sezeryandan 4 ay sonra hamile kalmak / Sezaryen Doğum Sonrası Hamilelik | Dr. İsmet Yıldırım

Sezeryandan 4 Ay Sonra Hamile Kalmak

sezeryandan 4 ay sonra hamile kalmak

Sezaryen veya normal doğum sonrası ikinci gebelik i&#;in ne kadar ara verilmelidir?

Video: İki gebelik arası yeni bebek için ne kadar geçmeli? Sezeryan sonrası daha mı fazla beklemeli?



İki çocuk arası, yani iki gebelik arası ideal süre ne olmalı?

Klasik bilgi, hala daha internet sitelerinin bazılarında yazar, en az 2 sene olmalı diye.

Bu 2 sene kuralını koyduğunuz zaman birçok kadına ikinci veya üçüncü hamileliğin yolunu tıkamış oluyoruz.

Neden, çünkü günümüzde artık insanlar geç evleniyor. Geç çocuk sahibi oluyor.

İlk çocuğu geç doğurduğu için ikinci çocuğa daha da gecikebiliyor.

Yani birçok yeni hamileliği zorlaştırmış oluyoruz.

Peki gerçekten bu süre gerekli mi?



Yapılan çalışmalar çok da böyle bir sürenin gerekli olmadığını gösteriyor.

Çünkü kendi deneyimlerimizden de biliyoruz ki, 3 aylık bir süreye kadar bile düşen anne adayları gördüm ben, ikinci hamileliği açısından anne adayı diyorum, onlarda bile bir sorun olmadı.

Bir de akla gelen şöyle bir soru var, sezeryan dikişleri iyileşmeden yeniden hamile kalınır mı diye.

Günümüzde sezeryan dikişleri eskisi gibi o dikey kesiler kalmadığı için, yatay kesi yaptığımız için ve kullandığımız sütür yani dikiş materyalleri de oldukça sağlam olduğu için öyle rahimin iki sene boyunca iyileşme gerekliliği de azaldı, hatta kalmadı diyebiliriz.



Özet olarak söylemek gerekirse, eğer ikinci hamilelik düşünülüyorsa, kendi görüşümü söylüyorum:

4 ile 6 aylık bir süre vermek yeterli ama tabii bu arada mutlaka demir ve vitamin depolarının da dolu olup olmadığını kontrol ettikten, yani doktor muayenesinden geçtikten sonra.


İLGİLİ KONULAR:



Doğumdan ne kadar sonra yeniden hamile kalabilirsiniz?

Doğum yaptıktan sonra üreme potansiyelinin geri dönmesi ile ilgili pek çok gerçek olmayan bilgi yeni annelerin kafasını karıştırmaktadır.

Pek çok yeni anne doğumdan sonra emzirdiği süre boyunca hamile kalamayacağını düşünür. Oysa bu tam anlamıyla doğru değildir.

Çok uzak bir olasılık olmakla birlikte doğumdan sonraki ilk altı hafta içinde hamile kalan kadınlar vardır.

Hamile kalmak için birinci şart ovülasyon yani yumurtlamanın olmasıdır. Yumurtlamanın geri dönmesi kadından kadına değişiklik gösterir. Bazılarında erken bazılarında ise geç olabilir.

Adet kanamaları yeniden başlamadan önce ilk yumurtlamada bile hamile kalmak mümkündür.

Ovülasyon yani yumurtlama döllenmeye hazır bir yumurta hücresinin yumurtalıklardan salınması durumudur. Eğer bu yumurta döllenmezse ve gebelik oluşmaz ise kalınlaşmış olan rahim zarı tabakası vücut dışına atılır ve buna adet kanaması adı verilir.

Bir kadının hamile kalabilmesi için yumurtlamanın olması şarttır. Yumurtlamanın olduğunun en önemli göstergesi düzenli adet kanamalarının varlığıdır.

yılında yapılan bir araştırmada kadınların doğumdan sonra ilk kez 45 ila 94 içerisinde yeniden yumurtlamaya başladıkları gösterilmiştir. Pek çok kadında doğumdan sonraki ilk altı hafta içinde yumurtlama başlamaz ancak bu kural değildir.

Genellikle emzirmeye kadınlarda yumurtlama daha erken başlar.

Adet kanaması yumurtlama gerçekleştikten sonra görüldüğü için doğumdan sonra hiç adet görmeden ilk yumurtlama ile birlikte gebe kalmak mümkündür.

Gebelik sırasında ortaya çıkan hormonal değişimlerin yeniden normale dönmesi zaman alabileceğinden doğumdan sonraki ilk birkaç adet kanaması düzensiz olabilir.

Kural olmamakla birlikte emzirme genelde yumurtlamayı baskılar. Genelde ilk altı ay sadece emziren ve ek gıda ya da mama vermeyen annelerde yumurtlama görülmez.

Bu duruma laktasyonel amenore adı verilir.

Bazı kadınlar laktasyonel amenoreyi doğum kontrol yöntemi olarak değerlendirirler. Bu yöntemin istenmeyen gebelikler den korunmak da başarılı olabilmesi üç temel şarta bağlıdır.

  1. Bebek altı aylıkdan küçük olmalıdır. Altıncı aydan sonra emzirme sıklığı genelde azalır ve bu da yumurtlamanın başlaması ihtimalini kuvvetlendirir.
  2. Anne sadece emzirmeli ve hiçbir şart altında ek gıda vermemelidir. Mama ya da ek gıda verilmesi emzirme sıklığını azaltarak yumurtlama riskini arttırmaktadır.
  3. Adetler başlamamış olmalıdır. Adet kanamalarının başlamış olması yumurtlamanın da başladığının göstergesidir.

Bu yöntemin istenmeyen gebeliklerden korunmadaki etkinliğin konusu çok tartışmalıdır. Genel anlamda çok etkili bir yöntem olarak kabul edilmez.

Kabul edilen doğumdan sonra yeni bir gebelik için en az 18 ay beklenmesidir.

Sezaryen Doğum Sonrası Hamilelik

Sezaryen doğum sonrası hamilelik kadınların titizlikle yaklaşması gereken konular arasında yer alıyor. Doğum sonrasında vücudun yeniden hamileliğe hemen hazır geldiği düşüncesi doğru değildir. Belirli bir süre beklenmesi hem annenin hem de bebeğin sağlığı bakımından çok büyük bir önem taşıyor. Sezaryenden hemen sonra hamile kalınması, istenmeyen bir durum olsa da sıklıkla yaşanıyor. Bunun en yaygın nedeni anne sütünün hamileliğe karşı koruma sağladığı düşüncesidir ve bu düşünce doğru değildir. Anne sütü gebelikten korumaz ve emzirme döneminde kadınlar yeniden hamile kalabilir. Dolayısıyla doğumdan sonra, emzirme döneminde de korunmasız cinsel ilişki gebelik sonucunu doğurabilir.

Tıkla Öğren &#;> funduszeue.info

Sezaryen Sonrası Hamile Kalmak Zor mu?

Halk arasında halen sezaryen ve doğum konularında yanlış inanışlar var. Bunlardan biri de sezaryen doğum sonrası hamilelik konusunda hamile kalmanın zor olduğu düşüncesidir. Daha önce sezaryen ile doğum yapmış olmak, kadınların hamile kalma olasılığı üzerinde hiçbir etkide bulunmaz. Bir başka deyişle sezaryen sonrasında hamile kalmak zorlaşmaz. Sezaryen işleminin bir sonraki gebeliğe herhangi bir olumlu ya da olumsuz etkisinin olmadığının altını çizmekte fayda var.

Toplumdaki yanlış inanışlardan bir diğeri sezaryen doğum sonrası hamilelik ancak tüp bebek yöntemi ile mümkün olabilir şeklindedir. Oysa bu bilgi de doğru değil. Kadınlar daha önce sezaryen ile doğum yaptıklarında normal yolla gebe kalabilir. Mutlaka tüp bebek tedavisine ihtiyaç duyulmaz. Hamile kalınabilmesi için sperm hücrelerinin kadın üreme hücreleri ile buluşması ve döllenmenin meydana gelmesi gerekiyor. Bu çerçevede sezaryenin herhangi bir etkisinin olması mümkün değildir.

Sezaryen Doğumdan Sonra Neden Beklemek Gerekir?

Kadınlar sezaryen doğum sonrası hamilelik konusunu genellikle sadece fizyolojik açıdan ele alıyor. Oysa yeniden hamileliğe sadece fizyolojik açıdan değil, psikolojik açıdan da hazır olmak gerekiyor. Doğumdan sonra rahmin yeniden toparlanması belirli bir zaman dilimini gerektirir. Bu zaman dilimi her anne adayında aynı olmayabilir. Bazı kadınlarda rahmin toparlanması 6 hafta sürerken bazılarında 8 haftaya kadar uzayabiliyor. Vajinal akıntının 2 aya kadar devam edebildiğini de belirtmek gerekiyor.

Vücudun yeniden sağlıklı bir gebelik için hazır hale gelmesi en az 1 yıl sonrasında gerçekleşiyor. Ancak annenin yaşı da bu durum üzerinde etkili olabilir. Özellikle 35 yaş üstü annelerin yeni bir gebelik için daha uzun süre beklemeleri de gerekebilir. Elbette bu sürenin sadece fizyolojik açıdan geçerli olduğunu bilmenizde fayda var. Psikolojik açıdan ise annelerin yeni bir gebelik için hazır olması daha kısa sürede olabildiği gibi 1 yıldan çok daha uzun sürebilir. İki gebelik arasındaki süre bebeğin sağlığı ile ilgili hayati önem taşıyor.

Tıkla Öğren &#;> funduszeue.info

Sezaryen Sonrası Normal Doğum Mümkün

Sıklıkla merak edilen konulardan biri de sezaryen doğum sonrası hamilelik durumunda normal doğum yapılıp yapılamayacağıdır. Tıbbi açıdan sezaryen sonrasında normal doğum yapılabilir. Ancak bazı riskler olduğunu da unutmamak gerekiyor. Bu riskler nedeniyle çoğu zaman sezaryen sonrasında normal doğum yapılması önerilmiyor. Riskler arasında en önemli olanı, normal doğum esnasında sezaryen dikiş yerlerinde yırtıklar oluşabilmesidir. Bu durumda sadece anne adayının değil bebeğin sağlığı da maalesef riske giriyor.

Anne adayları bu ve benzeri riskleri göz önünde bulundurarak sezaryen doğum sonrası hamilelik durumunda normal doğumu değil yine sezaryen ile doğumu tercih etmelidir. Ancak kimi zaman doğum sancıları başlayabiliyor ve anne adayının doktora ulaştığı anlarda artık rahim ağzı tam olarak açılmış olabiliyor. Doğumun başlamasına çok kısa bir süre kalması gibi durumlarda normal doğum da tercih edilebiliyor.

Fakat normal doğumun kendi içerisinde her daim sezaryen ihtimalini de barındırdığını unutmamalısınız. Kimi zaman sezaryen doğum sonrası hamilelik durumunda normal doğum kararı alınmış olsa da bazı beklenmedik durumlar doğumun sezaryen ile yapılmasını zaruri hale getirebilir. Doktorunuz normal doğum sırasında bebeğin pozisyonu ve pek çok farklı nedenle sezaryen kararı alabilir. Anne adayının ve bebeğin sağlığı düşünülerek normal doğum kararı değiştirilebilir.

Tıkla Öğren &#;> funduszeue.info

Sezaryen Sonrası Hamilelik Süresi

Normal doğum ya da sezaryen doğum sonrası hamilelik durumunda gebelik süresi değişmez. Bir önceki doğumun ne şekilde yapıldığının bir sonraki gebelik süresi üzerinde herhangi bir etkisi olmaz. Gebelik normal şartlarda 40 haftalık bir süreçtir. Daha önce normal yolla ya da sezaryen ile doğum yapılmış olması, gebeliğin 40 haftadan daha uzun ya da daha kısa olmasına asla neden olmaz. Erken doğumların gerçekleşmesinin nedenleri arasında sezaryen bulunmuyor. Bebeğin haftadan önce doğmasının annenin daha önce sezaryen ile doğum yapmasıyla hiçbir ilgisi yoktur.

Gebelikler Arası Süre Kısa Olduğunda Yaşanabilecek Sorunlar

İster normal doğum yapılmış olsun, ister doğum sezaryen ile gerçekleşmiş olsun, gebelikler arasındaki sürenin idealden daha az olmaması gerekiyor. Zira sezaryen doğum sonrası hamilelik konusunda anne adaylarının bilmesi gereken en önemli unsur, gebelikler arası süre kısa olduğunda bebeğin anne karnındaki gelişiminin olumsuz yönde etkilenebileceğidir. Hatta bu durum bebeğin hayatını dahi riske atıyor ve bebekler anne karnında yaşamını yitirebiliyor. Bu noktada ne gibi sorunlar yaşanabileceğini kısa bir liste şeklinde aktarmak gerekir.

Anne adayında kansızlık (anemi) problemi ortaya çıkabilir ve anemi anne karnındaki bebeklerin gelişimini sekteye uğratan önemli bir rahatsızlıktır

  • Bebeklerde çeşitli anomaliler gelişebilir
  • Bebeklerde otizm olabilir
  • Düşük doğum ağırlığı görülebilir
  • Ölü doğum riski ciddi düzeyde artar
  • Erken doğum riski artar
  • Konjenital anomaliler ortaya çıkabilir
  • Bebeklerin anne sütüyle beslenmesi konusunda bazı sorunlar yaşanabilir

Tüm bunların yanı sıra anne adayında da bazı rahatsızlıklar görülebileceği için normal ya da sezaryen doğum sonrası hamilelik konusunu ciddiye almakta fayda var. Bebeklerin sağlıklı bir şekilde anne karnındaki gelişimlerini tamamlayabilmek için doğumdan sonra 12 ay beklenmesi gerekir.

Tıkla Öğren &#;> funduszeue.info

SSVD Nedir?

SSVD konusu sezaryen doğum sonrası hamilelik durumunda sıklıkla gündeme geliyor. SSVD, sezaryen sonrası vajinal doğum anlamına gelir. Bu konunun sıklıkla gündeme geliyor olmasının en yaygın nedeni, daha önce sezaryen ile doğum yapmış olan kadınların vajinal doğumu yani normal doğumu deneyimleme isteğidir. Anne adaylarını bu deneyimi yaşamaya iten unsur kimi zaman doğum koçları da olabiliyor. Normal doğumun anne ile bebek arasındaki bağları güçlendirdiği gibi söylemler anne adaylarının normal doğumda ısrarcı olmasına sebebiyet verebiliyor. Ancak SSVD zaten mevcut olan doğum risklerine yeni riskleri de ekler.

Anne adayları en doğru ve en güvenilir bilgiyi kadın hastalıkları ve doğum uzmanlarından alabilir. Kadın hastalıkları ve doğum uzmanları her gebelikte hem anne adayının hem de bebeğin sağlığını düşünerek, mevcut riskleri en aza indirgeyecek doğum yöntemini tercih ederler. Bu nedenle doktor tarafından önerilen doğum yönteminin kabul edilmesi, farklı bir doğum yöntemi üzerinde ısrarcı olunmaması gerekiyor. Bu noktada bazı istatistiklerden de söz edilebilir. Dünya genelinde sezaryen sonrası vajinal doğum denemelerinin % 40’ı gibi yüksek bir oranının acil sezaryen ile sonuçlandığı her anne adayı tarafından bilinmelidir. Normal doğum kararı alınsa da sadece bebeğin ters gelmesi bile sezaryen ile doğumu zorunlu kılabilir.

Tıkla Öğren &#;> funduszeue.info

 

Detaylı bilgi için bizlere ulaşabilirsiniz.
Tel:  +90 77 77
Mail:[email&#;protected]

Emzirirken yeniden gebe kalmak

Bebek sahibi olmak yani anne olmak istisnaları olsa da pekçok kadın için hayatının bir döneminde mutlaka isteyeceği bir durumdur. Bu kararı vermek bundan belki yıl önce çok daha kolayken kadınların çalışma hayatı içinde daha fazla yer almaları, toplumsal değişimler, çocukların ailelerinden uzak şehirlerde yaşamaları gibi değişik nedenler ile çocuk sahibi olmaya karar vermek güçleşmekte. Dahası günümüz yaşam koşulları çoğu evli çiftin sadece tek çocuk yapmak istemesinde önemli rol oynamakta. Bununla birlikte anne baba olan çiftlerin oldukça önemli bir kısmı çocuklarının kardeş diye dayatması, sosyal yaşamları ya da bebek sahibi olmanın getirdiği keyif ve mutluluğu yeniden yaşamak için birden fazla sayıda çocuk sahibi olmayı düşünüyorlar.

Bu düşüncede olan çiftlerin önemli bir kısmı iki kardeş arasında en az yıl yaş farkı olmasını istiyor ve buna göre korunuyorken daha az sayıda bir kısım çift ise mümkün olan en kısa zamanda yeniden bebek yapma düşüncesi ile bizlerden en erken ne zaman yeni bir bebek yapabilecekleri konusunda fikir alıyorlar.

Doğum sonrasında yeni bir hamilelik için en ideal zamanın ne olduğu konusunda çok net bir bilgi olmamakla birlikte klasik tanım iki doğum arasında en az 2 yıl olması gerektiği şeklindedir. Ancak çok yeni ve Aralık yılında yayınlanan bir çalışmada doğumdan sonra ilk 6 ay içinde hamile kalan kadınların yeni gebeliklerinde erken doğum yapma ve küçük bebek doğurma risklerinin anlamlı olarak arttığını saptanmıştır. Yine aynı çalışmada doğumdan sonra bir sonraki gebelik için 60 ay ya da daha uzun süre bekleyenlerde de erken doğum riskinin yükseldiği belirtilmekte ve bu çalışmada bir sonraki gebelik için ideal olarak en az 11 ay beklemek gerektiği ileri sürülmektedir.

Kadınların önemli bir kısmı doğum sonrasındaki ilk dönemlerde gebe kalmayacaklarını düşünürler. Burada hem emzirmenin gebelikten koruduğuna olan inanca, hem de doğum sonrasında en azından bir süreliğine düzenli bir cinsel hayat olmamasına güvenirler. Bilinen ya da açıklanamayan nedenlerle gebe kalamayıp aşılama ya da tüp bebek gibi tedaviler ile gebe kalanlarda ise bu güven dugusu çok fazladır ve zaten gebe kalamayacaklarını düşünerek doğum kontrol yöntemlerini dikkatli bir şekilde uygulamazlar. Oysa bu tür hastaların çok büyük bir kısmı daha sonraki dönemlerde kendiliklerinden gebe kalabilmektedirler.

Peki emzirme gerçekten zannedildiği gibi gebelikten korumakta mıdır?
Bu sorunun cevabı hem evet hem de hayır olarak verilebilir. Antik çağlardan beri emzirmenin gebe kalma potansiyelini azalttığı bilinmektedir ve bir doğum kontrol yöntemi olarak kullanılagelmektedir. Ancak emzirmenin modern bir doğum kontrol yöntemi olmadığı aşikardır. Doğumdan sonra hastalara bilgi verirken pekçok kadının aslında emzirdiği süre içerisinde adet görmeyeceğini düşündüğünü fark ediyorum. Oysa bu doğru değil. Doğumdan sonra düzenli adet kanamalarının başlaması genelde ay içinde gerçekleşiyor, adet görülmeyen dönem ay gibi kısa bir süre olabileceği gibi aya kadar da uzayabiliyor. İşte emzirmenin gebelikten koruması ile ilgili kilit noktası da aslında adetlerin başlaması

Emzirme ile gebelikten korunma arasındaki ilişkiyi inceleyen araştırmacılar sonuçta anne ile bebek arasındaki bu güçlü iletişimin gerçekten de %98’lere varan oranda gebeliği engelleyebileceği sonucuna varmışlar ancak bu durumun gerçekleşmesi bazı koşullara bağlı. Bugün kabul edilen duruma göre emzirmenin gebeliği engeleyici bir doğum kontrol yöntemi şeklinde davranabilmesi için 3 koşulun mutlaka karşılanması gerekiyor.

Bu koşullar şunlar:

  1. Annenin adet kanamaları başlamamış olacak (lohusalık dönemindeki kanamalar adet kanaması olarak kabul edilmemektedir)
  2. Bebek tam ya da tama yakın anne sütü ile beslenecek
  3. Bebek 6 aylıktan küçük olacak

Bu üç koşulun hepsinin de karşılanması durumunda emzirmenin gebelikten koruyuculuğu neredeyse modern tıbbi korunma yöntemleri kadar yüksek. Ancak açıkca görüldüğü üzere bebek 6 ayı geçtükten sonra koruyuculuk giderek azalıyor.

Beslenmenin tanımına bakacak olursak vitamin ve ilaçlar dışında bebeğe hiçbir gıdanın verilmediği durumlar tam anne sütü ile beslenme olarak kabul edilirken bebeğin aldığı gıdaların %85’inden fazlasının anne sütü olduğu, bebeğin başka ilaç ve sıvılar almakla birlikte bu verilen maddelerin emzirmeyi ertelemeye neden olmadığı durumlar ise tama yakın anne sütü ile beslenme olarak tanımlanmakta

Bu üç kriter içerisinde en önemlisi ise adet kanamalarının başlaması. Bu durumda sütün koruyuculuğu neredeyse sona eriyor. Dolayısı ile bebeini sadece anne sütü ile beslese bile bir kadın eğer adet görmeye başlamış ise mutlaka etkili bir doğum konrtol yöntemi kullanması gerekiyor. Doğumu takip eden 8. haftadan sonra gerçekleşen herhangi bir vajinal kanamada kadının gebe kalma potansiyelinin geri döndüğününün kabul edilmesi gerekir.

Bu şeklide uygulanan doğum kontrolüne Laktasyonel Amenore Medotu (LAM) adı veriliyor. Kurallar uyulduğu taktirde LAM son derece etkili, maliyetsiz ve doğal bir yöntem.

Laktasyonel Amenore Metodunun avantajları

  • Düzgün uygulandığında yüksek etkinlik oranına sahip olması
  • Basit ve kolay olması
  • Ucuz ve yan etkiye sahip olmayan bir yöntem olması
  • Cinsel yaşantıyı kısıtlamayan bir yöntem olması
  • Hemen hemen tüm kültürlerde kabul gören bir yöntem olması
  • Ve belki de en önemlisi hem bebek hem de anne sağlığı açısından sayısız yararlarının olmasıdır

Dezavantajları ise 6 aydan sonra etkinliğinin çok azalması ve özellikle çalışan anneler için düzenli emzirme programına uyum sağlamada güçlük olmasıdır.

Kısa aralıklar ile gebe kalmak
Bir gebeliğin sonlanması ile takip eden gebeliğin başlangıcındaki süre gebelik aralığı olarak adlandırılır. Son doğum ile bunu takip eden doğum arasındaki süre ise doğum aralığı olarak tanımlanır. Doğum aralığının kısa olması durumunda gebelik sırasında ve doğumdan sonraki ilk birkaç ay içinde bebek kayıplarının oranında önemli oranda artış olduğu bilinmektedir.
Yine benzer şekilde iki gebelik arasındaki sürenin kısa olması durumunda düşük doğum ağırlıklı bebek ya da rahim içi gelişme kısıtlılığı olan bebek doğurma riski de artmaktadır.

İki doğum arasındaki sürenin 12 aydan kısa olması anne açısından bazı sorunları da beraberinde getirir. Bunlardan en önemlisi annedeki anemi yani kansızlık riskidir. Öte yandan birden fazla küçük çocuğun bakımının getirdiği fizyolojik ve psikolojik yorgunluk dışında ciddi bir sağlık sorunu yaşanmaz. Ancak bu yorgunluk durumları olduça önemlidir ve tükenmiş anne sendromu olarak isimlendirilir. Aslında tükenmiş anne sendromu diye bir durumun varlığı tartışmalıdır ve bununla ilgili bilimsel çalışmalara ve yayınlar fazla değildir. Buna karşın günlük yaşamda karşılaşılan durumlar bilimsel olarak kanıtlanmamış olsa da annelerin yaşadığı zorlukları gözler önüne sermektedir.

Anne olmak bir armağan ya da ödül olabilir ama bunun bir de bedeli vardır. Enerjinin ve zamanın büyük bölümünün bebeğe gitmesi, özellikle çalışan anneler için hem işte hem de işte daha fazla işyükü binmesi, doğum sonrası eş ile yaşanan gerginlikler, çocuğun geleceği ile ilgili endişeler gibi pekçok faktör bu bedel olarak ödenir. Kendine zaman ayıramamanın bir sorunu olarak da beslenme bozuklukları ortaya çıkabilir. İki bebek arasında kısa bir süre olmasının en önemli dezavantajı bu tükenmiş anne sendromu olarak adlandırılan durumdur.

Bir bebeği olduktan kısa bir süre sonra yeniden hamile kalan annelerin kendileri ve her iki bebekleri için yapabilecekleri en iyi şey mümkün olan her anda kendilerini dinlenmeye bırakmaları, vitamin desteklerini ihmal etmemeleri ve mutlaka beslenmelerine çok dikkat etmeleridir.

Gebelik aralığı açısından bakıldığında ise bir düşük yaşandıktan sonra takip eden gebelik için ay beklenmesi gerektiğini savunan hekimler olmakla birlikte bilimsel araştırmalar bu savı desteklememektedir. Düşük ya da erken doğum sonrasında bunların tekrarlamasını önleme açısından uzun gebelik aralığının koruyucu bir etkisinin olduğunu kanıtlayan bilimsel yayın yoktur. Holanda’da yapılan bir çalışmada düşük yaşandıktan sonraki ilk 3 ay içinde gebe kalınmasının gebeliğin seyri açısından hiçbir olumsuz risk artışına neden olmadığı gösterilmiştir.

Bu nedenle düşükten sonra gebe kalmayı planlayan çiftlere öneride bulunurken gebeliği olumsuz etkileyebilecek ek risk faktörleri yoksa gebe kalma süresini kısıtlayacak önerilerde bulunmaktan kaçınmak gerekir.

Hem anne hem de bebek sağlığı açısından doğumlar arasındaki süre önemli gibi görünmektedir. İdeal olan iki doğum arasında 2 yil civarinda bir süre bulunması gibi görünmektedir. Ancak bu kesin bir süre olmayıp annenin yaşı, genel sağlık durumu, eğitimi, ekonomk gücü, en son gebeliğin durumu ve annenin emzirme süresi gibi kriterler dikkate alınmalı ve ona göre öneride bulunmak gereklidir. Ancak her şart altında bir doğum ile ikinci gebelik arasında en az 18 ay geçmiş olması daha uygun gibi durmaktadır. İngilterede yılları arasında gerçekleşen doğumun kayıtlarını inceleyen bir araştırmadan elde edilen sonuca göre arasında hem anne hem de bebeğin sağılığı açısından iki doğum arsında en az ay olmalıdır.

Emzirirken gebe kalmak
Anne ile yeni doğan bebeği arasındaki en güçlü bağlar emzirme ile kurulur. Emzirmenin anne sağlığına, anne sütü almanın da bebek sağlığına olan yararları tartışmasızdır. Son dönemlerde üretilen mamalar anne sütüne yakın besleyici özelliklere sahip olsa da emzireme özellikle doğum sonrası ilk 6 ayda önemlidir. Bu eylem ideal şartlarda uygulandığında gebelikten korunma konusunda da oldukça etkili bir doğum kontrol yöntemidir.

Sütün gebelikten koruduğu halk arasında yaygı bir inanış olmakla birlikte daha önce de söz ettiğimiz gibi belirli kritlerler karşılanmadığı sürece bu koruyuculuk çok alt sevyiyelere inmekte ve maalesef kadın yeniden gebe kalabilmektedir. Sonuçta emziren ve gebe olan bir kadın bu kez her iki bebeği ile ilgiliendişeler duymaya başlar

Emzirirken gebe kalmak sanıldığı kadar nadir görülen bir durum değildir. Bu gebeliklerin çok önemli bir kısmı plansız gebelikler olduğundan genelde sonlandırılmaktadır. Annelerin bu yeni gebeliği sonlandırmak istemelerinin altında yatan ana sebep ise çok küçük ve kendilerinin bakımına muhtaç olan ve emzirmeyi istedikleri bir bebeklerinin olmasıdır.

Halk arasında yaygın olan ve bazı hekimlerce de desteklenen görüş emziren bir kadın gebe kaldığında emzirmeye devam ettiğinde bunun düşük ya da erken doğuma neden olabileceği, hatta anne karnında gelişmekte olan bebeğin gelişiminin olumsuz etkilenebileceği, sütün kalitesinin bozulması nedeni ile emen bebeğin de beslenmesinin yetersiz olacağı bu nedenle emzirmeye son verilemesi gerektiğiydi.

Oysa son zamanlarda yapılan araştırmalar bu inanışın doğru olmadığını göstermektedir. Memeyi sütten dışarı atan hormon olan oksitosin aynı zamanda rahim kasılmalarını sağlayan hormondur. Ancak emzirmenin rahimde hafif kasılmaya neden olmak dışında düşüğü ya da erken doğumu tetiklediğine dair herhangi bir bilimsel veri mevcut değildir.

Gebelik sırasında emzirmenin anne karnındaki bebeğin gelişimini olumsuz etkileyeceği hatta “zehirleyeceği” yönünde bir inanış olmakla birlikte bu tamamen bir şehir efsanesidir ve gerçekle hiçbir ilişkisi yoktur. Sütün kalitesinde ve bağışıklık sistemini etkileyen içeriğinde bir miktar azalma saptanmış olsa da bu azalma emen bebeğin gereksinimlerini karşılamak için oldukça yeterli bulunmaktadır.

Gebelik sırasında emzirmenin en önemli olumsuzluğu anneye getireceği ek yorgunluk ve halsizliktir. Annenin çok daha fazla dinlenmeye ihtiyacı vardır. Bununla birlikte hem kendi, hem emzirdiği bebek hem de karnında gelişimine devam eden bebeğin beslenme gereksinimlerini karşılamak durumundadır. Bu nedenle beslenmesine çok dikkat etmeli tercihan bir beslenme uzmanının kontrolü altında gebeliğine devam etmelidir. Günlük kalori gereksinimlerinin altına düşmemeli, öte yandan kontrolsüz bir şekilde de kilo almamaya özen göstermelidir.

Gebeliğin ikinci üçaylık dönemine girildiğinde süt miktarında azalma olması normaldir. Böyle bir durumda eğer ilk bebek hala daha ek gıdalara geçmemiş ise süt yetersiz geleceğinden bebeğin beslenmesinin bir çocuk hastalıkları uzmanı tarafından değerlendirilmesi ve ek gıdalara başlaması uygun olacaktır.

Bugün için kabul edilen genel bilimsel görüş, düşük tehdidi, erken doğum riski , plasenta previa gibi ek bir risk faktörü bulunmaması ve anne adayının emzirmeyi sürdürmeyi istemesi durumunda, uygun beslenmenin sağlanması koşulu ile emzirmeye gebeliğin sonuna kadar izin verilebileceği şeklindedir. Doğum sonrasında her iki bebek de emzirilmeye devam edilebilir. Farklı yaşlardaki iki bebeğin emzirilmesi işlemine “Tandem Nursing” adı verilmektedir ve bunun beslenme gereksinimindeki artış dışında hiçbir sakınca yoktur.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası