sarikamis sehitleri kac kisi / Sarıkamış Harekâtı - Vikipedi

Sarikamis Sehitleri Kac Kisi

sarikamis sehitleri kac kisi

kaynağı değiştir]

Türk Tarafı[değiştir kaynağı değiştir]

9. Kolordu 26 Aralık Akşamı Sarıkamış garnizonu Kabardinski Alayı (4 piyade taburu, her tabur bin piyade) ve Zaporojski Kazak Alayı (6 süvari bölüğü) ile takviye edildiler. Bu takviye ile birlikte Sarıkamış’a savunan Rus kuvveti zayıf topçuyla (6 top (Özdemir, s. )) desteklenen 10 bin askere çıkmıştı. Türk tarafında ise 26 Aralık taarruzu durdurulduktan sonra ormanlara dağılan firari erlerin toplanmasına çalışılmış ve sadece 26 Aralık ikindi vakti Tümenin ve Alayları gelmişti. Bu tümen de acele gece yürüyüşleriyle getirildiği için mevcudunun büyük bir kısmını yolda kaybetmişti. Muharebeye girmemiş olmasına rağmen ve Tümenler kadar kötü durumdaydı. Bu tümene 27 Aralık'ta ve Tümenlerle Sarıkamış’a taarruz etmesi emredildi.

27 Aralık’ta taarruz eden Türk kuvvetlerinin mevcudu Türk kaynaklarında geçmemektedir. Rus kaynakları ise Türkleri sürekli gerçek mevcudunun çok üstünde tahmin etmiştir. Ruslar Türklerin Sarıkamıştaki toplam kuvvetini (9. Kolordu ve Kolordu’nun ve Tümenleri) bin asker[32] tahmin etmesine rağmen Türkler Sarıkamış çevresinde hiçbir zaman 10 binden fazla asker toplayamamıştı.

Alay kumandanı Ziya (Yergök) Bey muharebeye ulaşmadan yolda uğranılan kayıpların büyük kısmının birlik kumandanların tedbirsizliğinden mütevellit (doğan, ileri gelen) firar vakalarıyla açıklamaktadır:

“Yüzbaşıların bölüklerinin arkasında yürümeleri hem daha faydalı olmuş, hem de geri kalmaları önlenmiştir. Yüzbaşılar bu durumu severek kabul ettiler. Talimnamelerde böyle bir kayıt olup olmadığını hatırlamıyorum. Bu tedbirin faydasını Sarıkamış’a vardığımızda anladım. Bardız’da kalan taburumuzun yerine 82’inci Alay’dan katılan taburun mevcudu erden ere düştüğü halde bizim Alay’ın taburlarının mevcudu ’den fazlaydı.[33]

27 Aralık taarruzunda Tümen cesurca yaptığı hücumlarla arazi kazanamasa da, Tümenin Alayı Akşamüzeri Çerkezköyü’ne girmeyi başardı. Düzensiz bir şekilde Çerkezköyü’ne dağılan erlerini kumanda etmesi için birkaç gündür hasta olduğu için geride bulunan ve bugün iyileşerek görevine dönen Alay kumandanı Binbaşı Lütfullah Bey gönderildi. Lütfullah Bey Çerkezköyü’ne ulaştığında Çerkezköyü’nü terk eden Rusların, Çerkezköyü’nü karşı taarruzlarla kuşattığını ve durumun ümitsiz olduğunun gördü. Bunun üzerine mukaddes alay sancağını kurtarmayı düşünerek, alay sancağını Tümenin karargahından Aziz Çavuş’a teslim ederek geri gönderdi. Aziz Çavuş düşman ateşi altında köyden geri çıkarak Alay Sancağının Rusların eline düşmesinden kurtardı. Alayın bıraktığı taburun Mecingirt yolunu kaybetmesinden dolayı 9. Kolordu’nun yan ve gerileri tehlikeye düşmüş ve bu yüzden Ali İhsan Paşa 27 Aralık akşamı birliklere ileri hareketi durdurmalarını emretti. Ali İhsan Paşa Enver Paşa’ya Kolordu gelene kadar taarruzun durdurulmasını teklif ederek, 28 Aralık’ta taarruzun durdurulması iznini alabildi.

28 Aralık’ta Sarıkamış’a Kubinski Alayı (4 tabur) ile 1. Plaston Tugayı (5 tabur) da geldi. Böylece Sarıkamış’taki Rus kuvveti 20 piyade taburu, bir süvari alayı, 34 top ve birçok makineli tüfeğe çıktı. Muratoff Sarıkamış’ı savunan Rus kuvvetinin bin askere çıktığını beyan etmektedir. ve Alayların 8 bin, 1. Plaston Tugayının (?), Kazak Süvari Alayının ve bu birlikler yetişene kadar Sarıkamış’ı savunan Rus birliklerinin 4 bin civarında olduğunu düşünürsek, 29 Aralık’ta Rus kuvvetleri bin askerden oluştuğu sonucuna varırız. Aradaki 3 binlik fark muharebe zayiatından kaynaklı olabilir. taarruzlarında Sarıkamış’ta Ruslar ağır zayiata uğramıştı. Açık siperlerde geceleyen birçok er de donmuştu. Bu yüzden Türklerin 28 Aralık’ta taarruz etmeyi durdurmaları Rusları ferahlatmıştı. Fakat Ruslar, Türklerin kendilerine nispetle çok daha fazla zayiata uğradıklarının farkında değillerdi. Sarıkamış’ı ellerinde tutabilmiş olmayı büyük bir başarı olarak görüyorlardı.

Enver Paşa 29 Aralık’taki taarruz emrinde kendi gözlemlerine göre Rus bölüklerinin de 20 erden (bir bölük asker olduğu düşünürse Enver Paşa Rusların yüzde 90’dan daha fazla oranda zayiat verdiğini düşünüyordu) fazla olmadığını ve Türklerin Ruslardan hem er hem de makineli tüfek bakımından üstün olduğunu söyleyerek 29 Aralık’ta taarruz ederek Sarıkamış’ın alınacağını beyan etmiştir. 9. Kolordu er kadar mevcuduyla ancak taarruz belirtileri gösterebildi. Kolordu ise askerle Sarıkamış’a girmesine rağmen askerlerin kasabaya dağılması ve üstün Rus kuvvetlerinin taarruzu sebebiyle Sarıkamış’tan geri çekilmek zorunda kaldı. Sarıkamış’taki kışlaları ele geçirilen erler de kışlaları kuşatan Rus askerleri tarafından 30 Aralık sabahı esir alındı.

29 Aralık’ta Enver Paşa’nın 9. Kolordu’nun taarruzlarını sıklaştırması konusundaki talebine karşı Ali İhsan Paşa şu raporu sunmuştu:

“Şimdi Tümen’in yanına geldim. Son yürüyüşünden evvel bu tümenin genel mevcudu diğer tümenler gibi civarında idi. Hâlen tümenin piyade, 11 top ve sekiz ağır makineli tüfekten ibarettir”.[34]

Ali İhsan Paşa 30 Aralık Akşamı, mevcudunun yüzde 90’ını ve taarruz kabiliyetini tamamıyla kaybeden 9. Kolordu’ya sürekli taarruz emirleri veren Enver Paşa’yı ikaz etmek ve 9. Kolordu’nun taarruz etmek yerine, en kısa zamanda geri çekiliş yolunu bularak geriye kalan birliklerini imha ve esir olmaktan kurtarmaya çalışmasını teklif eden şu raporu sunmuştur:

“9. Kolordu’nun ileri hareketten iki gün mukaddemki (önceki) kuva-yı muharebesi (muharebe kuvveti) [piyade] ve erzak ve cephane kolları vesaire hariç olarak esas kuvve-i umumiyesi [genel kuvveti] nefer idi. Cenahlara canipdar (yancı) olarak ifraz ettiğimiz (vazifeye tayin ettiğimiz) 12 bölük Bardız’da Fırka tarafından tevkif edildi (durduruldu)… Bu sebeple Bardız’a muvasalatımızda (varışımızda) kuvve-i umumiyemiz nefere tenezzül etmişti (düşmüştü). Ondan sonra gerek 17 Kanunuevvel (30 Aralık) akşamına kadar icra edilen taarruzlar ve şiddetli mevsim, kolordunun kuvvetini ( Fırka , Fırka , Fırka ve Alay ) ceman (toplam olarak) bin nefere tenzil eyledi (indirdi). Nerede ne mikdar perakendemiz bulunduğuna dair esaslı malumat alınamamıştır. Mamafih pek tabiî surette ümit olunabilir ki 9. Kolordu’nun gerilerde köylere dağılmış olan perakendesini toplamak ve elyevm (bugün) Fırka [ Fırka olması gerekiyor. Sanırım bir yazım hatası] ile birlikte muharebe eden kıtaatından istifade etmek üzere on gün vakit bulsa mevcuduna yükselebilmesi ağlebi ihtimaldir (yüksek ihtimaldir)… 40 cebel topundan elyevm ancak 20 top iyi bir surette işleyebilmektedir. Ve bütün cephelerde 9. Kolordu’nun kabiliyet-i taarruziyesi kalmadığı maruzdur… Şimdiye kadar kendisine tevcih edilen vazaif-i harbiyeyi son derecede büyük bir fedakârlıkla icra ederek azmi ve fedakârlığı neticesinde bu kadar büyük zayiata uğramış olan 9. Kolordu mevcut menabiinden (kaynaklarından) istifade edebilmek için günlük bir fırsata malik olursa kendisini toplamasına pek büyük bir ümitler mevcut olduğunu ayrıca arz ederim.”

Sarıkamış’taki Rus kumandanları, kasabadan ayrılmamayı ve Sarıkamış’ı kuşatan Türk kuvvetlerini soğuk ve açlık ile yalnız bırakarak kendiliğinden erimelerin beklenilmesi taraftarıydılar. Fakat General Bergmann Türkleri Kars-Sarıkamış demiryolundan atmak ve bir daha demiryolunu kesmelerini engellemek için Sarıkamış müfrezesine sürekli taarruz etme emri vermiştir. General Bergmann Türkleri geri attıktan sonra tüm orduyu Kars’a çekme düşüncesiydi. General Yudenich ise geri çekilmenin yanlış bir karar olduğunu ve Sarıkamış’ın kuzeyindeki Turnagöl dağlarında, derecede, günlerdir açık ordugahlarda geceleyerek soğukta eridiği düşünülen Türkleri kuşatarak imha etmeye çalışılması gerektiğini düşünüyordu.

29 Aralık’ta 1. Plaston tugayıyla Sarıkamış’a ulaşan General Przevalski, Sarıkamış garnizon kumandanlığını üzerine aldı ve General Bergmann’ın emrine uyarak, Albay Bukretof’a emrindeki 13 taburdan ( ve Alaylar 8 tabur ve 1. Plaston Tugayı 5 tabur) 6 taburu vererek onu Türklerin sol kanadını kuşatmak üzere Bardız Geçidi’ne gönderdi. Ruslar Bardız Geçidi’ni bu bölgedeki en stratejik nokta olarak görüyorlardı. Bu yüzden taarruzlarını öncelikle bu noktaya tevcih etmişlerdir. Bardız Geçidi ele geçirildikten sonra diğer cephelerde de taarruza geçilecekti. Albay Bukretof 29 ve 30 Aralık’ta yaptığı taarruzlarda arazi zorluğu ve Türklerin inatçı mukavemeti karşısında başarısız oldu ve taarruza devam etmek istemediği için 30 Aralık’ta görevinden ayrıldı. Onun yerine geçen Albay Maslennikov da 31 Aralık’ta Bardız Geçidi’ni ele geçirmeyi başaramadı.[35]

30 Aralık’ta Ruslar Mecingirt’ten 6 Havan topu getirerek bunlarla Türk mevzilerini dövmeye başladılar. 27 Aralık’ta Çerkezköyü’nde kuşatılan Türkleri 3 gündür uğraşmalarına rağmen, Türklerin şiddetli mukavemeti ve köyün kuzeyindeki tepelerden diğer Türk birliklerinin ateşlerinden dolayı, köydeki Türkleri esir alamamıştır. Havan toplarının ateşi köyün kuzeyindeki tepeleri tutan Türk birliklerini geri püskürttü. Ruslar Kars’tan getirdikleri tahrip kalıbını, (Rus askerlerinin sürünmek suretiyle ilerleyerek) en yakın olan kulübenin damına yerleştirdiler ve bu kulübeyi havaya uçurdular. Kulübenin içinde bulunan Türk askerinin tamamı ölmüştür.

“Bu feci akıbet diğer Türk erlerini de etkilediğinden, 3 yüksek rütbeli subay, 7 subay, 1 doktor ile 'den fazla er silahlarını teslim etmek zorunda kalmışlardır. Tahrip edilen kulübede bir paşanın cesedi bulunmuş ise de, esirler bu zatın ismini söylememişlerdir.” (Nikolski, s. 38).

Rus kaynaklarında esir alınan asker miktarı olarak söylenirken, Türk kaynaklarında bu miktar 20 askerdir. Sarıkamış Harekâtında 2 Ocak’a kadar Ruslar tarafından esir alınan asker miktarının 3 bin ve tüm harekât boyunca toplam 7 bin olduğu düşünülürse (bu esirlerin büyük kısmını köylere dağılmış perakendeler oluşturuyordu), Rusların bu Çerkezköy olayında ve diğer muharebelerde aldıkları esir miktarlarını abarttıkları ortaya çıkmaktadır çünkü Kolordu’dan neredeyse her gün asker ve 9. Kolordu’dan 1 Ocak’ta , 2 Ocak’ta Bardız Geçidi ele geçirildiğinde asker ve Kolordu’dan da bir o kadar asker esir aldıklarını iddia eden Rusların 2 Ocak’ta bile 10 binden asker esir almış olmaları gerekirdi ama yukarıda bahsedildiği gibi esir miktarı sadece 3 bindi.

31 Aralık günü geri çekiliş emri verilmesi beklenirken, Enver Paşa’nın 9. ve Kolordulara yeniden genel taarruz emri verilmesi hayretle karşılandı. Bu bugünkü taarruzda Kolordu düşmanın ilk hatlarına kadar girebilmiş olsa da, arkadaki hatlardan açılan şiddetli makine tüfek ateşlerden ve karşı taarruzlardan dolayı geri çekilmiş ve Sarıkamış’a yönelen son taarruz da başarısızlıkla sonuçlandı.

1 Ocak’ta mevcudu büyük bir kısmı yaralı, elleri ayakları donmuş ve yaralı olan askerden oluşan 9. Kolordu, Rusların hem Bardız Geçidi’ni savunan Tümene hem de ve Tümenlerine yönelttikleri taarruzlara mevcudu yarısına indi. Tümen makineli tüfek bölüğü tüm erleri ölene kadar düşmanla çarpıştı. Ancak geriden gönderilen 1 manga kadar asker tarafından makineli tüfekler sırtlanarak geri aldırıldı. Kolordu tarafından gönderilen er, 3 top ve 2 makineli tüfekten oluşan birliğin yetişmesi sayesinde tehlikeli gidişatın önü alındı.

Enver Paşa’ya birkaç gündür, Ruslar tarafından sarılmış ve imha edilmesi muhtemel olan 9. Kolordu’dan ayrılarak en azından Osmanlı Devleti’nin Harbiye Nazırı’nın Ruslara esir düşmemesi gerektiği sezdirilmekteydi. Enver Paşa askerlerle birlikte öleceğini söyleyerek bu önerileri reddediyordu. En son Enver Paşa’nın çok itimat ettiği 9. Kolordu kurmay başkanı Köprülülü Şerif İlden Bey Enver Paşa’ya 9. ve Kolordu’lardan artık bir başarı beklenemeyeceğini ve elde kalan son muharebe gücü olan Kolordu’yu kullanarak, 9. ve Kolordu’ları kurtarabileceğini söyleyerek, Kolordu’ya ulaşmak için 9. Kolordu’yu terk etmesi gerektiğini beyan etti. Enver Paşa bunun üzerine fazla kalmış olan, top, tüfek ve katarların (asker sayısının nispetsiz azalmasından dolayı birçok silahı kullanacak er kalmamıştı) geriye gönderilmesini fakat 9. Kolordu birliklerinin mevzilerinde beklemeleri emrini vermiştir. Ali İhsan Paşa hemen bugün geri çekilmek istiyordu fakat Türklerin geri çekildiğini gören Ruslar taarruz ederek Kolordu’nun geriye kalan enkazını da tamamıyla imha edebilirlerdi. Rusları şiddetli taarruza geçmekten alıkoyan, Türk kuvvetlerini olduğundan çok daha fazla zannetmeleriydi. Enver Paşa bunun haricinde Alay sancaklarının düşman eline geçmemesi için Erzurum’a gönderilmesini emretti. Sancakları götürmek için görevlendirilen subaylar, sancakları bellerine sararak karanlıkta düşmanla tutulmuş tehlikeli yollardan refakatlerine verilen erlerle birlikte hareket ettiler ve düşmana yakalanmadan sancakları Erzurum’a ulaştırdılar.

Enver Paşa 2 Ocak sabah alacakaranlığında Kolordu’nun bulunduğu Divik’e hareket etmiştir. Kolordu’yu da denetledikten sonra, Kolordu’nun durumunun 9. Kolordu’nun farklı olmadığını görmüş ve 3 Ocak’ta, kendi kişisel gayretleri sonucunda toplanan kadar askerle Rusların Divik’e yapılan hücumları durdurulmuştur. 2 Ocak akşamı verdiği emirle 9. ve Kolordu’ları Sol Cenah Ordusu adıyla tek bir kumanda altında birleştirmiş ve Hafız Hakkı Bey’i Tuğgeneralliğe terfi ederek Sol Cenah Ordusu kumandanı olarak tayin etmiştir.

2 Ocak’ta er sayısı, Rusların devam eden taarruzları sebebiyle asker, 12 top ve 12 makineli tüfeğe inmiştir. Taarruzun ağırlığı Tümen üzerine yöneltildiği için 30 Aralık’ta askerden oluşan Tümen bugün askere düşmüştü. Soğuğun şiddetinden dolayı, elde bulunan birçok top, tüfek ve makineli tüfek donarak kullanılamaz hale gelmişti. Başlangıçta 58 top ve 23 makineli tüfekten, sadece topların bir kısmı muharebede kaybedilmesine rağmen, geriye sadece 12 top ve 12 top makineli tüfek kalmasının sebebi, top ve makineli tüfeklerin donarak kullanılamaz hale gelmesi sebebiyledir. 2 Ocak gecesi Kolordu mevcudu er ve subaya düştü.

Sarıkamış garnizonunu son olarak Derbentski Alayı ( Tümene bağlı) ile takviye edildi. Bu takviye ile birlikte 2 Ocak’ta Sarıkamış’ta savaşmaya uygun er sayısı 7 bin askere çıktı. Albay Bukretov’un 6 taburunda savaşa uygun er sayısı ’e inmişti. Tümen’in geri çekilmesinden dolayı muharebeye ara veren Dovgirt müfrezesinden de 3 tabur alınarak Bukretov’un müfrezesi takviye edilmiş ve ancak 3 Türkistan taburuyla birlikte 2 Ocak’ta Bardız Geçidini ele geçirebilmişti. Bardız yolunun 3 Türkistan taburuyla kapatılmasından sonra, 9. Kolordu kuzey yönü hariç her yerden sarılmış bulunuyordu.

3 Ocak günü 9. Kolordu için sakin geçti.

4 Ocak günü, 9. Kolordu inatçı bir direniş gösterdikten sonra Ruslara esir düştü. Rusların eline 80 er ve subay geçti. Bunların arasında 9. Kolordu kumandanı Ali İhsan Paşa, kurmay başkanı ve tümen kumandanları da vardı.

Kolordu[değiştir kaynağı değiştir]

Kuşatma planını Hasan İzzet Paşa hazırlamıştı. 19 Aralık’ta 3. Ordu kumandanlığını geçici olarak üzerine alan Enver Paşa Hasan İzzet Paşa’nın planını değiştirmeden ordu emri olarak yayımlamıştır. Sarıkamış Harekâtının planını içeren ordu emri:[14]

3 ncü Ordu Komutanlığı Köprüköy öğleden sonra

19 Aralık

22 Aralık günü için emir.

1. Düşman asıl kuvvetleri eski mevzisindedir.

2. Düşman asıl kuvvetlerini Kars istikametinden ayırarak Aras

Vadisi’ne doğru güneye atmak üzere 3 ncü Ordunun kuvvetlerinin tamamı ile

Oltu istikametinden düşmanın sağ kanadı gerilerine doğru ilerleyecektir.

3. Nizamiye 2 nci Süvari Tümeni piyade ve topçu ile takviye edildiği

hâlde düşmanın Aras Nehri güneyindeki kanadına taarruz edecek ve onun

dikkatini bu kanada çekecektir. [Bu hususta ayrıca talimat verilmiştir.]

4. 11 nci Kolordu kendi mevzisinde kalacak ve düşmanın dikkatini

çekmek için bütün cephede gösteri taarruzu yapacak, düşman bütün

kuvvetleri ile ilerlediği takdirde ilerlemesini durduracaktır. [11 nci Kolorduya

özel talimat verilmiştir.]

5. 9 ncu Kolordu en azından iki kol ile [sol kol Ekrek - Yeniköy

yolunda] yürüyecek hiç olmazsa Kızılkilise - İd yoluna varacaktır. Düşmanın

İd müfrezesinin doğuya doğru asıl kuvvetlerine katılmasına kesin surette

engel olacaktır.

6. 10 ncu Kolordu, bir tümeni ile İd’e, diğer iki tümeni ile Ardos’a

varacaktır. Her iki kol rastladıkları düşmana taarruz edecektir. Harekât

emredildiği gibi yapıldığı takdirde 23 Aralık günü, 9 ncu Kolordunun

Çatak - Petkir hattına ve 10 ncu Kolordunun Oltu yönüne doğru ilerlemesi ve

24 Aralıkta 9 ncu Kolordunun Kötek ve 10 ncu Kolordunun Bardız

istikametine yürümesi muhtemeldir.

7. Keşif bölgeleri: Süvari Tümeniyle 11 nci Kolordunun keşif

bölgesi sınırı Aras Nehri’dir…

8. Muhabere şekli hakkında ayrıca emir verilecektir.

9. Ordu karargâhı Köprüköy’dedir.

Başkomutan Vekili

Enver[15]

Harekât güçleri[değiştir

HABERLER

Adı Sarıkamış’tır, amma bu diyarda hiç sarı şey göremezsiniz. Ne sararmış insan yüzü, ne kararmış insan ruhu, göremezsiniz. Türk-Müslüman yeşili sever diye, yeşil murattır diye, Allah yeşili bol vermiştir, bu diyara…

Türk beyaza aşıktır diye, şehitler beyaz giyinir diye, yarı yılı hep beyazdır bu diyarın…

Türk toprağı, şehit kanı, kafir kanına doymuştur diye, çiçekleri al al, insanları sıcak kanlı ve sevecendir Sarıkamış’ın.

Ancak Sarıkamış denince Türk milletinin saf ve temiz gönlüne sanki hüzün damlayı veriyor. Çünkü o, sadece bir yönü ile değil, birçok yönü ile insanlarımızın gönlünde taht kurmuş, unutulmaz hatıraların acı, tatlı güzel bir sembolü haline gelmiştir.

Yine bazı görüntüler, söylentiler vardır ki halkımızı derinden yaralar. “Soğanlı Dağı” “Allahuekber Dağları” bu türdendir. Orada genç bir nesil yatmaktadır. Bir ölüm kalım savaşında vatanın kurtuluşu için toprağa girmeyi tercih eden eşsiz, sessiz ve kahraman bir ordu. O akıtılan kanlar ve canlar sayesinde toprağımız mukaddes bir hürriyete kavuşmuştur.

Sarıkamış çevre yolu üzerinde, Allahuekber’de, Soğanlı’da, Yukarı Sarıkamış’ta, Çermik’te, Bardız’da, Hamamlı’da, Turnagöl’de v.s. dikilen şehitlik abideleri Türk Tarihi’nin ve Sarıkamışlı’nın onur ve şeref abideleridir. “Cennet mekan olsun Sarıkamış dağlarında can veren şehitlerin…” diyor ve şehit sayısı hakkında bazı gerçekleri ifade etmek istiyorum.

Çok zor şartlar altında gerçekleştirilen Sarıkamış Harekâtı ile ilgili sorulara cevap verebilmek için tarihçiler bugüne kadar birçok araştırma ve çalışmalar yapmışlardır. Fakat ele alınan eseler ve çalışmalar, yanlı bakış açılarından kurtulamamıştır. Eldeki hatıralar, çoğunlukla şahsi savunma ve hırsın ötesine geçememiştir.

Sarıkamış Harekâtı üzerine yazılmış araştırmaya dayalı incelemelerin bir kısmı bu harekatı icra eden komutanları başarısızlığın tek müsebbibi göstererek infaz edici bir üslup kullanmışlardır.

Hiç kimse neden Sarıkamış diye sormayı akıllarına dahi getirmemişlerdir. Evet Sarıkamış için taarruz tanımlaması yapılır. Sarıkamış’ın kuşatılması şeklinde yapılan ihata planına bakılırsa taarruz denmesi doğaldır. Bu manada harekatı başlatan Osmanlı Orduları gibi görünür. Tanımsal bakış açısı ile bunlar doğru ifadelerdir. Fakat harekât öncesi bölge analiz edildiğinde meselenin direkt vatan savunması olduğu ortaya çıkar. Harekâtın asıl gayesi bölgeyi Rus ve Ermeni zulmünde kurtarma çabasıdır. Dahası yok mudur? Elbette ulaşılan hedeflerin beraberinde yeni hedefleri getirmesi gayet doğaldır. Ancak öncelikli hedef bölgenin içinde bulunduğu durumdur.

Peki neden Sarıkamış? Çünkü Sarıkamış, o tarihlerde nüfusu beş bini bulmayan küçük bir kasabadır. Yönünü güneye çevirmiş Ruslar için Sarıkamış kilit noktasıdır. Rusların silah, cephane, gıda gibi iaşe imkanlarını sağlandığı lojistik merkezdir. Daha da önemlisi Rusların Tiflis ile bağlantı noktasıdır. Tiflis’ten kalkan bir tren, rahatlıkla Sarıkamış’a gelebilmektedir. Bu nedenle Rusların Garnizon komutanlığının merkezini teşkil etmekte idi.

Tabii ki bu stratejik özellikler Ruslar için olduğu gibi Türk Ordusu için de fayda sağlayacaktır. Özellikle iaşe konusunda sıkıntı yaşayan Türk Ordusu için Sarıkamış, bir nefes kaynağıdır. Ama esas boyutu manevi yanıdır. Bu özellik dünya savaşına girişte de kendini göstermiştir. Vatan denilen topraklar işgal altındadır. Yaklaşık 40 yıl bölgede ezan sesi duyulmuyordu. Ermeni çeteleri bölgede terör estirmekte idiler. Harekâtın, bölge halkı tarafından büyük bir istek ve kabul görmesinin en önemli nedeni Rus ve Ermeni zulmünden kurtulmak idi.

Sarıkamış harekatına ilişkin konuşulan en önemli hususlardan biri de kaç şehit verildiğidir. Öncelikle belirtelim ki şehit sayısı 90 bin ve ya 90 binin aşağısında bir rakamda olsa Sarıkamış Harekatının önemi ve anlamı azalmayacaktır. Sarıkamış’ta bir vatan müdafaası yaşandı. Şehit sayısı üzerinde reklam yapmak yada siyaset yapmak şehitlerimizi incitmekten başka bir şey değildir. Hatta harekata katılan Mehmetçiğe “kurşun dahi atmadan” gelen bir ölümü reva görmek en basit ifade ile cehalettir. Bu cehalet olarak kabul edilmeyecekse net ifade ile şehide ihanettir.

Şunu da belirtelim ki zayiat ile ölümün aynı anlamda ele alınmaması gerekir. Zayiat denildiğinde yaşanan bütün kayıplar kastedilir. Bunun içine hasta, yaralı, esir, kayıp vb. dahildir. Zayiat 60 bin denildiği zaman 60 bin şehit algılanmamalıdır. Burada zikredilen sayı toplam kaybı ifade eder.

Sarıkamış Harekâtını, 3. Ordu yürütmüştür. 3. Orduya bağlı 4 Kolordu mevcuttur. Sarıkamış Harekâtı’na 9, 10 ve Kolordular katılmıştır. 9. Kolordu, 17, 28, Tümenlerden, Kolordu, 30, 31 ve Tümenlerden, Kolordu ise 18, 33 ve Tümenlerden oluşuyordu.

Kolordu ise Tümen, 2. Nizamiye Süvari Tümeni, Erzurum Müstahkem Mevki Komutanlığı, 1. 2. 3. 4. İhtiyat Süvari Tümenleri ve Van Bağımsız İhtiyat Süvari Tugayından oluşuyordu. 3. Ordu, İfade edilen tüm kısımlarıyla beraber kişiden oluşuyordu. Muharip gücü ise kişiydi. Yani harekata katılan yaklaşık 76 bin kişidir. Bu verilerden sonra şehit sayısı kaçtır? Sorusuna verilecek ilk cevap 90 bin olmadığı ve olamayacağıdır.

15 Şubat tarihinde orduda yapılan sayımda 42 bin askerin sağ kaldığı tespit ediliyor. Toplam şehidimiz 23 bindir. Donma olayı Erzurum’un Şenkaya ilçesine bağlı Bardız Köyü’nden Sarıkamış’a hareket eden 25 bin kişilik piyade birliğinde gerçekleşiyor. Bunlardan 10 bininin Sarıkamış’a ulaştığı kesindir. Donma olayı 3. Ordunun tamamında olmadığı da kesindir. Ancak olayı öyle abartılı gösteriyorlar ki, sanki ordumuz hiçbir kahramanlık göstermemiş gibi…. Oysa Türk ordusu Sarıkamış’ı iki defa ele geçiriyor, siper savaşları, süngü savaşları yapılıyor. Bu arada çatı altı barınak olmadığı halde bu kahramanlıklar yapılıyor. Ruslar paniğe kapılıyorlar. Rus generali Maslowsky bir at arabası ile kaçmaya çalışıyor. Bu olaylar neden ifade edilmiyor.

Rus Generali Maslowsky de şehit sayısını 23 bin olarak ifade etmiştir. Maslowsky’e göre Türk ordusundan 5 bin esir alınmıştır. Düşman dediğimiz Rus Generali 90 bin sayısını ifade etmediği halde biz kendi tarihimize nasıl bir yalan rakamı katarak kendimizi düşman karşısında yenilgimizi yüksek bir rakamla göstermeye çalışıyoruz.

Genelkurmay Başkanlığı Harp Encümeninin Harekat ile ilgili gerçek rakamları kayıt altındadır. Bu kayıtlara göre Sarıkamış’ta 23 bini cephede, 12 bini de savaş hatları gerisinde toplamda 35 bin şehit verilmiştir. 7 bin askerimiz esir düşmüş, 17 bin askerimiz hasta ve yaralı olarak cepheden ayrılmıştır. Genelkurmay bu verileri 60 bin zayiat şeklinde açıklamaktadır.

Evet, şehit sayısı kaç olursa olsun bir vatan müdafaası yapılmıştır. Şehitlerimizin biri de bini de birdir. Bilmeden ahkam kesilmenin, yakından uzaktan şehitle alakası olmayan, yalan yanlış açıklamalarla, hatta tarihçi olmadan, yada tarihçi olup da konuya vakıf olmayan, olayı biliyormuş gibi lanse etmeye çalışmak yada oturumlarla, panellerle, belgesellerle kamuoyuna sunmak veya sunmaya çalışmak önce Allah katında büyük bir günah olduğu gibi şehitlere de saygısızlık tarihe de ihanettir.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir