bir parya olduğu için Marquis'ye bu şekilde meydan okuyacak konumdan yoksun olduğunu anlayacak kadar bilgi sahibidir. Winston, John'u öksüz bir çocuk olarak evlat edinen Ruska Roma ailesiyle uzlaşmaya teşvik eder. John, New York City'den kaçırılması karşılığında Anjelica Huston'ın canlandırdığı Director tarafından "biletini yırttırarak" üçüncü bölümde bu aileden ayrılmıştı. Killa'ya (Scott Adkins) suikast düzenleyerek, üvey kız kardeşi Katia'nın (Natalia Tena) intikamını alıp, Ruska Roma'nın bir üyesi olarak eski konumuna gelip Marquis'yi düelloya davet etme hakkını kazanmalıdır.

Yüksek Masa düello kuralları, muhtemelen bir düellonun kurallarını hayal ettiğinizden çok da farklı değil. Her bir düellocu kendine ikinci bir isim seçer - John kendine Winston'ı seçerken, Marquis de Caine'i seçiyor - müzakere masasında, bir şans oyunuyla ayrıntılara karar verirler. John ve Marquis dönüşümlü olarak numaralı kartları çevirir ve kim daha yüksek sayıyı çevirirse düellonun kurallarını kendisi seçer. John hem silahı (tabancalar) hem de yeri (Sacré-Cœur) seçebilirken, Marquis, düelloyu John'un umduğu gibi hemen değil ertesi sabah gün doğumu için ayarlar.

Marquis, son şartı olarak bir şampiyon belirleme hakkını kullanır: Caine. Takma adı Öcü olan John Wick'i öldürecek kadar ateş etmede iyi olduğunu bilen Cain'i John Wick'i tabanca düellosunda öldürmek için seçmiş olur. Yine de Caine'in dövüşte ne kadar hünerli olduğu bilindiği için eşleşmede taraflar eşittir. Düelloya nezaret eden Yüksek Masa vekili Harbinger (Clancy Brown), taraflardan herhangi birinin Sacré-Cœur'a ulaşmaması durumunda düelloyu ve hayatlarını kaybedeceklerini beyan eder. Tabii Winston, John kazanırsa, Yüksek Masa'nın filmin başında düm düz ettikleri New York Continental'i yeniden inşa etmesi ve onu yönetici olarak yeniden görevlendirmesi gerektiğini düşünüyor. Adeta kendine küçük hediye istemiş olur. Winston her zaman kazanan masadadır.

Fazladan hazırlık süresi, Marquis'ye Yüksek Masa'nın kuvvetlerini (ve Paris'teki tüm harekete hazır ağır güçşeri) John'a karşı yollaması için zaman verir. Böylece Baba Yaga'yı öldürmek için ellerinden gelen her şeyi yapan veya en azından onu karşılaşma vaktine kadar geciktirerek düelloyu kaybettirecek insanların yer aldığı filmin üçüncü bir perdesini başlatır. İkinci filmin sonundan itibaren peşine düşecek olanlara verdiği sözü yerine getirdiğini söylemekle yetinelim: “Onları öldüreceğim. Hepsini öldüreceğim.” Öyle de yapıyor ancak o zaman bu ifadeyi "hepsini öldüreceğiz" şeklinde değiştirmek zorunda kalacağını bilemezdi tabii. Donnie Yen'in canlandırdığı Caine, filmin çoğunu John'u avlamak için peşinde geçirse de - ve hatta ona yardım ettiği için ortak arkadaşları Shimazu'yu (Hiroyuki Sanada) öldürse de - suikastçı aynı zamanda bir baba ve bu ideolojide John'a diğer tüm katillerden çok daha yakın bir noktada duruyor. John'un geç kalması, ikinci isim olan Caine için bir zafer anlamına gelse de, John'un içinde bulunduğu kötü duruma empatik yaklaşması ve Marquis'den hoşlanmadığı için, düelloye başlayabilmek adına John'un karşısına çıkan son silahlıları öldürmesine yardım eder.

John ve Caine arasındaki düello, her bir adamın 30 adımla bir birinden uzaklaşmasıyla başlar ve her ilerleyiş, göz kamaştırıcı atışlarla ilerler. 20 adım atarlar ve Caine'in vuruşu, zaten hırpalanmış olan John'u iyice yaralar. 10 adıma kadar gelirler ve artık hedefi kaçırmak imkansız hale gelmiştir. İşte son raund… ve ağır şekilde yaralanan John yere düşüyor. Marquis, Caine'in silahını almak için harekete geçer ve öldürücü atışı kendisi yapabileceği için memnundur. Ancak aşırı hevesliliği ve sadizmi, mevcut durumla ilgili oldukça önemli bir detayı kaçırmasına neden oluyor: John silahını halen ateşlemedi. Son kurşun, Marquis'nin yumuşacık beyin etinin içinde bir yerde ikamet ederken Harbinger, hem John hem de Caine'in Masa'ya karşı yükümlülüklerinden kurtulduğunu ilan ediyor. John, vedalaştıktan sonra, Paris'in üzerine doğan güneşi izlemek için sendeleyerek Sacré-Cœur'un merdivenlerinden aşağı iniyor. John son nefesinde, ahirette ona eşlik etmeye giderken merhum karısı Helen'ın adını söylüyor. Ve tabii küçük köpeklerini de. Winston, John'un cesedini Amerika'ya geri gönderir ve Bowery King ile birlikte John'un ana dilinde "elveda oğlum" diyerek onu Helen'in yanına, son uykusuna yatırır.

John Wick gerçekten öldü mü?

Peki John Wick gerçekten öldü mü? Doğru, Wick'in kafasının vücudundan koptuğunu veya kanının Sacré-Cœur'un merdivenlerinden aşağı aktığını görmüyoruz, ancak filmin bize diyaloglarda ve daha geniş tematik alt metinde anlattığı her şey bize "kesinlikle" diyor. John'un tüm hedefi, özgürlüğünü Masa'dan geri alabilmekti. Özgürlüğün ölüm biçiminde geldiğini görmek dramatik bir ironi içeriyor, ancak ölüm aslında yıllardır Wick'in yakın arkadaşıydı. Neden ölümü, bir arkadaşı en çok sevdiği kişiyi kaybetmenin acısından kurtarmak anlamına gelmesin ki? Malum, tüm seri baştan sona aynı acı ile doluydu.

Yani bir fikrim var ama somutlaştıralım mı bilemiyorum. Buna izleyici karar versin. -Keanu Reeves

Gösterim sonrası IGN ile soru cevap etkinliğine katılan Keanu Reeves ve Chad Stahelski'ye John'un düelloda gerçekten ölüp ölmediğini sorduk. Bize şu yanıtları verdiler:

Reeves şöyle diyor “Yani bir fikrim var ama somutlaştıralım mı bilemiyorum. Buna izleyici karar versin."

Yönetmen Stahelski ise John Wick'i katil, John'u acılı koca olarak gördüğünü ima ederek şunu söylüyor "Bence, sadece John Wick'in yolculuğunun sonuna kadar tatmin edici hissettirmesini istedik ve 'John' mu yoksa 'John Wick' mi olduğu kararını size bırakıyoruz çocuklar." Her halükarda, izleyicilere Wick'in öldüğünü düşünüp düşünmedikleri sorulduğunda ve çoğu izleyici kesin bir şekilde öldü deyince, kafası karışmış gibi görünen Reeves ise "Gerçekten mi? İyiymiş" diyiverdi.

Yani John Wick cidden öldü mü? Bırakalım insanlar üzerine tartışsın ama bence "evet, John Wick öldü." Ve bence bunda bir sıkıntı yok çünkü, Keanu Reeves'e saygısızlık etmek istemem ama John Wick serisinin artık gerçekten John Wick'e ihtiyacı yok.

Dördüncü filmi taçlandıran başarılarından biri, Yüksek Masa'nın altında yaşayan, orada oturan veya üzerinde var olanların dünyasının kapsamını nasıl genişlettiğiydi. Caine, Winston, Bowery King, Akira, Katia ve Ruska Roma… hepsi de hala oyunun içindeler. John'un hikayesi sonuçlanmışken, Yüksek Masa'nın hikayesi halen birçok olasılığa açık. Dördüncü film de zaten bu ihtimalleri nasıl inceleyebileceklerini ima eder şekilde bitiyor.

Casablanca Continental yöneticisi Sofia'nın (Halle Berry) üçüncü bölümde yaptığı gibi, Caine'in onu şiddet içeren mirasından korumak için kızından uzaklaştığını öğreniyoruz. Caine ancak Marquis, John'u öldürmeyi başaramazsa kızını öldürmekle tehdit ettikten sonra geri dönmeyi kabul ediyor. John'un aksine Caine, aynı anda ölecek, öldürecek ve uğruna yaşayacak bir şeye sahip olarak karşımıza çıkıyor: kızıyla.

John Wick 4'ün jeneriğinin sonunda ek sahne var mı?

Evet, kapanış jeneriği akıp bittikten sonra, en sonda bir sahne var. Ancak jeneriğin ortasında herhangi bir sahne yer almıyor.

Jenerik sonrası sahnesinde Caine, kızının keman çaldığı ve onunla ilk tanıştığımız yer olan halk meydanına geri dönüyor. John ölünce ve Masa'ya olan bağlılığı yerine getirildiği için, Caine kızına yaklaşma konusunda kendini güvende hissediyor ve kalabalığın arasından ona doğru yaklaşmaya başlıyor. Bu esnada Akira (Rina Sawayama) ortaya çıkıyor ve babasının katiline yaklaşırken bıçağını çekiyor.

Bu noktada sanne sona eriyor. İlginç bir not ekleyelim: Rina Sawayama kapanış jeneriğinde “Eye for an Eye” (Göze Göz) adlı bir şarkı seslendiriyor. Yani karşımıza Wick evreninden Caine: Bölüm 1 ya da Akira: Bölüm 1 gibi yeni hikayeler çıkabilir.

Serinin geleceği

Şimdilik en azından iki ayrı yapım gelecek gibi görünüyor: Peacock’un 'lerde geçecek ve Winston ile Charon'un ilk zamanlarını anlatacak The Continental projesi ve Ruska Roma’dan Rooney'nin hikayesini anlatacak (Unity Phelan'ın yerini alan Ana de Armas) Ballerina adlı film. Kendisini Director'ün kontrolünde olan üçüncü filmde kısaca görmüştük.

Üçüncü ve dördüncü filmler arasında yer alan Rooney, elindeki tek bilgiyle babasının katilinin peşine düşüyor: tanımlayıcı bir dövme. Ayrıca Reeves'in filmde yer alacağı bir noktada de Armas ile dövüşeceği de biliniyor. John Wick'in de dövmeleri olduğunu düşünürsek Siz ne dersiniz? Gerçi bir sürü insanın dövmeleri var, değil mi?

Yüksek Maasa etrafında geçen gelecek hikayeleri ne olursa olsun, dördüncü film, John Wick'in hikayesini son derece tatmin edici bir şekilde sona erdirirken, Keanu Reeves'e karakterinin ölümünden önce geçen hikayelerde kısaca yer alması için de alan bırakıyor.

Siz film hakkında ne düşünüyorsunuz? Gelin yorumlarda birlikte tartışalım!


Tomjorgensen, IGN'de yazar. Burçin Aygün Türkçeleştirdi.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası