kreşe başlayan çocuğun 7 korkusu / Çocuklarda Okul Korkusu İçin Alınması Gereken 5 Önlem

Kreşe Başlayan Çocuğun 7 Korkusu

kreşe başlayan çocuğun 7 korkusu

Kreşe başlayan çocuğun 7 korkusu

Haberin Devamı

 2Ya altıma kaçırırsam?

Çocuğunuzun tuvaletle ilgili kaygıları varsa, önce bunun nedenini belirleyin. Tuvaleti geldiğinde tuvalete yetişememekten mi korkuyor? Sifonun çok şiddetli boşalması mı onu korkutuyor? Tuvalette bir arkadaşının yaptıklarından dolayı kötü deneyim yaşamış olabilir mi? Korkuları ve bunlarla nasıl baş edebileceği hakkında sohbetler edin. Öğretmeni ile görüşerek bu konuda bir süre destek vermesini isteyin. Tüm bunlara rağmen kaygısını yenemiyorsa diğer ebeveynlerle de görüşün. Onların çocukları da benzer sorunlar yaşıyorsa, ortak bir neden olabilir. Öğretmenin tüm sınıfı birkaç kez hep birlikte tuvalet turuna götürerek tuvaleti kullanacakları zaman neler yapmaları gerektiği konusunda ipuçları vermesi rahatlatıcı olabilir. Her şeye rağmen tuvalet ile ilgili kaygılarından kurtulamıyorsa bu durumun nedenleri ve yapılması gerekenleri öğrenmek için bir çocuk psikiyatrisi uzmanı hekimden yardım alın.

 3Bu koca binada kaybolursam?

Okulu birlikte ziyaret ettiğinizde, okulda tek başına dolaşırken yararlanabileceği görsel hatırlatıcılar bulup, ona gösterin (“servisten indiğinde şu büyük kapıdan gir ve şu panonun olduğu yönde üç kapı geçtikten sonra gelen kapı senin sınıfın” gibi). Tuvaletin yerini, oyun ve aktivite alanlarının yerini çeşitli hatırlatıcıları belirleyerek gösterin. Herhangi bir durumda yardım alabileceği kişileri gösterin ve mümkünse onlarla tanıştırın.

Haberin Devamı

 4Parmak ememem; ayıcığıma sarılamam

Çocukların kreşe her zaman kullandıkları rahatlatıcı bir oyuncak ya da battaniye gibi eşyalarını getirmeleri sık görülen ve alışma döneminde tavsiye edilen bir şeydir. Ancak arkadaşları sınıfa elinde oyuncak ayıcığı ile giren ya da parmak emen bir çocukla alay edebileceklerinden, bu durumun ana sınıfı ya da en geç ilköğretim başında sona ermesi gerekir. Örneğin kreşe gidince ayıcık ya da battaniyesini çantasına koymasını ve okuldan ayrılırken yeniden yanına almasını isteyebilirsiniz. Böylece kısa bir süre sonra bu eşyasını arabada ya da evde bırakmaya başlayarak yanında taşımaktan vazgeçecektir.

Parmağını çantasına koyması mümkün olmadığından, parmak emme konusunda ise durum elbette biraz daha zor olacaktır! Ancak çocukların çoğu okulda başka şeylerle meşgul olarak ve okula alıştıktan sonra parmak emmeyi azaltır. Çocuğunuzun alışkanlığını yenmek için yapabilecekleriniz konusunda Çocuklarda parmak emme alışkanlığının nedenleri ve uzman tavsiyeleri başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz.

Haberin Devamı

 5Öğretmen kötü davranırsa?

Okula başlama günü yaklaşırken, özellikle de büyük kardeşlerin öğretmenle ilgili abartılı yorumlarını dinleyen çocuklar kafalarında öğretmeni korkunç biri gibi canlandırabilirler. Bu nedenle, çocuğunuzu okul başlamadan önce öğretmeni ile tanıştırmanız ve ailenizde öğretmenlik yapan kişilerden söz etmeniz yararlı olacaktır. Buna karşın öğretmenin kurallar koyması ya da sizden farklı tutumlar sergilemesi halinde çocuk okul başladıktan sonra da öğretmenin kötü davrandığı fikrine kapılabilir. Böyle bir durumda sınıf kurallarını ve herkesin farklı yaklaşımları olabileceğini anlatın.

Okul başladıktan uzun bir süre sonra da çocuğunuz aniden öğretmenin kötü davrandığından şikâyet ederse şaşırmayın. Büyük olasılıkla bu öğretmenin o günkü tek bir davranışına dayanarak yağılmış bir yorumdur. Okul öncesi yaştaki çocukların çoğu büyüklerin de gerginlik yaşayabileceğini idrak edemezler. Bunu izah etmeniz çocuğunuzun öğretmenin bazı tutumlarını bizzat kendine yönelik kötü davranışlar olarak algılamasını önlemeye yardımcı olacaktır.

Haberin Devamı

 6Servise binmekten korkuyorum!

Özellikle televizyonda servis içerisindeki büyük çocukların birbirinin saçını çektiğini, birbirine bağırdığını vs. gösteren sahneler izlemiş olması durumunda servise bindiğinde yaşayacakları konusunda olumsuz fikirler geliştirebilirler. Gerçekte bunların nadiren yaşandığını anlatmanız, önceden servis sürücüsü ve hostesi ile tanıştırmanız ve onların her zaman yolculuk sırasında kendileri ile birlikte olacağını ve rahatsız edici davranışlara izin vermeyeceklerini anlatmanız yararlı olacaktır. Okul başladığında ise çocuğunuza servis sürücüsünün adını ve servis numarası ya da plakasını öğreterek ve öğretmenlerin servise binmelerine yardımcı olacağını anlatarak, yanlış servise binme korkusunu aşmasına yardımcı olabilirsiniz. Ayrıca öğretmenlerin ve servis sürücüsünün cep telefonu olduğunu ve yolda herhangi bir sorun olması durumunda bu telefon ile yardım isteyeceklerini de anlatabilirsiniz. Son olarak, mümkünse yanına onunla oturmak isteyecek daha büyükve sevecen bir çocuk bulmanız da yararlı olabilecektir.

Haberin Devamı

 7Arkadaş edinemezsem...

Çocuğunuz kimsenin ondan hoşlanmayacağı korkusunu yaşıyorsa mevcut arkadaşları ile nasıl tanıştığını ve nasıl arkadaşlık kurduğunu hatırlatın. Yeni birileri ile tanışmanın korkutucu olduğunu bildiğinizi ama diğer çocukların da aynı şekilde korktuğunu belirterek, kendisi gibi paylaşmayı ve sırasını beklemeyi bilen bir çocuğun birlikte oynamayı teklif etmesinin diğer çocuğu nasıl mutlu edeceğinden bahsedin. Mümkünse evinize yakın yerlerde yaşayan arkadaşları ile okul dışı zamanlarda görüşmelerini sağlayın. Çocuğunuz fazlasıyla utangaç bir yapıya sahipse, önceden bu durumunu öğretmene belirtmeniz halinde, öğretmen diğer çocuklarla ilişki kurmasında yardımcı olabilir. Kreşe başlamasının üzerinden haftalar geçmiş olmasına rağmen halen çocuğunuz kendisini dışlanmış ve yalnız hissediyorsa öğretmeni ile görüşerek başka sorunların olup olmadığını anlamaya çalışın. Sorunun devam etmesi halinde olası nedenler ve çözüm yollarını belirlemek üzere bir çocuk psikiyatrisi uzmanı hekime danışın.

Okul Fobisi

Çocuklarda kuvvetli bir endişe nedeniyle okula gitmek istememe ve gitmeme durumu; okul reddi ya da okul fobisi  olarak adlandırılmaktadır. Zihinsel, ruhsal ve sosyal yönden okula başlamaya hazır olan çoğu çocukta, okulun ilk günlerinde ağlama, okula gitmek istememe, anneden ayrılamama gibi davranışların görülmesi doğal bir durumdur. Okula giden çocukların yaklaşık % 2-4’ünde okul fobisi görülmektedir. Ortaöğretim çağında ki ergenlerde görülme sıklığı daha azalmakta, ancak bu dönemde görülen okul fobisinin tedavisi güçleşmektedir.

Okula yeni başlayan çocuk, küçük ve zayıf olduğunun bilincindedir. Çevresinde olan olayların çoğunda kendini yetersiz hisseder. Bu durum küçük çocuğun genelde dış dünyadan korkmasına ve paniklemesine yol açar. Okul çağı ile dış dünyanın kapıları açılmaya başlar ve çocuk kendini ilk kez karşılaştığı ve bilmediği bir ortamda bulur. Çocuk  aile içi güveni ve kurulu düzeni kaybedeceği endişesine kapılmış olur. Kimi çocuklarda ise okulun ilk günlerinde görülen bu durum uzar,  okula gitmek istememe  tepkilerine; şiddetli baş ağrıları, şiddetli karın ağrıları, mide bulantıları, renkte  solukluk ve kilo kaybı eşlik edebilir.

Okulun ilk günlerinde görülen bu korkunun kaynağı genelde anneden ayrılma kaygısıdır. Okula gittiği zaman anne-babasına bir şey olacağından ,onların başına bir şey geleceğinden, hastalanacaklarından, öleceklerinden korkmakta ya da çocuk, ebeveynlerinin kendisini terk edeceklerini düşünmektedir. Bunun yanısıra, çocuğuna aşırı bağımlı olan anne-babalar da, çocuklarına okulda bir şey olacağı kaygısı  yaşarlar. Ebeveynin korku ve endişesi aynen çocuğa yansır. Bu durum ,çocuğun bağımlı bir kişilik özelliği kazanmasına yol açabilir.

            Ayrılma korkusunda, korkunun nedeni genellikle çocuk değil, annedir. Anne,bilinç altında çocuğun kendisinden ayrılıp, okula başlamasını istemez ve bunu çok dolaylı ve ince mesajlarla çocuğa aktarır. Annenin çocuğa, o okula başladığında kendisinin bütün gün onu bekleyeceğini, bunu yaparken onu çok özleyeceğini anlatması,  çocukta anneyi yalnız bıraktığı için  suçluluk duyguları oluşmasına neden olabilir ve  çocuk okula gitmek istemeyebilir.

Okul korkusu, okula yeni başlayan çocuklarda görüldüğü gibi okula devam eden çocuklarda da görülebilir.Bazı çocuklar, zorlamalara dayanamayıp okula gitmek üzere yola çıksa da, yarı yoldan geri döner, ya da sınıftan çıkar eve gelir. Çocukta, neşesizlik, uykuya dalmakta güçlük , iştah kesilmesi, ödevlere karşı ilgide azalma, baş ve karın ağrıları, ateş  görülebilir.O gün okula gitmeyeceğini, öğretmenden korktuğunu ya da bir arkadaşının kendisini rahatsız ettiğini söyleyebilir.

Ancak bazen okula gitmeme davranışı, çocuğun inatlaşması nedeniyle geliştirdiği bir davranış olabilir. Bu durumda inatlaşma nedenleri üzerinde durulmalıdır.

OKUL  FOBİSİ OLAN ÇOCUKLARDA GÖRÜLEN ÖZELLİKLER

 

OKUL FOBİSİNİN NEDENLERİ

 

       A) Aileden kaynaklanan nedenler:

Bu fobinin, kaynağı genellikle anne ya da  aileden ayrılma korkusudur. Çocuk duygusal bağ kurduğu kişiye bir şey olacağını düşünür  ve ondan ayrı kalma korkusu yaşar.

Okul fobisi olan çocukların yaşamlarının daha önceki yıllarında anneleri tarafından aşırı özen içinde büyütüldükleri görülür. Ailelerin, sürekli olarak çocuklarının sevgilerini kazanma çabası içinde oldukları, tüm ihtiyaçlarını karşıladıkları ve onların hiçbir isteğine set çekmedikleri, özellikle çocuklarının küçücük rahatsızlıklarıyla bile çok abartılı ilgilendikleri, psikolojik ve fiziksel olarak çocuklarına çok bağımlı oldukları gözlenmiştir (sembiyotik-ortak yaşam ilişkisi ). Hatta bu tip aileler çocuklarını arkadaşlarının evine bile oyun oynamak için göndermekten kaçınırlar. Sonuçta çocukta ; ailem bile dış çevreden  kaygılanıyorsa demek ki evin dışındaki yerler güvensiz yerlerdir fikri oluşur. Yaşamın ilk yıllarında bu tür anne- çocuk ilişkisi çocuğun okula başladığı sırada önemli bir engel oluşturur. Annelerin bu koruyucu ve kontrollü ortamından bir an olsun uzak kalmamış olan çocuğun, yabancı bir çevrede ve tanımadıkları insanlarla birlikte günlerini geçirmesi, onu son derece huzursuz eder.

Boşanma, anne ya da babanın başka biri ile evlenmesi, maddi sorunlardan kaynaklanan stresli bir ev yaşamı, çocuğun yeni bir kardeşinin doğması, taşınma, hastalık, yakın birinin ölümü gibi bir stres faktörlerinin olması nedeniyle okul fobisi sonradan da oluşabilmektedir.   

       B) Okula Bağlı Nedenler :

           Uygun olmayan bir sınıf içi yerleştirme, özellikle  de çocuğun kendini güvende hissetmediği bir yere oturtulması; sesli okuma-sınıf önünde ders anlatma-beden eğitimi gibi etkinliklerden korkup, gerçekleştirmede güçlük çekmesine rağmen bunları yapması için  zorlanması; okulda ya da okul yolunda fiziksel olarak tehdit edici bir yerin ya da birilerinin olması; karmaşanın, şiddetin ve belirsizliğin hüküm sürdüğü olumsuz bir okul ortamı; çocuğun okulda hırpalanmasına, alay edilmesine, reddedilmesine ve kavga etmesine yol açacak olumsuz yaşantılar ve iletişim becerilerinde eksikliğinin olması gibi nedenler fobi kaynağı olabilir.

ÇOCUKLARDA KORKU

Her insan yaşamı boyunca korku hissini zaman zaman yaşar. Çocuklar için de korku gelişimlerinin bir parçasıdır. Birçok korku çeşidi geçicidir, gelişimle ilgilidir. Çocukların kendilerini tehdit eden uyaranlara gösterdikleri normal tepkilerdir. Bu gelişimsel korkular, günlük yaşamın sürdürülmesini etkilemezler.

Bazı korkular, belli yaş dönemleri için normal sayılır; örneğin, bebeklik döneminde yüksek sesten ve fiziksel desteğin aniden yitirilmesinden korkulması doğaldır. Bebeğin yaklaşık 8. ayda geliştirdiği ve 1 – 1,5 yıl kadar sürebilen yabancı korkusu da normal kabul edilir. Bu "normal" sayılan korkular, çocuğun günlük yaşantısını devam ettirmesine engel olmadığı sürece doğal karşılanmalıdır.

ÇOCUKLAR YAŞLARINA GÖRE NELERDEN KORKARLAR

2 yaş   : Seslerle ilgili korkular (tren, kamyon, gök gürültüsü, sifonun çekilmesi, elektrik süpürgesinin çıkardığı sesler, karanlık, büyük eşyalar, koyu renk eşyalar, şapkalar)

2,5 yaş            : Oyuncağın ya da yatağının yer değiştirmesi, annenin uykuya geçişte yanından ayrılması, birinin yan kapıdan girmesi gibi alışılagelmişin dışında yapılan hareketler.

3 yaş   : En çok görsel korkular söz konusudur. (Karanlık, hayvan, polis, anne- babanın gece sokağa çıkması)

4 yaş   : Seslerle ilgili korkular vardır.(Motor gürültüsü, karanlık, yabani hayvanlar, annenin evden ayrılışı)

5 yaş   : Daha çok görsel ve somut korkular söz konusudur. (Düşme, bir yerini incitme, karanlık korkusu, annenin eve dönmeyeceği korkusu )

6 yaş   :Korkuların daha yoğun görüldüğü bir yaştır. Özellikle seslerle ilgili korkular söz konusudur.(Kapı zili, telefon, böcek ya da kuş sesi ) hayalet,  cadı korkusu, yatak altında birinin saklanabileceği korkusu, kaybolma korkusu, su, ateş, fırtına, şimşek, yalnız uyuma, eve gelince anneyi bulamama, kaybetme korkusu, başkalarının onu döveceği korkusu söz konusudur. Bu yaşın genel bir özelliği de ciddi incinmelerde cesur ama küçük incinmelerde (parmağa kıymık girdiğinde ) fazlasıyla panik yaşanmasıdır.

7 yaş   : Bu yaşta da pek çok korkular vardır. Karanlık, bodrum, tavan arası korkusu, gölgeleri hayalet, cadı gibi algılama, savaş,  hırsız,  dolap içinde ya da yatak altında birinin saklandığı düşünceleri vb korkular söz konusudur. Okuduklarından, televizyonda gördüklerinden fazlasıyla  etkilenme,  endişelenme görülür.

8 - 9 yaş: Bu yaşlarda endişe ve korkular daha azdır. Daha gerçekçi korkular, bir şeyi yapamamak, okulda başarılı olamamak, arkadaşları tarafından dışlanmak gibi kişisel endişeler söz konusudur.

10 yaş             :Genelde 1-2 yıl sonrasına göre korkuların daha az olduğu bir yaştır.

Hayvanlardan özellikle yılandan korkulur. Bu yaşta yükseklik, yangın, kötü adam korkusu da söz konusudur.

Yazar Tin Danışmanlık

Çocukta Korku Neden Gelişir?

Çocukta korku duygusu neden olur? Korkan çocuk için ne yapmak doğrudur? Kaygı düzeyi artan çocuk nasıl sakinleşir? Korkan çocuk nasıl sakşnleşir? Çocukla ren çok neden korkarlar? Korkan çocuk ne hisseder? Korku duygusu nasıl geçer? Tüm bu soruların cevaplarını birlikte inceleyelim.

Çocukta korku konusunda en sık görülen vaka ve kaygılara örnek Gece Korkuları olarak ortaya çıkar. Çocukta korku ve kaygı düzeyi arttığında görülen belirtilerden bazıları:

çocuklarda depresyon belirtileri nedir?

Çocuklarda farklı kaygı bozukluğu türlerinin tartışılması

Bir çocuk psikiyatristi olarak, kaygının bir çocuğun esenliği ve gelişimi üzerindeki etkisini ilk elden gördüm. Anksiyete bozuklukları çocuklarda yaygındır ve ebeveynlerin çocuklarının kaygısını nasıl destekleyeceklerini ve yöneteceklerini bilmeleri önemlidir. Bu bölümde kaygı bozukluğu olan bir çocuğa ne yapılması gerektiğini ve çocuklarda neden kaygının arttığını tartışacağız.

İlk olarak, kaygı bozukluklarının çocuklarda nadir olmadığını anlamak önemlidir. Aslında, 3-17 yaş arası çocukların yaklaşık %7’si klinik açıdan önemli bir kaygı yaşamaktadır. Yaygın anksiyete bozukluğu, ayrılık anksiyetesi bozukluğu, sosyal anksiyete bozukluğu ve özgül fobiler dahil olmak üzere birçok farklı anksiyete bozukluğu türü vardır.

Çocuklarda kaygının neden artmaktadır?

Çocuklarda kaygı genetik, yaşam deneyimleri ve çevresel faktörler gibi çeşitli faktörlerden kaynaklanabilir. Bazı çocuklar, ailede anksiyete öyküsü veya diğer zihinsel sağlık durumları nedeniyle anksiyete bozukluklarına yatkın olabilir. Sevilen birinin ölümü veya boşanma gibi travmatik veya stresli yaşam olayları da çocuklarda kaygıyı tetikleyebilir.

Bir çocukta anksiyete bozukluğu olduğunda, bir dizi semptom gösterebilirler. Bunlar arasında aşırı endişe, ebeveynlerden veya bakıcılardan ayrılma korkusu, belirli durumlardan veya yerlerden kaçınma, baş ağrısı veya mide ağrısı gibi fiziksel belirtiler ve uyku güçlüğü sayılabilir. Çocuklarda bir miktar kaygının normal olduğunu belirtmek önemlidir, ancak çocuğun günlük yaşamını etkiliyorsa kaygı bozukluğunun göstergesi olabilir.

Bir ebeveyn olarak, kaygı bozukluğu olan bir çocuğu nasıl destekleyeceğinizi bilmek zor olabilir. İlk adım, bir akıl sağlığı sağlayıcısından profesyonel yardım almaktır. Çocuğu değerlendirebilir ve doğru bir tanı koymanın yanı sıra bir tedavi planı geliştirebilirler.

çocukta kaygı bozukluğu için ne zaman uzman desteği alınmalıdır?

Profesyonel yardım aramaya ek olarak, ebeveynlerin çocuklarının kaygısını yönetmeye yardımcı olmak için yapabilecekleri birkaç şey vardır. Bunlar, çocuk için öngörülebilir bir rutin oluşturmayı, fiziksel aktiviteyi teşvik etmeyi, güvenli ve destekleyici bir ev ortamı sağlamayı ve derin nefes alma veya görselleştirme gibi gevşeme tekniklerini öğretmeyi içerir.

Ebeveynlerin, çocuklarının kaygılarını yönetmede kritik bir rol oynadıklarını anlamaları da önemlidir. Ebeveynler, çocukları ile olumlu ve destekleyici bir ilişki kurmayı, endişelerini ve korkularını dinlemeyi ve çocuk üzerinde aşırı baskı kurmaktan kaçınmayı hedeflemelidir.

Özetle, anksiyete bozuklukları çocuklarda sık görülür ve onların refahı ve gelişimi üzerinde önemli bir etkiye sahip olabilir. Ebeveynlerin profesyonel yardım almaları ve kaygılarını yönetmede çocuklarını desteklemeleri önemlidir. Bir sonraki bölümde, kaygının çocuğu nasıl etkilediğini ve aşırı kaygılı bir çocuğun ayırt edici özelliklerini tartışacağız.

çocuklarda korku nasıl geçer

Çocuklarda Kaygı Bozukluğunun Nedenleri

Anksiyete bozuklukları, çocuklarda en sık görülen ruh sağlığı bozukluklarıdır ve yaklaşık sekiz çocuktan birini etkiler. Anksiyeteye genetik, çevre ve yaşam deneyimleri dahil olmak üzere çeşitli faktörler neden olabilir. Ebeveynlerin ve bakıcıların uygun destek ve tedavi sağlamak için çocuklarda kaygının nedenlerini anlamaları önemlidir.

Anksiyete bozukluklarında genetik, çevre ve beyin kimyasının rolü

Genetik: Araştırmalar, kaygı bozukluklarının genetik bir bileşene sahip olduğunu, yani ebeveynlerden çocuklarına geçebileceklerini göstermiştir. Bir çocuğun ailesinde anksiyete bozuklukları öyküsü varsa, kendilerinin bir tane geliştirmesi daha olası olabilir. Bununla birlikte, tek başına genetik, bir çocuğun anksiyete bozukluğu geliştirip geliştirmeyeceğini belirlemez.

Çevre: Bir çocuğun büyüdüğü ortam da kaygının gelişmesinde rol oynayabilir. Aile içi şiddet veya ihmal gibi istikrarsız veya güvensiz ortamlarda büyüyen çocukların anksiyete bozuklukları geliştirme olasılığı daha yüksektir. Ek olarak, sevilen birinin ölümü veya ciddi bir yaralanma gibi travmatik bir olay yaşayan çocuklar da kaygı geliştirebilir.

Yaşam deneyimleri: Bazı yaşam deneyimleri çocuklarda kaygıyı tetikleyebilir. Örneğin, yeni bir okula başlamak, yeni bir eve taşınmak veya boşanma ya da ayrılık gibi büyük bir yaşam değişikliği yaşamak kaygıya yol açabilir. Ebeveynleri veya bakıcıları tarafından aşırı derecede övülen veya eleştirilen çocuklar da kaygıya daha yatkın olabilir.

Nörolojik faktörler: Anksiyete bozuklukları, beyindeki nörotransmitter seviyelerindeki dengesizlik gibi nörolojik faktörlerden de kaynaklanabilir. Nörotransmiterler, beyindeki sinir hücreleri arasında sinyalleri ileten kimyasallardır. Bu kimyasallarda bir dengesizlik olduğunda kaygıya yol açabilir.

çocuklarda anksiyete bozukluklarının gelişimine katkıda bulunan faktörler

Gelişimsel faktörler: Bazı kaygı bozuklukları, gelişimin belirli aşamalarıyla ilişkili olabilir. Örneğin, ayrılma kaygısı bozukluğu tipik olarak, ebeveynlerinden daha bağımsız olmaya başladıkları altı ila sekiz yaşları arasındaki çocuklarda gelişir.

Çocuklarda kaygı nedenlerinin karmaşık ve çok yönlü olduğuna dikkat etmek önemlidir. Çoğu zaman, bu faktörlerin bir kombinasyonu bir anksiyete bozukluğunun gelişmesine katkıda bulunabilir.

Bir çocuk psikiyatristi olarak, en etkili tedaviyi sağlamak için çocuklarda kaygının tüm olası nedenlerini değerlendirmek önemlidir. Kapsamlı bir değerlendirme, kapsamlı bir tıbbi öykü, aile öyküsü ve çocuğun çevresi ve yaşam deneyimlerinin bir değerlendirmesini içermelidir. Bu bilgi, çocuk için en uygun tedavi planının belirlenmesine yardımcı olabilir.

Ebeveynler ve bakıcılar da destekleyici ve istikrarlı bir ortam yaratarak çocuklarda kaygıyı azaltmada önemli bir rol oynayabilir. Bu, güvenli ve besleyici bir ev sağlamayı, tutarlı rutinleri sürdürmeyi ve çocuğun başarıları için olumlu pekiştirme sağlamayı içerir.

Özetle, çocuklarda kaygı genetik, çevre, yaşam deneyimleri, nörolojik faktörler ve gelişimsel faktörler gibi çeşitli faktörlerden kaynaklanabilir. Ebeveynlerin, bakıcıların ve çocuk psikiyatrlarının, anksiyete bozukluğu olan çocuklara etkili tedavi ve destek sağlamak için bu faktörleri belirlemek ve ele almak üzere birlikte çalışması önemlidir.

arkadaş edinemeyen çocuklar yalnız asosyal çocukta korku kaygı

Aşırı endişeli çocukta korku ayırt edici özellikleri

Kaygı, strese verilen doğal bir tepkidir, ancak aşırı ve kalıcı hale geldiğinde çocuğun günlük hayatını etkileyebilir. Kaygılı çocuklar genellikle diğer çocukları rahatsız etmeyecek şeyler hakkında bunalmış, gergin veya korkmuş hissederler. Ebeveynlerin ve bakıcıların uygun yardım ve desteği alabilmeleri için çocuklarda kaygı belirtilerini tanımaları önemlidir.

Aşırı endişeli bir çocuğun ayırt edici özelliklerinden biri, okul performansı, sosyal etkileşimler veya sevdiklerinin güvenliği gibi çok çeşitli şeyler hakkında sürekli endişe veya korku duymasıdır. Kısa bir süre için bile olsa ebeveynlerinden veya bakıcılarından ayrılmakta zorlanabilirler ve uyku sorunları yaşayabilir veya kabuslar görebilirler. Anksiyetesi olan çocuklar ayrıca mide ağrısı, baş ağrısı veya mide bulantısı gibi fiziksel belirtiler gösterebilir.

Kaygı artışı bir çocuğun davranışını, düşüncelerini ve duygularını nasıl etkiler?

Kaygı, bir çocuğun davranışını, düşüncelerini ve duygularını çeşitli şekillerde etkiler. Kaygısı olan çocuklar, belirli durum veya etkinliklerden kaçınabilir veya bunlarla karşılaştıklarında çok üzülebilir veya sıkıntıya düşebilirler. Ayrıca konsantre olmakta güçlük çekebilir, sinirli olabilir veya öfke patlamaları yaşayabilirler. Anksiyete aynı zamanda kişinin kendisi hakkında olumsuz düşüncelere veya inançlara neden olarak yetersizlik, değersizlik veya kendinden şüphe duyma duygularına yol açabilir.

Ek olarak, kaygı bir çocuğun fiziksel sağlığını etkileyebilir. Bir çocuk endişeli olduğunda, vücudu “savaş ya da kaç” moduna girerek kortizol ve adrenalin gibi stres hormonlarını serbest bırakır. Bu hormonlar kalp çarpıntısı, hızlı nefes alma veya terleme gibi fiziksel semptomlara yol açabilir. Zamanla kronik kaygı, bağışıklık sistemini de zayıflatabilir ve diğer sağlık sorunlarına yakalanma riskini artırabilir.

Çocuklarda kaygı belirtilerini tanımak, belirtileri yönetmelerine yardımcı olmanın ilk adımıdır. Ebeveynler ve bakıcılar, çocuk için destekleyici ve güven verici bir ortam yaratarak, onları duygularını ve endişelerini ifade etmeye teşvik ederek ve kaygılarını yönetmek için başa çıkma stratejileri geliştirmelerine yardımcı olarak yardımcı olabilirler.

Çocuklarda kaygı düzeyi artınca uygulanacak adımlar

Anksiyetesi olan çocuklar için bazı etkili başa çıkma stratejileri arasında derin nefes egzersizleri, görselleştirme, ilerleyici kas gevşemesi ve farkındalık meditasyonu yer alır. Ebeveynler ve bakıcılar, çocukları spor veya yaratıcı hobiler gibi keyif aldıkları etkinliklere katılmaya teşvik ederek ve fiziksel aktivite ve sosyal etkileşim için birçok fırsat sağlayarak çocuklara yardımcı olabilirler.

Bir çocuğun kaygısı şiddetliyse veya günlük yaşamını etkiliyorsa, bir terapistten veya ruh sağlığı uzmanından profesyonel yardım almak yararlı olabilir. Bir terapist, kaygılarının altında yatan nedenleri belirlemek ve kişiselleştirilmiş bir tedavi planı geliştirmek için çocuk ve ailesiyle birlikte çalışabilir.

Sonuç olarak, kaygı birçok çocuk için ortak bir deneyimdir, ancak aşırı ve kalıcı hale geldiğinde çocuğun refahını önemli ölçüde etkileyebilir. Çocuklarda anksiyete belirtilerini tanımak, ebeveynler ve bakıcılar için uygun desteği sağlamak ve çocuğun semptomlarıyla başa çıkma stratejileri geliştirmesine yardımcı olmak için çok önemlidir. Destekleyici bir ortam yaratarak, olumlu faaliyetleri teşvik ederek ve gerektiğinde profesyonel yardım alarak, kaygılı çocuklar semptomlarını yönetmeyi ve sağlıklı, mutlu bir yaşam sürmeyi öğrenebilirler.

arkadaş edinemeyen çocuklar yalnız asosyal çocukta korku kaygı bozukluğu

Çocukta korku duygusunun üstesinden gelmesine yardımcı stratejiler

Korku, herkesin zaman zaman yaşadığı normal bir insani duygudur. Ancak aşırıya kaçıp günlük yaşama müdahale ettiğinde ciddi bir sorun haline gelebilir. Tıpkı yetişkinler gibi çocuklar da anksiyete bozukluklarından mustarip olabilir. Bir ebeveyn olarak, çocuğunuzun kaygı ile mücadelesini izlemek zor olabilir, ancak bunun üstesinden gelmelerine yardımcı olacak yollar vardır.

Bir çocuğun korkunun üstesinden gelmesine yardımcı olmanın ilk adımlarından biri, onu yönetmek için kullanılabilecek çeşitli stratejileri anlamaktır. Bu stratejiler bilişsel-davranışçı terapi, farkındalık, gevşeme teknikleri ve maruz bırakma terapisini içerir. Bilişsel-davranışçı terapi, çocukların kaygılarına katkıda bulunan olumsuz düşünce kalıplarını belirlemelerine ve değiştirmelerine yardımcı olur.

Farkındalık, çocuklara şimdiki ana odaklanmayı ve yargılamadan düşünce ve duygularının farkında olmayı öğretir.

Derin nefes alma, progresif kas gevşemesi ve görselleştirme gibi gevşeme teknikleri çocukların bedenlerini ve zihinlerini sakinleştirmelerine yardımcı olur. Maruz bırakma terapisi, çocukları kaygılarını tetikleyen durumlara kademeli olarak maruz bırakmayı içerir, böylece onlarla sağlıklı bir şekilde başa çıkmayı öğrenebilirler.

Ebeveynler için çocukların korkuyla baş etme ipuçları

Ebeveynler, çocuklarının kaygıyla baş etmelerine yardımcı olmada da önemli bir rol oynayabilir. Ebeveynlerin yapabileceği en önemli şeylerden biri, çocukları için destekleyici ve güvenli bir ortam yaratmaktır. Bu, çocuklarının duygularını onaylamayı, endişelerini dinlemeyi, sabırlı ve anlayışlı olmayı içerir. Ebeveynlerin derin nefes alma ve olumlu kendi kendine konuşma gibi sağlıklı başa çıkma stratejilerini modellemesi de önemlidir.

Ebeveynler ayrıca çocuklarını keyif aldıkları etkinliklere katılmaya ve akranlarıyla sosyalleşmeye teşvik edebilirler.

Bir çocuğun kaygısının üstesinden gelmesine yardımcı olmanın bir diğer önemli adımı da profesyonel yardım almaktır. Bir çocuk psikiyatristi veya psikoloğu doğru tanı koyabilir ve uygun bir tedavi planı önerebilir. Bu, terapi, ilaç veya her ikisinin bir kombinasyonunu içerebilir. İlaçlar kaygı semptomlarını azaltmada yardımcı olabilir, ancak bunlar yalnızca bir tıp uzmanının rehberliğinde kullanılmalıdır.

Çocuklarda anksiyete bozukluklarının tedavisinde psikoterapi

Ebeveynler, profesyonel yardım almanın yanı sıra, çocuklarının kaygıyla başa çıkmasına yardımcı olabilecek yaşam tarzı değişiklikleri de yapabilirler. Bu, çocuklarının yeterince uyumasını, sağlıklı beslenmesini ve düzenli egzersiz yapmasını sağlamayı içerir. Ebeveynler ayrıca çocuklarının şiddetli medya veya aşırı yoğun programlar gibi stresli durumlara maruz kalmasını sınırlayabilir.

Genel olarak, korku ve kaygının tedavi edilebilir bir durum olduğunu ve doğru destek ve tedavi ile çocukların kaygılarını yönetmeyi öğrenebileceklerini ve mutlu, sağlıklı hayatlar yaşayabileceklerini unutmamak önemlidir. Kaygıyı yönetmeye yönelik çeşitli stratejileri anlayarak, destekleyici ve güvenli bir ortam yaratarak, gerektiğinde profesyonel yardım alarak ve yaşam tarzı değişiklikleri yaparak, ebeveynler çocuklarının kaygının üstesinden gelmesine ve gelişmesine yardımcı olabilir.

çocukta korku kaygı bozukluğu

Çocukta Korku Yönetmesine Nasıl Yardımcı Olunacağına İlişkin Tedavi Seçenekleri

Ebeveynler olarak çocuklarımızın korkuları ve endişeleri hakkında endişelenmek doğaldır. Karanlık korkusu, sosyal kaygı veya ayrılık kaygısı olsun, çocuklarımızın mücadelesini izlemek yürek burkan olabilir. Neyse ki, çocukların korkularını ve endişelerini yönetmelerine yardımcı olacak pek çok tedavi seçeneği mevcuttur. Bu yazıda, çocukların korkularını yönetmelerine nasıl yardımcı olabileceğimize dair çeşitli tedavi seçeneklerini tartışacağız.

İlaç, terapi ve diğer tedavilerin yararları ve riskleri

İlaç tedavisi

İlaç tedavisi, anksiyete bozukluğu olan çocuklar için etkili bir tedavi olabilir, ancak dikkatli bir şekilde ve bir tıp uzmanının rehberliğinde kullanılmalıdır. Seçici serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI’ler), anksiyete bozukluğu olan çocuklar için yaygın olarak reçete edilen ilaçlardır. SSRI’lar, beyindeki serotonin seviyelerini artırarak çalışır, bu da ruh halini düzenlemeye ve kaygıyı azaltmaya yardımcı olabilir. Bazı durumlarda benzodiazepinler gibi diğer ilaçlar da kullanılabilir. Bununla birlikte, ilacın tek tedavi şekli olmaması ve diğer tedavilerle birlikte kullanılması gerektiğini hatırlamak önemlidir.

Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT)

BDT, olumsuz düşünce kalıplarını ve davranışları değiştirmeye odaklanan bir terapi türüdür. CBT’nin anksiyete bozukluğu olan çocuklar için etkili bir tedavi olduğu gösterilmiştir. TCMB, olumsuz düşünceleri ve inançları belirlemek ve kaygıyı yönetmek için başa çıkma becerileri ve stratejileri geliştirmek için bir terapistle çalışmayı içerir. BDT bireysel olarak veya bir grup ortamında yürütülebilir ve her bir çocuğun ihtiyaçlarına uyacak şekilde uyarlanabilir.

Maruz Kalma Terapisi

Maruz bırakma terapisi, bir çocuğu korktuğu nesneye veya duruma kademeli olarak maruz bırakmayı içerir. Bu, köpek korkusu veya uçma korkusu gibi belirli fobiler için etkili bir tedavi olabilir. Maruz bırakma terapisi tipik olarak bir terapistle yapılır ve kontrollü ve güvenli bir ortamda yapılabilir. Maruz bırakma terapisi, çocukların korkularıyla yüzleşmelerine ve zor durumlarda kaygılarını yönetebileceklerini öğrenmelerine yardımcı olur.

Anne ve babaların çocukta korku duygusu için yapacakları

Farkındalık Temelli Terapiler

Farkındalık temelli stres azaltma ve farkındalık temelli bilişsel terapi gibi farkındalık temelli terapilerin, çocuklarda kaygı için etkili tedaviler olduğu gösterilmiştir. Bu terapiler, çocuklara anda nasıl bulunacaklarını ve düşüncelerini ve duygularını yargılamadan gözlemlemeyi öğretmeye odaklanır. Farkındalık temelli terapiler, çocukların kaygılarını yönetmek için başa çıkma becerileri ve stratejileri geliştirmelerine yardımcı olabilir.

Ebeveyn-Çocuk Etkileşim Terapisi

Ebeveyn etkileşim terapisi ebeveynlere çocuklarıyla olumlu ve destekleyici bir şekilde nasıl etkileşim kuracaklarını öğretmeyi içeren bir terapi türüdür. Bu terapi çeşidinde, ebeveyn-çocuk ilişkisini geliştirmeye yardımcı olabilir ve çocuklarda kaygı için etkili bir tedavi olabilir. Bu terapi, ebeveynlere, gevşeme tekniklerini öğretmek ve olumlu davranışlar için olumlu pekiştirme sağlamak gibi, çocuklarının kaygılarını yönetmelerine yardımcı olacak belirli becerileri ve stratejileri öğretmeyi içerir.

Sonuç olarak, çocukların korkularını ve kaygılarını yönetmelerine yardımcı olacak pek çok tedavi seçeneği mevcuttur. İlaç tedavisi, terapi, maruziyet terapisi, farkındalık temelli terapiler, çocuklarda kaygı için etkili tedavilerdir. Çocuğunuz için en iyi tedavi seçeneğini belirlemek için bir tıp uzmanıyla çalışmak önemlidir. Doğru tedavi ve destekle çocuklar kaygılarını yönetmeyi öğrenebilir ve mutlu, sağlıklı hayatlar yaşayabilirler.

ebeveyn nasıl davranır çocuklarda korku nasıl yönetilie

Ebeveyn Desteği: Endişeli Çocukta Korku Yardım Etmenin Anahtarı

Ebeveynler olarak, çocuklarımızı zarar görmekten korumak ve gelişmelerine yardımcı olmak için elimizden gelen her şeyi yapmak istiyoruz. Ancak, çocuklarımız kaygıdan muzdarip olduklarında, onlara nasıl yardım edebileceğimizi bilmek zor olabilir. Anksiyete, panik ataklar, fobiler ve obsesif-kompulsif davranışlar gibi birçok farklı şekilde kendini gösterebilir.

Bir ebeveyn olarak, çocuğunuzun kaygısını yönetmesine yardımcı olma konusunda desteğinizin önemini anlamak çok önemlidir. Bu yazıda, endişeli bir çocuğa yardım etmede ebeveyn desteğinin rolünü keşfedeceğiz, çocuğunuzu endişeli olduğu zamanlarda sakinleştirmek için pratik ipuçları sunacağız ve iletişim, empati ve olumlu pekiştirmenin önemini tartışacağız.

Ebeveynler, çocuklarının kaygıyı yönetmelerine yardımcı olmada çok önemli bir rol oynamaktadır. Kaygı, bir çocuk için bunaltıcı ve zayıflatıcı olabilir ve uygun destek olmaksızın tırmanabilir ve günlük yaşamını olumsuz etkileyebilir. Araştırmalar, ebeveyn desteği alan çocukların kaygılarını yönetme ve sağlıklı başa çıkma stratejileri geliştirme şanslarının daha yüksek olduğunu gösteriyor.

Ebeveyn desteği, çocuğunuzun endişelerini dinlemek, güvenli ve destekleyici bir ortam sağlamak ve onları korkularıyla yüzleşmeye teşvik etmek gibi birçok şekilde olabilir. Çocuğunuza desteğinizi ve anlayışınızı sunarak, kendilerini daha az yalnız hissetmelerine ve kaygılarıyla baş etme konusunda daha güçlü olmalarına yardımcı olabilirsiniz.

Kaygılı ve Çocukta Korku Sakinleştirmek İçin Anne Babalara Pratik İpuçları

Çocuğunuz kaygı yaşadığında, ona yardım etmek için ne yapacağınızı bilmek zor olabilir. Aşağıda, çocuğunuzu kaygılı olduğu zamanlarda sakinleştirmeye yardımcı olacak bazı pratik ipuçları verilmiştir:

Duygularını kabul edin: Çocuğunuz endişeli olduğunda, duygularını kabul etmek ve duygularını doğrulamak çok önemlidir. Duygularının normal olduğunu ve onları desteklemek için orada olduğunuzu bilmelerini sağlayın.

Gevşeme tekniklerini teşvik edin: Çocuğunuza derin nefes egzersizleri, ilerleyici kas gevşemesi veya görselleştirme gibi gevşeme tekniklerini öğretin. Bu teknikler çocuğunuzun rahatlamasına ve kaygısını azaltmasına yardımcı olabilir.

Sakinleştirici bir ortam yaratın: Sakin ve güvenli bir ortam yaratmak, çocuğunuzun daha rahat hissetmesine yardımcı olabilir. Bu, ışıkları kısmayı, sakinleştirici müzik çalmayı veya okuma ya da çizim gibi sakinleştirici faaliyetlerde bulunmayı içerebilir.

Aşırı güven vermekten kaçının: Çocuğunuzu desteklemek önemli olsa da, aşırı güven vermek ters tepebilir. Bunun yerine, çocuğunuzu korkularıyla yüzleşmeye teşvik edin ve kaygılarını yönetecek beceri ve kaynaklara sahip oldukları konusunda güvence verin.

Etkili İletişim, Empati ve Pozitif Pekiştirme Nedir?

Etkili iletişim, empati ve olumlu pekiştirme, endişeli bir çocuğa yardım etmede önemli bir rol oynayabilir. Çocuğunuzla iletişim kurarken net, özlü ve yargılayıcı olmamak çok önemlidir. Çocuğunuzu aktif olarak dinleyerek, endişeleri hakkında fikir edinebilir ve duyulup anlaşıldığını hissetmelerine yardımcı olabilirsiniz.

Empati, çocuğunuzun kaygıyı yönetmesine yardımcı olmak için de çok önemlidir. Kendinizi onların yerine koyarak ve bakış açılarını anlayarak destekleyici ve rahatlatıcı bir ortam sağlayabilirsiniz. Çocuğunuz endişeli olduğunda, hüsrana uğramak veya umursamamak kolay olabilir. Bununla birlikte, empati kurarak yanıt vererek çocuğunuzun kendisini daha doğrulanmış ve güvende hissetmesine yardımcı olabilirsiniz.

Pozitif pekiştirme, endişeli bir çocuğa yardım etmek için etkili bir strateji olabilir. Çocuğunuzu korkularıyla yüzleştiği, kaygılarını yönetmek için adımlar attığı veya sağlıklı başa çıkma stratejileri kullandığı için övmek, özgüvenlerini artırmaya yardımcı olabilir ve kaygılarını yönetmeye devam etmeleri için onları motive edebilir.

Kaygılı bir çocuğa yardım etmek zorlu ve bunaltıcı bir görev olabilir, ancak bir ebeveyn olarak desteğiniz ve rehberliğiniz önemli bir fark yaratabilir. Çocuğunuzun duygularını kabul ederek, kaygısını yatıştırmak için pratik ipuçları vererek ve etkili iletişim, empati ve olumlu pekiştirme kullanarak çocuğunuzun kaygısını yönetmesine ve sağlıklı başa çıkma stratejileri geliştirmesine yardımcı olabilirsiniz. Unutmayın, desteğiniz ve anlayışınız, çocuğunuzun kaygısını yenmesine yardımcı olmak için çok önemlidir ve sabır ve sebatla,

geceleri çocukta korku varsa nasıl davranır?

Çocukta korku durumundan gözlenen bedensel şikayetlere eşlik eden davranışlar şunlardır:

Korkan çocuk ve kaygı durumunda çocuk  genellikle gergin, ağlamaklı, huzursuz, düşüncelerini toparlamakta güçlük çeker. Genellikle birilerine yapışma, bağımlı olma, çekingenlik gibi davranışlar gösterirler. Okul öncesi çocuklarda daha çok bedene zarar geleceği kaygısı ön plandayken, okul çocuğunda çevresi ve yaşıtları tarafından onaylanmayacağı kaygısı ön plana çıkar. Çocuk kendi fikrini söylemekten çekinebilir, birilerinin yardımı ve desteği olmadan bir işe girişmek istemeyebilir, arkadaşlık başlatmakta zorluk çekebilirler.

Çocuk korkunca ve kaygı nedeniyle derse konsantrasyonu zorlaşabilir, bu nedenle ders performansı düşebilir.

çocukta korku

çocukta korku – Anne ve baba ne yapmalıdır?

Yanlış bir şey söyleyebileceği korkularıyla derse katılımı azalabilir. Derslerini başaramayacağı endişesiyle okula gelmek istemeyebilir. Daha sonra yaşanan bu sıkıntılar nedeniyle çocukta bir depresyonun ortaya çıkması kolaylaşabilir. Genellikle bu çocukların annelerine baktığımızda sıklıkla onların da kaygılı, evhamlı kişiler oldukları görülür. Çocuklarda kaygı üzerine araştırmalar yapmış Eisenberg’e göre çocuklarda görülen kaygı annelerinden onlara geçen kaygıdır. Ancak sadece anne değil çocukla birebir ilişki içindeki babanın, öğretmenin de kaygı düzeyleri önemlidir. Çevresinde rahat, güvenli ortam hisseden çocukların sıkıntılarıyla daha rahat baş edebildikleri görülmüştür.

Okulda akademik ve sosyal başarının birlikte ilerleyebilmesi için, öğrencinin sahip olduğu potansiyeli rahat kullanabilmesi çok değerlidir.

Çocukta korku ve kaygı bozukluğu olduğunda, sahip olduğu potansiyeli verimli şekilde kullanamaz. Ders takip ederken, sınavlardaki performansında ya da arkadaşları ile olan ilişkilerde sorunlar yaşanır. Tüm bu sıkıntılı durumların çözümü için ilk adım olarak, durum tespitinin doğru şekilde yapılması gereklidir.

Kaygılar çocukların yaşam kalitesini düşüren ve mutlaka ele alınması gereken bir sorundur. Ancak burada da çocukların tüm psikiyatrik sorunlarında olduğu gibi ebeveyn, öğretmen, uzman ve çocuğun işbirliği çok önemlidir.

Çocuğunuzda kaygı düzeyi konusunda size yardımcı olmak için buradayız. Bizimle hemen iletişime geçerek, stres faktörlerini nasıl ortadan kaldıracağınız veya hayatı nasıl kolaylaştıracağınızı planlamaya başlayın.

👨‍⚕️ Uzman Psikolog Yağmur Şimşek
Çocuk ve Ergen Psikoloğu

🏠 Çocuk ve Genç Kliniği
Ritim İstanbul AVM, Maltepe – İstanbul 🌍

Çocuk Psikolog Randevusu 📲  0216 688 14 74 

Okul fobisi için kaygılanmayın

Okul fobisi nasıl ortaya çıkıyor?

Okullar açıldığında, özellikle ilk kez okula gidecek çocuklar arasında bir patlama gibi ortaya çıkan okul fobisi; ağlama, okula gitmek istememe gibi verilen tepkilerin yanı sıra baş ağrısı, mide bulantısı ve kusma, ateşin çıkması gibi fiziksel rahatsızlıklar şeklinde de ortaya çıkabiliyor. Çok ağır yaşanabilen bu tablo karanlık ya da yalnız kalma korkusu gibi başka korkular şeklinde de görülebiliyor. “Eve dönüyoruz” veya “Tamam okula gitmiyoruz” denildiğinde tablo tamamen değişiyor. Çocuğa bu yönde bir mesaj verildiğinde aniden bütün semptomlar ve belirtiler kayboluyor ve çocuk eski halini alıyor.  

Kreşe giden çocukların okul fobisi daha farklı

Her yaş grubunun korkusunu alt nedenlere ayırmak gerekiyor, buna bağlı olarak kreşe giden çocukların okul korkularının ilkokula yeni başlayan çocuklara göre daha farklı sebepleri oluyor. Kreşe veya okul öncesi okula başlayacak çocukta annesinin onu terk edeceği ve bir daha kavuşamayacağı gibi kaygılar olabiliyor. Özellikle anne bakımını doğduğundan beri yoğun olarak, 7/24 yaşamış bir çocuk için birdenbire böyle bir ayrılık dramatik hale gelebiliyor. Hatta annenin evde olması da gerekmiyor, çalışan bir annenin de çocuğu evden ayrılmayı bir şekilde istemeyebiliyor.  

Okul fobisinde 11-12 yaş grubuna dikkat!

Okul fobisi, 11-12 yaş grubunda 5-7 yaş grubuna göre daha az olsa da görülür. Bu gruptaki korkuda durum, klinik anlamda biraz daha ciddi oluyor. Bu durun daha nadir gibi görünse de çok ciddi bir olası ruhsal travmanın varlığına işaret edebiliyor. O yıl içinde öğretmeniyle, arkadaşlarıyla yaşadığı sorunlar veya evdeki herhangi bir olumsuz durumun çocuğa yansıması halinde ortaya çıkabiliyor.  

Okul fobisi nasıl yenilir?

Okul fobisi korkulacak bir durum değildir ve yaygın olarak görülür. İlk olarak kaygılardan arınmak gerekir. Birbirini seven çiftlerin, kaygıdan uzak mutlu ve huzurlu bir yaşantıya sahip olan ailelerin çocuklarında çok nadir görülen okul fobisi, aile ve öğretmenlerin işbirlikçi tutum ve davranışlarıyla da tamamen ortadan kalkabiliyor. Pedagojik eğitimi donanımlı, çocukları gerçekten seven bir öğretmenle bu süreç daha kolay atlatılıyor. Öğretmenin bıraktığı olumlu izlenim son derece önemli oluyor.  

“Zaman her şeyin ilacı”

Çocuğun okula alışma sürecinde sabırlı olmak, okul fobisini yenmenin bir diğer önemli yoludur. Bu gibi durumlarda çocuğa biraz zaman verilmesi gerekir. Çocuk desteklenmeli, okula birlikte gidilmeli ve içeri girilmelidir. Orada onu beklemek ve buna belirli bir süre devam etmek çocuğun okul fobisini yenmesine yardımcı olur. Bu süreçte ebeveynin çocuğunu takdir etmeyi, okula gittiği için onu onurlandırarak ödüllendirmeyi ihmal etmemesi gerekir.  

Okul fobisinde her şeye rağmen kaygı azalmıyorsa…

Bütün tedbirlere, doğru davranış ve tutumlara rağmen çocuğun kaygısı azalmıyor; kusma, altına yapma, arkadaşlarına veya öğretmenine karşı dersi sosyal olarak bozma gibi olumsuz durumlar devam ediyorsa, tablonun daha ayrıntılı bir şekilde incelenmesi gerekiyor. Bu noktada aile-çocuk ilişkisine yönelik ayrıntılı inceleme ve gerekirse ilaç kullanmaya kadar giden tıbbi çözüm yolları gündeme gelebiliyor.  

Okul fobisi hangi çocuklarda daha sık görülüyor?

Okul fobisiyle ilgili bunları yapmayın!

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir