ipek yolu günümüzde hangi ülkeden başlamaktadır / (PDF) 45 İPEK YOLU | Atakan DURMAZ - funduszeue.info

Ipek Yolu Günümüzde Hangi Ülkeden Başlamaktadır

ipek yolu günümüzde hangi ülkeden başlamaktadır

45 İPEK YOLU

“Good ideas and innovations goes beyond easily” The Historical Silk Road initiatives named The New Silk Road at the present time. Under China’s leadership ‘One Belt, One Road’ project has been transformed into a large-scale strategic union with 69 member countries. Lately tourism has gained an important place among the revitalization priorities. With this approach Eurasian countries has started to promote historical and cultural Heritages of the Silk Road. Similar developments has been reflected in Western Europe as well. With this aim the first meeting had been organised by the World Tourism Organization (UNWTO) Indonesia in In the aforementioned meeting; Western Silk Road and a long-term tourism projects were initiated. Although there were various local and foreign about the New Eastern Silk Road studies, Western Silk Road Tourism initiatives were limited to foreign sources. This study is a descriptive study, which deals with concepts and projects in The Western Silk Road projects and initiatives supported by the United Nation Science, Education, Culture and the World Tourism Organization (UNWTO). The important processes of the West Silk Road meetings and decisions were given with chronological order in the table. Although the subject of the study was about Western Silk Route Projects; In the long run it transformated into multinational and international projects over time end covered some Eastern countries as well. Key Words: Western Silk Road, Tourism Projects, Turkey. ‘İyi fikirler ve yenilikler kolayca ve uzaklara seyahat eder’ Günümüzde Tarihi İpek yolu, ‘Yeni İpek Yolu’ ve farklı adlar altında yeniden canlandırılmaya başlanmıştır. Alan yazın incelendiğinde Doğu İpek yolu ile ilgili, çok sayıda yerli ve yabancı bilimsel çalışma yürütüldüğü, ancak İpek Yolu’nun Batısındaki gelişmeler ile ilgili alan yazının sınırlı olduğu görülmüştür. Türkiye coğrafi konumu nedeniyle, Asya ve Avrupa Kıtalarının ortasında yer alan bir ülkedir. Geçmişte İpek Yolunun Doğu ve Batı’sındaki olumlu veya olumsuz gelişmeler Türkiye’yi etkilemiştir. Günümüzde de İpek Yolunun her iki yönündeki gelişmelerin yakından izlenmesi ve karar mekanizmalarında aktif rol alınması önemlidir. Çalışmanın amacı; Dünya Turizm Örgütü ve Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün birlikte yürüttükleri -Batı İpek Yolu- projelerinin amaç, kapsam, hedef ve uygulamaları incelemek ve -Orta Koridorda- yer alan Türkiye’nin yeni oluşumlardaki yerini turizm açısından değerlendirmek olarak belirlenmiştir. Bu amaçla başta Uluslararası Eğitim, Bilim, Kültür Örgütü’nün (UNESCO) yılları arasında ‘İpek Yolu Projesi, Bütünleşik İpek Yolu Çalışmaları: Diyalog Yolları’ konulu proje raporu (UNESCO Report, ) ile ilerleyen evrelerde projeye dahil olan Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) çalışmaları incelenmiş ve turizmi ilgilendiren bölümleri çalışmaya dahil edilmiştir. Çalışmanın alan yazın bölümünde; Yeni İpek Yolu girişimlerinin isimleri ve tarihi süreçleri, İpek Yolu turizm İlişkisi, Dünya Turizm Örgütünce (UNWTO), yürütülen ‘Batı İpek Yolu Potansiyeli’ isimli genel projenin turizm bölümünden yararlanılmıştır. Batı İpek Yolu Projesinin, önemli evreleri tarih, yer ve alınan kararlar kronolojik sıraya göre üç tabloda sunularak açıklanmıştır. Projelerin zamanla, çok uluslu ve uluslararası çalışmalara dönüşmesi nedeniyle çalışmada Doğu İpek Yolu projelerine de yer verilmiştir. Anahtar Kelimeler: İpek Yolu, Turizm, Türkiye, UNWTO

İpek Yolu Nedir? İpek Yolu G&#;zergahı Hangi &#;lkelerden Ge&#;er?

Asya Pasifik bölgesini kapsayan ve sınırları Avrupa kıtasına kadar uzanan İpek Yolu Çin hanedanı Zhang Qian emriyle açılmıştır. Bu ticaret yolunun açılması ile birlikte Çin Hanedanlığı yavaş yavaş imparatorluğa dönüşmüş ve dünyanın en güçlü devletlerinden biri haline gelmiştir. - yılları arasında tahtta olan Yavuz Sultan Selim döneminde İpek Yolu Osmanlı İmparatorluğunun egemenliğine girmiştir. Bu gelişme ile birlikte Osmanlı Devleti ekonomik açıdan ilerleme sağlamış ve dönemin en güçlü devletlerinden biri olmuştur.

İpek Yolu Nedir?

Buraya İpek Yolu denmesinin sebebi Çin'de imal edilen ipeklerin bu yol kullanılarak Doğu ve Avrupa ülkelerine satılmasıdır. yüzyılın başında farklı ticaret yollarının keşfedilmesi ile birlikte İpek Yolu önemini kaybetmiştir. İpek Yolunun en önemli özelliklerinden biri ise Doğu - Batı toplumlarının birbirlerinin kültürleri hakkında daha fazla bilgi sahibi olmasını sağlamasıdır.

yılından sonra ''Yeni İpek Yolu'' projesi hayata geçirilmiştir. Amaç Doğu ülkeleri arasında ticari ilişkileri geliştirmek ve bu ülkelerde ekonomik iş birliği sağlamaktır.

İpek Yolu Güzergahı Hangi Ülkelerden Geçer?

Geniş bir bölgeyi kapsayan İpek Yolu, toplam 11 ülkeden geçmektedir. Bu ülkelerin 5'i Orta Asya Ülkesidir. Diğer 6 ülkenin üçü Orta Doğu diğer üçü ise Kafkasya bölgesinde yer alıyor.

1- İpek Yolunun Geçtiği Orta Doğu Ülkeleri:

1.A. - İran Halk Cumhuriyeti:

Tarihi Pers İmparatorluğuna dayanan, dünyanın en köklü uygarlıklarından biri olan İran Halk Cumhuriyeti, Türkiye'nin sınır komşuları arasında yer alıyor.

1.B. Afganistan:

İpek Yolunun geçtiği bir diğer Orta Doğu Ülkesi Afganistan'dır. Buna karşın Afganistan'da ticaretten çok tarım gelişmiştir.

1.C.- Pakistan:

Pakistan'ın Hindistan ile sınır komşusu olması, bu ülkede uluslararası ticaretin gelişmesinde en önemli etkendir.

2- İpek Yolunun Geçtiği Kafkasya Ülkeleri:

İpek Yolu Türkiye'nin kuzeydoğusunda sınır komşusu olduğu üç Kafkasya ülkesinden geçmektedir. Bu ülkeler sırasıyla Gürcistan, Azerbaycan ve Ermenistan'dır.

3- İpek Yolunun Geçtiği Orta Asya Ülkeleri:

İpek Yolunun açılması ile birlikte Orta Asya ülkelerinde de ticaret ve ekonomi gelişmiştir. İpek Yolunun geçtiği Orta Asya ülkeleri şunlardır: Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan

yılında siyasal devrimi gerçekleştirdikten sonra büyük ve kapsamlı bir kültür devrimini uygulamaya koyan Çin,aynı zaman dilimi içinde ekonomik olarak iddialı bir kalkınma çalışması da başlatmış, arasında sosyalist öğretinin gereklerine uygun olarak merkezi planlama ofisinin önderliğinde ağır sanayiyi önceleyen bir kalkınma hamlesi içine girmiştir. Doğudan Batıya ve Güneyden Kuzeye doğru her bir Çin Halk Cumhuriyeti vatandaşına iş vermek adına benimsenen bu politikanın,zaman içinde, yaratmış olduğu etkinsizlik ve yetersizliklerin ortaya çıkması sonucunda, ekonomik konularda pragmatik bir yol benimsenmek zorunda kalınmıştır. yılından itibaren ülkede değişen yönetim kadrosu ile birlikte, önce tarımda özel girişime göz yumulması ile ortaya çıkan yüksek verimlilik kısa sürede tüm sektörlerde özel girişimin önünün açılmasına yol açarak 20 yıl içinde devletin ekonomideki payı % 20’lerin altına indirilmiştir. Ancak, ekonomik sistemde bu denli kapitalistleşme kabul edilebilmesine rağmen, siyasal sistem sosyalist kalmaya devam etmiştir, devam etmektedir. Verimlilik artışlarına paralel olarak ’lardan sonra küçük dış ticaret fazlalıklarıs ağlanabilirken, Çin’in yılında Dünya Ticaret Örgütüne kabul edilmesiyle dış ticaretin önündeki son engeller de ortadan kalkınca büyük dış ticaret fazlalıkları elde edilmişfunduszeue.info olumlu süreç Çin’i dünyanın en çok ihracat yapan ülkesi haline getirerek devam funduszeue.infoğer yandan da, bir ölçüde Küresel Finansal Kriz’inin etkisi ile ekonomik büyüme oranlarının ’dan sonra tek haneli rakamlara inmesi ve iniş sürecinin devam ederek % 6’larda sabitlenmesi, ekonomik sürdürülebilirlik sorununu gündeme getirmiştir. Sürüdürülebilirlik sorununun çözümü için geliştirilen ve Çinli liderlerin “İki Yüzyıllık Proje” olarak nitelendirdikleri Bir Kuşak Bir Yol Projesi başlangıçta alterneatif ticaret ortakları, yeni pazarlar, var olanların dışında ulaştırma kanalları oluşturulması amaçlarına hizmet eder görünse de,zaman içinde bu kapsam tamamen değişerek Çin’in dünyaya eklemlenme çabasından, dünyaya egemen olma hatta, bir Pax Sinica oluşturma çabasına dönüşmüştür. yılında Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşunun Yılında “Ortak Kader”i paylaşan ve aynı ideallerin peşinde koşan yeni bir dünya düzeni inşa edilmesi hayal edilmektedir. Kuşkusuz yeni dünya düzeninin gerektireceği külfeti karşılamaya gönüllü olan Çin’in mali gücü de yeter görünmekte,hatta bu konuda hiçbir fedakarlıktan kaçınılmamaktadır.

Anahtar Kelimeler

Çin, Uluslararası Ticaret, Kara Ulaşımı, Deniz Ulaşımı, Kuşak ve Yol Girişimi, Yeni İpek Yolu Projesi, Yeni Dünya Düzeni, Hegemonya,GATT, DTO

Giriş

Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping’in yılında Kazakistan/Nazarbayev Üniversitesinde yaptığı konuşma ile ilan ettiği Kuşak ve Yol Girişimi’nin (BRI-Belt and Road Initiative) üzerinden 7 yıl geçip projelerde belli mesafeler alındıktan sonra,daha obejktif bir değerlendirme şansı elde edilmiş, Türkçe’de dahil ama özellikle İngilizce’de pek çok makale, kitap, söyleşi, akademik tez ve siyasal açıklama gibi yararlanılabilir kaynakları bulmak mümkün hale gelmiştir.  Bu makalenin yazılma nedeni;Orta Koridoru Türkiye’yi de içine alan Girişim’i (BRI) değerlendirerek konunun büyüklüğünü ve önemini ortaya koyup Çin’inoyun kurucu bir hegemon olma potansiyelini tartışmaktır. Bu çalışmada, konu;Girişimin geliştirilmesinin nedenleri, Girişim’in kendisi ve Girişim hakkındaki olumlu ya da olumsuz görüş içeren bölümler olmak üzere 3 bölümde değerlendirilip her kaynağa ulaşılmaya gayret edilerek yansız bir gözle ele alınmaya çalışılmıştır.

BRI’yi değerlendirmeye başlamadan önce, BRI’nin içine dahil edilebileceği teorik çerçeveyi anlayabilmek için dünya egemenligini açıklamaya çalışan klasik uluslararası ilişkiler teorilerini göz önünde bulundurmak funduszeue.info ana teoriden biri olan ve karasal hakimiyeti öne çıkaran teoriye göre, dünya egemenliği, ana karayolları ve önemli coğrafyaların kontrol edilmesi ile mümkün olabilir. Bir diğer teoriye göre ise,ana ticaret akımlarının üzerinde yer alan denizlere hakim olmak, dünya hakimiyetinin ele geçirilmesi açısından funduszeue.infol teorilerin dayandığı dünya, oldukça küçük bir dünya iken, deniz hakimiyetini önceleyen teorideki dünya, çok daha büyük ve çok daha engin bir dünyadır.Özellikle yüzyıldan itibaren yüksek küpeşteli gemilerin yapılıp yelken sisteminin denge ve hızda elde ettiği büyük gelişmenin yanında, dümenlerin gemileri daha kolay kumanda edilebilir hale getirmesiyle büyük miktarlardaki mallar büyük gemilere yüklenerek deniz aşırı ticarete konu edilmiş, denizlerde üstün olan ülkeler hızla zenginleşerek dünyaya hakim olmak için gerekli kaynakları ele geçirmiştir(Oran ve Oskay; ).

Ortaçağın sonlarına kadar ticaret Akdeniz ile sınırlı olduğundan, Akdeniz’i kontrol eden devletle rgücünü diğer devletlerede kabul ettirmiştir ki;Akdeniz’e, Roma İmparatorluğu’nun “Nostra Mare”(Bizim Deniz) demesi de, Osmanlı İmparatorluğunun “Türk Gölü” demeside bir nevi dünya hakimiyetini ifade etme şeklidir. Ortaçağın sona ermesi ile dünyanın merkezi Akdeniz’den okyanuslara kaymış, Portekizliler, İspanyollar, hatta Hollandalılar ve en sonunda da İngilizler denizlerde üstün olan ülkeler olarak, dünya ticaretine hakim olmuştur. Trafalgar Meydanı’nda bulunan Amiral Horatio Nelson’un heykelini ve bu heykele İngilizlerin yüklediği anlamın nedenlerini hatırlayalım.

Deniz teorisinin karşısında yer alan karasal teoriler,sınırlı taşıma ve güvenlik imkânlarının elverdiği yakın mesafelere mal ve asker taşımayı esas alan tarihi süreçler öne çıkarılarak geliştirilirken,karaları öne çıkaran teorilerin bugün bize çağrıştırdığı; develerin yük taşıdığı kervanlar,kervansaraylar, hancılar, haramiler, çöl ve vaha hikayeleri, hatta daha ileri bir söylemde bulunmamız gerekirse Gece Masalları’ndan fırlamış kahramanları büyülü perdelerin arkasından hala görünen hayallerdir. Günümüzde bile dünyanın en değerli şirketine isim veren Alibaba’yı ve İpek Yolu’nu kontrol etmek üzere Asya ile Avrupa’yı birleştiren Cengiz Han’ı hangimiz göz ardı edebiliriz ki.

Bugün 50’li yaşlarda olanların hafızalarında İpek yolu ile ilgili iki önemli fotograf daha vardır. 80’li yıllarda Japon televizyonunun yaptığı ve tüm dünyada büyük bir ilgi ile seyredilen efsanevi İpek Yolu Belgeseli (bu belgeselin ünlü müzik adamı Kitaro tarafından bestelenen müziğine ayrıca değinilmelidir)ile Arif Aşçı ve dört kişilik ekibinin yılları arasında 18 ayda deve kervanları ile gerçekleştirdikleri eski usûl seyahattir. Bu seyahat “İpek Yolunda Son Kervan” adı ile hem televizyonlarda yayınlanmış, hem de kitap haline getirilmiştir.

Tamamı Avrasya topraklarında olmak üzere karasal teorilerin geliştirilmesinde göz önünde bulundurulan kara yollarının başında,Jiangsu’dan başlayıp bütün bir kıtayı geçerek Roma’ya ulaşan km uzunluğundaki İpek Yolu(Silk Road)gelir. Aynı zaman dilimi içinde İpek Yolu kadar önemli ve uzun olmasa da Avrupa’da ticari açıdan iki önemli yol daha bulunmaktaydı; bunlardan Kehribar Yolu(Amber Road) Baltık Denizi’nden başlayıp, tüm Avrupa kıtasını kuzeyden güneye geçerek Venedikten Roma’ya ulaşırdı. Daha kısa olan birkaç şarap yolu içindeen önemlisi olan Şarap Yolu (Vine Road)ise; bugünkü Kuzey Makedonya’daki Vardar Vadisi’nden başlar, Selanik Limanına yük olarak ulaşır, bir diğer önemli şarap yolu da Alsace bölgesindeki Strasbourg’dan başlar, bugünkü Almanya-Fransa-İsviçre sınırlarının kesiştiği Mulhouse’da son funduszeue.infoliğin kaynağını oluşturan bu ticaretlerin devamlı olabilmesi için de yolların açık ve güvenliğinin sağlanmış olması gerekirdi.

Kuşak ve Yol Projesini Etkileyen Önemli Olay ve Olgular

En basit görünümü ile; yıldan fazla bir süre önem taşıyan İpek Yolu’nun malların taşınma şekli değiştirilip yeniden canlandırılarak Çin’in dış ticaret üzerinden dünyaya eklemlenmesi için geliştirilen Kuşak ve Yol Girişiminin fikri arka planında önemli başka nedenler vardır. BRI’nın ortaya çıkarılmasında ileride de değinileceği üzere Çin’in,geçirdiği tüm iktisadi ve siyasal tarih süreçleri ile ülkenin kendi geleceğini planlamak üzere geliştirdiği yaklaşımlar ve ülke jeopolitiği etkili olsa da Girişim’e ilham veren uygulamaların başında Marshall Planı olmak üzere günümüz Çin’ini değişik açılardan etkileyen, Çin’in Dünya Ticaret Örgütü’ne alınması, Global Finansal Kriz, Kur Savaşları ve Kuşaklama Anlaşmaları’ndan aldığı dersler gelmektedir. Bu konuları başlıklar halinde ele alarak incelemeden önce, Çin hükümetine pek çok konuda danışmanlık yapan siyasal ekonomi ve siyaset felsefesi uzmanı Dr. Shirley Z. Yu’nun Harvard Üniversitesi’nde verdiği Belt and Road Initiative: Defining China’s Grand Strategy and the Future World Order adlı master tezine göz attığımızda açık olarak iki amacın ve yılından sonrası için de gündeme getirilecek daha karmaşık başka amaçların var olduğunu görüyoruz (Yu, iii).Bu amaçlar şunlardan oluşmaktadır:

  1. Bölge ülkelerini modernleştirmek suretiyle Çin’in yanında yer almalarını sağlamak,
  2. “ Ortak Kader”i paylaşmak üzere Çin’in önderlik ettiği toplumu büyütmek,
  3. ve ötesinde bir Pax Sinica oluşturmak,

Amaçların gerçekleştirilmesi ile ilgili gelişmeleri zaman içinde hep birlikte göreceğiz; ancak BRI’nin her halükarda Çin’i odağa koyduğunu ve buna uygun tasarımlarda bulunduğunu (belki de normal olarak) ve bu amaçlara erişmek için geliştirildiğini söylememiz yanlış olmaz.

Ekonomik tarihin yakın zamanlarında gerçekleşen olaylara daha yakından bakarak BRI’yi nasıl etkilemiş olabileceklerine dair sonuçlar çıkarmaya gayret edelim.

Marshall Planı

Marshall Planı’nın ne olduğunu kısaca hatırlayalım (Erhan, ty: ).

Şubat ’de Yalta’da İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya liderlerinin katılımı ile düzenlenen Konferans’ta, savaş sonrası dünyanın nasıl pay edileceğine ve Cemiyeti Akvam’ın yerine kurulacak Birleşmiş Milletler ve içindeki esas organların neler olacağına karar verilmişti. Birleşmiş Milletler’de yer alacak organlardan biri olan Güvenlik Konseyi’nin hangi ülkelerden oluşacağı ve çalışma biçimi ile Avrupanın, özellikle de Almanyanın nasıl bölüneceğine ilişkin tüm kararlar alınmış olmasına rağmen, kısa süre içinde Yalta’da ortaya çıkan uzlaşma zemininin yok olması ve Rusların nükleer teknolojide hızla yol alması ile Yalta ülkeleri doğu ve batı olmak üzere iki ayrı kutuba ayrılmıştır.

Amerikalılara göre; savaşın getirdiği büyük yıkım Avrupa'da kaos yaratmış ve komünistler, dolayısıyla Sovyetler güçlenmiş olduğundan Sovyet yayılması karşısında, Avrupa maddi ve manevi olarak güçfunduszeue.info, ekonomik olarak kendi ayakları üzerinde durabilirse, siyasi olarak da bağımsızlığını koruyabilirdi. A.B.D. bu noktada, İngiltere, Almanya ve Fransa'yı ve sonra tüm Avrupa'yı artan bir biçimde siyasi ve ekonomik işbirliği içine sokmak, böylece bütünleşmiş bir Avrupa yaratarak Sovyet ilerlemesini durdurmak istiyordu (De Conde, ). Başlangıçta, yeni kurulan Dünya Bankası üzerinden Avrupa’nın yeniden ayağa kaldırılması düşünülmüşse de bunun mümkün olmadığını gören Amerika’da daha kapsamlı bir plan geliştirilmesi fikri oluşmuş ve Başkanı Harry  Truman ve Dışişleri Bakanı George Marshall tarafından, ünlü ekonomi düşünürü Walter Lipmann tarafından öne sürülen “Avrupa'daki ekonomik sorun aşılmazsa, bu durum bütün dünyayı kısa sürede kaosa sürükleyebilir” düşüncesi benimsenerek Avrupanın topyekün ayağa kaldırılması için bir plan hazırlanmıştır.

Amerikalı yetkililer Avrupanın mutlaka ayağa kaldırılması gerekliliğini şu şekilde açıklamıştır:“A.B.D.'nin üretimi ile dünyanın diğer bölgelerindeki üretim arasında çok büyük bir bağ vardır. Amerikanın kendi çıkarları açısından, diğer ‘zor durumdaki ülkelere yardım etmesi gerekmektedir. Dünyada istikrar sağlanmadan ve bazı dış ülkeler kendi kendilerine ekonomik olarak yeterli hale gelmeden, A,B.D. için uzun süreli bir barış ve refah söz konusu olamaz. Acilen çözülmesi gereken sorun, 16 milyarlık ihracat ile 8 milyarlık ithalat arasındaki farkı kapatmaktıfunduszeue.infoa acilen, ithalatını ve Avrupa ülkelerindeki üretimi arttırmalı ve Avrupalıların gelir düzeyinin artmasına yardımcı olmalıdır” (FRR, 57).Bu açıklamadan da görüleceği üzere A.B.D., tekrar ayağa kalkmış, üreten, mal alıp satabilen bir Avrupa'ya ihtiyaç duymaktadır.Çünkü, savaş sonrasında, içeride, işsizliğin azalması, ödemeler dengesinin sağlanması ve ihracatın arttınlması için dışarıda Amerikan ticaret ve yatırım hacminin büyütülmesi gereklidir ve Avrupa bütünleşmiş bir dünya ticaret sisteminin içine sokulmalıdır (Hogan, 22). Böylece Amerika, kökenleri ile bağlı olduğu Avrupa’ya karşı içinde yeniden bir karmaşa ve savaş ihtimali de olan ve doğması muhtemel siyasal sorumluluğunu azaltırken, diğer yandan da serbestleşen dünya ticaretinde daha yüksek bir pay almayı da garanti etmiş olacaktır.

Bu Planın ortaya çıkmasına neden olan arasındaki olayları ve Planın kabul edilmesine kadar geçirilen süreçleri bir tarafa bırakırsak, Plan kapsamında Tablo 1’de yer alan harcamalar gerçekleştirilmiştir (Erhan, 13).

Ülke

Toplam

Hibe

Hibe %

İngiltere

,80

,90

61,81

Fransa

,80

,10

84,41

İtalya

,60

,40

81,86

Almanya

,30

,70

82,57

Hollanda

,70

,40

73,82

Avusturya

,80

,10

85,05

Yunanistan

,00

34,40

5,47

Belçika

,60

,30

39,75

Danimarka

,40

,00

73,57

Norveç

,90

62,40

25,79

Türkiye

,50

18,00

9,75

İrlanda

,20

0,00

0,00

İsveç

,10

5,50

5,10

Portekiz

50,50

15,90

31,48

İspanya

26,80

0

0

Toplam

,50

,20

71,5

Tablo 1 Marshall Planı Kapsamında Avrupa Ülkerine yapılan Yardımlar ve Hibe Oranları

Marshall Planının uygulamaya konulmasından önce ve konulmasından sonra bu plana yapılan itirazları ve sonuçlarını planın BRI’ye ilham olması bakımından kısaca ele alırsak BRI’ye getirilen eleştirilerin daha anlaşılabilir olmasını da sağlamış oluruz.

Öncelikle Fransa’da ortaya çıkan tepkileri ele alırsak; savaşın galipleri arasında yer alarak Almanya’dan yüklü bir savaş tazminatı almayı uman Fransa, başlangıçta plana şiddetle karşı çıkmışsa da,Başbakan Ramadier uzlaşmaya yakın bir tavır sergilemiş, bu tavrı Marshall Planını Amerikan emperyalizminin Avrupa'da yayılması için kullanılan bir araç olarak değerlendiren komünistlerin yayın organları olan, L'Humanite, Franc-Tireur gibi gazetelerde şiddetle eleştiriImiştir.

Soğuk savaşın diğer tarafı olan Sovyetler Birliği Dışişleri Bakanı Vyecheslav Molotov, Marshall Planının Avrupa'yı Amerikan denetimine sokacağını ileri sürerek, Amerikan kredilerinin Avrupanın iktisaden tedavi edilmesi için değil, bazı Avrupa ülkelerini diğerlerine karşı biraraya getirilmek maksadını güttüğü görüşünü savunmuştur. Sovyetler Birliği, Marshall Planını, Batı'nın II. Dünya Savaşı öncesinde Doğu Avrupa ülkeleriyle kurduğu bir tür sömürge ilişkisini yeniden tesis etmeye yönelik bir program olarak değerlendirip Doğu Avrupa ülkeleri birer hammadde ihracatçısı ve mamul madde ithalatçısı haline getirilmeden, Planın başarıya ulaşmasının imkansız olduğunu ile sürmüş, Plana cevap olmak üzere yılı içinde Bulgaristan, Çekoslovakya, Macaristan, Yugoslavya, Polonya ve Romanya ile ikili ticaret anlaşmaları yapmıştır (Erhan,9). Bu ikili anlaşmalar daha sonra Comecon’un temelini oluşturacaktır.

Marshall Yardım Programı, Amerikan ekonomisini muhtemel bir durgunluktan kurtaran can simidi olmuş, Avrupa ekonomileri Plan sayesinde bazı olumlu sinyaller vermiş olmakla birlikte bu Programdan en büyük faydayı Amerikalılar sağlamıştır. Şöyle ki; 'de, İngiltere'deki ayakkabı fabrikalarının %60'ı; bebek maması, renkli ve siyah-beyaz film, nişasta, dikiş makinesi, daktilo fabrikalarının %80’ı; kahvaltılık malzeme, hesap makinesi, sigara, patates cipsi, jilet, buji fabrikalarının %65'i; otomobil, süt, kozmetik ürünleri, ilaç, traktör, petrol ürünleri, elektrikli ev aletleri fabrikalarının %50'si; lastik, sabun, deterjan, baskı makinası fabrikalarının %45’i Amerikalıların eline geçmiştir. Fransa'da ise; A.B.D. firmaları, aynı yıllarda bilgisayar ve entegre ürünlerin %80'ini, tarım makinalarının %65'ini, iletişim makinalarının %65'ini, film ve fotoğraf kağıtlarının %70'ini, otomobil ve uçak lastiklerinin %45'ini, petrol ürünlerinin ise %40'ının ele geçirmiştir (Mc.L, ) .

Çin’in Dünya Ticaret Örgütüne Kabul Edilmesi

Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT) yılında yürürlüğe girmiş, Dünya Ticaret Örgütü de GATT anlaşması kapsamında yılında kurulmuştur. Hali hazırda Örgüt’e ülke üye, 27 ülke gözlemci statüsündedir.  Örgüt’ün amaçlarını serbest ve açık bir ticaret sistemi kurmak, ekonomik alanda ilişkileri geliştirmek, tam istihdamı gerçekleştirmek, gelir ve talep artışı sağlamak, mal ve hizmet üretimini geliştirmek, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine hizmet etmek, mevcut kaynakları geliştirmek olarak özetleyebiliriz. Çin’in Dünya Ticaret Örgütüne üyelik başvurusu yılında o zamanki adıyla GATT’a yapılmış, 15 yıl süren müzakerelerden sonra 11 Aralık tarihinde biraz da politik ortamın yardımı ile DTÖ’nün üyesi olarak kabul edilmiştir.

Çin’in DTÖ’ye üye olması sonrasında belli bir geçiş süreci içinde ve belli mal gruplarına has olmak üzere üye ülkelere uygulan gümrük tarifeleri ve kotalardan Çin’in de yararlanmasının önü açılmış; böylelikle Çin kısa süre içinde dünyanın en çok ihracat yapan ülkesi haline gelmiştir. Ancak,Protokol uyarınca, yılına kadar başta tekstil ürünlerinde olmak üzere ülkelerin koruyucu önlemler alması imkân dahilindedir. Ayrıca DTÖ üyeliğine giriş ile birlikte Çin’e mal satan firmalar da aynı uygulamalara tabi olacaktır.Çin’deki düşük gelir dolayısı ile tüketim mallarının ülke dışından getirilmesi mümkün olamamış, bunun yerine birçok ürünün Çin’de üretilebilmesi için aşağıda da gösterildiği üzere 2 trilyon Dolar’a yaklaşan toplamıyla muazzam bir yabancı sermaye akımı gerçekleşmiştir.

Dünya Ticaret Örgütü üyeliği gerçekleşmeden önce Çin’e yapılan yabancı yatırımların tutarı yılında yıllık 19 milyar Dolar’dan, yılında yıllık milyar Dolar’a yükselmiştir. Ancak bu rakamın içinde ülkede yabancı sermayeye verilen teşviklerden yararlanmak için Hong Kong üzerinden ülkeye geri dönen Çin’li yatırımcıların yatırımları da bulunmaktadıfunduszeue.info dönemde Çin’e yapılan yatırımların Avrupa ve Amerikadan farklı olarak nerede ise tamamının ilk yatırım (greenfield) olduğunu ve içinde hisse yatırımı bulunmadığı dikkate alındığında üretim gücüne yaptığı katkının önemi ortaya çıkacaktır (Graham ve Wada, 2),Kısa sürede ortaya çıkan büyük yatırımcı ilgisinden anlaşılmaktadır ki çoğu yatırımcı tarafından yılında başlamış olan müzakerelerin olumlu sonuçlanacağına dair ortak bir yargı vardır. Tablo 2’de son 3 yıl ve birikimli olarak yabancı sermaye giriş verilerinden de kolayca anlaşılacağı üzere dünyada en çok yabancı sermaye çeken ülke Çin’dir.

Doğrudan Yabancı Semaye Yatırımı

Yabancı Sermaye Girişi (Milyon $)

,71

,

,

Birikimli Miktar (Milyon $)

Brüt Sabit Sermaye Oluşum Oranı

2,8

Veri Yok

Veri Yok

Birikimli YS/GSYIH

12,8

Veri Yok

Veri Yok

Tablo 2 Son Üç Yılda ve Birikimli Olarak Çin’e Yabancı Sermaye Girişi

Diğer yandan Çin’in tüm dünyada arasında yaptığı yatırımlar Tablo 3’te görüleceği üzere milyar Dolar’ın biraz üstündedir. Çin’in son yıllarda yurt dışında yatırım yapmaya önem verdiğini dikkate alırsak, yılı sonu için bu rakamın en az milyar dolar olduğunu ve ülkeye gelen toplam yabancı sermayenin yarısından daha az olduğunu görürüz (Zang ve Corrie, 8).

Dönemi Çin Yatırımı Alan Ülkeler (Milyar Dolar)

Latin Amerika ve

Afrika

Kuzey Amerika

Asya ve

Karayipler

ve Avrupa

Okyanusya

Toplam

97,74

40,78

,01

,95

Brezilya

54,56

Kongo

11,74

ABD

,04

Avustralya

90,95

Peru

19,95

Güney Afr.

10,83

İngiltere

72,39

Singapur

30,84

Arjantin

11,14

Nijerya

7,64

İsviçre

60,39

Kazakistan

18,35

Ekvator

7,72

Mısır

5,39

Kanada

49,42

Malezya

17,28

Venezuella

4,37

Nijer

5,18

Rusya

38,15

Endonezya

13,33

Tablo 3 Çin’in Yatırım Yaptığı Önemli Ülkeler

Çin’in DTÖ’ye üye olmasından sonra ülke içine hızla akan sermayenin yarattığı yeni iş gücü ve yeni ihracat imkânları, merkez bankası rezervlerini hızla artırırken oluşan dış ticaret fazlasının sağlam ve güvenilir yatırımlarda değerlendirilerek sürdürülebilir ve istikrarlı bir ekonomik büyümeye dönüştürülme sorunsalı da ülkenin önüne gelmiştir. Tablo 4’te yılları arasındaki İthalat, ihracat ve dış ticaret fazlası rakamları verilmektedir.

YILLARI ARASINDA ÇİN DIŞ TİCARETİ (Milyar Dolar)

DTÖ ÖNCESİ 7 YIL

DTÖ SONRASI 7 YIL

SON 9 YIL

Yıllar

İhracat

İthalat

Fazla

Yıllar

İhracat

İthalat

Fazla

Yıllar

İhracat

İthalat

Fazla

80

91

Toplam Fazla

Toplam Fazla

arası toplam dış ticaret fazlası B $’dır.

Toplam Fazla

Tablo 4 Yılları Arasında İthalat, İhracat ve Dış Ticaret Fazlasıfunduszeue.info

Global Finansal Kriz

Dünya ekonomik krizini yaşadıktan sonra tüm ülkeler hızla içine kapanınca, krizden çıkma süreci uzun sürmüş ve sonunda da ikinci dünya savaşını başlatan ekonomik sebeplerden biri haline dönüşmüştü’dan ’e kadar Amerika’da işsizlik % 3’ten % 25’e yükselmiş, GSMH % 30 küçülmüştür. Ülkelerin daha az birbirine bağlı olduğu 29 Ekonomik Krizi’nin sebepleri arasında sayılan kredilendirme çılgınlığının sonucu olan “yüksek kredi büyümesi ve varlık fiyatlarındaki şişme,” ekonomik krizinin nedenleri arasında da yer almıştır. Bu durumda bir mal ya da varlığın fiyatı, kredilendirme mekanizmaları ile oluşan yapay talebin etkisiyle aşırı değerlenmekte ve piyasanın devamlılığını sağlayan kredi geri dönüşlerindeki aksama, yeni kredilerin verilmesini önlediği için varlık fiyatları hızla aşağı düşerek varlığın işlem görme imkanlarını yok funduszeue.infoama mekanizmaları suni yollarla ne kadar bozulmuşsa piyasaların geri dönmesi o kadar uzun sürmektedir (Bernanke, 78). Menkul Kıymetler Borsasının bir anda çökmesi ile oluşan 29 krizinden farklı olarak, Krizi konut piyasası üzerinden gerçekleşmiş ve  ’daki dünyaya göre bugün daha küresel olan dünyada krizin kapsama alanı daha geniş ve yarattığı ekonomik etkiler daha büyük olmuştur. Kriz öncesindeki yarışın, finansal sektörden sonra bir çok sektöre sıçramış olması ve karmaşık ürünlerin geliştirilerek finansal piyasalara sunulmasıyla,sistemde yer alan başta geliştirilen ürünlere yatırım yapan ülkeler olmak üzere pek çok ülke bu krizden zarar görmüştür.

krizinin atlatılması için kamu harcamalarının artırılarak insanlara gelir yaratılması ve böylece ortaya çıkan satın alma gücünün ekonomiyi yeniden canlandırması umulmuştu. Diğer yandan da bu krize yol açan nedenlerin üzerine gidilmeye gayret edilerek finansal piyasaların işleyişine sınırlar getiren bir dizi yasal düzenleme de yapılmıştı krizini ortaya çıkaran süreçte sıkılaştırıcı yasal düzenlemelerde belirtilen kurallar, ekonominin canlandırılması adına peyder pey yürürlükten kaldırılmıştır.

finansal krizin nedenlerine bir kez daha bakarsak; düşük faiz oranlarının ve tekrar tekrar kredilendirilen gayrı menkullerin fiyatlarında muazzam artışlar olduğunu, risklerin dağıtılması için finansal kiralama işlemlerinin varlığa dayalı menkul kıymet ihracı ile menkulleştirildiğini, finansal kiralama işlerindeki aksamanın daha şiddetli olarak bu menkul kıymetlere yansıdığı ve kendi portföyünde bu tür menkul kıymetler bulunan tüm kuruluşların paralarının battığını hatırlayalım. İpotekli kredilere dayalı menkul kıymetlere büyük miktarda yatırım yapan Freddie Mac ve Fannie Mae , Lehman Brothers, Merrill Lynch , AIG , HBOS , İskoçya Kraliyet Bankası , Bradford ve Bingsley , Fortis,Hypo Real Estate gibi pek çok kuruluş fiilen iflas etmiş ve kurtarma paketleri sayesinde ayakta kalmıştıfunduszeue.info paketlerin Amerika’daki para arzını kısa sürede 4 kart artırdığını da ifade edelim.

Amerikan Hükümeti’nin bu krize karşı verdiği ekonominin kısa sürede canlandırılaması mücadelesi sürerken,birbirine eklemlenmiş dünya ekonomisinde krizin etkileri dalgalar halinde diğerlerini de etkileyerek başta ingiltere olmak üzere tüm gelişmiş ülkelerde yaygın bir işsizlik doğurmuştur. Washington Post’ta yazan Renae Marle, 10 Eylül ’deki makalesinde üzerinden 10 yıl geçtiken sonra Kriz sonrasında neler yaşandığını değerlendirdiği makalesinde, kısa vadede 8 Trilyon Dolar’lık bir değer kaybı yaşandığını ama bunların bir kısmının değer artışları ile yeniden kazanıldığını küresel ölçekte geri kazanılamayacak zararın 2 trilyon Dolar’ı bulduğunu açıkladı. Ayrıca 4,5 milyon Amerikalının finansal kiralama yoluyla aldıkları evleri kaybettiğine, ilk anda ipi çekilen Lehman Brothers aleyhine açılmış binlerce davanın devam ettiğine ancak, krize sebep olmak suçlaması ile herhangi bir finansal kuruluş yetkilisinin ceza almadığına da dikkat çekti. Marle son olarak, iflas eden şirketler, borsalardaki değer kayıpları ve yok olan menkul kıymetlerin tümünü dikkate alarak küresel ölçekte kayıpların tam olarak hesaplanmadığını da belirtmektedir.

Decoupling Teorisi ve Test Edilmesi

Teoriye göre, “Avrupa ve Asya ekonomileri, özellikle de gelişmekte olan ülkeler, büyümelerinde ABD'ye bağımlı olmaksızın genişlemekte ve derinleşfunduszeue.info durum, onları tam teşekküllü bir durgunluktan bile bağışık tutacak ve krizli dönemin sona ermesinden sonra tekrar birlikte hareket etmeye başlatacaktır.” ekonomik krizi sırasında bu teori test edilmişve Tablo 5’ten de Çin’in ekonomik büyümesi ile ilgili verilen rakamlardan da görüleceği üzere, doğrulanmıştır.

Ekonomik Gelişmeler (Milyar $)

Büyüme

GSMH

Yıllar

Oranı %

(SAGP)

8,5

,29

8,3

,27

9,1

,07

10

,99

10,1

,59

11,4

,03

12,7

,07

14,2

,39

9,7

,63

9,4

,13

10,6

,98

9,5

,08

7,9

,77

7,8

,78

7,3

,62

6,9

,76

6,7

,38

6,8

,18

6,6

,45

Tablo 5 Büyüme oranları ve GSMH artışı (Satın Alma Gücü Paritesine Göre)

Kaynak: China NBS: National data - annual - national accounts - Gross Domestic Product

Ticaret ve Kur Savaşları

Bugün Avrupa Topluluğu’nun da temelini oluşturan 3 ilke, bilinen tarihin ilk günlerinden beri aşama aşama geçerli hale gelerek en sonunda Avrupa Topluluğu, Şangay İşbirliği Örgütü, Bağımısz Devletler Topluluğu gibi birlikteliklerin ortaya çıkmasını sağlamıştır.  Nedir bu 3 ilke? Hepimizin kolayca tahmin edeceği üzere ekonomik birliktelikler;malların, sermayenin ve insanların serbest dolaşımı üzerine inşa edilirler. Malların serbest dolaşımına ilişkin ilk anlaşmaya günümüzden yıl öncesine ait bir kil tablette rastlıyoruz (Eğilmez, ). Zaman içinde ülkelerin hükümranlık haklarının bir gereği olarak sınırlamalara tabi olsa da mal hareketi her zaman devam etmiş, 29 Krizi’nin öncesi ve sonrasında mal ve hizmetlerin belli vergiler karşılığında serbest dolaşması esas kabul edilmiştir. Malların dolaşımına ilişkin temel küresel düzenlemenin GATT ve DTÖ olduğuna yukarıda değinmişfunduszeue.infoenin serbest dolaşımında; yeni tür ödeme araçları, hesap merkezlerinin oluşması ve en son olarak dijital teknolojinin devreye girmesiyle,vergilendirme de dahil, hiçbir kısıtlamaya tabi olmaksızın paranın çok kolay ve çok hızlı bir şekilde küresel bazda hareket edebilmesi esastır.

Bazı ülkelerin doğası gereği; ele aldığımız Çin örneğinde veya Birinci Dünya Savaşından önce Almanya’da olduğu gibi, sanayinin en çok ihtiyaç duyduğu hammaddelere sahip olması veya yer aldığı coğrafyanın verdiği imkanlarla, bazı malların üretilmesinde tabii ve karşılaştırmalı olarak üstünlükleri vardır. İktisat eğitimine başlayanlara karşılaştırmalı üstünlükler anlatılırken, örnek olarak şarap ve-kumaş’tan hareketle, Portekiz ve İngiltere’nin karşlaştırmalı üstünlüğü gösterilir. Ama, hayatın gerçekleri arasında ülkeler sen bumalı ucuz üretiyorsun ben senden alayım, bende ucuz ürettiğimi sana satayım böylece her ikimizin de refahı artsın yaklaşımı yoktur. Hatta, kumaş-şarap örneğinde olduğu gibi endüstriyel mallar ile zıraî mallar arasındaki büyük değer uçurumları,(ülkemizin de uzun süre uyguladığı gibi) ülkeleri başka tür korumacı, ithal ikameci politikaları tercih etmek zorunda bırakmış, benimsenen bu korumacı yaklaşımların sonucunda tüm dünyada refah azalması ve genel manada bir fakirleşme gözlenmiştir.  O halde bunun önlenmesi gerekir. Ama nasıl?Bulunan çözümler arasında Bretton Woods sistemi içinde finansal yollarla kalkınma için kaynak oluşturmak ve GATT ile dünya ticaretini belli şartlara bağlı kılarak serbest hale getirmek de vardır.

Bretton Woods sisteminin oluşturduğu düzen içinde ticareti kolaylaştırmak için tüm dünyada geçerli olmak ve dış ticarette ödeme aracı olarak kullanılmak üzere Amerikan Doları’nın Rezerv Para olması benimsenmiş, 80 yıl sonra uluslararası ticarette ödeme aracının % 75’inin Amerikan Doları, % 15’inin Euro ve % 10’nun da İsviçre Frangı, İngiliz Sterlini ve diğer paralardan oluştuğu gözlenmişfunduszeue.info şartlarda ülkelerin para birimlerinin birbirlerine karşı değerlerinin belirlenmesi de ticaretin alacağı şekil ve kolaylaşması açısından önem taşımakadır. Örneğin, 1 Ocak ’de 1,1 USD’den tedavüle giren Euro, günümüze; 0,80’lere kadar geriledikten sonra 1,4’lere kadar yükselerek gelmiştir. Aradaki değer farkının % 75’lere kadar açıldığını göz önüne alırsak bunun dış ticaretteki anlamı da kolayca anlaşılabilir. Kısaca, dış ticarete konu edilen bir malın üretim maliyetlerindeki mutlak artışlara bağlı olmaksızın fiyatının yerel para cinsinden % 75 daha ucuz veya daha pahalı olması demektir.  O haldebuna ilişkin bir mücadelenin olmasından daha tabii ne olabilir ki; bu mücadeleyi kur savaşıolarak nitelendirmek de yanlış olmaz.

Bugüne kadar, bu konuda yazılmış kitapların en kapsamlısı ve en açıklayıcısı  olan Currency Wars: The Making of The Next Global Crisis adlı kitabında James Rickards daha önceki ticaret sınırlamalarından ve kur savaşı olarak nitelendirdiği Nixon’un ekonomik politikalarından bahsettikten sonra, yakın zamanlarda işin karmaşasını anlatmak için şu paragrafı tereddüt etmeden kaleme almıştır:“Bugün yeni bir kur savaşının içindeyiz ve sonuçları Nixon’un karşılaştıklarından çok daha kötü olacak. Nedeni ise, küreselleşmenin, türevlerin ve kaldıraç kullanımının artması, finansal panik ve bulaşıcılığın kontrol altında tutulamamasıdıfunduszeue.infoı ardına patlayan hisse senedi, tahvil ve emtia krizleri sonucunda Doların ve buna bağlı olarak Dolara bağlı piyasaların çöküşünü funduszeue.info gelişmeler, bir başka Başkanı zorlayıcı tedbirler almaya yöneltecek, altın standardına geri dönüş bile söz konusu funduszeue.info bu kez mevcut olan sabit altın miktarıyla şişkin para arzını desteklemek için altının fiyatı muhtemelen çok daha yüksek olacaktır. Daha önce altına yatırım yapmış olanların kazançları çok yüksek oranda ‘beklenmeyen kazanç’ vergisine tabi olacak, altınlarını New York’ta depolayan bazı devletlerin altınlarına da Yeni Dolar Politikasının hizmetinde kullanılmak üzere – yeni fiyattan düzenlenmiş bir makbuz karşılığında- el konulabilecektir(Rickards,  )

Böylesi bir politikaya başvurulması durumunda yumuşak gücün (soft power) değil askeri gücün (hard power) devreye gireceği açık olmakla birlikte yukarıda ele aldığımız global finansal krizlerin üstesinden gelinmek için nasıl çabalandığını da dikkatlerden kaçırmamak gerekir. Global Finansal Kriz ile baş etmek için Amerikan Merkez Bankası (Federal Reserve Bank) bir çok kurtarma paketi altında Dolar’ın emisyonunu inanılmaz boyutlarda artırırken, diğer yandan da önce kısa vadeli sonra da uzun vadeli mevduata verilen faizleri ve karşılık oranlarını sıfırlayarak hiper enflasyon riski taşıyan bir adım atmıştı.Bu adımın anlamı; Dolar’ın fiyatını düşürerek, rezerv para cinsinden alınıp satılan tüm emtianın fiyatının düşürülmesi suretiyle, diğer ülkelerde hayat pahalılığına yol açacak bir enflasyon ihraç etmek funduszeue.infoğer yandan da tüm dünya ekonomilerini belki de bir daha düzelemeyecek şekilde hiper enflasyona sürüklememek gerekiyordu.Şüphesiz ki açık bir kur savaşıydı bu adım. Amerika’nın attığı bu adımlara verilecek cevaplar arasında sübvansiyonlar, gümrük vergileri ve sermaye denetimleri getirmek ve ulusal ekonomiyi ayakta tutmak için bölgesel işbirlikleri oluşturmak, yerel paralarla alış veriş imkanları geliştirmek yer almıştır.

Rezerv Para’nın getirmiş olduğu üstün konumu korumak adına Amerika’nın nerede ise yıllık milyar Dolar’ı bulan savunma harcamalarını ve eski teoriye uygun olarak mal hareketlerini kontrol atında tutabilmek için denizciliğe verdiği önemi bilmeyenimiz yoktur. Rezerv Para uygulaması için benimsenmiş olan altın standardında 1 ons altının 30 dolar yani yaklaşık 1 gram altının 1 dolara denk olması, Amerika’nın önemli bir gücü erken  fark etmesine yol açmıştır. ’li yılların başında Bretton Woods’da belirlenen Rezerv Para’nın altına bağlı olması ilkesinden vazgeçilince tüm dünyadaki merkez bankaları net altın satıcısı olarak piyasaya gimiş böylece altının ons fiyatları Dolar’a kadar gerilemişti.

Bazı kaynaklar miktarın % 20 daha fazla olduğunu iddia etse de, Dünya Altın Konseyinin yılı sonu verilerine göre tüm dünyada ton altın bulunmakta ve yeni çıkarılanlarla birlikte bu miktara yılda % ,5 ilave olmaktadır. Buna göre rezervin toplamı 6,6 milyar ons ile 8,2 milyar ons arasındadır. USD/Ons fiyatını kabul edersek dünyadaki altın rezervinin değeri 9,5 trilyon Dolar ile 11,9 trilyon Dolar arasındadır. Bu miktara yılda ton altın ilave olmaktadıfunduszeue.info Dünya Altın Konseyinin verilerine göre en çok altın rezervi olan 10 ülke ve toplam rezervleri içindeki altın oranları aşağıdaki Tablo 6’da olduğu gibidir.

Altın

Ülke

Rezervi (Ton)

Altın Oranı %

ABD

76

Almanya

72

İtalya

67

Fransa

61

Rusya

20

Çin

3

İsviçre

6

Japonya

3

Hindistan

7

Hollanda

68

Tablo 6 : Altın Rezervi ve Rezerv Oranı

Kaynak:funduszeue.info

Tablodan da görüleceği üzere, ’dan sonra sahadaki en büyük oyuncular arasında merkez bankalarının ellerinde buludurdukları altın miktarının toplam rezervlerine oranının en düşük olduğu ülke Çin’dir. Son yıllardaki oyun ve kaos senaryolarında  rezerv paranın önemini yitirdiği ve uluslarararası ticarette ödeme aracı olarak altının gündeme alındığı sıklıkla dile getirilmektedir. Bu nedenle kendi paralarını uluslararası ticarette ödeme aracı olarak kullandırabilmek için çabalayan Çin ve Rusya altın rezervlerini artırmak için piyasada sürekli alıcı konumunda bulunmaktadırlar.O halde Çin açısından yatırım alanlarının hızlı bir şekilde risksiz getirilere sahip menkul kıymetlere doğru kaydırılacağını düşünmek yanlış olmaz.

yılı sonu itibarıyla dünyanın en borçlu ülkesi olan ABD’nin toplam borçları ile toplam milli geliri 22 trilyon Dolar’da birbirine eşitlenmiştir. Department of the Treasury/Federal Reserve Board’un 17 Eylül tarihli raporuna göre, bu borçlardan trilyon Dolar’lık kısmı yabancı ülkelerin Amerikan tahvillerine yatırdığı paralardan oluşmaktadır. 22 trilyon Dolar’lık borca yıllık milyar Dolar civarında bir faiz ödendiğini ve Amerikanının borçlarının sürekli olarak artmakta olduğunu da belirtelim. Alacaklıların ilk iki sırasını, elinde tuttuğu tahvil miktarını Temmuz -Temmuz arasında  % 9 artırarak 1, trilyon Dolar’a çıkaran Japonya ve aynı dönemde % 5 azaltarak 1, trilyon Dolara indiren Çin oluşturmaktadır. Diğer yandan elindeki altın rezervi düşük olan ülkelerin önemli bir kesiminin risksiz getiri elde etmek için Amerikan devletine borç vermek zorunda kaldıklarını görüyoruz.

Bölgesel Çevreleme Girişimleri-Trans Pasifik Ortaklığı Anlaşması ve AB-ABD Atlantik Ortaklığı Anlaşması Görüşmeleri

İktisadi Kalkınma Vakfı’nın dünyanın en önemli ticari anlaşması olarak nitelendirdiği ve doğrudan doğruya Çin’in dünya ticaretindeki hızlı genişlemesini önlemeyi amaçlayan Trans Pasifik Ortaklığı Anlaşması 6 yıl süren müzakerelerden sonra toplam 12 ülkenin katılımı ile 5 Ekim tarihinde Atlanta’da imzalanmıştır. Daha sonra Donald Trump’ın ayrılış kararını açıklaması ile üye sayısı 11’e düşen TPO’ya Avustralya, Kanada, Japonya, Malezya, Meksika, Peru, ABD, Vietnam, Şili, Brunei, Singapur ve Yeni Zelanda taraf olarak imza koymuştu. Anlaşmaya göre amaç; dünya ekonomisinin % 40’ını temsil eden üye ülkeler arasındaki ticari engellerin kaldırılmasının yanında, işgücü piyasası,çevre ve e-ticaret gibi alanlarda ortak kuralların belirlenmesidir. Anlaşmanın sadece bir ticaret anlaşması değil aynı zamanda jeopolitik bir girişim olduğu Başkan Obama’nın anlaşma sonrası yaptığı “Çin gibi ülkelerin küresel ekonominin kurallarını belirlemesine izin vermeyecekleri” yolundaki açıklamadan anlaşılmıştı. Oldukça kapsamlı ve detaylı düzenlenen anlaşmanın metni toplam sayfayı bulmakta ve ABD’ye veri akışından, uluslarası alanda nasıl rekabet edeceklerine kadar pek çok konuda küresel ticaretin düzenlenmesini amaçlamaktadıfunduszeue.info Olarak kabuledildiği üzere TPO şu alanları düzenlemektedir:

İşçi hakları alanında; çocuk işçiliğinin ve zorunlu çalışmanın yasaklanması, asgari ücret, iş yerinde ayrımcılığın yasaklanması, sendika kurma ve toplu müzakere hakkı, işyerinde güvenlik standartları, işçi haklarının ihlal edilmesi halinde ticari yaptırımlar uygulanması.

Çevre alanında; yasadışı yaban hayat kaçakçılığı ile mücadele, aşırı balık avı ile mücadele, okyanusların korunması, yasadışı kereste ticaretinin önlenmesi, çevre koruma alanındaki kuralların ihlal edilmesi halinde ticari yaptırımlar uygulanması.

Diğer alanlarda;serbest ve açık internetin korunması, tüketicilerin sahtecilikten ve aldatıcı ürünlerden korunması, kapsamlı yolsuzlukla mücadele ve şeffaflık önlemlerinin uygulanması, küçük işletmeler için ihracat kurallarının basitleştirilmesi.

İKV’nın raporunda (funduszeue.info?id=) anlaşma müzakereleri devam ederken Çin bu süreci yakından izleyeceğini ve kendi ticaret anlaşması için girişimler başlatacağını açıklamış olduğu belirtilmektedir. Amerika’nın TPO’nun belli bir aşamaya getirilmesinden sonra ’te Doha Zirvesi’nde Trans Antlantik Yatırım ve Ticaret Ortaklığı çalışmalarını başlattığını ancak, Trump’un Başkan seçilmesinden sonra TPO’dan çıkma kararıvermesiyle Trans Atlantik sürecinin de akamete uğradığını belirtelim. Trans Atlantik Anlaşması’nın taraflarının ABD ile AB olacağını dikkate alırsak, her iki anlaşma sonucunda dünya ticaret ve gelir merkezlerinin % 70’den fazlası Amerika’nın denetimine girmiş olacaktı.

Nitekim, gerek Trans Pasifik, gerekse Trans Atlantik Ortaklık Anlaşmaları ile igili yapılan yorumlarda mesela; funduszeue.info,çok yerinde olarak “Çin ve Rusya gibi ABD tarafından çevreleme politikası ile baskı altına alınan ülkeler ekonomik kayıplara ilaveten politik yalnızlığa da göğüs germek zorunda kalacaklar, çünkü bu anlaşmalarla kurulan ilişkiler üzerinden daha yakın ticari ve siyasi ortaklıklar tesis funduszeue.info iki adım da ABD’nin dünyaya karşı sergilediği bir gövde gösterisidir. Ekonomi ile politikanın iç içe geçtiği modern devlet sisteminde ABD’nin ekonomik işbirliklerini siyasi ittifaklara dönüştürmesi ve yükselen Çin’i; Japonya, Güney Kore, Tayvan, Filipinler ve Avustralya gibi ülkelerle olan çeşitli güvenlik ve işbirliği anlaşmaları ile kontrol altına alma tasarılarının bir parçası olarak görmek yanlış olmaz” yorumu yapılmaktadır.   

Bir Kuşak Bir Yol Girişimi (Bridge and Road Initiative-BRI)

İpek Yolu Haritası: İpek Yolu Nedir, Hangi &#;lkelerden Ge&#;er? İpek Yolunun D&#;nya G&#;zergahı

İpek yolu fikirlerin, dinlerin ve orduların farklı kültürlerini ve kültürel deneyimlerini aktaran bir yol olmuştur. İpek yoluna bu işim Alman coğrafyacısı Ferdinand Von Richthofen tarafından verilmiştir. Bu ismin verilmesinin sebebi Çin ile Orta doğu arasında ipek ticaretinin yapılmasıdır.

İpek Yolu Nedir? Hangi Ülkelerden Geçer?

İpek Yolu Haritası(Büyük halini görmek için haritaya tıklayınız.)
Kaynak: funduszeue.info

Haberin Devamı

İpek yolu dünya üzerinde tarih boyunca ekonomik ve kültürel açıdan çok önemli bir uyol olmuştur. Bir kısmı denizden olmak üzere birçok güzergahı bulunmaktadır. Arkeolojik kazılarda pek çok tarihi eser bulunmuştur. Bu nedenle ipek yolu dünya üzerinde hem ekonomik hem de kültürel açıdan pek çok yarar sağlamıştır.

İpek yolunun güzergahının en eskisi Sibirya’nın güneyinden geçen kürk yolu adı ile bilinmektedir. Bu yol Don Nehrinin denize döküldüğü yerden başlamaktadır. Perslerin bölgesine varmadan kuzey bölgesinde Sibirya'nın güneyinden tarım havzasına ulaşmaktadır. Milattan Önce V. yüzyılda Herodotos'un yazdıklarından Kuzey İpek Yolunun Çin ülkesinin batı eyaleti olan Kansu'ya kadar takip etmektedir.

İpek Yolunun Dünya Güzergahı

Sovyetler Birliğinin dağılmasının ardından Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinin bağımsızlığını kazanmasından itibaren İpek yolu tarihi, kültürel ve tarihsel açıdan canlanması gündeme gelmiştir. İpek yolu doğu ile batı arasındaki köprüyü sağlayan bir yoldur. İpek Yolunun dünyanın tarihinde en önemli rolü de budur. Batı medeniyeti bu nedenle yeni ufuklara yelken açabilmiştir. Ayrıca ipek yolu sayesinde bu yol üzerinde bulunan medeniyetler birbirleri ile iletişimler kurmaya başlamışlardır. Bu sayede modern ekonomik faaliyetlere bu yol üzerinden ulaşılmış ve neticede ticaret gelişmiştir.

Dünya üzerinde İpek Yolunun güzergahı Orta Asya ve İran ülkesinin üzerinden Mezopotamya'ya ulaşmaktadır. Buradan Akdeniz kıyısında bulunan Antakya ve Sür Limanına bağlayan kara yoludur. Bu güzergah Milattan Önce VII. yüzyıla ait çivi yazılı bir tablet üzerinde Mezopotamya'dan Hemedan'a kadar uzanan kısmı belirtilmiştir. İpek Yolu buradan Soğd bölgesinin Kireşta'ya uzanmakta idi.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası