en etkili mide koruyucu / Prof.Dr. Orhan Özgür / Reflü Hastalığının Güncel Tedavisi

En Etkili Mide Koruyucu

en etkili mide koruyucu

Reflü Hastalığının Güncel Tedavisi

Reflü Tedavisinde Ameliyat Kesin Çözüm mü?

    1.Reflü  hastalığının  arazları nelerdir ?

1.Yemek borusunda darlıklar; hastada yutma güçlüğüne yol açar

2.Yemek borusunda ülserler ve kanama

3.Barrett ösafagus ; yemek borusunda hücresel  değişim.Son derece önemlidir.Kansere neden olma riski normal topluma göre yaklaşık 40 kat fazladır.Barret metaplazisi olan hastaların yaklaşık %10 kadarında uzun yıllar içerisinde kanser gelişme riski vardır.

4. Yemek borusu ve mide kanseri :  En önemli araz kuşkusuz  budur. Ancak günlük pratiğimizde reflüye bağlı kanser çok nadir görülmektedir.

5. Ses tellerinde granülomlar

6. Gırtlak  kanseri

7.Astım  bronşiale

8.Aspirasyon  pnömonisi   (zatürre)

         Endoskopisinde barret ösafagus saptanan hastaların çok iyi tetkik edilmesi  gereklidir. Bu hastaların  yaşamının sonuna kadar belirli aralıklarla endoskopi  yaptırması gereklidir.Her endoskopide  barret  alanlarından biyopsiler alınmalıdır. Bu şekilde hastalarda kanser  tam gelişmeden ya da çok erken dönemde kanser  tanısı  konur ve erken cerrahi müdahale ile hasta sağlığına kavuşturulur.

    Günümüzde reflü hastalığı ile ilgili bu kadar gürültü çıkarılmasının nedeni  barret metaplazi ve kanser sorunudur.Bu konunun çok fazla abartılmaması ve reflü hastaları için bir kabusa dönüştürülmemesi  uygun olur  kanısındayım.

2.Reflü  hastalığının  güncel  tedavisi   nedir?

    Reflü  hastalığı tanısı koyduğumuz hastalara  hastalığı  hakkında mutlaka bilgiler vermeliyiz.Öncelikle bu hastalık kronik, kalıcı bir hastalıktır.Ben hastalarıma ‘’ bu hastalık sizin arkadaşınızdır, sizi bırakmaz ‘’ diyorum.Tedavinin ömür boyu sürebileceğini, doktorun bilgisi olmadan tedaviyi  kesmemek  gerektiğini mutlaka anlatıyorum.

    Tedavide en önemli husus;  beslenme, reflü ile uyumlu yaşamdır. Hastalarımıza şu önerilerde bulunuyoruz;

1.Özellikle geceleri artan reflü ve yanmayı gidermek için yatağın baş kısmını 15-20 cm. yükseltiniz ya da başınızın altına 2 yastık koyunuz veya  reflü yastıkları kullanınız (Alttaki resimde görüldüğü gibi).

                   

2.Öne doğru eğilmekten kaçınınız, özellikle yemekten sonra eğilmeyiniz.

3.Alkol ve sigara kullanmayınız.

4.Fazla kilolarınızı veriniz ; Şişmanlık reflüyü kolaylaştıran bir durumdur. Bu nedenle reflüsü  olan hastaların zayıflaması önerilmektedir. Şişmanlık mide üzerine baskı yaparak reflüyü kolaylaştırmaktadır, aynı şekilde hamilelik  özellikle son aylarda mide üzerine baskı yaparak reflüye neden olmaktadır.

5.Yemeklerdeki yağ miktarını azaltınız ve yağda kızartılmış gıdalardan uzak durunuz, yavaş yiyiniz, iyi çiğneyiniz, yemekten sonra hemen uzanmayınız.

6.Yatmadan 2-3 saat önce yemek yeme bitmelidir.

7.Dar ve sıkı giysiler giymeyiniz. Korse kullanmayınız.

8.Düzenli olarak 3 öğün yemek yiyiniz ve öğünlerde aşırı yemekten kaçınınız. Miktar olarak fazla yemek yemek midenin gerilmesine ve yiyeceklerin yemek borusuna kaçmasına neden olur. Bu nedenle reflü şikayeti olan hastaların tıka basa yemek yememeleri, sofradan kalktıklarında midelerinde biraz boşluk kalması tavsiye edilir.

9.Baharatlar, acılı gıdalar, koyu çay, kahve, neskafe, çikolata, salçalı gıdalar, asitli meyve suyu (portakal suyu, vişne suyu) ve meşrubatlar (coca-cola vb.)  gibi reflüye neden olabilecek gıdalardan uzak durunuz.

    Stresinde reflü şikayetlerini arttırdığı son yıllarda kanıtlanmıştır.Biraz daha sakin yaşamayı hastalarımıza öneriyoruz.

    Astım ilaçları, antidepressanlar, hormonlar, tansiyon ilaçları, antibiyotikler reflü şikayetlerini arttırabilecek ilaçlardır. Bu nedenle reflü hastalarının kullandığı ilaçlar mutlaka sorgulanmalıdır.

3.Reflü hastalığında hangi ilaçlar kullanılır ? 

     Reflü hastalığının asıl tedavisi  ilaç tedavisidir.Ameliyat  ancak  bazı özel durumlarda  gerekli olmaktadır.Ülkemizde ve yurt dışında  yapılan  çalışmalarda ilaç tedavisinin  ameliyat  ile eşit düzeyde etkili  olduğu  gösterilmiştir.

    Günümüzde  reflü  hastalığı  tedavisinde  kullanılan  en  etkili ilaçlar proton pompası  inhibitörü (PPİ) denilen  ilaçlardır (halk arasında bu ilaçlar mide koruyucu ilaçlar olarak bilinmektedir). Eczanelerde  5  grup ilaç vardır. Omeprazol, pantoprazol,lansoprazol,rabeprazol, esomeprazol .Bu ilaçların etki  güçleri  yaklaşık  olarak birbirine benzemektedir.Bu  ilaçlar midede asit salgısını baskılarlar. İlaçlar genellikle günde bir kez, sabah  kahvaltıdan  yarım saat önce  alınmalıdır. İlaç tedavi  süresini  mutlaka doktorunuz  belirlemelidir.Doktorunuzun  haberi  olmadan  ilacınızı kesmeyiniz.İlacı ortalama 6-8 hafta süreyle veriyoruz. Reflü  tedavisinde önemli  nokta;  tedavi  kesildikten sonra  hastaların büyük  çoğunluğunda  şikayetler  tekrarlamaktadır.Hastaların  %50’inde  ilk 3 ay içinde, %80’inde 6 ay içinde şikayetler  tekrar  ortaya çıkmaktadır.Bu  nedenle hastalarda  tedaviyi  uzun süre vermek  gerekmektedir.

     6-8 haftalık tedaviden  sonra  hastayı kontrola  çağırıyoruz.Eğer  hastanın  şikayetleri  ortadan kalkmış  ise ilacın dozunu  yarıya  düşüyoruz.Yarım  dozda bir müddet  kullandıktan sonra  hastanın şikayeti  yoksa ilacı kesiyoruz ve hastaya ilacı şikayeti olduğu  zaman  almasını  öneriyoruz.

4.Reflü  tedavisinde kullanılan asit salgısını azaltan ilaçlar kanser yapar mı? Bu ilaçlar uzun süreli kullanılabilir mi? Bu ilaçların başlıca yan etkileri nelerdir?

    Asit salgısını azaltan proton pompa inhibitörleri  1980 sonlarından beri tedavide kullanılmaktadır.Bu ilaçlar güvenli  olup ve hastalar tarafından iyi tolere edilirler.Bu ilaçları 15 yıl gibi uzun süre kullanan hasta sayısı çok fazladır.

    Mide koruyucu ilaçlar ile klopidogrel (Plavix) arasındaki etkileşim güncel bir konudur.Klopidogrel (Plavix) kullanan hastalar için pantoprazol öneriyoruz.

    Bu ilaçlara bağlı uzun dönemde görülebilen yan etkiler şöylece sıralanabilir;

    a.Zatürre sıklığı artar.Mide asidinin azalması sonucu midede bakteriler çoğalır.Bu bakteriler akciğerlerde zatürreye yol açabilir.

    b.Gastrin sekresyonu artar. Midenin fundus adı verilen üst kısmında polipler gelişebilir.Bu poliplerde kanserleşme riski yoktur.

    c.Atrofik gastrit. Eğer hastada midede H.pilori adını verdiğimiz bakteri varsa atrofi gelişme riski artar.Bu hastalarda midedeki mikrop (H.pilori) mutlaka temizlenmelidir.

    d.Barsak enfeksiyonları: Mide asidi enfeksiyonlara karşı koruyucu rol oynamaktadır.Bu ilaçların uzun süreli kullanımı sonucu barsak enfeksiyonları artar.

    e.Vitamin B12 seviyesi azalır.B12 emilimi bozulur.

    f.Demir emilimi azalabilir.

    g.Kalça kırıkları: Elli yaş ve üzeri hastalarda kalsiyum emilimi azalması sonucu ilacın alınan doz ve süresi ile ilişkili olarak kemik kırığı riskinde artış görüldüğü bildirilmiştir.

    h.Kalsiyum ve magnezyum emilimi azalabilir.

    Bu ilaçların uzun süreli kullanımında mümkün olduğunca en düşük doz tercih edilmelidir.Uzun süreli tedavi mutlaka doktor kontrolü altında sürdürülmelidir.Uzun süreli ilaç kullanan hastalarda olası yan etkiler yönünden gerekli tetkikler yapılmalı ve koruyucu önlemler alınmalıdır.

Bu ilaçlara bağlı tıp dünyasında mide kanseri gelişen hasta rapor edilmemiştir.

5.Reflü  hastalarında hangi durumlarda ameliyat  öneriyoruz ? Ameliyat  kesin çözüm mü?

     Biz gastroenterologlar şu durumlarda ameliyat olunmasını öneriyoruz;

a.Yoğun tıbbi  tedaviye rağmen reflü yakınmalarının devam etmesi ,

b.Yemek borusunda  ülserasyon, kanama gibi  arazların ortaya çıkması  ve bunların ilaç tedavisine  cevap vermemesi,

c.Hastanın genç yaşta olması ve ameliyatı istemesi .Hastaya her şeyi anlatmamıza rağmen hasta hala ameliyat olmak istiyorsa  yapacak bir şeyimiz kalmıyor.

d.Barret  metaplazisi saptanan vakalarda yüksek dereceli  displazi ya da erken kanser  tespit edilmişse ameliyat söz konusudur. Barrett  metaplazisi displazi gelişmedikçe tek başına cerrahi tedavi için bir neden teşkil etmez. Şunu unutmamak gerekir;  cerrahi tedavi kanser gelişme riskini azaltmaz.Ancak internet ortamında’’ Barret metaplazi varsa ameliyat şarttır ‘’diye yazılara sık rastlıyoruz.

e.Reflü ile birlikte büyük  mide fıtığı  varlığı

     Günümüzde bu ameliyat  laparoskopi yöntemi ile mide girişinin sıkılaştırılması şeklinde uygulanmaktadır. Fundoplikasyon denilen bu müdahale ile yanma ve ağza su gelmesi şikayetleri %90'a varan oranda  engellenebilmektedir. Ancak bu  ameliyatı  yapacak  cerrahın  mutlaka bu konuda    deneyimli olması gerekir. Ameliyatlar ile çok başarılı sonuçlar alınmakla birlikte bazı  hastalarda  ameliyat sonrası yutma zorluğu, geğirememe, kusamama  gibi şikayetler olabilmektedir. Ameliyat sırasında  dalak yırtılması, yemek borusunda delinme gibi arızalar ortaya çıkabilir.

       Ancak uzun dönemde değerlendirildiğinde fundoplikasyondan    5 yıl sonra hastaların %25 inde, 10 yıl sonra ise yarıdan fazlasında tekrar değişik dozlarda ilaç tedavisine ihtiyaç duyulduğu anlaşılmıştır.Ameliyatın başarılı olması uzun dönem etkili olmasına dayanır.Bu nedenle hastanın ameliyat öncesi  konsey tarafından değerlendirilmesi  son derece önemlidir.Konseyde gastroenteroloji ve genel cerrahi uzmanı mutlaka bulunmalıdır.Ameliyat kararı için mutlaka gastroenteroloji uzmanının görüşü alınmalıdır.’’Ameliyat için 10 defa düşünüp bir defa karar verilmelidir’’. Genel cerrahın hastaya reflü tanısı koyup gastroenterolojiye danışmadan ameliyat kararını  kendisinin  vermesini kesinlikle uygun görmüyorum.

     Cerrahi  tedaviden yarar görecek hastalar genellikle PPİ tedavisinden (mide koruyucu ilaçlar) yarar gören  hastalardır. Hasta PPİ tedavisinden yarar görmüyor ise bu hasta çok büyük olasılıkla, istisnai durumlar dışında cerrahi tedaviden de yarar görmeyecektir.Bu nokta çok önemlidir.Bazen ilaçlardan hiç yarar görmeyen hastalar ameliyata yönlendiriliyor. Halbuki  hasta ilaç tedavisinden yarar görmüyor ise reflü teşhisi  muhtemelen doğru değildir. Bu nedenle ameliyat öncesi teşhisin doğru olduğundan  ve hastanın  ameliyattan  yarar göreceğinden emin olmak gereklidir. Bu hem hasta için hem de doktor için son derece önemlidir. Gerektiğinde ameliyat öncesi hastalarda manometri ve 24 saatlik pH-metre denilen muayene yöntemleri uygulanmalıdır.

6.İlaç tedavisi ve ameliyat dışında reflüde uygulanan başka yöntemler var mıdır?

     Son  yıllarda reflü hastalarında ilaç tedavisi ve cerrahi dışında  tedavi  yöntemi  olarak endoskopik  tedaviler  geliştirilmiştir. Bu yöntemlerde  amaç  cerrahidekine  benzer  şekilde yemek borusu ile midenin  birleştiği alanı sıkılaştırmak ve mide içeriğinin yemek borusuna  kaçışını engellemektir. Ancak bu  tedavi  yöntemleri  yenidir  ve uzun süreli  sonuçları bilinmemektedir, bu nedenle de  her hastaya  önerilmemektedir. Endoskopik  yöntemler  çok sınırlı sayıda hasta grubuna uygulanmış  tekniklerdir.En  önemli  sorun ise bu tekniklerin  güvenirliğinin  gastroenteroloji  camiasının geniş bir kısmı  tarafından kabul görmemesidir.İşlemlere  bağlı  göğüs  ağrısı, yemek borusunda  delinme   bildirilmiştir.

    Gatekeeper ,Endocinch ve Enteryx adlı endoskopik yöntemler başarısız ve/veya kabul edilemez yan  etkiler nedeni  ile terk edildi. Son beş yılda geliştirilen yöntemler içinde Plicator teknolojisi  sayılabilir. Endoskopik olarak yapılan kontrol  sonrasında  Plicator cihazı ile girilerek mide kapak mekanizmasındaki  yapısal bozukluk mide içinden konulan bir ya da iki dikiş ile onarılıyor.Ülkemizde uygulanan diğer bir endoskopik yöntem  Radyofrekans  enerji  (Stretta yöntemi) uygulamasıdır.

Radyofrekans  enerji  uygulaması (Stretta yöntemi):

     Stretta yöntemi endoskopik olarak ;   uç kısmında şişirilebilir bir balon ve balonun etrafında çok sayıda kontrol edilebilir iğneler olan özel olarak tasarlanmış fleksibl  bir katater aracılığıyla yemek borusunun mideyle bileşke bölgesine kas tabakasının içine çepeçevre radyofrekans ısı enerjisi verilerek bağ dokusunun sentezi uyarılır. Bu işlemle ince ve gevşek olan bu bölgenin kalınlaşarak kasılmasının sağlanması amaçlanır. Bu kalınlaşma ve kasılma süreci 6 ayı bulur. İşlemin tamamlanması ortalama 1 saat sürer.
    Bu  tedaviden sonra  hastaların ortalama %70’nin ilaç  kullanımına  gerek  duymadıkları  veya  sadece ihtiyaç halinde ilaç kullandıkları saptanmıştır.Ancak bu işlem esnasında   yemek borusunda  delinme  ve  çok nadir de olsa aspirasyona  bağlı ölüm  bildirilmiştir.Bu işlem  ülkemizde  birkaç  merkezde uygulanmaktadır.İşlemin  ücretini  devlet karşılamıyor.Hastaların  kendisi  ödemeyi  yapmaktadır.Nisbeten  pahalı  bir işlemdir.

 
SON  SÖZ: Benim  kişisel görüşüm;  REFLÜ  tedavisinde ameliyat kesin çözüm  değildir !!!

 

 

 

Mide koruyucu ilaçların uzun süre kullanımı Alzheimer ve depresyon riskini artırabilir

"Proton pompa inhibitörleri" (PPI) olarak adlandırılan mide koruyucular, dünyada olduğu gibi Türkiye'de de, yağ düşürücülerden (statin) sonra ikinci sırada reçetelenen ilaç grubunda yer alıyor. 2021 yılı içinde Türkiye'de bir yılda toplam 34 milyon 342 bin 307 adet, bir ayda 3 milyon 576 bin 080 adet, bir günde 95 bin 869 adet PPI reçete yazıldığına dikkat çekiliyor. Peki bu kadar yoğun reçete edilen bir ilaç grubu hakkında yeterli bilgiye sahibi miyiz? Bu ilaçların uzun süre kullanımları güvenli midir? Bu konuda dikkat etmemiz gerekenler neler? Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Uygun, "PPI'lar midenin asit üretimini azaltarak etki gösterir ve asidin fazla olduğu hastalıklarda mide, yemek borusu ve onikiparmak bağırsağını korur. Bu ilaçların kullanımlarının şart olduğu durumlar olmakla birlikte olası yan etkiler konusunda bilinçli ve tedbirli olmak gerekir " diyor.

HANGİ HASTALIKLARDA KULLANILMALIDIR?

Gastroözofajial reflü hastalığı, mide ve onikiparmak bağırsağı ülseri, stres ülseri, romatizmal ilaçlar, midenin aspirin türevi pıhtılaşmayı engelleyen ilaçlardan koruması, Helikobakter Pylori tedavisi, Zollinger-Elison sendromu ve çeşitli sindirim bozukluklarının tedavisinde PPI kullanımının zorunlu olduğu belirtiliyor.

UZUN SÜRELİ KULLANIMDA MEYDANA GELEBİLECEK YAN ETKİLER

Prof. Dr. Ahmet Uygun

Peki bu ilaçların kullanım süreleri ile ilgili bir uyarı bulunuyor mu? Prof. Dr. Ahmet Uygun, "Bu ilaçların altı ayı özellikle de bir yılı geçen kullanımlarında vücudumuzda çeşitli yan etkiler meydana gelebiliyor" diyor.

Bunlar:

*Clostridium difficileye bağlı ishal ve diğer bağırsak enfeksiyonlarının ortaya çıkma riskinde artış

*Disbiyozis

*SİBO (ince bağırsakta aşırı bakteri üremesi)

*Zatürre (pnömoni) riskinde artış

*Kemik erimesi ve kemik erimesi riskinde artış

*Magnezyum, kalsiyum, demir, çinko, beta karoten, C vitamini ve sodyum düzeylerinde düşme

*B12 vitamini eksikliği ve Homosistein düzeylerinde artış

*Kalp-damar hastalıkları riskinde artış

*Klopidogrel ile etkileşim

*Böbrek hastalıkları

*Demans ve Alzheimer hastalığı riskinde artış

*Nörolojik problemlerin ortaya çıkışında artışı

*Mide - bağırsak hastalıklarında artış

ALZHEİMER RİSKİNDE CİDDİ ARTIŞ

Bu yan etkiler içinde son yıllarda demans ve Alzheimer hastalığının görülme oranı ile uzun süre PPI kullanımı arasında ciddi bir artış olduğu konusundaki yayınların arttığına dikkat çeken Prof. Dr. Ahmet Uygun, "PPİ kullanma süresi ve kullanma dozu arttıkça demans gelişimi riski de artıyor. Bunun aksini söyleyen az sayıda çalışma olsa da son yıllarda yapılan çok sayıdaki çalışma hem Alzheimer hem de diğer demansların görülme riskinin arttığına işaret ediyor" diyor.

SEBEP NE?

Prof. Dr. Ahmet Uygun

Peki buna ne sebep oluyor Prof. Dr. Ahmet Uygun'a göre beta amiloid birikimi, tau fosforilasyonu ve amiloid beta kaynaklı madde birikimi nörotoksisiteyi artırıyor ve vaküol pompalarının işlevlerini bozarak amiloid beta plaklarının temizlenmesini engelleyip tau fosforilasyonunu artırıyor. PPİ'ların, damar endotel yapısının bozulmasından ve B12 eksikliğine neden olmasından da sorumlu olduğu düşünülüyor. Demans riski olan, ailesinde demans öyküsü bulunan ve B12 vitamini eksikliği olan hastaların mide koruması için PPİ dışı tedavilere yönlendirilmesi öneriliyor.

UZUN SÜRELİ KULLANIMDA FARKLI NÖROLOJİK BELİRTİLER

Uzun süre PPI kullanımında demans dışında, aşağıda sıralanan çeşitli nörolojik belirtiler de ortaya çıkabiliyor. Bunlar:

*Baş ağrısı

*Migren ağrısının sıklığında artış

*Depresyon

*Beyin sislenmesi

*Kas ağrısı, fibromiyalji

*Kulak çınlaması

*Vertigo

*Baş dönmesi

*İşitme azalması/ kaybı

*Görme problemleri

*Uyuşma, kol ve bacaklardaki sinirlerde etkilenme

*Kas harabiyeti (rabdomiyoliz)

*İnme

MİDE KORUYUCU İLAÇLAR DİĞER ORGANLARI BİTİRİYOR İDDİASI NE KADAR DOĞRU?  GENEL YAN ETKİLERİ NELERDİR?

Reflü Hastalığı genellikle kronik olduğu kabul edilen ve etkin tedavi alınmadıkça hastanın yaşama konforunu çoğu hastada ciddi düzeyde bozan bir rahatsızlıktır. Reflü hastalarının ilaç tedavileri sadece şikayetlerin ortadan kaldırılmasını sağlamakla kalmayıp, tedavisiz geçen uzun süreler sonunda yemek borusu kanserine zemin hazırlayabilen Barrett's Mukozasının ve dolayısıyla yemek borusu kanserinin ortaya çıkmasını da engelleyebilmektedir. Reflü hastalarının neredeyse tamamında çoğu zaman tek dozla istenen etkiyi sağlayabilen ilaç grubu toplumda sıklıkla mide koruyucu adıyla da anılan Proton Pompa İnhibitörleri tipi ilaçlardır. Son yıllarda bu gruptaki ilaçların muhtelif potansiyel yan etkilerine dönük bir çok spekülasyon yapılmış durumdadır. Bazı yan etkileri araştıran çalışmalar rapor edilmiş ancak tıp pratiğinde bu sonuçlarla karşılaşılmadığını saptayan diğer çalışmalarla bu iddialar çürütülmüştür. Bunlardan en son gündeme getirilen bir yan etki PPI kullanımının böbrekleri elden çıkardığı iddiasıdır ki bu iddiayı duyan birçok reflü hastası ve bazı kronik peptik ülser hastaları ya tedavilerini bırakmaya teşebbüs etmekte yahut ciddi bir huzursuzluk içinde tedavilerine devam etmektedirler. Bahsedilen araştırmanın sonucunda, tek doz PPI kullanan vakalarda böbrek yetmezliği sorununun ortaya çıkışının %20 oranında arttığından bahsedilmektedir. Bunu somutlaştırmak binlerce PPI kullanıcısı açısından faydalı olacaktır kanaatindeyim. Örneğin böbrek yetmezliğinin PPI kullanmayanlarda 1/1000 ( binde bir) ihtimalle ortaya çıktığı bir toplumda bu oran %20 arttığında böbrek yetmezliği 1,2/1000  (binde bir onda iki) ihtimalle ortaya çıkacaktır. Yani bu ilaçları kullanmayan 1000 kişinin birinde böbrek yetmezliği oluşmasına karşılık kullanan 1000 kişinin sadece 1,2 'sinde böbrek yetmezliği ile karşılaşılacaktır. Dolayısı ile proton pompa inhibitörü ilaçları kullanması hekim kararı ile belirlenmiş hastaların organlarının elden çıkması gibi abartılmış bir strese kapılmalarının hiçbir dayanağı olmadığını belirtmek isterim.

Proton Pompa İnhibitörlerinin diğer bazı yan etkileri ise şöyle sıralanabilir;

MİDE KANSERİNİ UYARMASI

Asit salgısının önemli oranda azalması sonucu mide içi aşırı bakteri çoğalımı ve bunun neticesinde mide kanseri gelişimini  uyarabilen gastrik nitrozamin seviyesinin yükselmesi yoluyla böyle bir etkinin ortaya çıkabileceği düşünülmüştür. Çok uzun yıllardır en sık kullanılan bir ilaç grubu olmasına rağmen pratikte bu hususun güçlü kanıtlarına rastlanmamıştır. Yine de bu konuda daha fazla araştırma yapılması gereği mevcuttur.

SİYANOKOBALAMİN (B-12 VİTAMİNİ)  EKSİKLİĞİ GELİŞMESİ

Proton Pompa İnhibitörlerinin uzun yıllar boyunca yüksek dozlarda kullanılmasının siyanokobalamin eksikliği yapabileceği tahmin edilmektedir.

MAGNEZYUM EKSİKLİĞİ GELİŞMESİ

Çok seyrek olarak karşılaşılan bir yan etki olup dünyada bugüne dek sadece 50 vakada bu durumun tespit edildiği rapor edilmiştir.

PNÖMONİ GELİŞME RİSKİNDE ARTIŞ

Toplum merkezli araştırmalar PPI ilaç kullanımının bu tarz bir risk artışı getirmediğini ortaya koymuştur.

DEMİR EKSİKLİĞİ GELİŞMESİ

Mide asit salgısının bu ilaçların kullanımı ile azalmasının gıdalarla alınan demirin ince barsaklardan emiliminin bozulması yoluyla demir eksikliğine neden olabileceği öngörülmüştür. Bununla birlikte standart doz PPI ilaç kullanımının pratikte bu durumu yaratamadığı gözlemlenmiştir.

DİYARE GELİŞİMİ SIKLIĞINDA ARTIŞ

Yüksek doz devamlı PPI ilaç kullanımının C.Difficileye bağlı diyare riskini yükseltebileceği bilgilerimiz arasındadır.

KEMİK ERİMESİ - KEMİK KIRIKLARINA SEBEBİYET VERME

Bu grup ilaçların yüksek dozda beş yıldan daha uzun süre kullanımının yaşlı hasta grubunda fraktür riskini artırabileceği hususu unutulmamalıdır.

Mide Koruyucu İlaçlar Hangi Hastalıklarda Kullanılmaktadır?

Proton pompası inhibitörü olarak bilinen mide koruyucu ilaçlar son zamanlarda sıklıkla kullanılmaktadır. Uzun süreli ve kontrolsüz kullanıldığında bazı sağlık sorunlarına neden olabilmektedir. Bu ilaçların sıklıkla kullanıldığı hastalıklar şu şekildedir:

  • Mide ve ince bağırsak ülserlerinde tedavinin ilk aşamasında kullanılmaktadırlar.
  • Reflüde kullanılmaktadır. Mide asidinin yemek borusuna kaçmasıyla meydana gelen göğüs orta kısmında yanma ve yemekten sonra yemeklerin geriye doğru ağza gelme şikayetlerine neden olan hastalıktır.
  • Gastrin hormonu salgılayan tümörler, gastrin hormonunun gereğinden fazla salgılanmasına neden olan ve farklı düzeylerde ülsere neden olan tümörlerde aşırı artmış mide asidini bastırmak için kullanılabilmektedir.
  • Romatizmal ilaçların kullanılmasıyla ilişkili ülserlerin gelişmesini önlemek için kullanılmaktadır.
  • Helicobacter pylori olarak adlandırılan gastrit/ülser oluşmasında etkili olan bakterinin tedavisinde yer alır.

Uzun süreli olarak mide koruyucu ilaçlar kullanmak birçok sağlık sorununa yol açabilmektedir.

Mide Koruyucuların Yan Etkileri Nelerdir?

Kısa süreli kullanımlarda yaşam kalitesini çok fazla etkilemektedir. Sıklıkla görülen belirtiler; karın ağrısı, baş ağrısı, ishal, bulantı ve deri döküntüsüdür. Bilinçsiz ve uzun süreli olarak kullanıldığında magnezyum düşüklüğü, B12 vitamini eksikliği, böbrek hastalıkları gibi rahatsızlıklara neden olmaktadır.

Uzun Süreli Kullanımında Ortaya Çıkabilecek Rahatsızlıklar

Uzun süreli kullanımda meydana gelebilecek sağlık sorunları iki ayrılmaktadır. Bunlar mide ve bağırsakla ilişkili olan ve olmayan rahatsızlardır.

Mide ve bağırsakla ilişkili olanlar:

  • İnce bağırsakla enfeksiyonları, bir tür patojen bakteri olan C. difficile bakteri enfeksionunun artışıma neden olur. Bu bakteri kişiden kişiye değişmekte ve ishale neden olabilmektedir.
  • Mikroskobik kolit, muayene sırasında bulgu görülmemesine rağmen biyopside bağırsak katmanlarında patolojik değişiklikler görülür ve ishalle kendisini gösterir. Hastadan hastaya göre ishalin şiddeti değişmektedir.
  • Hipergastrinemi, midede asit yapan hücreleri uyaran bir hormondur. Uzun süreli PPİ kullanan kişilerde gastrin hormonu seviyesi yükselmektedir.
  • Atrofik gastrit, uzun süreli PPİ tedavisi alan hastalarda düşük oranlı da olsa kronik atrofik gastrit olarak bilinen gastritin bir alt türünde artış görülmektedir.

Mide ve bağırsakla ilişkili olmayan riskler ise şu şekildedir:

  • Mineral ve vitaminlerin emilim bozukluğu. Magnezyum azalmış bağırsak emilimine bağlı magnezyum seviyesinin azalmasına neden olurlar. Kan magnezyum düşüklüğünün klinik belirtileri arasında titreme, kaslarda kasılma, zayıflık, dikkat eksikliği bulunmaktadır. Yüksek oranda PPİ’nin neden olduğu magnezyum eksikliğinde kalp fonksiyonlarında bozulma görülebilmektedir.
  • Kalsiyum eksikliği ve kırık riski, mide asidinde meydana gelen azalma kalsiyumun suda çözünmeyen türünün emilimini azaltmaktadır bundan dolayı kemik sertliğini azaltabilmektedir.
  • B12 vitamini emilim bozukluğu
  • Demir emilim bozukluğu
  • Böbrek hastalığı

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası