işe yaramak deyiminin anlamı / İşe yaramak deyiminin anlamı, açıklaması, örnek cümleleri TDK Sözlük İşe yaramak ne demek?

Işe Yaramak Deyiminin Anlamı

işe yaramak deyiminin anlamı

İşi yokuşa sürmek deyiminin anlamı
* İşi zorlaştırmak.
* Güçlükler çıkarmak, işin olmaması için bahaneler yaratmak.
* Yapılabilir, görülebilir işi yapmamak için güçlük çıkarmak, bahaneler ileri sürmek.

Bunda bir iş var deyiminin anlamı
Gizli veya bilinmeyen bir yönü olan olay veya durum için kullanılan bir söz.
* Bu olayın gizli bir yönü, bir içyüzü var anlamında söylenir.
* Bir olayın şimdilik bilinmeyen bir yönünün bulunması, anlaşılamayan bir sebebin aranması durumunu anlatmak için kullanılır.
Örnek: O buraya gelmezdi, bunda bir iş var.
Örnek 2: Polis, bunda bir iş var diyerek olayın üzerine tekrar gitti.

Ezbere iş görmek deyiminin anlamı
* İncelemeden gelişigüzel yapmak.
* İncelemeden, özenmeden, gerekli olan bilgiyi almadan, gelişi güzel iş yapmak.
Örnek: Ben sana ezbere iş görme demedim mi?

Elinin hamuruyla erkek işine karışmak deyiminin anlamı
* Kadınlar, beceremeyeceği işleri yapmaya kalkışmak.
* Anlamadığı, bilmediği, beceremediği işleri yapmaya kalkışmak (kadınlar için).
Örnek: Elinin hamuruyla erkek işine karıştın, işi berbat ettin.

Elinden iyi iş gelmek deyiminin anlamı
Becerikli, hünerli olmak.
Örnek: Elinden iyi iş gelen iki elemanımız var.
Örnek 2: Elinden iyi iş gelen bir hanımla izdivaç yapmak isterim.

Elinden iş çıkmamak deyiminin anlamı
İşleri ağırdan almak, çabuk iş yapamamak.
Örnek: Bırakın onu, elinden iş çıkmaz birine ihtiyacımız yok.
Örnek 2: Evin boya işini ona vermeyelim, onun elinden iş çıkmaz.

Elinden bir iş gelmemek deyiminin anlamı
* Çaresizlikten veya yeteneksizlikten bir iş yapamamak.
* İstediği hâlde bir şey yapma olanağı bulamamak.
Örnek: Matbu kâğıtları doldurmaktan başka elinden bir iş gelmez, sorulmadıkça kendiliğinden konuştuğu görülmezdi. (R. H. Karay)
Örnek 2: Bu durumda elimden bir iş gelmez.

Eli işe yatmak deyiminin anlamı
* Becerikli, eli yatkın olmak, eli yatmak.
* Bir işi yapabilecek el becerisi bulunmak, eli işe yabancılık çekmemek.
Örnek: Her işe eli yatar, ustaya ihtiyacımız olmaz.

El emeği göz nuru deyiminin anlamı
Yapımı uzun zaman alan ve çok emek isteyen iş, el işi göz nuru.
Örnek: Sergide, el emeği göz nuru ürünler ilgi gördü.

Arı kovanı gibi işlemek deyiminin anlamı
* Bir yerin gireni çıkanı çok olmak.
* Girip çıkanı, gelip gideni çok olmak.
Örnek: Şu seçim dolayısıyla doktorun evi arı kovanı gibi işliyor.
Örnek 2: Bu mağaza arı kovanı gibi işliyor.

Tersine gitmek deyiminin anlamı
* İstenildiği gibi gerçekleşmemek, iyi sonuç vermemek.
* Bir işten veya bir durumdan hoşlanmamak.
Örnek: Kızların keman çalması benim o zamanlar bir tersime giderdi. (H. Taner)
Örnek: Satışlar iki gündür tersine gitmeye başladı.
Örnek 3: Ekonomimizde tersine giden bir durum var.

Başına iş çıkarmak deyiminin anlamı
İstenilmeyen veya uğraştırıcı bir işe yol açmak.

Allah’ın işine bak deyiminin anlamı
Bir işin, bir olayın beklenmedik, şaşılacak bir durum alması karşısında kullanılan bir söz.

Tersine dönmek deyiminin anlamı
Beklenildiği, umulduğu gibi gerçekleşmemek, aksi olmak.
Örnek: Ya hesapları tersine dönüverirse o vakit başımıza gelecek belada ortağız kardeşim!. (Y. K. Karaosmanoğlu)

Başına iş açmak deyiminin anlamı
Uğraştırıcı ve üzücü bir işin çıkmasına yol açmak. Örnek: Herkesten size ne? Çocuğun başına iş açacaksınız. (N. Hikmet)

Uykuda olmak deyiminin anlamı
Yürütülmemek, olduğu gibi durmak.

Başka işi yok mu deyiminin anlamı
Bu işe ne diye karışıyor, bu iş onu ilgilendirmez anlamında kullanılan bir söz.

Başından büyük işlere kalkışmak deyiminin anlamı
Gücünün, kuvvetinin üstünde olan işleri yapmaya kalkışmak.
Örnek: Çekil lütfen, başından büyük işlere kalkışıp da kendini rezil etme.
Örnek: Başından büyük işlere kalkışıp, çuvalı kaldırmaya çalışınca belini incitti.

Başına iş çıkmak deyiminin anlamı
Hoşa gitmeyen ve beklenmedik bir iş veya olayla karşılaşmak.

İşin rengi değişmek deyiminin anlamı
Konu başka biçimde gelişmek, öncekinden farklı davranmaya başlamak.
Örnek: O zaman işin rengi değişir, asık yüzünün morluğu uçup giderdi. (O. Kemal)

İşin tuhafı deyiminin anlamı
İşin tuhaf olan yanı, işin garibi.
Örnek: İşin tuhafı, tek perdesi kalkmış fayton penceresinde görünen silindir şapkalı adam da altın dişlerini göstere göstere kahkahalar atıyor. (A. Ağaoğlu)

İşin ucu birine dokunmak deyiminin anlamı
Bir işten dolaylı olarak zarar görmek.
Örnek: İnşallah bu işin ucu bize dokunmaz.

Sekteye uğramak deyiminin anlamı
Devinmez olmak, kesintiye uğramak, akışı kesilmek, durmak.
Örnek: Belediyenin çalışmaları sekteye uğramaya başladı.
Örnek 2: Sınav hazırlıkların bizim yüzümüzden sekteye uğramasın.

Sürüncemede kalmak deyiminin anlamı
Bir iş sonuçlanıncaya kadar boş yere gecikmek, uzamak, askıda kalmak, bir türlü sonuçlanamamak.
Örnek: Bizim iş sakın sürüncemede kalmasın çocuklar!

İşinin adamı deyiminin anlamı
Çalıştığı işte başarı sağlayan, işinin gerektirdiği nitelikleri taşıyan kimse.

İşi üç nalla bir ata kalmak deyiminin anlamı
Eline önemsiz bir imkân geçtiğinde büyük işlerin düşüne kapılanlar için söylenen bir söz.

Duman olmak deyiminin anlamı
* İşi, durumu berbat olmak.
* Bir kimse veya bir şey ortadan kaybolmak.

İşi yolunda gitmek deyiminin anlamı
iş düzenli ve istenilen biçimde yürümek.
Örnek: İşinin yolunda gitmesine çok sevindim.
Örnek 2: İşi yolunda gitmese o evi alamazdı.

İşin alayında olmak deyiminin anlamı
Bir işe gereken önemi vermemek, dalga geçmek.

İşin başı deyiminin anlamı
* Bir işin, bir sorunun en can alıcı noktası, önemli noktası.
* Yapılacak en önemli şey.
Örnek: İşin başı para, o olursa gerisi kolay.
Örnek 2: İşin başı bir an önce başlamaktır.

İşin fenası deyiminin anlamı
İşin kötü yanı, işin kötüsü.
Örnek: İşin fenası bende de para yok.

İşin garibi deyiminin anlamı
İşin tuhaf olan yanı, işin tuhafı.
Örnek: İşin garibi, onu kimse görmemiş.

İşin içinde iş var deyiminin anlamı
Bir işin içyüzü başka anlamında kullanılan bir söz.
Örnek: İşin içinde başka bir iş var; hiç böyle yapmazdı.

İşin içinden çıkamamak deyiminin anlamı
Uğraştığı sorunu, işi başarıyla sonuçlandıramamak, çözüm üretememek.
Örnek: Bu işin içinden çıkamadık.
Örnek 2: İşin içinden çıkamayacaklarını anlayınca iflas açıkladılar.

İşin içinden çıkmak deyiminin anlamı
* Bir şeyi anlamak, bir sorunu çözümlemek.
* Güç bir sorunu çözemeyince kestirip atmak.
* Bir konudan veya işten uzak durmak, kaçmak.
Örnek: Ne yaparsanız yapın, yeter ki akıllıca olsun, demiş, çıkmış işin içinden! (B. R. Eyuboğlu)
Örnek 2: O, ne emrederse ben razıyım, deyip kurnazlıkla işin içinden sıyrıldım. (R. N. Güntekin)

İşin kolayına kaçmak deyiminin anlamı
Derinliğine araştırmadan basit olarak düşünmek, yüzeyde kalmak, tembellik etmek.

İşin kötüsü deyiminin anlamı
İşin kötü yanı, işin fenası.
Örnek: Cahil adam neye uğradığını şaşırmış ve işin kötüsü yatışır gibi olan merakı yine kabarmıştı. (İ. O. Anar)

İşin kurdu deyiminin anlamı
Bir iş en ince ayrıntısını bilen, deneyimli, uzman (kimse).

İşin kurdu olmak deyiminin anlamı
Belirli bir konuyla ilgili her şeyi bilmek, uzmanlaşmak. Örnek: Şimdi yaşlandık, bu işlerin kurdu olduk. (N. Meriç)

İşin mi yok deyiminin anlamı
“aldırma”, “önem verme”, “önemli değil”, “boş ver” anlamında kullanılan bir söz.
Örnek: İşin mi yok senin! Yürü gidelim.

İşin ortasını bulmak deyiminin anlamı
Ortak bir noktada anlaşmak.
Örnek: Şimdi bak Nimet, gel şu işin ortasını bulalım (M. İzgü)

Kalbe işlemek deyiminin anlamı
Derin üzüntü uyandırmak.
Örnek: Bu olaylar benim kalbime işliyor.

Olur şey (iş) değil deyiminin anlamı
Olamaz veya gerçekleşmesi beklenmez anlamında kullanılan bir söz.

İşten (bile) değil
Çok kolay.
Örnek: Gürültüler ve rezaletler çıkarmak onun için işten bile değildi (Y. K. Karaosmanoğlu)

İşten el çektirmek deyiminin anlamı
Görevden uzaklaştırmak.

İşten güçten kalmak deyiminin anlamı
Herhangi bir sebeple çalışmamak, çalışamamak.
Örnek: Oraya kadar sürüklenmek, hanlarda birçok para harcamak, günlerce işten güçten kalmak köylülerin gözünü yıldırır. (H. E. Adıvar)

İşten güçten vakit bulamamak deyiminin anlamı
Çok yoğun çalıştığı için zaman ayıramamak.

İşin üstesinden gelmek deyiminin anlamı
Güç bir işi başarmak, sonuçlandırmak.

İşinden olmak deyiminin anlamı
Görevini yitirmek, görevinden atılmak.
Örnek: Tabii ertesi günü işinden oldu. İşinden olunca o da gitti askere yazıldı. (H. Taner)

İşine bak deyiminin anlamı
* Görevini, işini sürdür anlamında kullanılan bir söz.
* Sen karışma anlamında kullanılan bir söz.
Örnek: Otururuz, otururuz sen işine bak! (M. Ş. Esendal)

İşine gelmek deyiminin anlamı
Çıkarına, amacına, düşüncesine uygun olmak.
Örnek: Yattığı yerden işine gelen kararları onaylar, hoşlanmadıklarını bozarmış. (T. Halman)

İşine koyulmak deyiminin anlamı
İşini yapmayı sürdürmek.

İşini bilmek deyiminin anlamı
Nereden, nasıl yararlanacağını bilmek, çıkarını bilmek.

İşini görmek deyiminin anlamı
* Görevini yapmak.
* Dövmek.
* öldürmek.
Örnek: Bu dünyaya geldi geleli elini ılıktan soğuğa vurmamış, işini hep kurnazlıkla görmüştür. (Y. Kemal)

İşini uydurmak deyiminin anlamı
Kurnaz, açıkgöz davranarak işine istediği gibi biçim vermek.

İşini yoluna koymak deyiminin anlamı
İşi veya görevi olumlu olarak yürütmek, sıkıntı çekmeden gerçekleştirmek.
Örnek: Kendisi burada işini yoluna koyduğu sıralarda, dört yıl, göğsünü, o, savaş meydanlarında siper yapmıştı. (R. H. Karay)

İş (birine) kalmak deyiminin anlamı
İşin bitmesi için asıl gayret birine düşmek.
Örnek: Aman hemşire hanım… Şimdi iş size kaldı. Siz inat edin. O, sizin ısrarınıza dayanamaz. (R. N. Güntekin)

İşi temizlemek deyiminin anlamı
Sorunu çözmek.
Örnek: Bu işi sen başımıza bulaştırdın, işi temizlemek de senin görevin.

İşler açılmak deyiminin anlamı
Piyasa canlanmak, alışveriş hareketlenmek.
Örnek: İlkbahar gelince işler açıldı.

İşler arapsaçına dönmek deyiminin anlamı
İşler çok karmaşık bir hâl almak.
Örnek: İşler arapsaçına döner ve doğacak arbedeleri de önlemenin çaresi bulunmaz. (K. Korcan)

İşler becermek deyiminin anlamı
Zararlı, gizli işler yapmak.

Şeytanın işi yok deyiminin anlamı
Ne hikmetse, aksilik bu ya anlamında kullanılan bir söz.

Saat gibi işlemek deyiminin anlamı
Aksamadan, ara vermeden çalışmak.

İyi iş deyiminin anlamı
Beğenilmeyen bir olay, bir durum karşısında şaşkınlığı anlatan bir söz.

Kafası işlemek (çalışmak) deyiminin anlamı
Aklı, zekâsı yerinde olmak, bir konu üzerinde iyi düşünebilir olmak.
Örnek: Hasan’ın kafası şimdi üç cepheli işliyordu. (O. C. Kaygılı)

Kafasını işletmek deyiminin anlamı
Doğru ve iyi düşünmek.
Örnek: Biraz kafanızı işletseniz ne düğümler çözersiniz. (T. Oflazoğlu)

Kafayı çalıştırmak (işletmek) deyiminin anlamı
Akılcı davranarak sorunları çözmek.

İş bırakmak deyiminin anlamı
Çalışanlar toplu hâlde işlerini terk etmek, çalışmayı durdurmak.

İş bilmek deyiminin anlamı
Becerikli olmak.
Örnek: En zekileri, en iş bilenleri olan Osman her şeyi anladı. (R. H. Karay)

İş bitmek deyiminin anlamı
İşin bitmesi veya sorunun çözümü birine bağlı olmak.

İş birinde bitmek deyiminin anlamı
İşin sonuçlanması ondan beklenilmek.

İş değil deyiminin anlamı
* Bir şeyin çok kolay olduğunu belirten bir söz.
* Kınama belirten bir söz: Bu senin yaptığın iş değil.

İş edinmek deyiminin anlamı
* Bir şeyi görev, meslek olarak kabul etmek.
* bir şeyi kendi uğraşı, sorunu durumuna getirmek.
Örnek: Yazar mutlaka bir diyeceği olan adam değil, yazmayı kendisine iş edinmiş adamdır. (N. Ataç)

İş görmek deyiminin anlamı
* İş yapmak.
* iş yapmaya uygun olmak.
Örnek: Baş üstünde bir ana işlerinizi görür veya çocuklarımızı doğurur, besler ve büyütür. -F. R. Atay)

İş göstermek deyiminin anlamı
Yapması için birine iş vermek, iş buyurmak.

İş inada binmek deyiminin anlamı
* Bir işi yapmakta direnmek.
* Zıt görüş ve davranışta ısrar edilmek.

İş işten geçmek deyiminin anlamı
Bir işi gerçekleştirme imkânı kalmamış olmak.
Örnek: Gittiği yerlerde soğuk karşılanışını sonradan anlar ama iş işten geçmiş olur.

İş karıştırmak deyiminin anlamı
* Fesat sokmak.
* Zararlı bir iş yapmak.

İş ki deyiminin anlamı
Yeter ki.
Örnek: İş ki sınıfını geçsin.

İş mi deyiminin anlamı
Yapılan bir şeyin beğenilmediğini, küçümsendiğini bildiren bir söz.
Örnek: Hint postasını getirmek iş mi? (M. Ş. Esendal)

İş ola deyiminin anlamı
Yaptığı iş beğenilmediğinde sanki iş görmüş gibi anlamında kullanılan bir söz.

Ortada olmak deyiminin anlamı
&#; Yapması gereken kişi belli olmamak.
* Düşünülmesi ve yapılması gerekmek.
Örnek: Ortada bu kadar iş varken gidemeyiz.

Pot gelmek deyiminin anlamı
Sonu iyi olmamak, iş ters gelmek.
Örnek: İşlerin doğru gitmeyen, pot gelen yerleri çok ise de sorulunca söylenecek karşılıklar bulunmuştu. (M. Ş. Esendal)

İş ayağa düşmek deyiminin anlamı
İş, sorumsuz ve yetkisiz olanların elinde kalmak.

İş başa düşmek deyiminin anlamı
Kendi işini kendi görme zorunda kalmak.

İşbaşı yapmak deyiminin anlamı
İş yerinde işe başlamak.
Örnek: Şimdiye kadar sabah postasının çoktan işbaşı yapması, otobüslerin biletçileriyle birlikte seferde olmaları gerekir. (T. Dursun K)

İşbaşına gelmek deyiminin anlamı
Yönetici olmak.

İşe bak deyiminin anlamı
Şaşırılacak bir durum karşısında kullanılan bir söz.

İşe girmek deyiminin anlamı
Göreve, çalışmaya başlamak.

İşe karışmak deyiminin anlamı
* Herhangi bir konuda katkıda bulunmak, görev almak.
* Herhangi bir konuda olumsuz yönde müdahale etmek.
Örnek: Her işe karışır, fikrini söyler, uzun uzun nasihatler eder. (M. Ş. Esendal)

İşe yaramak deyiminin anlamı
Elverişli olmak.
Örnek: Bunları ezberledik de ne oldu? Hiç! Ne o günlerde işimize yaradı, ne de ondan sonra. (M. Ş. Esendal)

İşi aksi gitmek deyiminin anlamı
İstenilen sonucu elde edememek.

İşi Allah’a kalmak deyiminin anlamı
Güç şartlar altında, kimseden yardım umudunun kalmadığı bir durumda bulunmak.

İşi azıtmak deyiminin anlamı
Yanlış ve aşırı yollara sapmak.
Örnek: Hani ya kahve nerede? Bir saattir bekliyorum, hâlâ gelmedi! Yoo! Siz artık işi azıttınız gayri! (A. Ş. Hisar)

İşi vurmak deyiminin anlamı
İşi değiştirmek.
Örnek: O vakit aktör yahut aktris işi meddahlığa vuruyor. (Ö. Seyfettin)

İşi bitmek deyiminin anlamı
* İşi sona ermek.
* Hâli, gücü kalmamak.

İş çatallanmak deyiminin anlamı
Bir işte güçlükle karşılaşmak.

İş çevirmek deyiminin anlamı
Gizli, dolambaçlı bir iş yapmak.
Örnek: Öbürleri şüpheleniyorlar, bir iş çevirdi ama nasıl anlasak diye düşünüyorlardı (R. H. Karay)

İş çığırından çıkmak deyiminin anlamı
Amacından saparak düzeltilmesi güç bir durum almak.

İş çıkarmak deyiminin anlamı
* Çok iş yapmak.
* Gereksiz, uğraştırıcı bir işe yol açmak, sorunlara neden olmak.
Örnek: Yönettiği bütün toplantılarda, batılı bir metotla kısa zamanda verimli iş çıkarmakta üstüne yoktu. (H. Taner)

İş dayıya düştü deyiminin anlamı
Gayret dayıya düştü.

İşi resmiyete dökmek deyiminin anlamı
Bir iş veya durum için resmî bir yola sokmak, resmî bir nitelik vermek.

İşi sağlama almak deyiminin anlamı
İşin gerçekleşmesi ve bozulmaması için gerekli önlemleri almak.
Örnek: Oyuna gelenlerin işi sağlama almaları dudaklarımdaki gülüşü kurutuverdi. (N. Hikmet)

İşi şakaya dökmek deyiminin anlamı
Ciddi başlayan bir sözü veya davranışı şakaya çevirmek.
Örnek: Bu gayretin boşluğunu anlayarak işi şakaya dökmeye başlıyor. (R. N. Güntekin)

İşi tatlıya bağlamak deyiminin anlamı
Sorunlu bir işi, iyi bir biçimde çözmek.
Örnek: Ben kahvemde çocukça siyasi iddialardan korkarken, bir de felsefe çıktı. Rica ederim bugün işi tatlıya bağlayalım. (Ö. Seyfettin)

Tavına getirmek deyiminin anlamı
İşi en uygun duruma getirmek.

İş sarpa sarmak deyiminin anlamı
İş, içinden çıkılması zor bir duruma girmek.

İş şirazesinden çıkmak deyiminin anlamı
Düzenini kaybetmek, çığırından çıkmak.

İş tutmak deyiminin anlamı
* İş yapmak, çalışmak.
* Kaba cinsel ilişkide bulunmak.
Örnek: Biraz çökmüşsün, iş tutuyor musun? (F. R. Atay)

İş vermek deyiminin anlamı
* Birine yapacak iş göstermek.
* Gönlü olduğunu gösterecek davranışlarda bulunmak, pas vermek.

İş yapmak deyiminin anlamı
Çalışmak.

İşi iş, kaşığı gümüş deyiminin anlamı
İşi tam istediği yolda anlamında kullanılan bir söz. Örnek: Geldiğine geleceğine şimdi bin pişman! İzmir’de işin iş, kaşığın gümüş be adam, otursana oturduğun yerde! (A. İlhan)

İşi iş olmak deyiminin anlamı
İşi yolunda, iyi olmak; halinden memnun bulunmak.
Örnek: İşi iş herifin, baksana yan gelip yatıyor her gün.

İşi ne deyiminin anlamı
Ne işi var?

İşi olmak deyiminin anlamı
* Yapacak bir şeyi bulunmak.
* İşi istediği gibi bitirmek.
* Uğraşma zorunda olmak.
Örnek: Üstelik sen de buraya girmeye kalkışırsan işimiz var.

İşi oluruna bırakmak deyiminin anlamı
İşi belli bir amaca göre değil de, kendi akışı içinde yürütmek.

İşi pişirmek deyiminin anlamı
Aralarında gizlice anlaşmak.
Örnek: Böyle olunca da Saffet Ferit için kızla işi pişirmek bir saat meselesi hâline gelecekti. (S. F. Abasıyanık)

İşi gücü bırakmak deyiminin anlamı
Yaptığı işten uzaklaşmak.
Örnek: Su bulmak için işi gücü bırakarak bütün gün su peşine düşmemiz lazım gelecekti. (B. R. Eyuboğlu)

İşi ileri götürmek deyiminin anlamı
Beklenenden daha aşırı davranışlar içine girmek.
Örnek: Ama işi bu kadar ileri götürdüğüne göre, sonuçlarına da katlanması gerekirdi. (E. Bener)

Bir işten hariç olmak deyiminin anlamı
O işin içinde olmamak.

Yüzünün akı ile çıkmak deyiminin anlamı
Bir işi kendi saygınlığını yitirmeden eksiksiz ve başarılı olarak yapıp bitirmek.
Örnek: Biz buraya geldi isek her hâlde yüzümüzün akı ile çıkacağımızdan şüphe etmeyesin! (E. E. Talu)

Bir iştir oldu deyiminin anlamı
İstenmeyen, kötü bir durum karşısında söylenen bir söz.

İşi bozulmak deyiminin anlamı
Yapmakta olduğu işten gereği kadar kazanç sağlayamaz olmak.

İşi ciddiye almak deyiminin anlamı
Soruna önem vermek.
Örnek: İşi ciddiye almış olacak ki hemen okul müdürüne çıkmış, izin istemiş. (E. Bener)

İşi çıkmak deyiminin anlamı
Başka bir işle meşgul olmak.
Örnek: Bazen işi çıkıyor günlerce. (F. F. Tülbentçi)

Bir işte tulum çıkmak deyiminin anlamı
Amacını eksiksiz elde etmek.

Yer almak deyiminin anlamı
* Bir işi hazırlayanlar arasında bulunmak.
* Ayrılan yerde durmak, bulunmak.
Örnek: Derginizde ne tür yazılar yer alıyor? (A. Ümit)

Boş çıkmamak deyiminin anlamı
Bir işten az da olsa bir kazançla çıkmak.

El yıkamak deyiminin anlamı
Bir işten ilgisini kesmek.

Parmağı olmak deyiminin anlamı
Bir işi olumsuz yönde etkilemek, bir işe karışmış olmak.

Saç sakal ağartmak
O işte uzun zaman çalışmış, emek vermiş olmak. deyiminin anlamı

İşi bozmak deyiminin anlamı
Yapılan anlaşmayı, verilen sözü tutmamak.
Örnek: Hiç benim yüzüme bakmıyor, işi bozacak bir şey söyleyeceğimden korkuyor gibiydi.? (M. Ş. Esendal)

Yararlı kılmak deyiminin anlamı
Fayda sağlayan ve üretken duruma getirmek.
Örnek: Devlet özel eğitime ihtiyacı olanları topluma yararlı kılacak tedbirler alır. (Anayasa)

Yararı dokunmak deyiminin anlamı
Az çok işe yarama, biraz yararlı olmak.
Örnek: Amacı olmayanın da hiç kimseye bir yararı dokunmaz.
Örnek 2: Aklı olmayana, dünyadaki tüm akılların bir yararı dokunmaz.
Örnek 3: Umarım bu buzun yararı dokunur.

Yararı dokunmamak deyiminin anlamı
Hiç işe yaramamak, fayda sağlamamak.
Örnek: Amacı olmayanın da hiç kimseye bir yararı dokunmaz.
Örnek 2: Aklı olmayana, dünyadaki tüm akılların bir yararı dokunmaz.

Yararlı olmak deyiminin anlamı
Faydalı olmak, işe yaramak, olumlu etkilemek.
Örnek: Yararlı olsun diye, bir lamba daha açtı.
Örnek 2: Siz değerli ziyaretçilerimize, yararlı olmak için çalışıyoruz.
Örnek 3: Umarım yazdığım bu bilgiler yararlı olur.

Yararı olmak deyiminin anlamı
İşe yaramak, faydası olmak, olumlu etki etmek.
Örnek: Kullandığım ilaçların bir yararı olmadı.
Örnek 2: Verdiğiniz bilgilerin çok yararı oldu.

Yarar görmek deyiminin anlamı
Faydalanmak.
Örnek: Bugüne kadar senden bir yarar görmedik.
Örnek 2: Verdiğin kitaptan çok yarar gördüm.

Yararı olmamak deyiminin anlamı
İşe yaramamak, fayda sağlamamak, olumlu etki etmemek.
Örnek: Kullandığım ilaçların bir yararı olmadı.
Örnek 2: Senin verdiğin soruların hiç yararı olmadı.

Yararlı olmamak deyiminin anlamı
Faydalı olmamak, işe yaramamak.
Örnek: Yararlı olmayacaksa, biz bu klimayı niye aldık?
Örnek 2: Arkadaşlarına hiç yararlı olmadı.

Fayda ile ilgili deyimler ve anlamları

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir