GİRİŞ
Boyun kitlelerinin ayırıcı tanısı çok geniş bir hastalıklar spektrumunun tanısı ve tedavisi konusunda detaylı bir bilgi sahibi olmayı gerektirir. Boyunda kitle ile başvuran hastalara tanısal yaklaşımda amaç mümkün olduğu kadar çabuk ve doğru bir tanıya ulaşmak ve bunu yaparken de hastaya zarar vermemektir.
Ülkemizde ne yazık ki boyun kitlelerine yaklaşım konusunda birçok yanlış uygulamalar vardır. Bu hastalar KBB hekimlerine genellikle metastatik yassı epitel hücreli karsinoma tanılı bir biopsi raporu ile başvururlar. Yurtdışında çok uzun yıllar önce terkedilen ‘boyun kitlesinden hemen biopsi alma’ alışkanlığı maalesef ülkemizde halen çok yaygındır. Gene çok sık yapılan bir başka yanlış, boyunda kitle ile başvuran hastalara haftalar süren antibiyoterapiler verilmesi, aradan birkaç ay geçtikten sonra kitlenin kaybolmaması ve sıklıkla da büyümesi üzerine (neredeyse iş işten geçtikten sonra) hastanın KBB hekimine refere edilmesidir.
Oysa boyunda kitle yakınması ile başvuran hastalar ilk olarak KBB hekimine refere edilmeli, bu hastaların ayrıntılı baş-boyun muayenesi, ileri tetkikleri, İİAB ve gerekirse açık biopsileri tamamlandıktan sonra, başka disiplinleri ilgilendiren bir hastalıkları varsa, KBB hekimi tarafından yönlendirilmeleri yapılmalıdır. Bu yaklaşımın gerekliliği şu nedenlere dayanır:
Boyun kitleleri etyolojilerine göre 4 ana grupta toplanabilir:
İnflamatuar hastalıklar boyundaki lenf nodlarını ya da diğer organ veya dokuları etkileyebilirler. Bu hastalıklar enfeksiyöz olabildikleri gibi sarkoidoz, yabancı cisim reaksiyonu, depo hastalıkları gibi non-enfeksiyöz nedenlerden de kaynaklanabilir. İnflamatuar hastalıklar akut veya kronik bir seyir gösterebilir.
Boyundaki inflamatuar kitleler genellikle şu nedenlerle ortaya çıkar:
Doğumdan beri var olan veya hayatın herhangi bir döneminde ortaya çıkan, genellikle kistik karakterde kitlelerdir. Tiroglossal ductus kistleri, brankial kleft kistleri, dermoid kistler, sebase kistler, lenfanjiomlar, hemanjiomlar, laringosel, Zenker divertikülü, ektopik tiroid dokusu gibi kitleler bu grupta yer alır.
Etyopatogenezlerindeki endokrinolojik olaylar nedeniyle bu hastalıkları ayrı bir grup olarak ele almak gerekir.
TANISAL YAKLAŞIM
Boyun kitlesi ile başvuran hastanın yaşı, kitlenin muhtemel nedeni konusunda bir tahmin yapılmasına yardımcı olabilecek ilk önemli kriterdir. yaş arası pediatrik, yaş arası genç erişkin, 40 yaş üstü geç erişkin yaş grubu olarak kabul edilir. Bu yaş gruplarına göre konjenital/gelişimsel, inflamatuar ve neoplastik olayların dağılımları farklılıklar gösterir. Pediatrik yaş grubundaki boyun kitlelerinin en sık nedeni inflamatuar hastalıklardır. Bunu sırasıyla konjenital/gelişimsel kitleler ve neoplastik olaylar takip eder. Ancak çocuklardaki neoplastik hastalıkların çoğu maligndir, benign tümörlere daha az rastlanır. yaş arasındaki genç erişkin grubunda da en sık inflamatuar, daha sonra sırasıyla konjenital/gelişimsel ve neoplastik kitleler görülüfunduszeue.infoç erişkinlerdeki neoplastik kitlelerin çoğu benigndir. 40 yaşın üzerindeki geç erişkin grubunda ise kitlenin etyolojisi sıklıkla neoplastik ve funduszeue.info sırasıyla inflamatuar ve konjenital/gelişimsel kitleler takip eder.
Boyun kitlelerinin yerleşimi etyolojik nedene göre belirli bir dağılım gösterir. Boyun, belli anatomik yapılara göre birtakım kompartmanlara ayrılmıştır;
Kitlenin lokalizasyonu konjenital/gelişimsel hastalıklar ve primer kitleler ile inflamatuar/metastatik lenf nodlarının ayırımının yapılmasına da yardımcı olur.Örneğin boyun hattındaki bir kitlenin metastatik olma ihtimali son derece düşüktür, oysa juguler zincir boyunca veya posterior trigonda yerleşimli kitleler sıklıkla maligndir. Bu kompartmanlara göre sık görülen boyun kitlelerinin dağılımı aşağıda özetlenmiştir:
Orta hat ve anterior servikal kompartman | Anterior servikal üçgen | Posterior servikal üçgen | Submandibuler üçgen | |
Konjenital/ Gelişimsel | Tiroglossal ductus kisti Dermoid kist Zenker divertikülü | Brankial kist Timik kist Laringosel | Lenfanjioma | Kistik higroma Hemanjioma |
İnflamatuar | Lenfadenit | Lenfadenit Granülomatöz lenfadenit | Lenfadenit Granülomatöz lenfadenit | Lenfadenit Sialadenit |
Neoplastik | Tiroid kanserleri Lenfoma | Benign primer tümörler (carotid body, glomus, hemanjioma, nörilemmoma, benign tükrük bezi tümörleri) Malign primer tümörler (tükrük bezi tümörleri) Lenfoma Metastatik tümörler (Epidermoid karsinom, AdenoCa., melanoma) | Lenfoma Metastatik tümörler | Benign tükrük bezi tümörleri Malign tükrük bezi tümörleri Metastatik tümörler |
Baş-boyun bölgesinin lenfatik dolaşımı son derece düzenli ve öngörülebilen bir yapılanma gösterir. Bu nedenle inflamatuar veya metastatik lenf nodlarının yerleşim yerine göre enfeksiyon odağı ya da primer tümörün lokalizasyonu da tahmin edilebilir.
Kitlenin ortaya çıkış zamanı, büyüme hızı, ağrılı olup olmadığı, ateş, boğaz ağrısı, ses kısıklığı, yutma güçlüğü gibi eşlik eden lokal semptomlar olup olmadığı, hastanın alkol ve sigara alışkanlıkları soruşturulmalıdır. Bir süre önce baş-boyun bölgesinden herhangi bir cilt lezyonu eksizyonu uygulanıp uygulanmadığı mutlaka soruşturulmalıdır. Kitlenin baş-boyun bölgesi ile ilişkisinin araştırıldığı bu soruşturmadan sonra mutlaka sistemik hastalıklara yönelik ateş, kilo kaybı, eklem ağrıları, öksürük gibi semptomlar araştırılmalı, vücudunun başka yerinde şişlik (lenfadenopati) olup olmadığı, hastanın tanı konmuş veya tedavi gördüğü başka bir hastalığı olup olmadığı öğrenilmelidir.
Boyun kitlelerinin evalüasyonunda en önemli basamak fizik muayenedir. Daha önceden de belirtildiği gibi yalnızca ayrıntılı KBB muayenesi ile boyun kitlelerinin birçoğunun nedeni bulunabilir ya da en azından muhtemel nedenlerden bazıları ekarte edilebilir.
Fizik muayenede kitlenin yerleşim yeri, şekli ve büyüklüğü, mobilitesi, kıvamı, pulsasyonu, üzerindeki cildin rengi ve ısısı, ağrılı olup olmadığı değerlendirilmelidir.
Ayrıntılı bir baş-boyun muayenesi tanısal yaklaşımın en önemli basamağıdır. Muayene, kitlenin lokalizasyonunun, anatomik lenfatik drenaj sahalarına veya konjenital/gelişimsel kitlelerin gelişme sahalarına göre belirlenmesine yardımcı olur. Kitlenin büyüklüğünü, çevre yapılarla ilişkisini, kıvamını, pulsasyon veya üfürüm varlığını gösterir.
Hekim yalnızca kitlenin muayenesine yoğunlaşmamalı, tam bir KBB muayenesini hiçbir koşulda ihmal etmemelidir. Ayrıntılı KBB muayeyenesinden kastedilen kulakların, nazal kavitelerin, oral kavitenin, orofarinks, nazofarinks, hipofarinks ve larinksin, skalp ve yüz cildinin ve tiroidin, boyun palpasyonu ile birlikte değerlendirilmesidir. Tüm mukozal yüzeyler aynalar kullanılarak ayrıntılı olarak değerlendirilmeli, özellikle nazofarinksin endoskopik incelemesi rutin olarak uygulanmalıdıfunduszeue.infoaki kitlenin lokalizasyonuna göre muhtemel pirimer tümör sahalarındaki en küçük mukozal değişiklikler bile dikkate alınmalıdır. Muayene yalnızca inspeksiyona dayanmamalı, mümkün olan tüm sahaların palpasyonu yapılmalıdır. Ayrıntılı bir muayene ile asemptomatik primerlerin büyük çoğunluğu saptanabilir. “Bu değerlendirmeleri yapabilme kapasitesi nedeniyle KBB hekimleri baş-boyun kitlelerinin uzmanı konumundadırlar.”
Anamnez ve fizik muayene bulguları sistemik lenfadenopatiye neden olabilecek lenfoma, sarkoidoz, HIV enfeksiyonu, vs. gibi hastalıkları destekliyorsa mutlaka sistemik muayene de yapılmalıdır. Bu durumda, tanısal yaklaşımı aksatmayacak şekilde Medikal Onkoloji, Hematoloji ya da Enfeksiyon Hastalıkları konsültasyonları istenmesi uygundur.
Ayrıntılı anamnez alınmadan, tam fizik muayene ve endoskopi yapılmadan hiçbir tanısal test istenmemelidir. Tanıya yardımcı testler istenirken fizik muayene bulguları doğrultusunda en muhtemel tanılara yönelik testler istenmeli, malign hastalık ihtimali her zaman göz önünde bulundurularak gereksiz yere zaman kaybettirecek işlemlerden kaçınılmalıdıfunduszeue.infoç tüm olası hastalıklara yönelik araştırma yapmak değil, en kısa yoldan doğru tanıya ulaşmak olmalıdır.
TANISAL YAKLAŞIM
(ÖZET)
Hastanın yaşı ve kitlenin lokalizasyonu saptandıktan sonra ayrıntılı anamnez ve muayeneyi takiben tüm hastalardan tam kan sayımı, sedimantasyon, PA akciğer grafisi (ve Water’s grafi) istenmelidir.
Bu aşamada aşağıdaki gibi bir tanısal algoritma kullanılabilir:
TANISI BELLİ OLMAYAN KİTLEYE YAKLAŞIM
“(PRİMERİ BİLİNMEYEN BOYUN KİTLESİ)”
Anamnez, ayrıntılı fizik muayene ve rutin diagnostik testler ile tanı konulamayan her kitle, özellikle de boyundaki lenfatik akım paternlerine uyan bir lokalizasyondaki unilateral ve asemptomatik kitleler metastatik kabul edilmelidir. Bu durumda amaç öncelikle benign / malign ayırımını yapmak olmalıdır. Bu ayırım yapıldıktan sonra benign kitlelerde ayrıntılı tetkik ile tanı kesinleştirilmeli, malign kitlelerde bir an önce histopatolojik tanı sağlanarak kitlenin tedavisine başlanmalıdır.
Primeri bilinmeyen boyun kitlelerine yaklaşım aşağıda özetlenmiştir:
a) Ayrıntılı Baş-Boyun Muayenesi:
Ön incelemeler sonucunda primeri bilinmeyen boyun kitlesi ön tanısı alan her hastaya ikinci bir detaylı muayene uygulanmalıdır. Bu muayenede oral kavite, nazofarinks, hipofarinks, larinks, tiroid, tükrük bezleri ve baş-yüz cildi ayrıntılı olarak tekrar değerlendirilmeli, tüm mukozal yüzeyler endoskopik olarak incelenmeli, bu sahalarda şüpheli bir saha görülürse biopsi alınmalıdır.
Boyun kitlesi ile başvuran tüm hastalara rutin olarak PA akciğer grafisi uygulanmalıdır. Direkt sinüs grafileri ile okült bir primer tümörün yakalanma ihtimali çok düşüktür. Ancak hem zaman kaybına neden olmayacağından, hem de hastaya ek bir morbidite getirmeyeceğinden, direkt sinüs grafileri PA akciğer grafisi ile birlikte rutin olarak uygulanabilir. Baryumlu ösefagus grafileri genellikle okült primerlerin saptanmasında faydalı değildir, bu filmlerde ancak ileri evre tümörlerde ortaya çıkar.
CT ve MRI görüntüleme yöntemleri içinde en yararlı olanlarıdır. Ancak patolojinin ayırıcı tanısındaki büyük yararlarına rağmen maliyet yüksekliği rutin olarak kullanımlarını sınırlamaktadır. US bu tetkiklere alternatif olmasa da hem düşük maliyeti, hem daha önce belirtilen yararları, hem de çabuk uygulanabilen non-invaziv bir tetkik olması nedeniyle bu aşamada kullanılabilir.
Ayrıntılı fizik muayene, endoskopi ve direkt grafiler sonucunda bir tanıya ulaşılamamışsa kitleye İİAB uygulanmalıdır. Deneyimli ellerde İİAB’nin tanısal doğruluğu %95’e kadar yükselmektedir. Tümör hücrelerinin implantasyonu İİAB’nden çekinilmesinin en önde gelen nedenidir, ancak %’ten daha düşük olan bu oran İİAB’nin yararları yanında kolaylıkla ihmal edilebilir bir düzeydedir.
İİAB ile boyundaki inflamatuar, konjenital/gelişimsel ve neoplastik kitlelerin ayırıcı tanısı yapılabilir, kitlenin kistik mi solid mi olduğu anlaşılabilir, neoplastik lezyonların benign-malign ayırımı yapılabilir, ve hepsinden daha önemlisi histopatolojik tanı büyük ihtimalle konulabilir.
İİAB’nin sonucu tanısal yaklaşımın bundan sonra nasıl devam edeceğini belirler.
İİAB sonucunda metastatik karsinom tanısı konulan ve bu aşamaya kadar primer tümör bulunamayan hastalara genel anestezi altında tekrar muayene ve panendoskopi uygulanır. Öncelikle palpe edilebilen tüm sahalar, özellikle dil corpusu, dilkökü ve tonsiller palpe edilip submukozal bir kitle araştırılır. Daha sonra nazofaringoskopi, direkt laringoskpi, ösefagoskopi ve bronkoskopi uygulanır. Bu muayeneler sırasında şüpheli tüm sahalardan biopsi alınır. Eğer hiçbir mukozal anormallik saptanamazsa kitlenin boyundaki yerleşimi ve lenfatik drenaj gözönünde bulundurularak “yönlendirilmiş” biopsiler alınır. Bu biopsiler okült primerlerin en sık yerleştiği yerler olan Rosenmüller fossalar, dilkökü, piriform sinüsler ve tonsillerden alınmalıdır. Tonsil biosisi ipsilateral tonsillektomi yoluyla yapılır.
Genellikle panendoskopi ile aynı seansta uygulanır. Panendoskopi ve kör biopsiler ile primer tümör bulunamazsa eksizyonel biopsi uygulanır. Gerekirse boyun disseksiyonu da uygulanacağı gözönünde bulundurularak insizyon boyun disseksiyonu için uygun bir şekilde yapılmalıdır. Eksizyonel biopsi ile çıkarılan lenf nodundan frozen section çalışılır. Sonuç yassı epitel hücreli karsinom veya melanoma olarak rapor edilirse boyun disseksiyonu uygulanır. Eğer patolog kitlenin histopatolojisi konusunda karar veremezse insizyon kapatılarak boyun disseksiyonu kalıcı rapor çıkana kadar ertelenir.
Burada bahsedilen algoritma uygulandığında, boyun kitlesi ile başvuran hastaların %95’inde neden bulunabilir, yalnızca %5’inde eksizyonel biopsi sonrasında da primer bulunamaz.
Yassı epitel hücreli karsinoma: Primeri bulunamayan yassı epitel hücreli karsinom metastazlarının tedavisi cerrahi (boyun disseksiyonu) ve sonrasında radyoterapidir. Supraklavikuler yerleşimli metastatik lenf nodlarında primerin klavikula altında yerleşik olma ihtimalinin yüksekliğinden dolayı boyundisseksiyonu önerilmemektedir. Ancak boyunun diğer bölgelerindeki metastatik lenf nodları için genellikle boyun disseksiyonu önerilir.
Post-operatif dönemde radyoterapi uygulanması genel olarak kabul edilmiştir. Radyoterapi sahasının sınırları konusunda fikir ayrılıkları olmasına rağmen genellikle kabul edilen boyunun her iki tarafının, nazofarinksten hipofarinkse kadar tüm baş-boyun mukozası ile birlikte ışınlanmasıdır. Bu uygulama ile rekürrens oranlarının, radyoterapi uygulanmamış olanlara göre yarı yarıya azaltıldığı bildirilmiştir.
Adenokarsinoma: AdenoCa. metastazı içeren lenf nodları genellikle supraklavikuler yerleşimlidir ve primer genellikle akciğerde veya diafram altındadır. Bu hastalarda yalnızca çok hacimli kitlelerde veya kitleye bağlı bası bulguları varlığında boyun disseksiyonu önerilebilir. Primeri bulunamayan servikal AdenoCa. metastazlarında önerilen tedavi radyoterapi ve kemoterapi kombinasyonudur. Primerin bulunmasına yönelik bronkoskopi, bronş lavajı, CT, Baryumlu ösefagus grafileri, IVP, ERCP, kolonoskopi gibi tetkikler, spesifik semptomlar yoksa, pek bilgi sağlamaz.
Primer tümörün tükrük bezi veya tiroidde olma ihtimalinin yüksek olduğu üst veya orta juguler yerleşimli AdenoCa. metastazlarında boyun disseksiyonu uygulanabilir.
SUPRAKLAVİKULER METASTATİK KİTLELER:
Metastatik kitle (histopatolojisinden bağımsız olarak) supraklavikuler yerleşimli ise (Virchow nodülü), kitlenin klavikula hatta diafram altı bir primerin metastazı olma ihtimali yüksektir. Bu durumda tüm gastrointestinal sistem, trakeobronşial ağaç, meme, genitoüriner sistem ve tiroid primer tümör kaynağı olarak akılda tutulmalıdır. Supraklavikuler metastazlarda yalnızca ayrıntılı sistemik muayene, daha sonra belirgin bir primer saptanamazsa eksizyonel biopsi ve bunu takiben histopatolojik tanıya uygun muhtemel primere yönelik ayrıntılı araştırma önerilmektedir.
TANISI BİLİNMEYEN KİTLEYE YAKLAŞIM
(PRİMERİ BİLİNMEYEN BOYUN KİTLESİ)
(ÖZET)
REFERANSLAR
ÇALIŞMALAR
, Colletier PJ, MD Anderson Cancer Center
, Nguyen C, Montreal-Kanada
, Reiter ER, Massachusets
, Lapeyre M, Fransa
, Reddy SP, Chicago
Uygun tedaviden önce biopsi alınmış | Uygun tedavi sırasında biopsi alınmış | Biopsi alınmamış | |
Yara nekrozu
| % | % | % |
Rejyonel boyun rekürrensi
| % | % | % |
Uzak metastaz | % | % | % |
McGuirt WF, McCabe BF,
Orta hat ve anterior servikal kompartman | Anterior servikal üçgen | Posterior servikal üçgen | Submandibuler üçgen |
Konjenital/ Gelişimsel | Tiroglossal ductus kisti Dermoid kist Zenker divertikülü | Brankial kist Timik kist Laringosel |
LenfanjiomaKistik higroma
HemanjiomaİnflamatuarLenfadenitLenfadenit
Granülomatöz lenfadenitLenfadenit
Granülomatöz lenfadenitLenfadenit
Sialadenit
NeoplastikTiroid kanserleri
LenfomaBenign primer tümörler
(carotid body, glomus, hemanjioma, nörilemmoma, benign tükrük bezi tümörleri)
Malign primer tümörler (tükrük bezi tümörleri)
Lenfoma
Metastatik tümörler (Epidermoid karsinom, AdenoCa., melanoma)Lenfoma
Metastatik tümörlerBenign tükrük bezi tümörleri
Malign tükrük bezi tümörleri
Metastatik tümörler
İSTANBUL (AA) - Medical Point Gaziantep Hastanesi Kulak Burun ve Boğaz Uzmanı Doç. Dr. Aylin Gül, boyun bölgesinde oluşan şişliklerin hem çocuklarda hem de yetişkinlerde görülebildiğini, bu şişliklerin basit bir enfeksiyon sonucunda oluşabileceği gibi bazen de ciddi hastalıkların bulgusu olabileceğini bildirdi.
Medical Point Gaziantep Hastanesi'nden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Gül, boyunda oluşan şişliklerin en yaygın sebebinin lenf bezlerinin büyümesi olduğunu vurguladı.
Gül, 'Normalde boynumuzda lenf bezleri vardır. Ancak bu lenf bezleri ele gelmez ve dışarıdan belli olmaz. Lenf bezlerinde büyümenin nedeni sıklıkla enfeksiyonlardır. Enfeksiyon, boyun bölgesine direkt yerleşerek şişlik ortaya çıkarabileceği gibi diş, ağız veya bademcik gibi baş ve boğaz bölgesinde yerleşip hastalık yaptıktan sonra boyun lenf bezlerine yayılarak dolaylı olarak da boyun şişliği oluşturabilir. Bunlar genelde ağrılı olup hızlı büyüme göstermiş ve sayıca birden fazla olabilirler. Tükürük bezleri, tiroid bezi, gırtlak, boyundaki kas dokusu ve diğer dokulara ait kistler, iyi huylu tümörler ile bazı doğuştan gelen problemlerin sonradan ortaya çıkmasına bağlı hastalıklar da boyunda şişlik yapabilir.' ifadelerini kullandı.
Doğumsal kaynaklı kistlerin de boyundaki şişliklerin bir diğer nedeni olduğunu vurgulayan Gül, 'Bu kistler sıklıkla ağrısız, üzerinde ısı artışı ve renk değişikliği olmayan, uzun süre boyutunda değişiklik olmayan şişlikler şeklinde karşımıza çıkar. Baş boyun bölgesindeki lenf bezleri eğer kötü huylu bir tümörün bu bölgeye yayılmasına bağlı olarak büyümüşse ya da kitlenin kendisi bu bölgedeki dokuların kötü huylu hastalıklarına bağlı ise şişlik sıklıkla sert, yapışık tarzda olabilir.' değerlendirmesinde bulundu.
Gül, boyun bölgesinde oluşan şişliklerin hem çocuklarda hem de yetişkinlerde görülebildiğini, bu şişliklerin basit bir enfeksiyon sonucunda oluşabileceği gibi bazen de ciddi hastalıkların bulgusu olabileceğini bildirdi.
- 'Kötü huylu tümörler akılda tutulmalı'
Aylin Gül, boyundaki şişlikler fark edildiğinde mutlaka uzman bir hekime gidilmesi gerektiğini, çocukların boynundaki şişliklerin ön planda enfeksiyona bağlı lenf bezi büyümeleri olduğunu, ileri yaşta görülen ve hızlı büyüme gösteren boyun şişliklerinde ise mutlaka kötü huylu tümörlerin akılda tutulması gerektiğini belirtti.
Şişliğin her zaman kesin nedeninin ilk muayenede tespit edilmeyebileceğini aktaran Gül, şunları kaydetti:
'Bu durumda şişliğin ne zamandır olduğu, eşlik eden başka bulguların olup olmadığı, hastanın yaşı, vücudun başka bölgelerinde de benzer şişliklerin olup olmaması tanıda oldukça yardımcıdır. Kulak burun boğaz hekimince ayrıntılı bir muayene ve endoskopik muayenelerin ardından tanıda yardımcı olması amacıyla kan tetkiklerinin yanı sıra ultrasonografik incelemeler, bilgisayarlı tomografi ve magnetik rezonans inceleme gibi görüntüleme yöntemleri kullanılabilir. Bazen bu tetkikler neticesinde kesin tanıya ulaşılamaz ve boyundaki şişlikten ince bir iğne ile sıvı alınıp bu sıvının patolojiye gönderilmesi gerekebilir.'
Gül, tedavinin sıklıkla şişliğin neden kaynaklandığına göre belirlendiğini, bölgedeki iltihaplara bağlı lenf bezi büyümelerinde sıklıkla ilaç tedavileri ve antibiyotiklerin yeterli olduğunu belirterek, ' günlük antibiyotik kullanımı yeterli olmakla beraber lenf bezinin tamamen kaybolması hafta sürebilir. İlaçlarla düzelmeyen boyundaki şişlik, kitle ve iyi huylu tümörler ameliyatla çıkarılarak tedavi edilir. Eğer bu şişlik doğumsal kistik bir kitle ise tedavisi sıklıkla cerrahi olarak kitlenin çıkarılmasıdır. Yapılan incelemeler neticesinde lenf bezi büyümesinin baş boyun bölgesi yerleşimli kötü huylu bir tümör kaynaklı olduğu tespit edilmiş ise bu bölgeyi ve boyundaki diğer lenf bezlerinin de çıkarılmasını içerecek cerrahi bir tedavi gerekebilir. Ek olarak, hastanın sonrasında radyoterapi-kemoterapi alması gerekebilir.' ifadelerini kullandı.
Ne olabilir?
Boyunda şişlik son derece yaygın bir durumdur. Boyunda karşınıza çıkan şişlik enfeksiyona bağlı olarak büyümüş bir lenf bezesine, doğumsal kaynaklı kistik bir kitleye ve bu kitlenin aniden büyümesine, baş boyun bölgesinde yerleşmiş kötü huylu tümörlerin buradaki lenf bezelerine yayılmasına, lenf bezlerini tutan iyi veya kötü huylu hastalıklara bağlı olarak olabilir.
Kanser olma ihtimalleri bulunmakla beraber özellikle çocuklar ve genç yetişkinlerde boyun kitlelerinin büyük çoğunluğu kanser değildir.
Bir boyun şişliğinin en olası nedeni lenf düğümü olarak bilinen lenf bezlerinin enfeksiyonu yani iltihaplanmasıdır. Normalde boyun bölgesinde çok sayıda lenf bezi olmasına rağmen bunlar ele gelmezler. Ancak lenf düğümlerinin kendilerinin veya baş boyun bölgesindeki diğer bölgelerdeki enfeksiyonların (Soğuk algınlığı, tonsillit, göğüs enfeksiyonları, kulak enfeksiyonları, diş enfeksiyonları ve apse, cilt enfeksiyonları, su çiçeği, uçuk, HİV vb.) sonucunda boyunda ağrılı, hızlı büyüme gösteren şişlik yaparlar.
Bunun dışında tükürük bezi hastalıklarında, boyundaki ana damarların hastalıklarında, baş boyun bölgesinin iyi huylu ve huylu tümörlerinde, gelişimsel bozukluklarda, tiroit bezi hastalıklarında da boyunda şişlik oluşabilir.
Endişelenmeli miyim?
Çocukluk yaş grubunda boyun kitlelerinde ön planda enfeksiyona bağlı lenf bezi büyümeleri akla gelir. İleri yaşta görülen ve hızlı büyüme gösteren boyun kitlelerin de ise mutlaka kötü huylu tümörler akılda tutulmalıdır.
Boyundaki şişlikte endişelenecek bir şey olmadığından emin olmak için tek yol doktoru ziyaret edip her şeyi kontrol altına almaktır. Çok yaygın bir kural olarak, yumuşak ise, daha az endişe verici bir nedeni olması muhtemeldir. Aynı zamanda kendi başına kaybolursa yine daha az ciddi bir şey olması muhtemeldir. Kırmızı ya da ağrılı ise, bir enfeksiyon olabilir ve antibiyotik gerekebilir. Boyun şişliklerinin en endişe verici türleri çok sert, katı ve yavaş yavaş büyüme eğilimindedirler. Genelde boyundaki şişlikler için doktorunuza görmeniz gerekir, ama aşağıdaki belirtilerden herhangi biri varsa o zaman en kısa zamanda doktorunuza başvurunuz:
Şişkinlik nereden gelmiş olabilir?
Şişlikler boynunuzun dış yüzeyinden yani cildiniz ya da cilt altında bir alandan ortaya çıkabilir. En sık:
Doktor ne yapacak?
İlk olarak doktor şişlik hakkında biraz daha fazla bilgi isteyecektir. Size şu gibi sorular sorulacaktır:
Sonrasında boyun şişliği için muayene yapılacaktır.
Herhangi bir teste ihtiyacım olacak mı?
Doktorunuz daha sonra muayenede ne bulduklarına ve şişliğin nerede olduğuna bağlı olarak bazı testler önerebilir. Kan testleri yararlı olabilir (tiroit fonksiyonlarını kontrol etmek için, lenfoma veya lösemi gibi kan ile ilgili kanserleri dışlamak için) Ultrason yapılması şişliğin doğasını anlamada genellikle yararlı bir testtir. Diğer tetkik türleri de kullanılabilir.
Boyun şişlikleri nasıl tedavi edilir?
Nedenine bağlı olarak tedavi değişkenlik göstermektedir. Reaktif lenf düğümleri, ilk etapta kendilerine neden olan durum düzeldiklerinden herhangi bir tedaviye ihtiyaç duymazlar. Genelde şişliğe neden olan durum tedavi edilir. Örneğin, yetersiz çalışan bir tiroid bezi, yerine tiroid hormonu olan tiroksin ile tedavi edilir. Tükürük kanallarındaki taşlar çıkarılabilir, tıkanıklık giderilir ve şişlikten kurtulur. Apse gibi enfeksiyonlar antibiyotiklerle tedavi edilebilir. Bazı şişlikler onları çıkarmak için bir operasyona ihtiyaç duyabilir. Örneğin deri tümörleri veya büyük lipomlar. (Herhangi bir rahatsızlığa neden olmayan küçük lipomların mutlaka alınması gerekmez.) Kemoterapi genellikle lenfoma ve lösemiler gibi kanla ilişkili kanserleri tedavi etmek için kullanılır.
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası