Hazine
Bilinmiyor
Zeki Demirkubuzun, sinemasına eklemiş olduğu on birinci filmi Kor bir kadının hayatı üzerinden aktarılan nedensizliğin, tesadüfi ışıklar ve gölgelerin hikayesi. Filmin ana merkezinde iki erkek hırsı ve bir kadın sessizliğini görüyoruz. Emine kocası tarafından terk edilmiş olsa da bunu kabullenmeyen ve kocasının iş için Romanyaya gittiğini ve başına bir şey geldiği için ondan haber alamadığına kendini inandırmış bir kadındır. Öyle ki, insanlara kocası hakkında keskin çizgileri olan bilgiler vermez, evinin dört duvarı içerisinde hissettiklerini dışarı yansıtmaz; çünkü toplumun yalnız kadını bir şeytan olarak lanse etmesi Eminenin gölgeler içerisinde sinmesine neden olur. Emine karakterine beyazperdede iki göz veren oyuncu Aslıhan Gürbüz bu gölgelere sinen kadını canlandırırken kadının gözlerindeki boşluğu ve sözlerindeki korkaklığı başarılı bir şekilde yansıtıyor. Gürbüzün melodrama kaçmayan, içine dönük ve bazı gözler tarafından sinik olarak okunan karakteri, Eminenin içindeki içgüdüsel hareketlerinin birer yansıması. Eminenin dört duvar arasındaki gölgeye, rahat alanına girmesi için her gün kat ettiği yokuş ve bu yokuşla beraber üstesinden geldiği şehir hayatı, toplumun keskin ışıkları ve kalabalığı onu sessizliğe yollayan ve gözlerinin ışığını alan bir ritüel. Bu ritüel ile beraber Emine hayatın içerisinde donuklaşarak varlığını sürdürmüş ve hayatını kurgulamış bir kadın.
Filmin kendisine ait olan aralığında, Emine evinin gölgesini kocasının yüzüne yüzünün temsili olan fotoğrafa düşürür ve bu gölge düşüşüyle beraber Emine toplumun ışığını görmezden gelir. Hasta olan oğlunun ameliyat masraflarını karşılayan eski patronu Ziyanın (Taner Birsel) hayatına dahil olmasına adım adım izin verir. Kadının pasifliğinin yanında iradesinin de gözler önüne serildiği sahnede sevişmenin sadece eril bir rahatlama kurgusu olmadığını da izleriz. Eminenin artık Ziya ile bir ilişkisi vardır ve bu ilişki herhangi bir sorgulama sürecine maruz bırakılmaz ya da bazı nedenler-gerekçeler üzerinde indirgenmeye çabalanmaz. Demirkubuzun sinemasının en büyük etmenlerinden biri olan insanın varoluşsal olarak gelen nedensizliği tam da burada gözlerde hissedilir. Lakin filmin her anında diyaloglar içerisinde sorulan nedenler, ne gibiler ve niyeler tam da burada aslında Demirkubuzun, sinemasında yaptığı bir kırılma ve yeniliktir. İzleyicilerin yönetmenin artık tekrarlar üzerine kurulu dünyasına atıfta bulunması, gözlerin kulakların önüne geçmesinden kaynaklanmaktadır. Eminenin ilişkisi içerisinde ve sonrasında kurduğu veya duyduğu cümleler her zaman bir ahlaksal sorunsallar ve nedene oturtulmaya çabalanan düşüncelerdir. Zeki Demirkubuzun sinemasında asla görmediğimiz bu neden arayışları ve amaç kaygıları Korun tüm sesleri içerisinde kendini gösterir ve böylece Demirkubuz son filmi Korda insanın nedensiz olan içsel dürtüleri ile beraber neden arayan dilinin ve zihninin çarpışmasını ve bunun sonucu ortaya çıkan yangındaki üç kişiyi anlatır; bu üç kişinin yanmasında ortada sadece kor kalır.
Eminenin Ziya ile başladığı ilişkinin ilerlemesine engel olarak toplum ışıklarını yakar ve bu ışıklar içerisinden Eminenin kayıp kocası Cemal (Caner Cindoruk) eve geri döner. Cemalin eve dönmesi hem Emine için hem de Ziya için dilde başlayan bir kırılmanın habercisidir. Ziya zaten her zaman, sevişme anında bile abi iken; Cemalin dönüşü dilin ötesindeki bir abiliği de getirir. Cemalin eve gelmesiyle beraber televizyondan içeri, dört duvarla kapalı olan evin içerisine girebilen toplum bir anda kendini gösterir. Cemalden önce arzunun bir yansıtıcısı olan televizyon artık eril toplum hegemonyasının evi yeniden kurguladığı bir sözcüsüdür. Haberlerde dile getirilen, aldatan ve öldürülen kadın ile televizyonda toplumun kadın cinselliğine ve kutsanmış kokuşmuş aile düzenine olan bağnaz inançlarının söylemleri üretilir. Film buradan başlayarak dil kırılması ile artık her zaman bir neden arayışı ve sözlerin her zaman uzun aralıklar ile garipsendiğini bir alana evrilir. İçgüdüsel varoluşun getirdiği nedensiz eylemler arka plana atılarak Korda ilişkinin getirdiği üç insanlık ve üç perdelik bir kapışma alanı yaratır Demirkubuz. İlk perdede Eminenin arzusunu ve eylemlerini görürken, izleyici olan gözlerimiz ikinci perdede Ziyanın dil ile olan sınavını ve söylemler içerisinde toplumun getirdiği yargıdan ve ailenin getirdiği sorumluluktan duyduğu tepkilere tanık olur. Üçüncü perdede ise Cemalin söylem ve eylem sentezi içerisinde bocalayan insan varoluşunu izleriz. Şiddetin varlığını koruduğu bu üç perde aynı zamanda her zaman sesler ve sessizlikler arasında kalan üç eşik gibidir. Kapının tam eşiğinde duran ve ne içeri girebilen ne de dışarı çıkabilen insan arzusunun yansıması gibidir; üç karakterin yangınlar arasındaki soğukluğu ve rahatsızlığı.
Cemalin içerisinde yatan toplumsal gerçek erkek ile beraber Ziyanın Emine perspektifinde beyaz atlı prens olarak konumlandırılması film için tam olarak erkeklik temsili üzerinden eleştirilebilecek bir konuya evrilirken; Ziyanın karısının (Dolunay Soysert) Ziyaya yaptığı serzenişler erkeğin tek bir mekanizma içerisinde ele alındığını gösteriyor ve daha büyük bir eleştiri odağı ortaya çıkıyor. Erkeğin seks için ve şiddet için varlığını sürdürdüğü bir hayvan olması, insanın iç güdüsel olarak yok yere kendini modern hayat üzerinden var etmeye çabaladığını gösteriyor. Dilin ve eylemin kırılma anlarında parçalanan insanın karşısına ise filmde Zeki Demirkubuz, Selahattin (Istar Göksever) karakterini konumlandırıyor. Selahattin söylemleri ve içgüdüsel olarak gelen hayvaniliği ile tam anlamıyla toplumsal bir hareketin simgesi oluyor ve simgelediği dünyanın filmde tekrar kurgulanmasına büyük bir olanak veriyor. Böylelikle filmdeki üç erkek içerisinde yansıtılan her görevi ve temsili okuyabiliyoruz. Kadın nefretinden çok erkek nefreti -öznel yorumum olarak okunabilir Kor filminde. Ya da klişeler arasına sıkışmış erkek temsili görülebilir. Eleştiren gözlerin filme tekrar toplumsal normları yansıtması sonucu yeniden erkeğin üstün ve pürüzsüz alana konumlandırıldığı ve kadın üzerinden söylemler üretildiği düşünülebilir, kadın nefreti üzerinden eleştiriler duyulunca. İzleyicilerin toplumsal olarak sosyal gerçekçi algılarını filme empoze edip duyduklarını, gördüğünü ve böylelikle Kor üzerinden yansımaların yaratılması tuzağına düştüğünü-düşeceğini öngörüyorum. Aynı zamanda filmin süresinin uzunluğundan dolayı yaratılmış olan önyargı balonu filmin akıcılığı ile yok edilecektir. Son yirmi dakika içerisine girmeden önce karakterlerin hayatınıza değdiği ve empati yoluyla beyazperdeyi ortadan kaldırdığınız filmin süresi kendisini size hissettirmiyor ve film gözünüzden akıp geçiyor.
İzleyicinin filme prangalarını yansıtması gibi film boyunca ilerleyen bir yansıma görüsü hakim. Bu görü kim tarafından yapılıyor ucu açık bırakılsa da ve aslında Demirkubuz filminde bunun için bir neden aranmasa da iç güdüsel olarak yansımadan olayı yansımayı izleyenin bir çift gözüne izleyici olarak bakmak istiyoruz. Tek bir sahnede, sahneye giren yabancı gözler ile karşılaşıyoruz ki o gözler de Emine ve Cemalin oğlunun gözleri oluyor. İlk kez yasak bir göz ile izleyicinin gözü kesişiyor Korda ve bu gözler tam da yarı açık olan kapının eşiğinde bizi yakalıyor. Yeniden sahnenin ne içinde ne de dışında olma durumunu yaşadığımız anda, bir anda kendimizi o küçük birey ile özdeşleştiriyoruz ve annemizden kopmamız gerektiğinin farkına varıyoruz. Anneye yüklenen kutsallığı bıraktığımız anda Eminenin nedeni olmayan arzusunun peşinden koşmasını biz de anlayabiliyoruz. Bireyin egosunun oluşması için annesinden kopması gerektiğinin düşüncesini Freuddan ele alarak ilerlersek ve gözlerimiz filmin çocuğu ile kesiştiği anda çocuğun bireyselliğine girersek Emineden-anneden kopmalıyız ki bir birey olalım ve filmdeki tesir alanını anlayalım. İşte bu yüzden de tersten bir okuma yaparsak Emine bireyin, izleyicinin egosu haline geliyor. Egonun oluşmasıyla beraber bireyin kendi alanını yaratması gibi Emine de egosu oluştuğu ana toplumun anneliğinden koptuğu an kendi arzu tesir alanını yaratıyor. Eminenin ego olduğu bir düzen içerisinde de Ziyayı direkt id olarak ve Cemali de direkt süperego olarak konumlandırabiliyoruz ve zihnimize bu aykırı gelmiyor. Böyle tersten bir okumayla da filmdeki yansıma-yansıtma görüntülerini okuyabiliyoruz. Hepimizin o görüntülerde gördüğü yansıyan karakterlerin aslında hepimizin içinde yaşattığı üçlü bilinç düzeyi ve birey olma aktörlerimizin yansıması olduğunu ileri sürebiliyoruz. Kor filmi ister psikanalitik bir seviyede okumaya açık olsun, isterse de varoluşsal bir nedensiz arzular içerisindeki dil kırılması olsun, meselesini güzel bir şekilde anlatabilen bir film. Tıpkı Yasujirô Ozunun A Hen in the Wind filminde olduğu gibi borç alan kadının sessizliği içerisindeki çığlıkları gibi Eminenin de film boyunca gözleriyle attığı çığlıklar Zeki Demirkubuz sinemasında yer edecek imgelerdendir diye düşünüyorum.
Zeki Demirkubuz insanın neden arayışını ve amaç kaygısını Kor'un içindeki tüm seslerde ortaya çıkarır. Bununla beraber filmde insanın nedensiz olan içsel dürtülerini de bu sesler ile çarpıştırır yönetmen. Dilin ve zihnin çarpışması sonucu ortaya yangındaki üç insanın filmi olan Kor çıkar - ortada sadece kor kalır.
Zeki Demirkubuz’un yeni filmi ‘Kor’, Sinema Destek Kurulu’nun ilk oturumunda destek alamamıştı. Bu nedenle yönetmen, elindeki iki projeden biri olan ‘Bulantı’ filmini, fon desteğine başvurmadan yılının sonlarında tamamlamıştı. ‘Kor’ filmiyle ikinci oturuma giden Demirkubuz, filmi için TL bütçe desteği aldı. Bununla birlikte yurt dışından da birtakım destekler gelince, yılının sonlarında Kor filminin çekimleri başlamıştı.Zeki Demirkubuz’un senaryosunu yazıp yönettiği dram filmi dakika sürüyor. Filmin konusu ise şöyle; “Kocası Cemal’in Romanya’ya kaçak işçi olarak gitmesinin ardından evde giysi dikerek geçimini sağlayan Emine, bir giyim atölyesinde eski patronu Ziya ile karşılaşır. Ziya, Emine’nin durumunu görüp ona yardım eli uzatır; bu arada ikilinin arasındaki ilişkinin seyri de değişir. Ancak bir süre sonra Cemal, Romanya’dan döner. Üç kişinin de hayatı dönüşü olmayacak şekilde değişecektir.”
Filmin baş rollerini Aslıhan Gürbüz, Caner Dindoruk ve Taner Birsel gibi başarılı oyuncular paylaşıyor. Hikayenin ve oyuncuların inandırıcılığı üst seviyede. Filmin konusunu oluşturan tüm sıkıntıları ve gerilimi kendi içinizde hissedebileceğiniz bir film çıkmış ortaya.
Filmin senaryosu alışılagelmiş bir hikayeden yola çıkmış görünse de, henüz vizyona girmeden dahi birçok tartışmanın başlamasına sebep oldu. Nuri Bilge Ceylan’la rekabeti ve tartışmaları herkesçe bilinen yönetmenin hikayesi ‘Üç Maymun’ filmiyle bağdaştırılıyor. Filmin konusu ve kareleri de bunu destekler nitelikte görünüyor.
Kalbi delik olan oğlunu tedavi ettirebilmek için fedakarlıklar yapan, sindirilmiş bir kadının (Emine) arada kalmışlığına üzülürken, bir yandan da ailesi için (başarılı olamasa da) çırpınan Cemal’in hikayesi izleyiciyi arada bırakıyor.
Yaşanan dramı bir erkeğin gözünden çok başarılı veren film, kadın bakışı açısından biraz eksik kalmış. Kadına şiddet uygulanan sahneler gerçekçi olmakla birlikte, kadının bu şiddetten rahatsız olmayışı ve kabullenmiş tavrı, şiddeti uygulayan kocaya filmce bağışlanmış sempati birçok kesim tarafından oldukça eleştirilecektir.
“Aldatmayan kadından hikaye olmuyor” diyen yönetmen; ‘Kor’ filmini de, Emine’nin Romanya’daki kocasını geçmişte kocasının patronu olan Ziya’yla aldatması üzerine kurmuş. Yönetmen bu tezini ise şu şekilde savunmaktadır.
“Erkek aldatırsa çok büyük bir trajedi olmuyor. Kadın aldattığı zaman erkeğin halini görün, işte benim filmlerden ve çevrenizden.
Az kelimeyle çok şey anlatılan bu Demirkubuz filminde, izleyiciler yaşanan trajediyle gerçeklik arasında kalacak. Hikayenin anlatılışı ile izleyeni acının ve gerilimin içine sürükleyen Kor, Demirkubuz’un en iyileri arasına girmeye aday görünüyor. Çizgisini aynı şekilde devam ettiren yönetmenin bu filmi, Demirkubuz hayranlarını mutlu edecektir.
Komedi, Suç
Kor
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası