misakı iktisadi kararları hangi kongrede alınmıştır / Makaleler | KÂZIM KARABEKİR PAŞA VE İZMİR İKTİSAT KONGRESİ (17 Şubat 1923 – 4 Mart 1923)

Misakı Iktisadi Kararları Hangi Kongrede Alınmıştır

misakı iktisadi kararları hangi kongrede alınmıştır

kaynağı değiştir]

Misak-ı İktisat

Tüm yurttaşların Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun. Tam 94 yıl önce bugün Türk Halkı yabancı devletlere karşı önemli bir zaferi, cumhuriyet ile taçlandırdı. Türk halkının siyasi, kültürel, fikri ve sosyal değerlerini ‘Türkiye Cumhuriyeti’ çatısı altında birleştirdi. Gazi Atatürk, bunu yaparken ekonomik bağımsızlığın herşey demek olduğunu biliyordu. O gün uygulanan politikaları dikkatle incelediğimizde bugüne dahi yön verecek düzeyde olduğu apaçıktır.

2008 krizinden bu yana kapitalizm sorgulanırken, tüm dünya bir borç batağına sürüklenip gidiyor. Bundan yaklaşık 94 yıl önce denenmiş, harap bir milleti yeniden ayağa kaldırıp, ağır sanayi ülkeleri arasına sokabilmiş ve en önemlisi de o milletin boynundan ‘Kapitülasyon’ tasmasını çıkartarak, her anlamda ‘tam bağımsızlık’ sağlamış bir sistem var geçmişimizde. Kurucusunun Gazi Mustafa Kemal olduğu, Misak-ı İktisat. İsminden de anlaşılacağı üzere, Misak-ı Milli’de kendi topraklarımızın sınırını çizen anlayış bu sefer milli motiflerle yeni bir ekonomi düzeni de belirledi.

Atatürk’ün Ekonomi Politikalarının Temeli        

Atatürk kapitalizmi ve sosyalizmi ‘insana layık olduğu değeri vermek yerine, onu ekonominin bir esiri olarak kullanıldığı’ için eleştirirdi.

17 Şubat 1923 yılında bir araya gelen İzmir İktisat Kongresi tarihi dönüm noktasıdır. Lozan’da üstüne gidilen Misak-ı Milli olgusu, Kongrede İktisat Misakı olarak karşımıza çıkmaktadır. Kongrede alınan kararlar ‘karma ekonomik’ sisteme dayalıdır. Atatürk’e göre ekonomi politikaların 4 temel yapı taşı vardır. Önem sıralamasına göre bu politikalar;

-  Güçlü devlet hazinesi ve denk bütçe; Bütçe sene başından hazırlanır ve gelir, gidere mutlaka denk olmalıdır. Özel girişimin eksik oluşu nedeniyle, devlet birçok alanda bu boşlukları doldurmak için yatırım harcamaları yapmış, fakat bütçenin sarsılmamasına önem göstermiştir. Bu yatırımların sıralaması şu şekildeydi; bayındırlık, tarımsal yatırımlar, ağır sanayi, hafif sanayi, ticaret ve hizmetler. Bu yatırımlarda kullanılacak kaynaklar ise ilk olarak bütçe fazlası, yoksa iç ve dış borçlanma veyahut devlet işletmelerin fazlasından kaynak sağlanırdı.

Misak-ı İktisat

-  TL’nin değeri ve güçlü bankacılık sistemi: Türk Lirasının değeri ekonominin yapı taşıdır. 22 Şubat 1930’da 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu çıkartılmıştır. Atatürk, İstiklal Savaşı içinde bile para basmaya izin vermemiştir. Hatta İsmet İnönü bu konuda 30 sene şunları söyler; “Hükümet olarak yılda iki kez ödeme yapamayacak duruma düştüğümüz olurdu. Gider, konuşurdum. Birkaç milyon liralık emisyonun bizi ferahlatacağını anlatmaya çalışırdım. Bir defa bile ‘evet’ dedirtemedim.”

Atatürk’e göre enflasyonun temel nedeni emisyonun artmasıdır. Bu yüzden tedavüldeki banknotların artışı dönemin hiçbir yılında hızlanmamıştır. TL’nin değerini korumak içn ise bankacılık sistemi çok önemliydi. Tarih; 26 Ağustos 1924, T. İş Bankası 1 milyon TL sermaye ile Anonim şirket olarak kurulur. Atatürk’ün isteği üzerine Celal Bayar bankanın ilk genel müdür olmuştur. 

11 Haziran 1930; TCMB kurulur fakat hazırlıkların tamamlanması 16 ay sürer ve tamamlanınca faaliyete geçer. Bankot ihtiyacını bile yabancı bankalardan karşılayan Osmanlı yönetimi ibret olmuş olacak ki TCMB’in kurulmasında acele edilmiştir. Dönemin merkez bankası uzmanı Dr.Schact, TCMB’nin hükümet emrinde olmasının para değerini düşürecek baskı unsurları oluşturabileceğini söylemesiyle, TCMB kanunla çok sıkı kayıtlara tabi tutulur. Merkez Bankası sonuç olarak içeride para istikrarını sağlamaya, dışarıda da döviz işlemlerini oluşturma amacıyla kurulmuş ve faaliyetlerine başlamıştır.

-   Dış ekonomik ilişkilerde denk döviz dengesi; Dış ekonomik ilişkilerde gümrük vergisinin saptanması, döviz gelir ve giderlerinin birbirine eşit olması politikasıdır.

-   Özel-Kamu yatırımları: Özel yatırımlar devletçe teşvik edilmiştir ancak aynı alanda rekabet etmelerine izin verilmemiştir. Özel işletmeler belli bir kıvama geldikçe, devlet işletmeleri halka açılarak  özelleştirilir ve özel sektörün başarıyı sağladığı alanlardan devlet elini biran evvel çeker.

Maliye Politikası: Atatürk zamanının maliye politikasının en büyük başarısı, Türk parasının iç ve dış değerlerini korumadan geçmiştir. 15 yıllık dönemde ülkenin sınırsız ihtiyaçları karşısında enflasyonsuz hızlı kalkınma gerçekleştirmesi olağanüstü bir başarı demektir.

Atatürk’ün mantığında dış borç ve bağımsızlık birbirine iki zıt kelimeydi. Maliye politikalarında devlet bütçesinin açık vermemesi altın kuraldı ve kesinlikle kabul edilemezdi. Bütçeler yıl başında denk hazırlanır, harcamalar önceliğine göre sıralanır, bütçe denkliğinin bozulmasına kesinlikle izin verilmezdi. Atatürk’ün denk bütçe üzerindeki bu titizliği, hazinenin yurt içinde ve yurt dışında güçlü ve güvenilir olmasını zorunlu görürdü. Ona göre ekonomik bağımsızlığık ancak bu şekilde olabilirdi. 

Genç Cumhuriyet kurulana kadar 1911-1923 yılları arası dönemde sürekli bir savaş içinde olan Türk halkı, nüfus, moral ve ekonomik olarak yorgundu. Osmanlının bağımsızlığının çökmesi  sonucu, farklı emellerle topraklarımıza gelen yabancı devletler(itilaf devletleri demiyorum, Almanya’da bu paylaşımda yer almak istedi) ülkede Türk halkının tüm ekonomik damarlarını tıkamış, tüm ticareti ve devlete kurumlarını ele geçirmişti.

Bu konu üzerine Mustafa Kemal Atatürk 17 Şubat 1923 tarihindeİzmir İktisat Kongresindeki açılış konuşması şöyle;

“Osmanlı Devleti gerçekte ve fiili olarak bağımsızlıktan mahrum bir duruma getirilmişti. Gerçekten bir devlet ki, kendi halkına koyduğu bir vergiyi yabancılara koyamaz. Gümrük uygulamalarını, vergilerini memleketin ve milletin ihtiyaçlarına göre düzenlemekten yasaklıdır. Ve bir devlet ki, fazla olarak yabancılar üzerinde yargı hakkını uygulamaktan mahrumdur. Böyle bir devlete elbette bağımsız denilemez. Devletin ve milletin hayatına yapılan müdahaleler yalnız bu kadar değil, daha fazla idi. Doğrudan doğruya milletin hayatını devam ettirmesi için gerekli olanlardan, örneğin tren yapmak için, örneğin fabrika yapmak için, örneğin her şey yapmak için devlet serbest değildi. Mutlaka dışarıdan karışmalar vardı. Bundan dolayı hayatını sürdürmekten alıkoyulan bir devlet bağımsız olabilir mi? Söylediğim gibi gerçekte devlet, istiklâlini çoktan kaybetmişti ve Osmanlı ülkesi yabancıların serbest bir sömürgesinden başka bir şey değildi ve Osmanlı halkı içindeki Türk milleti de tamamen esir bir duruma getirilmişti. Bu sonuç söylediğim gibi milletin kendi iradesine ve kendi hâkimiyetine sahip bulunamamasından ve bu irade ve hâkimiyetin şunun bunun elinde kullanıla gelmiş olmasından ileri geliyor. O halde kesinlikle diyebiliriz ki, biz millî bir devir yaşamıyorduk ve millî bir tarihe sahip bulunmuyorduk.”

Misak-ı İktisat

Cumhuriyetimiz, büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün her alanda gösterdiği başkomutanlık vasfıyla kısa zamanda önemli işlere imza attı. Sizlere bu başarıların bir kısmını rakamlarla göstermeye çalıştım. Bizlere düşen bu vizyonu, Atatürk’ün ilkelerine bağlı kalarak ileri götürmektir.

Tam Bağımsız Türkiye için "Misakı İktisadi"

Tam Bağımsız Türkiye için "Misakı İktisadi"

Kurtuluş Savaşı sonrasında kurulacak olan yeni Türk devletinin ilk ekonomi ve sosyal kongresi olan İzmir İktisat Kongresi, 17 Şubat 1923 tarihinde İzmir’de toplandı. Yurdun dört bir yanından gelen ve toplumun tüm kesimlerini oluşturan bin 135 delegenin katıldığı kongre 4 Mart gününe kadar, onbeş gün sürdü. Kabul edilen Misak-ı İktisadi yani İktisat Andı ile Türkiye Cumhuriyeti’nin ekonomik ve toplumsal düzeninin temelleri atıldı. Mustafa Kemal Atatürk'ün Kongre'de yaptığı konuşma Türkiye Cumhuriyeti2nni hedefini tayin ediyordu:

"Efendiler! Tarihimizi dolduran bunca başarılar, yengiler ya da yenilgiler, yıkılış ya da felaketler, bunların hepsi, oluştukları dönemlerdeki iktisat durumumuzla ilgilidir. Yeni Türkiye'mizi yaraştığı aşamaya ulaştırmak uğruna, iktisat durumumuza birinci derecede önem vermeliyiz. Şundan ki, zamanımız bir iktisat çağından başka bir şey değildir."

"Türkiye İktisat Kongresi, tarihte ilk kez, yüksek bir mevkiye ulaşacak bir kongredir. Sizler ülkenin gereksinimini ve ulusun yeteneğini ve bunun karşısında bütün yeryüzündeki çok güçlü iktisat örgütünü göz önüne alarak yapılması gereken işleri ve uygulanması gereken yenilikleri açıkça anlatmalısınız. Ta ki o tedbirler, o yenilikler uygulandıkça ülkemiz verimliliklere, ışıklara boğulsun.
"Gerçekten geçmişte, özellikle Tanzimat döneminden sonra yabancı sermayesi ülkemizde seçkin bir yere sahip oldu. Ve bilimsel anlamıyla diyebiliriz ki devlet ve hükümet, yabancı sermayesinin jandarmalığından başka bir şey yapmamıştır. Artık her uygar ülke gibi yeni Türkiye dahi buna baş eğmez. Burasını tutsaklar ülkesi yaptıramaz."

Gazi Mustafa Kemal Paşa'dan sonra İktisat Bakanı Mahmut Esat Bey kürsüye geldi. Onun konuşmasından da bazı bölümleri verelim:

"Bayanlar! Baylar! Türk Ulus egemenliği ancak ve ancak Türkiye iktisat egemenliğine dayanmakla yaşayabilir. Bundan sonra devletin izleyeceği siyaset yönünün, çiftçinin övendiresi, zanaatkârın çekici, kısacası ekonomimizin yüksek çıkarları göstermeli ve çizmelidir ki, gerçek ulusçu bir halk devleti kurulabilsin. Türkiye, tarihinin hiçbir aşamasında, bugüne dek bir halk devleti yönetimi ve bundan dolayı bir ulusçu evre yaşamadı."   Mahmut Esat Bozkurt'un 

MİSAK-I İKTİSADİ
Mahmut Esat Bozkurt'un konuşmasından sonra, Atatürk'ün önerisi üzerine, Manisa delegesi Kâzım Karabekir Paşa, kongre başkanlığına seçildi. Kongre, Çiftçi Tüccar, Endüstri ve İşçi grubu olarak, kendi aralarında toplantılar yaparak, temsil ettikleri kitlelerin sorunlarını ve çözüm yollarını belirleme kararı aldılar. Kongre 3 Mart 1923 günü yeniden toplanarak Misak-ı İktisadi'yi kabul etti.

Osmanlı İmparatorluğu 17. yüzyıldan itibaren yavaş yavaş gerileyerek 24 milyon kilometrekare olan topraklarının çok önemli bir kısmını yitirmişti. 1912-1913 yıllarındaki Balkan Savaşları öncesinde Osmanlı İmparatorluğu’nun toplam nüfusu 38 milyondu. Avrupa kıtasındaki yüzölçümü Ege Adaları hariç 186 bin kilometrekareye, nüfusu 7.8 milyona inmişti. Balkan Savaşları sonrasında bu topraklarının da 167 bin kilometrekaresini ve nüfusunun 6.6 milyonunu yitirdi. Hemen sonrasında 1914-1918 yılları arasında yaşanan felaket nitelikli Birinci Dünya Savaşı sırasında nüfusunun 3 milyondan fazlasını, yani geri kalan nüfusun tam yüzde 15’ini yitirdi. Kaybettiği 1 milyona yakın askeri, ordusunun yüzde 34’ünü oluşturuyordu. 1927 yılında yapılacak olan ilk nüfus sayımına göre Türkiye’nin nüfusu 13.6 milyondu.

HALKIN İRADESİ 
İstiklal Savaşı sonrasında 10 Ağustos 1920’de imzalanan Sevr Antlaşması ile artık Osmanlı’nın bütün ordusu terhis edilmiş, donanması teslim edilmiş, Anadolu istila edilmiş ve Türkleri Anadolu’nun orta kısımlarına sınırlamışlardı. Hatta buradan da tamamen çıkaralım diyenler vardı. Müslümanlığın da tehlikeye girdiği bu çöküş yıllarında kimi yerli işbirlikçiler de düşmana yardım ediyorlardı. İstiklal Savaşı bu yitik ve bedbaht şartlar altında yapılmış, vatan mucizevi bir şekilde kurtarılmış ve Türk ulusu yeniden dirilmişti. İlk iktisat kongresi de İstiklal Savaşı’nın 9 Eylül 1922’de fiilen sona erdiği İzmir’de, savaşın tüm yıkımının yaşandığı, kurtuluşun simgesi olan bu şehirde hemen 5 ay sonra toplandı. 
Henüz Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmamıştı bile. Ancak halkın iradesiyle 23 Nisan 1920’de kurulmuş bir halkın meclisi, bir ulu Türkiye Büyük Millet Meclisi vardı. Tam o günlerde, yeni devletin ve sınırlarının tanınacağı Lozan görüşmelerine, çıkan anlaşmazlıklar nedeniyle ara verilmişti. Halkın meclisi iradeli ve azimliydi, vakit geçirmedi. İlk milli halk kongresini toplayarak yönünü çizmeye kararlıydı.
Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a ayak basmasından bir ay kadar sonra 22 Haziran 1919’da yayımlanan Amasya Tamimi nasıl “Milletin istiklalini yine milletin azim ve iradesi kurtaracaktır” saptamasıyla İstiklal Savaşı’nı başlatan millet iradesinin ve savaş boyunca izlenen amaç ve esasların zemini olmuşsa, İzmir İktisat Kongresi de kurulmakta olan cumhuriyetin niteliğini oluşturacak devrimlerin temel metni olacaktı. Milletin iradesi Amasya Tamimi’nden sonra birer ay arayla toplanan Erzurum ve Sivas Kongreleri ile son şeklini alacak ve sonunda 23 Nsan 1920’de Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi kurulup halkın istiklalinin savaşını başlatacaktı.  

EKONOMİK ZAFER 
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı sıfatıyla Mustafa Kemal Paşa İzmir İktisat Kongresi’ni açarken, konuşmasında bin 135 delegeye şöyle hitap etti: “Nasıl ki Erzurum Kongresi felaket noktasına gelmiş olan bu milleti kurtarmak hususunda Misak-ı Milli’nin ve Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nun ilk temel taşlarını tedarik hususunda amil olmuş, müessir olmuş, müteşebbis olmuş ve bundan dolayı tarihimizde, tarih-i millimizde en kıymetli ve yüksek hatırayı ihraz etmiş ise, kongreniz dahi milletin ve memleketin hayat ve halas-ı hakikisini temine medar olacak düsturun temel taşlarını ve esaslarını ihraz edip ortaya koymak suretiyle tarihte büyük namı ve çok kıymetli bir hatırayı ihraz edecektir.”
Mustafa Kemal Paşa’nın İzmir İktisat Kongresi’nin açılış konuşmasındaki tesbiti şuydu: “Yeni Türkiye’mizi layık olduğumuz düzeye eriştirebilmemiz için mutlaka ekonomimize birinci derecede önem vermek zorundayız. Çünkü; zamanımız tamamen bir ekonomi devresinden başka bir şey değildir. Siyasi ve askeri zaferler ne kadar büyük olurlarsa olsunlar ekonomik zaferlerle taçlandırılmamışlarsa, meydana gelen zaferler devamlı olamaz. Ekonomi demek, her şey demektir, yaşamak için, mutlu olmak için, insan varlığı için ne lazımsa onların hepsi demektir. Ziraat demektir, ticaret demektir, çalışma demektir, her şey demektir.”
İzmir İktisat Kongesi ile kararlaştırılan Misak-ı İktisadi yani İktisadi And’ın (sözleşmenin) 1. maddesi “Türkiye milli hudutları dahilinde lekesiz bir istiklal ile dünyanın sulh ve terakki unsurlarından biridir” ve 2. maddesi de “Türkiye halkı milli hakimiyetini kanı ve canı pahasına elde ettiğinden, hiçbir şeye feda edemez ve milli hakimiyete müstenit olan meclis ve hükümetine daima zahirdir” esaslarını temel aldı. İkinci madde kurulacak sistemin, milletin meclis yoluyla kendisini yöneteceği Cumhuriyet olacağının ve devletin bir milli-ulus devleti olacağının ifadesi oluyordu. Nitekim bir yıl sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 1924 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu (Anayasası) ile 1. maddesinde  “Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir” hükmüne yer verilecekti ve Türk kavramı da 88. maddede “Türkiye ahalisine din ve ırk farkı olmaksızın vatandaşlık itibariyle Türk itlak olunur” şeklinde tanımını bulacaktı. 

EŞİTLİK ESASI
Mustafa Kemal Paşa İzmir İktisat Kongresi’nin açılış konuşmasında toplumsal sınıf çatışması kavramını da reddetmiş “Bizim halkımızın menfaatleri yekdiğerinden ayrılır, sınıf halinde değil bilakis mevcudiyetleri muhassala-i mesaisi yekdiğerine lazım olan sınıflardan ibarettir” demişti. Kurulan Türkiye Cumhuriyeti tamamen eşitlik esasına dayalı bir milli-ulusal devletiydi. Nitekim 1924 Anayasası’nın 69. Maddesinde de “Türkler kanun nazarında müsavi (eşit) ve bilaistisna kanuna riayetle mükelleftirler. Her türlü zümre, sınıf, aile ve fertimtiyazları mülga (kaldırılmış) ve memnudur (yasak)” esası yer alacaktır.  
İzmir İktisat Kongresi’nde, bin 135 halk temsilcisinin iradesiyle alınan Misak-ı İktisadi kararlarıyla kapitülasyonlarla herşeyi dışarıdan ithal eden, üretmeyen ve ekonomik olarak çökmüş ve borçlu bir toplumun, üreten müreffeh bir toplum haline gelmesinin yolu düzenlenmiş ve bu amaçla kaçınılmaz milli iktisat düzeninin gerekliliği vurgulanmıştır. 

    
1923 İzmir İktisat Kongresi, Türk ulusunun bağımsızlığının, milli bir ekonomik yapıya kavuşmasının, laik, beşeri yani merkeze insanı alan, üreten ve karma ekonomili dirilişinin; teokratik ve emire dayalı düzen yerine halk tarafından halk odaklı düzene geçişinin istencidir. 

Misak-ı İktisadi andı
Andın önemli maddeleri:
Türkiye ulusal sınırları içinde, lekesiz bir bağımsızlık, yeryüzünün barış ve ilerleme öğelerinden biridir.
Türkiye halkı ulusal egemenliğini kanı ve canı pahasına elde ettiğinden, hiçbir şeye feda etmez ve ulusal egemenliğine dayanan Meclis ve Hükümetine her zaman yardımcıdır.
Türkiye halkı yıkım yapmaz, onarır. Bütün çalışmalar, iktisatça ülkeyi yükseltmek amacına yöneltilmiştir.
Türkiye halkı tükettiği malları elden geldiğince kendi üretir.
Çok çalışır.
Vakitte, zenginlikte ve ithalatta israftan kaçar.
Ulusal üretimi sağlamak uğruna gerekirse geceli gündüzlü çalışır.

Tuğrul Kihtir ve Nail Topal'ın yazılarından bölümler alınmıştır.

https://www.aydinlik.com.tr/1923-izmir-iktisat-kongresi-tugrul-kihtir-kose-yazilari-aralik-2018#1

https://www.aydinlik.com.tr/birinci-turkiye-iktisat-kongresi-programin-adi-zafer-iktisadiyati-ozgurluk-meydani-subat-2019

20 Kasım 1922’de başlayan Lozan Barış Görüşmeleri Konferansı; Batı Trakya, Boğazlar, Musul, Osmanlı Borçları ve Kapitülasyonlar konularında İngiltere ve Fransa’nın katı tutumları nedeniyle 4 Şubat 1923’te kesilmişti. İsmet Paşa Başkanlığındaki Türk heyeti görüşmelerde bulunmak için yurda dönmüştü. İşte o günlerde Anadolu’nun her il ve ilçesinden seçilen temsilcilerin günler sürecek İzmir yolculuğu başlamıştı. Amaçları 15 Şubat 1923’te başlayacak Türkiye İktisat Kongresi’ne katılmaktı. İktisat Vekili M. Esat Bozkurt’un kırk beş gün önce gönderdiği duyurular uyarınca, her il ve ilçeden 3 çiftçi, 1 tüccar, 1 sanatkâr, 1 bankacı ve 1 amele (işçi) olmak üzere, temsilciler seçip İzmir’e göndermeleri istenmişti. Böyle bir kongre toplanması düşüncesi ve girişiminin nasıl doğduğunu M. Esat Bey, T.B.M.M.’de bir sözlü soruya verdiği cevapta şöyle açıklıyor: “Ve 12 Kasım 1922’ de Başkumandan Paşa hazretlerine İzmir’den Telgraf çektim. Dedim ki, memleketin iktisadiyatı uzun senelerden beri unutulmuştur. İktisat amilleri (birimleri) dinlenmemiştir. Bu meslek adamlarını dinlemek ve onların dileklerine göre bir iktisat programı meydana getirmek, doğrudan doğruya memleketin vicdanını ve kalbini dinleyerek bir program vücuda getirmek lazımdır. Ve bu çok hayırlı olur. Bu hayırlı işin fahri başkanlığını kabul eder misiniz? diye sordum. Başkumandan Paşa hazretlerinden cevap aldım. Büyük memnuniyetle kabul buyurdular”. Kongre’nin “Açılış Konuşması”nı Onursal Başkan sıfatıyla Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın yapacağı il ve ilçelere duyurulmuştu. Kongre, Kazım Karabekir Paşa Başkanlığında 15 Şubat yerine 17 Şubat’ta açıldı. Olumsuz iklim ve ulaştırma koşulları nedeniyle 300 kadar temsilci gecikirken doğu illerinden katılım sınırlı kaldı. Kongre, İkinci Kordon’da Osmanlı Bankası depoları olan Hamparsomyan mağazalarının bulunduğu uygun ve geniş bir mekânda düzenlendi. Kongre 17 Şubat Cumartesi günü saat 10.00’da protokol konuşmaları ile başladı. Salonda 1135 seçilip gelen temsilci, bakan, milletvekili, askeri ve sivil üst düzey görevliler vardı. Davetliler arasında sadece 2 büyükelçi, Sovyet Rusya Büyükelçisi Arolof ile Azerbaycan Büyükelçisi İbrahim Abilof vardı. Saat 10:30 civarında G. Mustafa Kemal Paşa iktisadi düşünce tarihimizde çağını yargılayan, yarı sömürge toplum düzeninden kurtulmanın yolunu gösteren ve evrensel önemini hala koruyan eşsiz konuşmasını yaptı. Bazı unutulmaz sözleri şöyledir:

–    “Bir milletin doğrudan doğruya yaşantısı ile ilgili olan, o milletin ekonomik durumudur”

–    “Tarihimizi dolduran zaferler ve başarısızlıkların tümü, ekonomik durumumuzla yakinen ilgilidir”

–    “Çağımız tamamen bir ekonomi devrinden başka bir şey değildir”

–    “….kılıçla fetih yapanlar, sabanla fetihler yapanlara yenilmeğe ve sonunda yerlerini terk etmeğe mahkûmdurlar”

–    “Kılıç kullanan kol yorulur; fakat saban kullanan kol, her gün daha çok kuvvetlenir ve her gün daha çok toprağa sahip olur”

–    “Egemenlik demek, şeref demek, namus demek, onur demektir”

–    “Tam bağımsızlık için şu prensip vardır: Millî Egemenlik, Ekonomik Egemenlik ile pekiştirilmelidir”

–    “Yüce Kurulunuzla bugün başlamış olan Türkiye İktisat Kongresi çok önemlidir. Çok tarihîdir. Nasıl ki Erzurum Kongresi, felâket noktasına gelmiş olan bu milleti kurtarma konusunda, Misak-ı Millî’nin ve Anayasanın ilk temel taşlarını sağlamada neden olmuş, etken olmuş, öncü olmuş ve bundan dolayı tarihimizde, millî tarihimizde en önemli ve en yüksek hatırayı yaratmış ise; kongreniz de, milletin ve memleketin yaşantısını sağlayarak, gerçek kurtuluşuna yardımcı olacak kanunun temel taşlarını ve esaslarını ortaya koymak suretiyle tarihte çok büyük bir ad ve çok kıymetli bir yer almış olacaktır”

Kongre, Kazım Karabekir Paşa’nın başkanlığında çalışmalarına devam etti. Kongrenin zamanı ve büyük temsil gücü, İzmir’de toplanması, başta Yunan ve İngiliz basını olmak üzere Avrupa basınında şaşkınlık ve panik yaratmıştı. İktisat Bakanlığı hazırladığı bir küçük kitapçığı, Kongre başlamadan önce katılan temsilcilere dağıtmıştı. Bakanlık, Kongre’nin gündemini belirlemekte serbest olduğunu vurguladıktan sonra, bu kitapçıkta sıralanan konuların tartışılmasını önermişti. Bakanlığın dokuz temel konuda temsilcilerden görüş ve öneri istediği anlaşılmaktadır. Diğer bir deyişle her alanda ülkenin karşı karşıya bulunduğu darboğazların nasıl aşılacağı konularının tartışılması öngörülmüştü. Bakanlık, ikinci kongrenin yer ve zamanının Genel Kurul tarafından karara bağlanmasını istemişti. Kongre temsilcileri; dört meslek grubu olan çiftçiler, tüccarlar, sanayiciler ve işçiler olmak üzere dört ayrı meslek komisyonu şeklinde ayrı ayrı toplanarak çalıştı. Her komisyon Genel Kurula sunulmak üzere meslek kesiminin istek ve önerilerini kapsayan (İktisat Esasları) karar tasarıları hazırladı. Genel Kurul sırayla her meslek komisyonundan gelen istek ve önerileri, 24 Şubat – 4 Mart tarihleri arasında gerçekleştirilen sekiz oturumda görüşüp karara bağladı. Görüşmeler sırasında değiştirme ve ekleme şeklinde düzeltmeler yapılmıştı. Genel Kurul çalışmaları çok çekişmeli geçmişti. Zira her meslek grubu kendi kesiminin istek ve önerilerinin değişmeden kabul edilmesinde ısrarcı olmuştu. 17 Şubat 1923’te başlayan Türkiye İktisat Kongresi 4 Mart’ta tamamlanmıştı. Temsilciler evlerine dönerken; Başkanlık Divanı üyeleri altı gün daha çalışarak kongre kararlarını tutanaklara bağlayan düzenlemeler yaptılar. Kongrede kabul edilen meslek gruplarından gelen görüş ve önerilerin tutanakları ile Genel Kurulun oybirliği ile kabul ettiği 12 maddeden oluşan “Misak-ı İktisadi” bastırılarak TBMM Başkanlığına, Başbakanlığa ve İktisat Bakanlığına gönderildi. Bu 12 karar günümüz Türkçesiyle şöyledir:

Madde 1- Türkiye ulusal sınırları içinde lekesiz bir bağımsızlık ile dünyanın barış ve ilerleme unsurlarından biridir.

Madde 2- Türkiye halkı, bağımsızlığını kanı ve canı karşılığında elde ettiğinden, hiçbir şeye feda etmez ve ulusal egemenliğine dayanan Meclis ve Hükümetine daima yardımcıdır.

Madde 3- Türkiye halkı, tahribat yapmaz, imar eder. Bütün çalışmaları iktisaden memleketi yükseltmek gayesine yöneliktir.

Madde 4- Türkiye halkı, tükettiği malı mümkün olduğunca kendisi üretir. Çok çalışır; zamanda, servette ve ithalatta israftan kaçar. Ulusal üretimi sağlamak için gerektiğinde geceli gündüzlü çalışmak kararlılığını gösterir.

Madde 5- Türkiye halkı, servet itibariyle bir altın hazinesi üzerinde oturduğunun bilinci içindedir. Ormanlarını çocukları gibi sever, bunun için ağaç bayramları yapar; yeniden orman yetiştirir. Madenlerini kendi ulusal üretimi için işletir ve servetlerini herkesten fazla tanımağa çalışır.

Madde 6- Hırsızlık, yalancılık, riya ve tembellik en büyük düşmanımız; tutuculuktan uzak bir dindarlık her şeyde esasımızdır. Her zaman faydalı yenilikleri severek alırız. Türkiye halkı, manevi değerlerine, insanlarına ve mallarına karşı yapılan düşmanca fesat ve propagandalardan nefret eder ve daima bunlarla mücadeleyi bir ödev bilir.

Madde 7- Türkler, bilgi ve eğitim aşığıdır. Türk her yerde hayatını kazanabilecek şekilde yetişir, fakat her şeyden evvel memleketinin malıdır. Eğitime verdiği önem dolayısıyla Kandil gününü aynı zamanda bir kitap bayramı olarak kutlar.

Madde 8- Birçok savaşlar ve zorunluluklardan dolayı eksilen nüfusumuzun fazlalaşması ile beraber sağlığımızın, yaşamamızın korunması en birinci emelimizdir. Türk, mikroptan, pis havadan, salgından ve pislikten çekinir; bol ve temiz hava, bol güneş ve temizliği sever. Atalarının mirası olan binicilik, nişancılık, avcılık, denizcilik gibi sporların yapılmasına çalışır. Hayvanlarına da aynı dikkat ve ilgiyi göstermekle beraber cinslerini iyileştirir ve miktarlarını çoğaltır.

Madde 9- Türk, dinine, toprağına, yaşamına, devletine düşman olmayan milletlere daima dosttur; yabancı sermayesine karşı değildir. Ancak kendi yurdunda kendi diline ve kanununa uymayan kuruluşlarla münasebette bulunmaz. Türk bilim ve sanat yeniliklerini nereden olursa olsun doğrudan doğruya alır ve her türlü ilişkide fazla aracı istemez.

Madde 10- Türk, açık alın ile serbestçe çalışmayı sever; işlerde tekel istemez.

Madde 11- Türkler hangi sınıf ve meslekte olurlarsa olsunlar, candan sevişirler. Meslek, zümre itibariyle el ele vererek birlikler kurar, memleketini ve birbirlerini tanımak, anlaşmak için seyahatler ve birleşmeler yaparlar.

Madde 12- Türk kadını, öğretmeni, çocukları, İktisadi Misaka göre yetiştirilir.

Ayrıca on binlerce bastırılan “Misak-ı İktisadi” temsilciler aracılığıyla ülkenin her köşesine gönderildi. Camilerde hutbelerde okutulması, çarşı-pazarlarda görünecek uygun yerlere astırılması ve basılacak her türlü kitapların ilk sayfalarına konması hususunda Başkanlık Divanı ilgililere duyuru yapma kararı almıştı. Başkanlık Divanı, İkinci Kongre’nin zamanı ve yeri hakkında karar alamamış ve yetkiyi Hükümete bırakmayı uygun görmüştü.

Erdinç TOKGÖZ

KAYNAKÇA

ACAROĞLU, Türker, Açıklamalı Atatürk Kaynakçası-II, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara 1981.

AYDEMİR, Şevket Süreyya, Tek Adam Mustafa Kemal, C.3, 1922-1938, Remzi Kitapevi, İstanbul 1975.

http:/tr.wikipedia.org

İNAN, Afet, İzmir İktisat Kongresi, TTK Yayınları, Ankara 1989.

MUMCU, Ahmet, Tarih Açısından Türk Devriminin Temelleri ve Gelişimi, Ankara 1973.

25/06/2023 tarihinde https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/turkiye-iktisat-kongresi/ adresinden erişilmiştir

Görüntülenme Sayısı:22.113

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası