ankara fikri ve sınai haklar mahkemeleri / fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi – IPR Gezgini

Ankara Fikri Ve Sınai Haklar Mahkemeleri

ankara fikri ve sınai haklar mahkemeleri


Sınai haklar genel tanımı ile sanayi, tarım ve ticaret alanında yapılan yeniliklerin, buluşların, üretilen ve satılan malların üreticisi veya satıcısının ayırt edilmesini sağlayacak işaretlerin sahipleri adına, kayıt edilmesini ve böylece bu kişilerin ürünü üretme ve satma hakkını belirli bir süre sahip olmalarını sağlayan gayri maddi haklardır. Sınai Haklar özel bir kanun olan sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu ile korunur. Sınai Mülkiyet hakları patentler, faydalı modeller, markalar, endüstriyel tasarımlar, coğrafi işaretler ve entegre devrelerin topografyaları üzerindeki haklardan oluşur.

 

1 - MARKA DAVALARI

Marka; işletmenin mal ve hizmetlerini bir başka işletmenin mal ve hizmetlerinden ayırt etmeye yarayan kişi adları, sözcükler, şekiller, harfler, sayılar, malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen, baskı yoluyla yayımlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işarettir.

Marka hakkı, hukuki açıdan sahibinin izni olmadan markanın kullanılmasının önlenmesine yarayan ve ayni etkileri olan mutlak bir haktır. Mutlak haklar; herkes tarafından ihlal edilmeye müsait olan, dolayısıyla da hak sahibinin, ihlal eden herkese karşı ileri sürebileceği, hakkına riayet edilmesini talep edebileceği haklardandır. Özellikle marka hakkı, gayri maddi mallar üzerinde iddia edilebilen mutlak haklardan olup herkesin kullanımına açık olan bir işaret seçerek kendisini sicile tescil ettiren kişinin inhisarına bırakılmakta, onun üzerinden de herkese karşı ileri sürülebilen ve herkesçe uyulmasını zorunlu kılan mutlak bir hak oluşmaktadır.

Marka üzerinde hak sahipleri haksız başvurulara ve kullanımlara karşı hukuki ve cezai yollara başvurabilecektir. Ayrıca Türk Patent ve Marka Kurumu’nun marka başvuruları hakkında vermiş olduğu kararlara karşı da dava açabileceklerdir. Marka davalarını daha detaylı olarak ele alacak olursak;

A - YİDK KARARLARININ İPTALİ DAVALARI

Başvuruyu yapan ya da tescil başvurusuna itiraz eden kişi, YİDK(Yeniden İnceleme Değerlendirme Kurulu) ’nın kararına karşı bu kararın kendisine(marka vekili varsa marka vekiline) tebliğinden itibaren 2 aylık hak düşürücü süre içinde Ankara Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemelerinde iptal davası açabilecektir. Mahkeme dava sonucunda davanın kabulüne, reddine, kısmen kabul veya kısmen reddine karar verebilir. Bu kararlara karşı üst mahkemelerde yargı yolu açıktır.

B - HÜKÜMSÜZLÜK DAVALARI

Hükümsüzlük davası markanın haksız yere tescil edilmesi ya da sağlanan korumanın tescil sonrası hukuki dayanağını kaybetmesi nedeniyle, markanın iptal edilmesini sağlayan davadır. Hükümsüzlük ve iptal halleri SMK m’te düzenlenmiştir. Madde hükmüne göre menfaati olanlar, Cumhuriyet savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebilir. Burada dikkat edilmesi gerekli husus marka sahibi, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde bu duruma 5 yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli marka tescili kötü niyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez. Davada yetkili ve görevli mahkeme hükümsüzlüğü iddia edilen marka sahibinin bulunduğu yer ihtisas mahkemesidir.

Hükümsüzlük kararı geçmişe etkilidir. Davanın kabulü ile marka, başvuru tarihinden itibaren ortadan kalkmış ve markaya SMK ile sağlanan koruma hiç sağlanmamış olur.

C - MARKANIN İPTALİ DAVASI

Bir markanın tescil tarihinden itibaren 5 yıl içinde haklı bir sebep olmaksızın kullanılmaması veya kullanımına 5 yıl süreyle kesintisiz ara verilmesi halinde markanın iptali için dava açılabilir. Marka sahibinin gerekli önlemleri almaması sonucunda, markanın tescilli olduğu mal veya hizmetlerin yaygın bir ad haline gelmesi özellikle niteliği, kalitesi veya coğrafi kaynağı konusunda halkı yanıltması, garanti markanın veya ortak markanın SMK’nın maddesine aykırı şekilde kullanılması hallerinde markanın iptali istenebilir.

Davacı, davalı, görev, yetki ve karara ilişkin düzenlemeler hükümsüzlük davası ile ayniyet göstermektedir. Farklı olarak iptal davasında alınan kararlar geçmişe etkili değildir.

D - TECAVÜZ HALİNDE AÇILABİLECEK DAVALAR

Marka sahipleri markalarının ayırt ediciliğini ve bilinirliğini arttırmak için reklam ve tanıtım faaliyetlerine büyük emek ve para harcamaktadırlar. Fakat uygulamada markanın bilinirliğinden yararlanmak isteyen kötü niyetli üçüncü kişilerce markanın taklit edilmesi vb. şekilde marka hakkına tecavüz edilerek haksız yarar sağlanmaya çalışılmaktadır. Marka hakkına tecavüz davaları marka sahibini koruma altına almakta ve üçüncü kişilerin tecavüz eylemlerini önlemeye ve ortaya çıkan zararı gidermek için başvurulacak yol olacaktır.

Nelerin marka İhlali (tecavüzü) teşkil ettiği Sınai Mülkiyet Kanunu’nun Maddesinde sayılmıştır. Bunlar:

  1. Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7’nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak. 7. Maddedeki durumlar:
    • Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması.
    • Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
    • Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
  2. Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
  3. Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
  4. Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.

Uygulamada en çok karşılaşılan durum markanın aynısının ya da çok benzerinin üçüncü kişilerce izinsiz olarak kullanılması durumu yani taklit markadır.

İhlalin (tecavüzün) varlığını veya yokluğunu tespit etmek için tespit davası açılabilir. Bu davalarda ihtiyati tedbir olarak tecavüz fiilinin durdurulması, ürün ve araçlara el konulması, teminat verilmesi ya da hakimin takdirindeki sair tedbirlerin alınması istenebilir. İhtiyati tedbir talebi bağımsız olarak yapılabildiği gibi tazminat davasıyla birlikte de istenebilir.

E - CEZA DAVASI:

Marka hakkına tecavüz bir suç teşkil etmekte olup, marka sahiplerinin marka hakkına tecavüz eden bu kişiler hakkında suç duyurusunda bulunmaları halinde soruşturma açılacaktır. Soruşturma sonucunda tecavüz olgusunun varlığı halinde, tecavüz fiilini gerçekleştiren kişilere karşı Sınai Mülkiyet Kanunu’nda mevcut fiilin çeşidine göre 1 yıldan 4 yıla kadar hapis ve adli para cezasına çarptırılacakları hüküm altına alınmıştır. Aynı zamanda Sulh Ceza Hakimliği tarafından marka hakkına tecavüz eden ürünler üzerinde arama, el koyma kararı da verilebilir. Ceza hükümleri doğuran fiilleri açıkça sayan SMK m’ göre bu fiiller;

  • Başkasına ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek mal üretmek veya hizmet sunmak, satışa arz etmek veya satmak, ithal ya da ihraç etmek, ticari amaçla satın almak, bulundurmak, nakletmek veya depolamak.
  • Marka koruması olduğunu belirten işareti mal veya ambalaj üzerinden yetkisi olmadan kaldırmak.
  • Yetkisi olmadığı hâlde başkasına ait marka hakkı üzerinde devretmek, lisans veya rehin vermek suretiyle tasarrufta bulunmaktır. Bu maddede yer alan suçlardan dolayı cezaya hükmedebilmek için markanın Türkiye’de tescilli olması şarttır.

F - TAZMİNAT DAVASI:

Marka hakkına tecavüz sayılan fiilleri işleyen kişiler, hak sahibinin zararını tazmin etmekle yükümlüdür. Hak sahibinin uğradığı zarar, sadece fiili kaybının değerini değil aynı zamanda yoksun kalınan kazancı da kapsar. Yoksun kalınan kazanç, zarar gören hak sahibinin seçimine bağlı olarak, aşağıdaki değerlendirme usullerinden biri ile hesaplanır:

  • Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir.
  • Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç.
  • Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin bu hakkı bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması hâlinde ödemesi gereken lisans bedeli
  • Bunların yanında, marka hakkına tecavüz eden tarafından markanın kötü veya uygun olmayan bir şekilde kullanılması sonucu marka itibarı zarara uğrarsa marka sahibi ayrıca manevi tazminat da isteyebilecektir. Manevi zararın hesaplanmasında hakimin geniş bir takdir yetkisi vardır.

 

2 - PATENT VE FAYDALI MODEL DAVALARI

Teknolojinin her alanındaki buluşlara yeni olması, buluş basamağı içermesi ve sanayiye uygulanabilir olması şartıyla patent verilir. Gerek buluş aşamasında gerekse buluşu sanayiye uygulama aşamasında yüklü emek ve para harcayan buluş sahipleri buluşun ekonomik gelirinden de doğal olarak, tek başlarına yararlanmak isteyeceklerdir. Patent/ faydalı model tescil belgesi buluş sahiplerine verdiği tekel hakkıyla rakiplerine karşı ekonomik anlamda üstünlük kazandıracaktır. Patent/faydalı model üzerinde buluşçunun hakkı marka hakkında olduğu mutlak bir haktır. Bu nedenle ihlal eden herkese karşı ileri sürülebilecektir.

 

A - HÜKÜMSÜZLÜK DAVALARI:

Patentin ya da faydalı modelin hükümsüzlüğü davaları günümüzde sıkça karşımıza çıkmaktadır. Bunun nedeni daha önceden yurtdışında var olan, dolayısıyla yeni ve ayırt edici olmayan buluşlara tescil belgesi alınması ve patentlenebilirlik özelliği olmayan bu buluşlara alınan tescil belgesine dayanılarak rakiplerin korkutulmaya çalışılmasıdır. Bu gibi durumlarda uygulamada sıklıkla karşı dava olarak hükümsüzlük davalarına başvurulmaktadır.

Fakat patent/ faydalı model de marka gibi şu hallerde mahkeme tarafından hükümsüz kılınabilir:

  • Patent konusu SMK’nın ve maddelerinde yer alan patent verilebilirlik şartlarını taşımıyorsa,
  • Buluş yeteri kadar açıklanmamışsa,
  • Patent konusu, başvurunun ilk hâlinin kapsamını aşıyorsa veya patentin, yapılan bir başvuruya dayanması durumunda en önceki başvurunun ilk hâlinin kapsamını aşıyorsa,
  • Patent sahibinin, patent isteme hakkına sahip olmadığı ispatlanmışsa,
  • Patentin sağladığı korumanın kapsamı aşılmışsa

patent veya faydalı model hakkında hükümsüzlük davası açılarak hükümsüz kılınabilecektir.

 

Patentin hükümsüzlüğü davası, patentin koruma süresince veya hakkın sona ermesini izleyen 5 yıl içinde, sicile patent sahibi olarak kayıtlı kişiye karşı açılabilir. Menfaati olanlar, Cumhuriyet savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları patentin hükümsüzlüğünü isteyebilir. Patentin hükümsüzlüğüne karar verilmesi hâlinde kararın sonuçları geçmişe dönük olarak etkili olur ve patent veya patent başvurusuna SMK ile sağlanan koruma hiç doğmamış sayılır.

B - TECAVÜZ HALİNDE AÇILABİLECEK DAVALAR:

Aşağıdaki fiiller, patent veya faydalı model hakkına tecavüz sayılır:

  • Patent veya faydalı model sahibinin izni olmaksızın buluş konusu ürünü kısmen veya tamamen üretme sonucu taklit etmek.
  • Kısmen veya tamamen taklit suretiyle meydana getirildiğini bildiği ya da bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla üretilen buluş konusu ürünleri satmak, dağıtmak veya başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak ya da bu amaçlar için ithal etmek, ticari amaçla elde bulundurmak, uygulamaya koymak suretiyle kullanmak veya bu ürünle ilgili sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
  • Patent sahibinin izni olmaksızın buluş konusunun usulünü kullanmak veya bu usulün izinsiz olarak kullanıldığını bildiği ya da bilmesi gerektiği hâlde buluş konusu usulle doğrudan doğruya elde edilen ürünleri satmak, dağıtmak veya başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak ya da bu amaçlar için ithal etmek, ticari amaçla elde bulundurmak, uygulamaya koymak suretiyle kullanmak veya bu ürünlerle ilgili sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
  • Patent veya faydalı model hakkını gasp etmek.
  • Patent veya faydalı model sahibi tarafından sözleşmeye dayalı lisans veya zorunlu lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.

Tecavüz halinde patent veya faydalı model hakkı ihlal edilen hak sahipleri dava açabilecektir. Birden çok hak sahibinin olması durumunda, paydaşlardan her biri menfaatlerini korumak için tek başına dava açabilir.

Patent/faydalı model hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi mahkemeden fiilin tecavüz olup olmadığının tespitini, muhtemel tecavüzün önlenmesini, tecavüz fiillerinin durdurulmasını, tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazminini, tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde el konulmasını ve el konulan ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınmasını isteyebilir. .

Ayrıca tecavüz halinde hak sahibinin tazminat isteme hakkı da doğacaktır. Patent ve faydalı model üzerindeki hakkına tecavüz sayılan fiilleri işleyen kişiler, hak sahibinin zararını tazmin etmekle yükümlüdür. Hak sahibinin uğradığı zarar, sadece fiili kaybının değerini değil aynı zamanda yoksun kalınan kazancı da kapsar. Yoksun kalınan kar hesaplaması aynı marka tecavüzündeki tazminat hesaplaması gibidir.

 

3 - ENDÜSTRİYEL TASARIM DAVALARI

Endüstriyel tasarım, bir ürünün bütününün ya da bir kısmının çizgi, şekil, renk, biçim, doku, malzemenin esnekliği veya süslemesi gibi insan duyuları ile algılanabilen çeşitli unsur veya özelliklerin oluşturduğu görünümdür. Bir tasarım yeni ve ayırt edici olması kaydıyla SMK ile korunacaktır. Tasarımdan doğan haklar münhasıran tasarım sahibine aittir. Üçüncü kişiler, tasarım sahibinin izni olmadan koruma kapsamındaki tasarım veya tasarımın uygulandığı ürünü üretemez, piyasaya sunamaz, satamaz, ithal edemez, ticari amaçlı kullanamaz veya bu amaçlarla elde bulunduramaz ya da bu tasarım veya tasarımın uygulandığı ürünle ilgili sözleşme yapmak için öneride bulunamaz.

A - HÜKÜMSÜZLÜK DAVALARI:

Hükümsüzlük davaları genellikle tasarımın yeni ve ayırt edici nitelikte olmamasından dolayı açılmaktadır. Hükümsüzlük davası menfaati bulunan herkes tarafından açılabilir ve tasarım sahibi olarak gözüken kişiye karşı açılır. 6 aylık itiraz süresi içerisinde tasarım başvurusuna TPE nezdinde itiraz edilmemiş olması bu davanın açılması açısından bir engel oluşturmaz.

Hükümsüzlük kararının etkileri kural olarak geriye etkilidir. Bundan dolayı, kural olarak tasarım başvurusu ve tescil ile sağlanan koruma, baştan itibaren yok sayılır. Tasarımların hükümsüzlük davaları şu an sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Bunun genel nedeni yeni olmayan tasarımlara belge almaktır.

Endüstriyel tasarım hakkının ihlal edildiği durumlarda hak sahibi tasarım tesciline dayanarak hukuk davaları açabilecektir. Bu tasarım davaları; delil tespiti, tecavüzün tespiti, tecavüzün men’i ve ref’i, tazminat davaları, gasp nedeniyle hakkın devridir.

B - TECAVÜZ HALİNDE AÇILABİLECEK DAVALAR:

Aşağıda belirtilen fiiller tasarım hakkına tecavüz sayılır:

  • Tasarım sahibinin izni olmaksızın bu Kanun hükümlerine göre koruma kapsamındaki bir tasarımın kullanıldığı veya uygulandığı ürünün aynısını veya genel izlenim itibarıyla ayırt edilemeyecek kadar benzerini üretmek, piyasaya sunmak, satmak, sözleşme yapmak için öneride bulunmak, ticari amaçla kullanmak veya bu amaçlarla bulundurmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak.
  • Tasarım sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.
  • Tasarım hakkını gasp etmek.

Tasarım ihlalinin mevcut olması için taklit ürünün üretildiğinin ispatlanması yeterli olup ayrıca ticari amaçla kullanmak, satmak vb. eylemlerin gerçekleştirilmesi aranmayacaktır.

Endüstriyel tasarıma tecavüz halinde hakkı ihlal edilen tasarım sahibi tazminat talep edebilecektir. Yine marka ve patent/faydalı model davalarında olduğu gibi burada da hak sahibinin uğradığı fiili zarar ve yoksun kaldığı kar tecavüz fiilini gerçekleştirenden tazmin edilebilecektir. Yoksun kalınan kar hesaplaması marka ve patent/faydalı modeldeki hesaplama ile aynıdır.

 

4 - FİKRİ HAKLAR HUKUKU

Fikri haklar bir eser üzerinde sahip olunan maddi ve manevi hakların tamamı olarak anlatılabilir. Fikri haklar edebiyat, müzik, sinema eserleri, tasarımlar ve ilmi yazılar vb eser mahiyetinde görülebilecek fikri eserleri meydana getiren kişiye ve onun ölümünden sonra yasal mirasçılarına belirli bir süre tanınan korumadır. Bu haklar eser sahibinin izni dışında eserlerin kullanılması karşısında eser sahibine haksız kullanan kişiye karşı çeşitli yaptırımlar yapma gücünü verir. Bu haklar mutlak hak niteliğine sahiptir, herkese karşı ileri sürülebilirler. Fikri haklar özel bir kanun olan Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ile korunur.

Bir eser üzerindeki fikri hakları ihlale uğrayan eser sahipleri hukuk ve ceza davaları açabilecektir. Tecavüz halinde tespit davası, tecavüzün ref’i davası, tecavüzün men’i davası, manevi tazminat davası açılabilecektir.

 

A - HUKUK DAVALARI:

Manevi ve mali hakları tecavüze uğrayan kimse tecavüz edene karşı tecavüzün ref'ini dava edebilir. Mahkeme, eser sahibinin manevi ve mali haklarını, tecavüzün şümulünu, kusurun olup olmadığını, varsa ağırlığını ve tecavüzün ref'i halinde tecavüz edenin düçar olması muhtemel zararları takdir ederek halin icabına göre tecavüzün ref'i için lüzumlu göreceği tedbirlerin tatbikına karar verir.

Bir fikri eseri sahibinden yazılı izni almadan işleyen, çoğaltan, çoğaltılmış nüshaları yayan, temsil eden veya her türlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletenlerden, izni alınmamış hak sahipleri sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya bu FSEK hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını isteyebilecektir.

Mali veya manevi haklarında tecavüz tehlikesine maruz kalan eser sahibi muhtemel tecavüzün önlenmesini tecavüzün men’i davası ile dava edebilir.

Manevi hakları haleldar edilen kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat ödenmesi için dava açabilir. Mahkeme, bu para yerine veya bunlara ek olarak başka bir manevi tazminat şekline de hükmedebilir. Mali hakları haleldar edilen kimse, tecavüz edenin kusuru varsa haksız fiillere mütaallik hükümler dairesinde tazminat talep edebilecektir.

B - CEZA DAVALARI:

Eser sahibinin yazılı izni olmaksızın işleyen, değiştiren, çoğaltan, dağıtan, her türlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma ileten, yayımlayan ya da hukuka aykırı olarak işlenen veya çoğaltılan eserleri satışa arz eden, satan, kiralamak veya ödünç vermek suretiyle ya da sair şekilde yayan, ticarî amaçla satın alan, ithal veya ihraç eden, kendi eseri olarak ad koyan, kaynak göstermeksizin iktibasta bulunan, alenileşmemiş bir eserin muhtevası hakkında kamuya açıklamada bulunan, yetersiz, yanlış veya aldatıcı mahiyette kaynak gösteren, anınmış bir başkasının adını kullanarak çoğaltan, dağıtan, yayan veya yayımlayan kişiler hakkında üç aydan beş yıla kadar hapis cezası ve adli para cezasına hükmolunur. Bu suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesi şikayete bağlıdır.

 

Bizlere Aşağıdaki Telefon Numaralarından Ulaşabilirsiniz

Tel : +90 () 68 12 

Tel : +90 () 00 38 - 48 

Faaliyetlerimiz

+90 () 00 38

+90 () 00 48

+90 () 48 84

+90 () 68 12

[email protected]

Fetih mah. Kültür cad. Nefer sok. Olgun Plaza No:1/b Posta Kodu: Karatay / KONYA

Okumakta olduğunuz yazı, taslak aşamasındayken, sınai mülkiyet haklarına ilişkin hukuk uyuşmazlıklarında görevli mahkemelerin yanında yetkili mahkemelerinde ele alınmasını amaç edinmekteydi. Ancak görev ve yetki konularının aynı yazı içinde ele alınmasının, hem yazının okunmasına yönelik motivasyonu düşüreceği hem de bu uzunlukta bir yazının IPR Gezgini formatına uygun olmayacağı gerekçeleriyle yazının, görev ve yetki olmak üzere iki bölümde okuyuculara arz edilmesi yöntemi tercih edilmiştir. Bu bağlamda okumakta olduğunuz yazı, iki bölümlük bir serinin ilk bölümünü oluşturmaktadır.

Medeni usul hukukunun temelini oluşturan görev ve yetki konularına o kadar önem verilir ki hukuk fakültelerinin medeni usul ve icra ve iflas hukuku ana bilim dalı akademisyenleri bu durumu ağız birliği etmişçesine şöyle ifade eder: “Görev ve yetki konularını bilmeden bu dersten geçemezsiniz.” Öğrenciler bakımından dersi geçip geçememe gibi pratik bir sonucu olan görev ve yetki konularının, meslek yaşamında ise davanın görev ve/veya yetki yönünden reddedilip reddedilmemesi gibi nispeten telafisi daha güç sonuçları bulunmaktadır.

Hukuk yargılamasında göreve ilişkin kurallar HMK m hükümlerinde düzenlenmiş ve HMK m.1 hükmünde, mahkemelerin görevinin ancak kanunla düzenleneceği ve göreve ilişkin kuralların kamu düzeninden olduğu belirtilmiştir.

HMK m.2 hükmüne göre; HMK’de ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça genel görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. SMK göreve ilişkin bazı özel düzenlemeler yer almaktadır. SMK m/1 hükmüne göre; SMK’de öngörülen hukuk davaları bakımından görevli mahkeme fikrî ve sınai haklar hukuk mahkemesi; SMK m/2 hükmüne göre ise TÜRKPATENT’in SMK hükümlerine göre almış olduğu bütün kararlara karşı açılacak hukuk davaları ile Kurumun kararlarından zarar gören üçüncü kişilerin Kurum aleyhine açacakları davalarda Ankara FSHHM’nin görevli olduğu düzenlenmiştir.

Sınai mülkiyet haklarına ilişkin hukuk uyuşmazlıklarında görev yönünden değinilmesi gereken ilk husus; fikrî ve sınai haklar hukuk mahkemelerinin teknik anlamda ilk kez SMK ile kurulmuş olmasıdır. Gerçekten SMK’nin yürürlüğe girmesinden önce fikrî ve sınai haklar hukuk mahkemesi olarak ifade edilen mahkemeler; o dönemki adıyla HSYK’nin, tarihli ve sayılı kararı ile belli asliye hukuk mahkemelerinin FSHHM olarak adlandırılmasından ibaretti. HSYK bu belirlemeyi, tarihli ve sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un ( sayılı Kanun) m.5/6 hükmüyle, hukuk mahkemelerinin ihtisas mahkemesi olarak belirlenmesi konusunda kendisine tanınan yetkiye dayanarak gerçekleştirmişti. Nitekim söz konusu mahkemeler; sayılı KHK m/2, sayılı KHK m/2,   sayılı KHK m/2 ve sayılı KHK m/2 hükümlerinde görevli ve yetkili mahkemeler, FSHHM olarak değil, ihtisas mahkemeleri olarak adlandırılmaktaydı. KHK’ler döneminde verilen ve ilgili bölümleri aşağıda yer alan yargı kararlarında da bu konuya işaret edilmiştir:

“Ne varki, daire bozma kararından sonra yürürlüğe giren gün ve sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin görevli ve yetkilı mahkeme başlıklı maddesinde, &#;Bu Kanun Hükmünde kararnamede öngörülen bütün davalarda görevli mahkeme, Adalet Bakanlığınca kurulacak ihtisas mahkemeleridir.”[1]

“ sayılı funduszeue.info 71.maddesinde, bu kararnamede öngörülen bütün davalarda, görevli mahkeme, Adalet Bakanlığınca kurulacak ihtisas mahkemeleridir, Asliye Ticaret ve Asliye Hukuk Mahkemelerinden hangisinin ihtisas mahkemesi olarak görevlendirileceği ve bu mahkemelerinin yargı çevresini Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu belirleyeceği hükmü mevcut olup …”[2]

 KHK’ler döneminde, asliye hukuk mahkemesi düzeyindeki ihtisas mahkemelerinin, teknik anlamda FSHHM olmamasının ve bu durumun bir adlandırmadan ibaret olmasının bir başka yansıması ise SMK Geçici Madde 6 hükmünde karşımıza çıkmaktadır. Anılan hükme göre; SMK ile yürürlükten kaldırılması öngörülen sayılı KHK m, sayılı KHK m, sayılı KHK m ve sayılı KHK m hükümleri uyarınca kurulmuş ihtisas mahkemeleri, SMK m/1 hükmü uyarınca kurulan mahkemeler olarak kabul edilecektir ve bu mahkemelerde derdest olan davaların görülmesine devam olunacaktır.

Görev konusunda değinilmesi gereken bir başka konu, FSHHM’nin bulunmadığı yerlerde, sınai mülkiyet haklarına ilişkin uyuşmazlıklarda hangi mahkemelerin görevli olacağıdır. SMK m/1 hükmüne göre; FSHHM kurulmamış olan yerlerde bu mahkemenin görev alanına giren dava ve işlere, o yerdeki asliye hukuk mahkemesince bakılır. HSK’nin, SMK m hükmünde yer alan düzenleme ile sayılı Kanun m.5 ve m.9 hükümlerinin verdiği yetkiye dayanarak, SMK’nin yürürlüğe girmesinden sonra aldığı, tarihli ve sayılı kararı[3] ile FSHHM’nin kurulmadığı ve yargı çevresinin bu mahkemelerin bulunduğu mahallere bağlanmadığı FSHHM’nin görev alanına giren dava ve işlere bir asliye hukuk mahkemesi bulunan yerlerde bu mahkemenin, iki asliye hukuk mahkemesi bulunan yerlerde bir numaralı asliye hukuk mahkemesinin, ikiden fazla asliye hukuk mahkemesi bulunan yerlerde ise üç numaralı asliye hukuk mahkemesinin bakmasına karar verilmiştir.[4] HSK, belirtilen görevlendirmenin tarihi itibariyle faaliyette bulunan asliye hukuk mahkemelerinin sayısına göre yapıldığını ve daha sonra faaliyete geçirilecek mahkemelerin, görevli mahkemenin belirlenmesinde dikkate alınmayacağını da karara bağlamıştır. Belirtilen sınırlamanın somut etkisi; tarihinden sonra asliye hukuk mahkemelerinin sayısını ikiye, üçe veya daha fazla sayıya çıkaracak ya da söz konusu mahkemelerin sayısını ikiye veya bire indirecek nitelikteki değişikliklerin FSHHM’nin görev alanına giren işlere bakan mahkemelerde bir değişiklik olmaması şekilden gerçekleşecektir. 

HSK’nin tarihli ve sayılı kararında dikkat çeken ve uygulamayı etkileyecek bir başka husus ise FSHHM’nin yargı çevresiyle ilgilidir. Bu husus her ne kadar yetki düzenlemesi olsa da görevli mahkemenin belirlenmesinde de doğrudan etkilidir. HSK, anılan kararında, HSYK’nin tarihli ve sayılı kararı ile sonraki tarihli kararlarına atıf yaparak, her ne kadar SMK’de açık bir düzenleme olmasa da FSHHM’nin yargı çevresinin adlî yargı adalet komisyonlarının merkez ve mülhakatları[5] olan ilçeleri kapsayacak şekilde belirlenmesi hususunu da karara bağlamıştır. Konuyu bir örnekle somutlaştıracak olursak; HSK’nin söz konusu kararı ile Ankara ilçe adliyeleri ile Batı Adliyesinin yargı çevresindeki sınai mülkiyet haklarına ilişkin uyuşmazlıklarda söz konusu adliyelerdeki asliye hukuk mahkemeleri değil, Ankara FSHHM görevli ve yetkili kılınmıştır. HSK’nin söz konusu kararının görev yönünden etkisi ise yargı çevresine ilişkin olağan uygulamanın devam ettirilmesi halinde asliye hukuk mahkemelerinde görülecek olan davaların, HSK’nin anılan kararı ile FSHHM’de görülmesi şeklinde karşımıza çıkmaktadır.

Sınai mülkiyet haklarına ilişkin hukuk uyuşmazlıklarında görevli mahkemenin belirlenmesine ilişkin bir başka düzenleme ise SMK m/2 hükmüdür. Anılan hüküm hem göreve hem yetkiye ilişkindir. Bununla birlikte hükmün yetkiye ilişkin kısmı, bir sonraki yazımızda ele alınacaktır. SMK m/2 hükmüne göre; TÜRKPATENT’in SMK hükümlerine göre aldığı bütün kararlara karşı açılacak davalar ile TÜRKPATENT’in kararlarından zarar gören üçüncü kişilerin TÜRKPATENT aleyhine açacakları davalarda görevli ve yetkili mahkeme, Ankara FSHHM olarak belirlenmiştir.[6] Anılan hükmün uygulanmasında dikkat edilmesi gereken ilk husus, yalnız SMK’de açıkça öngörülen davalar bakımından değil, Kurumun SMK hükümleri kapsamında aldığı kararlara karşı açılacak davaların tamamında Ankara FSHHM’nin görevli ve yetkili olmasıdır. Uyuşmazlık Mahkemesi ilgili bölümleri aşağıda yer alan kararında konu etraflıca ele alınmıştır: [7]

 Kurum nezdinde temsile yetkili marka vekilinin, müvekkili adına takip ettiği dosyalardan istifa etmesi üzerine bir kısım tebligatların asil yerine eski vekile yapılması nedeniyle mağduriyet yaşandığı, söz konusu tebligatların tekrar asile yapılması ve hukuki durumun eski hale getirilmesi talebiyle açılan davada, Ankara  3. Fikrî ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin, tarihli ve E/, K/ sayılı kararı ile uyuşmazlığın idari yargı çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, uyuşmazlığın idari yargıya taşınması üzerine Ankara 8. İdare Mahkemesi, E/ dosyada verdiği tarihli ara karar ile idari yargının değil adli yargının görevli olduğu gerekçesiyle ve görevli yargı yerinin belirlenmesi talebiyle dosyayı Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmiştir. Uyuşmazlık konusu, sayılı KHK’de öngörülen hususlara ilişkin Kurumun almış olduğu kararlardan kaynaklandığı için, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğuna, Ankara 8. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulüne ve Ankara  3. Fikrî ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin tarihli ve E/, K/ sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.”

Karşılaştığımız somut uyuşmazlıklarda, özellikle davacılar bakımından, SMK m/2 hükmünün uygulanması konusunda bazı duraksamalar yaşandığı ve anılan hükmün hatalı yorumlandığı tespit edilmiştir. Bu hatalı yorum ve uygulamalardan ilki, bir sınai mülkiyet hakkının hükümsüzlüğüne ilişkin davalarda TÜRKPATENT’in tek başına ya da hak sahibiyle birlikte davalı olarak gösterildiği davaların, Ankara FSHHM’de açılması şeklinde karşımıza çıkmaktadır.[8] Hemen belirtmek gerekir ki davacının yerleşim yerinin Ankara olması ve kendi sınai mülkiyet hakkına dayanarak bu davayı açmış olması ya da herhangi bir sınai mülkiyet hakkına dayanmaksızın bu davanın açılması ve hükümsüzlüğü talep edilen sınai mülkiyet hakkı sahibinin yerleşim yerinin Ankara olması durumunda, dava görevli ve yetkili mahkemede açılmış olacaktır. Ancak bu iki durum dışında, davalının ya da davalılardan birinin TÜRKPATENT olması nedeniyle davanın, Ankara FSHHM’de açılması hâlinde, dava görevsiz mahkemede açılmış olacaktır. Zira bu durumda SMK m/2 hükmünün uygulanma kabiliyeti bulunmamaktadır. Gerçekten ne TÜRKAPATENT’in almış olduğu karara karşı açılmış bir dava ne de Kurum kararlarından zarar gören birinin uğramış olduğu bu zarar nedeniyle açılmış bir dava söz konusudur.

SMK m/2 hükmüne ilişkin karşılaşılan bir başka hatalı uygulama ise TÜRKPATENT’in SMK hükümleri dışında faklı mevzuat hükümlerine göre aldığı kararlara karşı veya bu nitelikteki kararlar nedeniyle zarar görenlerin TÜRKPATENT’e karşı yönelttikleri davaların Ankara FSHHM’de açılması durumunda karşımıza çıkmaktadır. Belirtmek gerekir ki TÜRKPATENT tüzel kişiliği haiz bir kamu kurumudur ve bu niteliği itibariyle sınai mülkiyet haklarına ilişkin işlemler dışında birçok hukuki iş ve işlemin de tarafıdır. Bu bağlamda TÜRKPATENT’in SMK hükümlerine göre almadığı kararlara karşı açılacak davalar ile TÜRKPATENT’in SMK hükümleri dışında diğer mevzuat hükümleri nedeniyle almış olduğu kararlardan zarar görenlerin TÜRKPATENT aleyhine açacakları davalarda FSHHM görevli değildir. Söz konusu davalar bakımından HMK’nin göreve ilişkin genel hükümleri uygulama alanı bulacaktır.

TÜRKPATENT’in herhangi bir kararı olmaksızın TÜRKPATENT’e karşı dava açıldığı istisnai durumlarla da karşılaşılmaktadır. Bu gibi durumlarda da SMK m/2 hükmü değil, göreve ilişkin HMK’nin genel hükümleri uygulama alanı bulacaktır. Nitekim Kuruma başvuru yapılmaksızın ve dolayısıyla Kurumun almış olduğu herhangi bir karar olmaksızın, bir markanın tanınmış olduğunun tespiti istemiyle doğrudan TÜRKPATENT’e karşı açılan bir tespit davasında Yargıtay görevli mahkemeye ilişkin olarak şu tespitlerde bulunmuştur:[9]

“Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmaması ile davanın davalı TPE Başkanlığı tarafından verilmiş bir karar veya tesis edilmiş bir işleme karşı açılmamış olması nedeniyle, davalı TPE Başkanlığı yönünden sayılı KHK&#;nın 71/2. maddesinde düzenlenen kesin yetki kuralının somut olayda uygulanması koşullarının bulunmamasına göre de, davalılar vekillerinin aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.”

Sınai mülkiyet haklarına ilişkin hukuk davalarında göreve ilişkin değinilmesi gereken son konu, söz konusu davaların, mutlak ticari dava olmasına rağmen asliye ticaret mahkemelerinde değil de FSHHM’ler ile asliye hukuk mahkemelerinde görülüyor olmasıdır. TTK m.4/1,d hükmüne göre tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta öngörülen davalardan doğan hukuk davaları ile çekişmesiz yargı işleri, ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılmaktadır. TTK m.5 hükmüne göre; aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi, tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. TTK m.5 hükmünde “… aksine hüküm bulunmadıkça …” şeklinde ifade edilen durumlardan biri de SMK m hükmünde hukuki dayanağını bulmaktadır. Gerçekten TTK m.5 hükmünün istisnasını oluşturan SMK m hükmü nedeniyle mutlak ticari nitelikteki sınai mülkiyet haklarına ilişkin hukuk uyuşmazlıkları, asliye ticaret mahkemesinde değil, FSHHM’ler ile asliye hukuk mahkemelerinde görülmektedir. Bu noktada FSHHM bulunmayan yerlerde neden asliye ticaret mahkemelerinin değil de asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu sorusu akıllara gelebilir. Kanaatimizce bu konuya ilişkin değerlendirme, karşılaşılabilecek iki farklı durum dikkate alınarak yapılmalıdır. İlk ihtimal; bir yerde hem FSHHM’nin hem de asliye ticaret mahkemesinin bulunmamasıdır. Bu senaryoda asliye hukuk mahkemesinin, davaya, asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla değil de fikrî ve sınai haklar hukuk mahkemesi sıfatıyla bakması, mahkemelerin ihtisaslaşması yönündeki iradeye ve pratiklere uygundur. Karşılaşılabilecek ikinci durum ise FSHHM bulunmayan bir yerde, hem asliye hukuk hem asliye ticaret mahkemesi bulunmasıdır. Bu noktada mutlak ticari nitelikte olan sınai mülkiyet haklarına ilişkin hukuk uyuşmazlıkları bakımından, asliye ticaret mahkemesinin değil de asliye hukuk mahkemesinin görevli olması kanaatimizce yerinde değildir. Kanun koyucunun bu tercihinin; asliye ticaret mahkemeleri ile asliye hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi değil de iş bölümü ilişkisi olduğu döneme ait uygulamaların devam ettirilmesinden kaynaklandığını düşünmekteyiz.[10][11] Olması gereken hukuk bakımından; FSHHM’nin bulunmadığı yerlerde asliye ticaret mahkemesi varsa davaya asliye ticaret mahkemesi tarafından bakılmasının yerinde olacağı değerlendirilmektedir. Bununla birlikte SMK m hükmü varlığını sürdürdükçe, FSHHM olmayan yerlerde, asliye ticaret mahkemesi bulunsa bile sınai haklara ilişkin hukuk uyuşmazlıkları bakımından asliye hukuk mahkemeleri görevli mahkeme olmaya devam edecektir.   

Osman Umut KARACA

Kasım

[email protected]


KISALTMALAR CETVELİ

FSHHM                     : Fikrî ve sınai haklar hukuk mahkemesi

HMK                          : tarihli ve sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu

HSK                           : Hâkimler ve Savcılar Kurulu

HSYK                        : Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu

SMK                          : tarihli ve sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu

TTK                           : tarihli ve sayılı Türk Ticaret Kanunu

TÜRKPATENT       : Türk Patent ve Marka Kurumu

sayılı KHK         : Mülga tarihli ve sayılı Patent Haklarının Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname

sayılı KHK         : Mülga tarihli ve sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname

sayılı KHK         : Mülga tarihli ve sayılı Coğrafi İşaretlerin Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname

sayılı KHK         : Mülga tarihli ve sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname

sayılı Kanun     : tarihli ve sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun


[1] YHGK, tarihli ve E/, K/ sayılı karar. Karar için Bkz. funduszeue.info ()

[2] Yarg. 7. CD., tarihli ve E/, K/ sayılı, tarihli ve E/, K/ sayılı kararlar. Kararlar için Bkz. funduszeue.info ()

[3] Karar için Bkz; funduszeue.info, ()

[4] HSK söz konusu kararı ile KHK’ler dönemindeki uygulamayı devam ettirmektedir. KHK’ler döneminde başlayan ve devam etmekte olan uygulama Yargıtay Hukuk Dairesinin; tarihli ve E/, K/ sayılı kararında da ele alınmıştır. (Karar için Bkz. funduszeue.info )

[5] Bir merkeze bağlı olan yerler. (Kaynak; funduszeue.info )

[6] Yarg. HD. tarihli ve E/, K/ sayılı karar. (Karar için Bkz. funduszeue.info )

[7] Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü, tarihli ve E/, K/ sayılı karar. Karar için Bkz; funduszeue.info?excludeGerekce=False&wordsOnly=False, ()

[8] SMK m/2 ve m/3 hükümlerinde markanın, coğrafi işaretin ve geleneksel ürün adının hükümsüzlüğüne ilişkin davalarda TÜRKPATENT’in taraf gösterilmeyeceği açıkça düzenlenmiştir. Tasarım, patent ve faydalı model haklarının hükümsüzlüğüne ilişkin davalarda Kurum’un taraf gösterilmeyeceği açıkça düzenlenmemiş olsa da kanaatimizce bu durum kasıtlı bir susma olarak değerlendirilemez. Zira yerleşik yargı uygulamaları, bu haklar bakımından da hükümsüzlük davalarında TÜRKPATENT’in taraf gösterilemeyeceği yönündedir.

[9] Karar için Bkz. funduszeue.info ()

[10] Asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki; tarihli ve sayılı Türk Ticaret Kanunu İle Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un yürürlüğe girdiği tarih olan itibariyle iş bölümü olmaktan çıkıp görev ilişkisi hâline gelmiştir.

[11]Asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki hukuki ilişkinin niteliği hakkında ayrıntılı bilgi için Bkz. Hakan Pekcanıtez / Oğuz Atalay /Muhammet Özekes, Medenî Usûl Hukuku, Bası, Ankara , s vd.

Bunu beğen:

BeğenYükleniyor

Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesi

Fikri ve sınai haklar ceza mahkemelerinin görev alanı nedir?

Fikri ve sınai haklar ceza mahkemesi, kanundaki ceza miktarı ve suçun vasfı ne olursa olsun sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda düzenlenen tüm suçlar ve sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nda düzenlenen marka suçları ile ilgili yargılama yapmakla görevlidir.

Fikri ve sınai haklar ceza mahkemesi, özel mahkeme statüsündedir. Genel mahkemeler olan asliye ceza mahkemesi ve ağır ceza mahkemesi görev kuralları suç vasfı ve ceza miktarına göre belirlenirken, fikri ve sınai haklar ceza mahkemesinin görevi tümüyle fikri mülkiyet suçları ile marka suçlarına hasredilmiştir.

Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesinin Görevine Giren Suçlarda Şikayet Süresi

sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 71 ve maddelerinde fikri mülkiyet suçları düzenlenmiştir. Tüm fikri mülkiyet suçları şikayete bağlı suçlardandır. Şikayet hakkı, suç teşkil eden fiil ve failin öğrenilmesinden itibaren başlar. Şikayet süresi, fail ve fiilin öğrenilmesinden itibaren 6 aydır. Suçun mağduru olan eser sahibi veya telif hakkına sahip kuruluş şikayetçi olmadığı müddetçe, fiili işleyenler hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmaz. Yapılan şikâyetin geçerli kabul edilebilmesi için hak sahiplerinin veya üyesi oldukları meslek birliklerinin haklarını kanıtlayan belge ve sair delilleri Cumhuriyet başsavcılığına vermeleri gerekir. Bu belge ve sair delillerin şikâyet süresi içinde Cumhuriyet başsavcılığına verilmemesi hâlinde kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir.b sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda yer alan soruşturma ve kovuşturması şikâyete bağlı suçlar dolayısıyla başta Millî Eğitim Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilileri olmak üzere ilgili gerçek ve tüzel kişiler tarafından, eser üzerinde manevi ve malî hak sahibi kişiler şikâyet haklarını kullanabilmelerini sağlamak amacıyla durumdan haberdar edilirler. Şikâyet üzerine Cumhuriyet savcısı suç konusu eşya ile ilgili olarak sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre elkoyma koruma tedbirinin alınmasına ilişkin gerekli işlemleri yapar. Cumhuriyet savcısı ayrıca, gerek görmesi hâlinde, hukuka aykırı olarak çoğaltıldığı iddia edilen eserlerin çoğaltılmasıyla sınırlı olarak faaliyetin durdurulmasına karar verebilir ( FSEK md 75).

sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun maddesinde düzenlenen tüm marka suçları da şikayete tabi olup şikayet süresi fail ve fiilin öğrenilmesinden itibaren 6 aydır.

Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesinin Görevine Giren Suçlar Nelerdir?

Fikri ve sınai haklar ceza mahkemesinin hangi suçlara ve davalara bakacağı özel kanun şeklinde düzenlenmiştir. sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve sayılı Sınai Mülkiyet Kanununa göre aşağıdaki suçlar fikri ve sınai haklar ceza mahkemesinin görevi kapsamına girmektedir:

1. Marka Hakkına Tecavüz Suçu

sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 30/1. maddesinde marka hakkına tecavüz suçu teşkil eden fiiller ve cezalar düzenlenmiştir. Kanuna göre; başkasına ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek mal üreten veya hizmet sunan, satışa arz eden veya satan, ithal ya da ihraç eden, ticariamaçla satın alan, bulunduran, nakleden veya depolayan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır ( sayılı Kanun m/1).

2. Marka Koruması İşaretini Kaldırma Suçu

Marka koruması olduğunu belirten işareti mal veya ambalaj üzerinden yetkisi olmadan kaldıran kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır ( sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu m/2).

3. Marka Hakkı Üzerinde Yetkisiz Tasarrufta Bulunma Suçu

Yetkisi olmadığı hâlde başkasına ait marka hakkı üzerinde devretmek, lisans veya rehin vermek suretiyle tasarrufta bulunan kişi iki yıldan dört yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır ( sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu m/3).

4. Eser Sahibinin İzni Olmadan Eserin Umuma Arzedilmesi ve Yayımlanması Suçu

Fikri ve sınai haklar ceza mahkemelerinde en çok yargılanan suçlar bu başlık altındaki suçlardır. Eser, ister alenileşmiş olsun isterse alenileşmiş olmasın, her iki halde de başkasına ait eserin umuma iletilmesi veya herhangi bir şekilde yayımlanması eser sahibinin iznine bağlıdır.

Eser sahibinden izin alınmadan yapılan her türlü yayın fikri mülkiyet suçlarının oluşmasına neden olur.

Bir eseri, icrayı, fonogramı veya yapımı hak sahibi kişilerin yazılı izni olmaksızın işleyen, temsil eden, çoğaltan, değiştiren, dağıtan, her türlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma ileten, yayımlayan ya da hukuka aykırı olarak işlenen veya çoğaltılan eserleri satışa arz eden, satan, kiralamak veya ödünç vermek suretiyle ya da sair şekilde yayan, ticarî amaçla satın alan, ithal veya ihraç eden, kişisel kullanım amacı dışında elinde bulunduran ya da depolayan kişi hakkında 1 yıldan 5 yıla kadar hapis veya adli para cezasına hükmolunur ( sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu md. 71/1).

5. Başkasına Ait Esere Kendi Eseri Olarak ‘Ad Koyma’ Suçu

Herhangi bir esere, eser sahibinin izni olmadan başka bir isim konulamaz. Eserde isim belirtmek münhasıran eser sahibine ait bir yetkidir.

Başkasına ait esere, kendi eseri olarak ad koyan kişi altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezasıyla cezalandırılır. Bu fiilin dağıtmak veya yayımlamak suretiyle işlenmesi hâlinde, hapis cezasının üst sınırı beş yıl olup, adlî para cezasına hükmolunamaz ( sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu md. 71/2).

6. Kaynak Göstermeme veya Yanıltıcı, Yetersiz Kaynak Gösterme Suçu

Herhangi bir eserden alıntı yapıldığında kaynak gösterilmesi zorunludur. Alıntı yapıldığında, alıntının yapıldığı eser ve eserin sahibi mutlaka gösterilmesi gerekir (FSEK md. 35). Bir eserden aynen alıntı yapılmasına rağmen, asıl esere atıf yapılmaması, yani alıntı yapılan kısmın fikri mülkiyetinin sahiplenilmesi, yanlış , yetersiz veya yanıltıcı kaynak gösterilmesi suçtur. Bir eserden kaynak göstermeksizin iktibasta bulunan kişi 6 aydan 2 yıla kadar hapis veya adlî para cezasıyla cezalandırılır ( sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu md. 71/3).

Bir eserle ilgili olarak yetersiz, yanlış veya aldatıcı mahiyette kaynak gösteren kişi, altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır (FSEK md. 71/5).

7. Alenileşmemiş Bir Eserin Muhtevası Hakkında Kamuoyuna Açıklamada Bulunma Suçu

Bir eserin kamuoyuna açıklanması, sadece eser sahibi veya hak sahibi olan kişilerin tasarrufundadır. Bu nedenle hak sahipleri açıklamadığı müddetçe, eserin içeriği hakkında açıklamalarda bulunmak suçtur. Hak sahibi kişilerin izni olmaksızın, alenileşmemiş bir eserin muhtevası hakkında kamuya açıklamada bulunan kişi, altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır ( sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu md. 71/4).

8. Tanınmış Bir Kimsenin Adını Kullanarak Eser Çoğaltma, Dağıtma ve Yayımlama Suçu

Bir eseri, icrayı, fonogramı veya yapımı, tanınmış bir başkasının adını kullanarak çoğaltan, dağıtan, yayan veya yayımlayan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasıyla cezalandırılır ( sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu md. 71/6).

9. Bilgisayar Programlarına Dair Fikri Mülkiyet Suçlar

Bir bilgisayar programının hukuka aykırı olarak çoğaltılmasının önüne geçmek amacıyla oluşturulmuş ilave programları etkisiz kılmaya yönelik program veya teknik donanımları üreten, satışa arz eden, satan veya kişisel kullanım amacı dışında elinde bulunduran kişi 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır ( sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu md. 72).

Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemelerinin Görevine Giren Suçlarda Etkin Pişmanlık Ceza İndirimi

Etkin pişmanlık, kişinin işlediği suçtan pişman olması, suç teşkil eden fiilin meydana getirdiği olumsuzlukları gidermesi halinde uygulanır.

sayılı kanunda etkin pişmanlık: Hukuka aykırı olarak üretilmiş, işlenmiş, çoğaltılmış, dağıtılmış veya yayımlanmış bir eseri, icrayı, fonogramı veya yapımı satışa arz eden, satan veya satın alan kişi, kovuşturma evresinden önce bunları kimden temin ettiğini bildirerek yakalanmalarını sağladığı takdirde, hakkında verilecek cezadan indirim yapılabileceği gibi ceza vermekten de vazgeçilebilir ( sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu md. 71 - son).

sayılı kanunda etkin pişmanlık: Başkasının hak sahibi olduğu marka taklit edilerek üretilmiş malı, satışa arz eden veya satan kişinin bu malı nereden temin ettiğini bildirmesi ve bu suretle üretenlerin ortaya çıkarılmasını ve üretilmiş mallara elkonulmasını sağlaması hâlinde hakkında cezaya hükmolunmaz ( sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu m/7).

Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemeleri Nerelerde Mevcuttur?

sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda düzenlenen, yukarıda açıkladığımız suçlarla ilgili yargılama yapmak üzere Adalet Bakanlığı tarafından Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemeleri kurulur. Bu mahkemelerin yargı çevreleri, diğer tüm mahkemelerde olduğu gibi Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenir.

Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemelerinin Kararlarına İtiraz ve İstinaf

Fikri ve sınai haklar ceza mahkemeleri tarafından verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarına karşı itiraz kanun yoluna başvurmak mümkündür. İtiraz süresi, kararın tefhimi veya tebliğinden itibaren 7 gündür.

Fikri ve sınai haklar ceza mahkemesi kararlarına karşı istinaf kanun yolu başvurusu yapılabilir. Fikri ve sınai haklar ceza mahkemesinde yapılan ceza davası yargılaması neticesinde verilen aşağıdaki kararlar ile ilgili istinaf kanun yoluna gidilemez, bu kararlar kesin hüküm niteliğindedir.

  • TL ve bu miktarın altındaki adli para cezasına ilişkin hükümler aleyhine istinaf başvurusu yapılamaz.
  • Üst sınırı günü geçmeyen adli para cezasını gerektiren suçlar nedeniyle verilen “beraat kararları” kesindir. Bu kararlar aleyhine istinaf başvurusu yapılmaz. (CMK md. /3-b).

Fikri ve sınai haklar ceza mahkemesinde görülen davalar, hem cezai hem de mali açıdan sonuçları olan davalar olduğundan bir ceza avukatı ile sürecin yürütülmesi hak kaybını engelleyecektir.


Avukat Baran Doğan

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere [email protected] adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Ankara Fikri ve Sinai Haklar Mahkemeleri, Yenimahalle, nerede, Otobüs, Tren veya Metro ile nasıl gidilir?

Yenimahalle şehrinde Ankara Fikri ve Sinai Haklar Mahkemeleri konumuna Toplu Taşıma

Yenimahalle, Türkiye'deki Ankara Fikri ve Sinai Haklar Mahkemeleri adresine nasıl gidebileceğinizi mi merak ediyorsunuz? Moovit, en yakın toplu taşıma durağından adım adım yol tarifi ile Ankara Fikri ve Sinai Haklar Mahkemeleri adresine ulaşmanın en iyi yolunu bulmanıza yardımcı olur.

Moovit, şehrinizde gezmenize yardımcı olacak ücretsiz haritalar ve canlı yol tarifleri sağlar. Saatleri, güzergahları, hareket saatlerini görüntüleyin ve gerçek zamanlı olarak Ankara Fikri ve Sinai Haklar Mahkemeleri adresine ne kadar sürede ulaşabileceğinizi öğrenin.

Ankara Fikri ve Sinai Haklar Mahkemeleri için en yakın durak veya istasyonu mu arıyorsunuz? Hedefinize en yakın durakların listesine göz atın: - Tatbikat Cami; - Tatbikat Cami; - Tevfik İleri İmam Hatip Lisesi; - Tevfik İleri İmam Hatip Lisesi; - Etiler Ordu Evi; - İcra Müdürlüğü; - Emniyet Sarayı; - Emniyet Sarayı; Gazi Mahallesi; - Güzel Sanatlar; - Türkiye Kömür İşletmeleri; - Emniyet Sarayı; Atatürk Kültür Merkezi.

OtobüsTren:BAŞKENTRAYMetro:M1-M2-M3M4

Sizi daha erken zamanda ulaştırabilecek başka güzergah olup olmadığını görmek ister misiniz? Moovit alternatif rotalar veya saatler bulmanıza yardımcı olur. Moovit Uygulamasından veya Web Sitesinden kolayca Ankara Fikri ve Sinai Haklar Mahkemeleri için yol tarifi alın.

Ankara Fikri ve Sinai Haklar Mahkemeleri adresine en kolay yoldan ulaşmanızı sağlıyoruz, bu nedenle Yenimahalle konumundaki kullanıcılar dahil milyondan fazla kullanıcı, toplu taşıma için en iyi uygulama olarak Moovit'e güveniyor. Ayrıca otobüs uygulaması veya tren uygulaması indirmenize gerek yoktur. Moovit, en doğru otobüsü veya metro saatlerini bulmanıza yardımcı olan tüm toplu taşıma araçlarının bir arada olduğu ulaşım uygulamanızdır.

Ankara Fikri ve Sinai Haklar Mahkemeleri için Otobüs, Tren ve Metro fiyatları, ve tüm yolculuk ücreti hakkında bilgi için lütfen Moovit uygulamasını kontrol edin.

Havaalanı, hastane, stadyum, market, alışveriş merkezi, kafe, okul, kolej ve üniversite gibi popüler yerlere gitmek için uygulamayı kullan.

Ankara Fikri ve Sinai Haklar Mahkemeleri adres: Yenimahalle Gazi Mh. Sokağı

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası