şirin tatlı dilleri var / "Yirmi Dokuz Kere Kırk Yıl Kölesiyiz Öğretmenin"

Şirin Tatlı Dilleri Var

şirin tatlı dilleri var

Milli Eğitim Denetleme, Değerlendirme ve Yönlendirme Kurulu Başkanı Havva DAĞSEVER "Yirmi Dokuz Kere Kırk Yıl Kölesiyiz Öğretmenin"

Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı, Milli Eğitim Denetleme, Değerlendirme ve Yönlendirme Kurulu Başkanı Havva Dağsever öğretmenler günü vesilesi ile kaleme aldığı yazısında eğitim sisteminin bir bütün olduğunu ve birçok ögeden oluştuğunun altını çizdi. Bu ögelerin birbiri ile bağlantısını zincirin halkalarına benzeten Dağsever, öğretmenin eğitim sistemini oluşturan en önemli ögelerden biri olduğunu belirtti.

 

Dağsever'in kaleme aldığı yazısının tamamı;

 

Eğitim bir sistemdir.
Eğitim sistemi de birçok ögeden oluşmaktadır.
Bu ögelerin birbiri ile bağlantısı tıpkı bir zincirin halkaları gibidir.
Öğrenci, öğretmen, müfredat, okul, veli….

 

Öğretmen, eğitim sistemini oluşturan en önemli ögelerden biridir.
Tutum ve davranışları, mesleki ve kişisel yönden kendini geliştirme çabası öğrenen öğreten sistemin en önemli değeridir.
Birçok role bürünendir öğretmen mesleğini icra ettiği süre içerisinde,  hatta belki daha sonraları bile
Keza uzun yıllar sevgi ile çalışan bir kişinin üzerine çoktan yapışmıştır can alıcı, hayat veren değerler….
Başarılı okulların ortak noktalarındandır öğretmenin eğitim için gösterdiği çaba
Öğrenci özen ister, sabır ister, ilgi ister en önemlisi de sevgi ister.

 

Var mı candan daha öte bir can şu fani dünyada?
Candan daha öte bir can olan çocuklarımızın dışında!
Öğretmen deyince aklıma öğretmenlik değil öğrencilik yıllarım geliyor.
Hepimizin o yıllara ait anlatacak onlarca anısı vardır.
Öğretmenlerimizin zihnimize kazınan tutum ve davranışları.
O küçücük yüreklerimizde bıraktıkları izler.
Bir bakışında, yüzündeki jest mimiğinde çok derin mesajlar saklıdır öğretmenin.
Zira kalpten ruha bırakılan sevginin ne denli eğitici, geliştirici, besleyici olduğunu hepimiz biliriz.

Küçücük bir çocuk iken babamın evimize aldığı televizyonda birçok şeyi büyük bir dikkatle izlerdim.
Televizyonda duyduğum ilk şarkılardan biri idi Ali Rıza Binboğa’nın söylediği “İlk Öğretmen” şarkısı.
Şarkının ilk kıtası şu cümlelerden oluşuyor;

 

“Öğretmen kutsaldır ana gibi​
Öğretmen kutsaldır baba gibi
Öpülesi elleri var
Şirin tatlı dilleri var
Öğretmen öğretir A, B, C
Öğretmen öğretir K, L, M”

 

Şarkının mısralarındaki anlam içime işlemişti.
İlkokulda öğrenci olduğum yıllardı.
Öğretmenlerimden beklediğim her şey bu şarkının mısralarında gizliydi.
Bir de benim öğrendiklerim vardı.
Öğretmenin ana baba gibi kutsal olduğu ve çok saygı duyulması gereken bir kişi olduğu

 

Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu hocamızın çok sevdiğim bir sözü vardır.

 

"Eğitimde temel etken öğretmenin karakteridir; hiç bir müfredat programı veya eğitim sistemi öğretmenin karakteri kadar çocuğu etkileyemez."

 

O kadar güzel anlatmış ki hocamız sözlerinde öğretmenin eğitim sistemindeki yerini, ne denli yüce bir değer olduğunu.
Eğitimin öğretmen etrafında döndüğünü; öğretmenle büyüdüğünü, güzelleştiğini ve başarıya ulaştığını.
Etkili öğretmenin çocuğun gelişimindeki rolünün çok büyük olduğunu.
Öğretmenin çocuk için en önemli rol modellerden bir tanesi olduğunu.
Bireyin gelişim çağında öğreneceği çoğu şeyin öğretmende var olduğunu.
Güzel, vicdanlı, vefalı, insani değerleri yüksek bireyler yetiştirebilmek dünyayı güzellik kurtaracak sözüyle ilintili olduğunu düşünüyorum.

 

Sevgi ile beslenen her kalp sonunda sevgi ile besleyecektir etrafını.
Sevgi çok şeydir aslında hatta her şeydir.
Şifadır, dermandır birçok derde, tasaya, eksiğe, artığa, hastalığa…
Kalpten gelen güzellikle bakan bir çift gözü rahatsız eden her ne varsa etrafta, içten gelen bir duyarlılık umutla kalkar ayağa.
İşte bu duyarlılıkta saklıdır toplumsal, kültürel değerlerle örtülü umutlar.
Etkili öğretmen davranışları etkili toplumsal davranışlara dönüşmektedir.
Yeter ki gelişmekte olan bireylerin en duygulu yerine kalbine dokunabilme becerisini gösterebilmemizdir.

 

İşte tam da bu noktada söylemek gerekir; mesleğini sevgi ile yapanların yüzüne yansıyan ışığın ne denli görülesi olduğunu
Sıcacık yüreklerde nice güzellik tohumlarının yeşermesine vesile olan ve olacak olan tüm öğretmenlerin öğretmenler gününü kutluyorum.
Ve “İlk Öğretmen” şarkısının ikinci kıtası ile

 

“İlk öğretmenin kim senin
Kim öğretti alfabeyi
Bir harf için kırk yıl
Köle olunuyorsa
Yirmi dokuz kere kırk yıl
Kölesiyiz öğretmenin”

 

Öncelikle Başöğretmen Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü saygı minnet ve rahmetle anıyorum.


Bugün elim kalem tutabiliyor, yüreğimden zihnimden geçenleri dile getirebiliyorsam ve bir eğitimci olarak yıllarını öğretmenliğe ve eğitim sistemine katkı sağlayabilecek bir konuma gelebildiysem onun sayesinde olduğunun bilincindeyim ve hep bu bilinçle yoluma devam edeceğim. Ve üzerimde emeği olan tüm öğretmenlerime en kalbi duygularımla saygı ve sevgilerimi gönderiyor, teşekkür ediyorum.

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

maviADA'dan:

İlk okul sıraları öğretmen yoklama listesini açtı. Sırayla okumaya başladı.

“ Semihat Kanatlı.”

Heyecanla yerinden kalktı. Buradayım öğretmenim dedi. Gözlerini kapattı ilk okul yıllarından bugüne kadar kendisine emek veren öğretmenlerini hatırladı tek tek. Saygıyla isimlerini andı. Bazılarının isimlerini seslendi içinden. Ama ses veremeyenler sonsuzluğa gidenler vardı. Saygı ve sevgi ile andı her birini.

Bugün öğretmenler günü. Öğretmen ne demekti?

Ali Rıza Binboğa’nın şarkısında söylediği gibi “ "öğretmen kutsaldır ana gibi/öğretmen kutsaldır baba gibi/öpülesi elleri var/şirin tatlı dilleri var/ öğretmen öğretir "abc"/ ilk öğretmenin kim senin/kim öğretti alfabeyi/bir harf için kırk yıl köle olunuyorsa/yirmi dokuz kere kırk yıl/kölesiyiz öğretmenin”.

*

İlk okul yıllarından itibaren bizi eğiten yaşama hazırlayan bugün sahip olduğumuz kişiliğimizin oluşmasında bizleri şekillendiren, bilgi sevgi ve sorumluluk öğreten öğretmenlerimiz. İlk okulda küme çalışmaları ile paylaşmayı birbirine destek olmayı öğrenmedik mi? Matematik dersinde sadece matematik mi öğrendik? Mezun olduğumuz lisenin yıllar sonra mezunları ve öğretmenleri bir araya gelip birçok konuda fikir tartışmaları yapmadık mı? İşte bizler neden bugün sahip olduğumuz yerlerdeyiz neden bu ülkeyi seviyoruz diye düşündüğümüz zaman öğretmenlerimizden bunları öğrendiğimiz için diye düşünüyorum.

*

Hemen hemen hepimizin okuduğu veya filmini izlediği Rıfat Ilgaz’ın “Sınıf” isimli kitabı

Hababam sınıfı olarak sinemaya aktarılmıştır. Filimde beni en çok etkileyen sahnelerden bir tanesinde okulları kapanma tehlikesinde olan öğrenciler ormanda kurdukları kampta kendileri ile bir araya gelen okul müdürü arasında şöyle bir diyalog geçer :

Mahmut Hoca: Okul sadece dört tarafı duvarla çevrili , tepesinde dam olan yer değildir. Okul her yerdir. Sırasında bir orman, sırasında bir dağ başı. Öğrenmenin bilginin olduğu her yer okuldur.

Tulum Hayri: Allah aşkına hocam bu okulda insan ne öğrenir.

Mahmut Hoca: yaşamayı, mücadele etmeyi, doğa ile savaşmayı öğrenirsiniz. Bilgili olmayı en önemlisi kendinize saygılı olmayı öğrenirsiniz. Eğer bu saydıklarım bir okulda yoksa orada sadece bir taş yığını vardır.”

Bu sahne bana Köy enstitülerini ve orada yetişen eğitimleri hatırlatır. Köyde yaşayan çocuklar yatılı olarak köy enstitülerinde aldıkları eğitimle hem iyi birer öğretmen olmuşlar. Birçok sanat dalında kendilerini geliştirmişler öğretmen olmalarının yanı sıra eğitim verdikleri bölgelerde ağaç yetiştirmeyi sebze yetiştirmeyi de öğretmişler. Mesleki eğitimler de vermişlerdir.

*

Atatürk, Köy Enstitüleri’ne olan zorunlu ihtiyacın gerekçelerini şöyle açıklar:

“Efendiler!

Asırlardan beri milletimizi idare eden hükümetlerin tamamı eğitim isteğini ortaya koymuşlardır. Ancak bu arzularına erişmek için doğu ve batıyı taklitten kurtulamadıklarından, sonuç, milletin cehaletten kurtulamamasına sebep olmuştur. Bu acı gerçek karşısında, bizim takibe mecbur olduğumuz eğitim siyasetimizin esas çerçevesi şu olmalıdır; demiştim ki bu memleketin asıl sahibi ve toplumsal varlığımızın asıl nedeni köylüdür. İşte bu köylüdür ki bugüne kadar bilgi ışığından yoksun bırakılmıştır. Bu nedenle bizim takip edeceğimiz eğitim siyasetinin temeli, evvelâ mevcut cehaleti yok etmektir.”

“Efendiler!

Bu hedefe ulaşmak, eğitim tarihimizde kutsal bir aşama oluşturacaktır. Bir taraftan cehaleti yok etmekle uğraşırken bir taraftan da memleket evladını toplumsal yaşama ve iktisatta fiilen etkili ve verimli kılabilmek için acil olan ilkel bilgiyi işe yarar bir tarzda vermek kuralı eğitimimizin esasını teşkil etmektedir.

Efendiler!

Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri tahsilin sınırı ne olursa olsun, en evvel, her şeyden evvel Türkiye’nin Bağımsızlığı ile Kendi Benliğine ve Milli Geleneklerine Düşman Olan Bütün Unsurlarla Mücadele Etmek Lüzumu Öğretilmelidir.”

*

Kendisi de Köy enstitüsünden yetişen bir eğitimci olan Fakir Baykurt “Eşekli Kütüphaneci” isimli kitabında şöyle anlatır köy enstitülerinin kapatılmasını:

“Yurdumuzda aydınlığa karşı güçlü bir direnme vardır. Bunlar ortaya Atatürk gibi güçlü adamlar çıkınca sinsi sinsi yatıp uyur görünse de buldukları ilk fırsatta başlarını deliklerinden çıkarırlar. Anlattım: Halkevlerini, Halkodalarını öyle kolayca kapatıverdiler. Hele Köy Enstitülerini, rahmetli İsmail Hakkı Tonguç'u düşünüyorum. O büyük adama kan kusturdular. Sana köyler için öğretmen yetiştiren Köy Enstitülerinin nasıl kapatıldığını anlatayım. Dinle bak!

Doğuda, Van İlinde köyler sahibi Kinyas Kartal ağa ile Batıda Aydın ilinde çiftlikler sahibi Adnan Menderes Ağa vardı. Bunlar seçimlerden önce gizlice anlaşıp birbirine söz verdi. Ağalar oyları Menderes'e küreyecek, Menderes bu yoldan iktidara gelecek. Başbakanlık koltuğuna oturur oturmaz Köy Enstitülerinin kapısına kilidi asacak. Kaldırın kolları; kaldırdılar. İndirin kolları; indirdiler. Tamam, kapattılar enstitüleri.”

*

Köy çocuklarına okuma imkânı tanıyıp birçok konuda yetişmelerini sağladıkları okullar olan köy enstitülerinden yetişen öğretmenler en ücra köşelerde birer ışık olmuşlardır.

*

Mahmut Makal “Deli Memedin Türküsü” isimli kitabında Öğretmen Hamdi Akçaoğlu’nun ağzından köy enstitülerinin yok edilmesine öncülük eden zihniyeti şöyle anlatır “Bir 24 Kasım Öğretmen Günü’nde salon ağzına kadar dolu. Öğretmen okulunun öğrencileri, konuklar, vali, eğitim müdürü vb. Okulun tarih öğretmeni kürsüde, Köy Enstitülerinin komünist yuvası olduğunu, kız öğrencilerin çocuk düşürdüğünü söylemeye başladı. Bunun üzerine yerimden fırladım ve mikrofonu elinden aldım. Bu okul benim mezun olduğum eski Gölköy Enstitüsü idi. ‘Sen Köy Enstitülerini bilmiyorsun. Bu okulda para babalarına hizmetkâr, ağalara çoban yetişmiyordu. Burada adam yetişiyordu, adam! Diye bağırdım…”

*

Taliban’a boyun eğmeyen genç aktivist Malala Yousafzai: “ "Neden kızların okula gitmesini istemiyorlar? diye sordum babama.

"Kalemden korkuyorlar", diye cevap verdi."

“ Kitaplarımızı ve kalemlerimizi almamıza izin verin. Onlar bizim en güçlü silahlarımız. Bir çocuk, bir öğretmen, bir kitap, bir kalem dünyayı değiştirebilir. Eğitim tek çözüm. Önce eğitim” şeklinde seslenir dünyaya.

*

Eğitim ezbere dayalı bir sistem olduğu zaman sorgulamayan bir toplum yetişecektir. Bu nedenle öğretmene büyük sorumluluk düşmektedir.

Eğitim sistemini sorgulayan hint filmlerinden 3 İDİOT / 3 APTAL filminde öğrencilerden Ranço ile Profesör arasında geçen konuşmada her şeyi ezber mantığı ile öğrenme mantığına karşı :

-Karşınızda kendini hoca ilan eden biri var. Bizim kalifiye hocalarımızdan daha yetenekli olduğunu düşünüyor. Profesör Rançoddas Çançad bize Mühendislik öğretecek.

(Ranço önce duraksar ve etrafına bakınır. Sonra, elindeki bir mühendislik kitabından herhangi bir sayfa açarak tahtaya şu kelimeleri yazar: FAHRANITRATE VE PRERAJULISATIN)

-Bu terimleri tanımlamak için 30 saniyeniz var. Kitaplarınızdan yardım alabilirsiniz. Cevabı bulduğunuzda parmak kaldırın. Kim birinci olacak, kim sonuncu, görelim. Sürenizbaşlamıştır.

Süre başladıktan sonra herkes müthiş bir yarışa girer en önce bulabilmek için. Hatta Profesör Virüs bile kitap üstüne kitap karıştırır.

-Süreniz doldu

-Süreniz doldu, efendim. Doldu Profesör Virüs, aramaya devam etmektedir

-Kimse cevabı bulamadı mı? Şimdi bir dakika önceyi düşünün. Ben bu soruları sorduğumda, sizde heyecan ya da merak oldu mu? Yeni bir şey öğreneceğiniz için sevindiniz mi? Hayır. Hepiniz hemen bi yarışa giriştiniz. Bu yöntemde birinci gelseniz bile ne faydası var ki? Bilgi hazneniz artmış olacak mı? Hayır sadece üzerinizdeki baskı artacak. Burası üniversite. Düdüklü tencere değil. Bir aslan bile kırbaç korkusuyla sandalyeye oturmayı öğreniyor. Ama biz bu aslana 'iyi eğitilmiş' diyoruz, 'iyi eğitim almış' demiyoruz.”

-Pardon da Felsefe dersinde değiliz, tahtadaki şu iki kelimeyi açıkla sadece.

-Efendim bu kelimeleri ben uydurdum. Arkadaşlarımın isimlerinden. Farhan ve Raju.

-Saçmalama! Mühendislik böyle mi öğretilir?

-Ben size mühendislik öğretmiyordum efendim. O sizin uzmanlık alanınız. Ben size nasıl öğretileceğini öğretiyordum. Ve eminim bunu bir gün siz de anlayacaksınız. Çünkü ben sizin aksinize, zayıf öğrencilerimi asla terk etmem.”

İşte aslında eğitim hayatını anlatan en acıklı durum budur ne yazık ki.

*

Kardelenlerin annesi olarak bildiğimiz Türkan Saylan "İçimizdeki bu olumsuz duyguları yenebilir, çocuklarımızı birazcık savaş karşıtı ve eşitliğe inanmış olarak yetiştirebilir miyiz acaba? Yoksa bu acımasız rekabet dünyasında ayakta kalabilmeleri için acımasız olmalarını mı öğütleyeceğiz hâlâ? Oysa dünyada herkese yer var, paylaşmasını bilirsek ve yetinebilirsek barış içinde yaşayabiliriz!" diye anlatır mücadelesini. Mitinglerde “Şeriata karşıyız, bölücülüğe karşıyız, çocukları katil yapan ırkçılığa karşıyız, biz darbelere karşıyız“ diye seslenir.

*

ATATÜRK’E BAŞÖĞRETMENLİK ÜNVANI VERİLMESİ /Kasım

Atatürk, eğitimin, öğretimin yayılmasından, yaygınlaşmasından yanaydı. yılında Arap harflerinin kaldırılıp yerine bugün kullanmakta olduğumuz Türk harflerinin kabulü ile halkın yeni harfleri kısa sürede öğrenip daha çok yurttaşın okur- yazar olmasını sağlamak amacıyla yoğun bir çalışma başladı. Okuma- yazmayı yaygınlaştırmak için okul çağı dışındaki yurttaşlara okuma- yazma öğreten okullar açıldı. Bunlara Millet Mektepleri adı verildi. Atatürk, Ulus Okulları dediğimiz Millet Mekteplerinde yazı tahtasının başına geçerek dersler verdi. Tüm yurt safında Mustafa Kemal Atatürk birçok çalışmaya ve yeniliğe imza atmıştır. Ülkenin içinde bulunduğu cehaletin bir an önce yok olması için Yeni Türk Alfabesinin ortaya çıkarılmasına katkıda bulunmasının yanı sıra öğretilmesi hususunda da yakın çaba göstermiştir.

Tüm bu hizmetler ışığında Bakanlar kurulu, günü yaptığı toplantıda Atatürk'e Ulus Okullar Başöğretmenliği unvanı verdi. 24 Kasım Atatürk'ün Millet Mektepleri Başöğretmenliğini kabul ettiği gündür. Atatürk'ün doğum günü olan yılından itibaren 24 Kasım günü Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır.

*

Mustafa Kemal Atatürk : Öğretmenler!

Ordularımızın kazandığı zafer, sadece eğitim ordusunun zaferi için zemin hazırlamıştır. Gerçek zaferi, cahilliği yenerek siz kazanacak, siz koruyacaksınız. Çocuklarımızı ve geleceğimizi ellerinize teslim ediyoruz. Çünkü aklınıza ve vicdanınıza güveniyoruz!"

*

Bizler

Siyah beyaz zamanların çocuklarıydık.

Hayatımızı yürek fırçamızla boyardık rengârenk

Gökkuşağını çizerdik gökyüzüne

Hayatın tüm zorluklarına inat

Sımsıkı dostluklarla

Güneşi indirirdik yeryüzüne

Geceleri yıldızları tek tek toplayıp

Samanyolunda koşturmak oynardık

Ay dedenin kucağında masallar dinlerdik gerçek gibi

İçimizdeki çocuk gülümserdi hayata sevgiyle

Sonra büyüdük, büyüdük, büyüdük

Kirlendi çevremiz, kirlendi insan yüzleri

Kirlendi dünya

Tüm bu kirlenmişliğe rağmen

Direndik direndik ve direndik

Ve insanların yüreklerinde

Ayrık otu gibi çöreklenen

Kıskançlık ve kötülükleri söküp

Sevgiyle yoğurmak için dünyayı

Sevgi ektik insanların yüreklerine

Grileri siyahları torbaya koyup

Gökkuşağına boyadık dünyayı yeniden

Dünyanın kirlenmişliklerine rağmen

İçimizde hala var olan

O masum çocuğa sevgiyle sarılıp

Hiç bırakmadık elini

Hayatın zorluklarına rağmen

Direndik tüm dünyaya

Yeşil ve maviden düşler yaratıp

Umut ektik en güzel sabahlara

Ve hiç bıkmadan güneşleri doğurduk yeryüzüne

Tüm kirlenmişliğine rağmen dünyayı

İnsanları sevdik sevdik ve

Sevgiyle yoğurduk her şeyi yeni baştan.

*

Denize kavuşmayı bekleyen deniz yıldızlarını denize ulaştıran, Kardelenlerin çiçek açmasına imkân veren ÇYDD’nin kurucusu Türkan Saylan “Eğer bir yerlerde bilime, demokrasiye, barışa, aydınlığa aç bir çocuk senin ışığını bekliyorsa, sönmeye hakkın yoktur. Işıyacaksın! “der.

*

Lise öğretmenim defterini açıyor yoklama yapıyor. “ Semihat Kanatlı“ sesleniyorum. “Buradayım öğretmenim.

İşte bizler sizlerin öğrencileriniz olarak o minicik mum ışıklarının sönmemesi için buradayız öğretmenim.

Tüm öğretmenlerimin Eğitime gönül vermiş herkesin öğretmenler gününü kutluyorum.

Sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.

Semihat Karadağlı /

Yararlanılan Kaynaklar:

1)- Kardelenlerin Annesi /Türkan Saylan /Mavi Ada Dergisi/Semihat Karadağlı

funduszeue.info

2)- Anadolu’dan Sürgün Vermiş Eğitim Işıkları: Köy Enstitülerinin Kuruluş Yılı /Mavi Ada Dergisi/Semihat Karadağlı

funduszeue.info

3)- Rıfat Ilgaz/Sınıf

4)- 3 İdiot/ 3 Aptal Filmi

5)- Deli Memedin Türküsü, Mahmut Makal

6)- Ben Malala/ Malala Yousafzai

7)- Şu Çılgın Türkler/ Turgut Özakman

8)- TBMM tutanakları.

9)- Çeşitli gazeteler

ÖĞRETMENİM HÜRMETLE ELLERİNİZDEN ÖPÜYORUM

Öğretmenlik kutsal bir meslektir. Bu nedenle “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.” Diyor, ilmin kapısı Hz. Ali

Günümüzde herkese bir gün tahsis ediliyor. Bu faydalı bir şey…

Ama gönül ister ki “Herkese her günde hakkı teslim edilsin.” Verilen kıymet ve değerler sadece bir güne hasredilmesin.

Bu günlerden biri,24Kasım Öğretmenler Günü… Belli ki bu günde öğretmenlerin daha çok hatırlanması ve daha çok değer verilmesi isteniyor.

Temennimiz öğretmenlerin değerinin her gün bilinmesi. Saygı ve hürmet gösterilmesi…

Bir öğretmeniçin saygı ve hürmetten daha büyük bir mükâfat yoktur.

Çocukluğumuzda Öğretmenler Günü kutlanmazdı. Ama öğretmene verilen değer gerçekten çoktu. Veliler, çocuklarını okula götürdüklerinde “Eti senin, kemiği benim, Öğretmenim.” Derlerdi. Bu “Öğrenciyi dilediğin gibi eğitebilirsin.” Anlamına gelirdi. Herkes kendini bilge saymaz. Öğretmenden çok “bilir” görmezdi.

Öğretmene saygı vardı, değer vardı. Herkes kendini bilir, öğretmeneedepleyaklaşırdı. Haddini bilen hiç kimse saygı da kusur etmezdi.

Ne yazık ki günümüzde meta her şeyin belirleyicisi oldu. Her şey parayla ölçülür hale geldi. Kişilere parası kadar değer verilir oldu.

O zamanlar Öğretmene değer veren, saygı gösteren, edebini bilen, kusur etmeyen veliler ve öğrenciler vardı. Veliler tarafından “Öğretmen sesini yükselterek çocuğumun psikolojisini bozuyor.” Cümlesi daha icat edilmemişti.

Milli Eğitim Bakanlığında öğretmenleri şikâyet etmek için özel ihbar hattı kurulmamıştı.Ömer DİNÇERLER gibi “Öğretmenleri şikayet edin” diyerek velileri öğretmenlere karşı kışkırtan, böylelikle Öğretmenleri değersizleştiren Milli Eğitim Bakanları daha gelmemişti. Gerçi o hatadan dönüldü ama şikâyet baki kaldı.

Geçmiş zamanlarda öğretmenlerin kutsallığını dile getiren, türküler söylenirdi.

Ali Rıza BİNBOĞA gibi sanatçılar;Öğretmen kutsaldır Ana gibi / Öğretmen kutsaldır baba gibi / Öpülesi elleri var. / Şirin Tatlı dilleri var. / Bir harf için kırk yıl / Köle olunuyorsa. / Yirmi dokuz kere kırk yıl /  Kölesiyiz öğretmenin” diyerek öğretmenin kutsallığını dile getirir, elinin öpülesi olduğunu belirtir, Hz. Ali’nin sözünü benimseyerek yirmidokuz harfi öğretene ne kadar minnettar kalınacağını “çarpma” ile gözler önüne sererdi.

Eğitim ve öğretimin köle olunacak kadar değerli olduğunu belirtirlerdi.

Yunus Emreler ta geçmiş tarihlerden beri;

Gezdim Halep ile Şamı, / Eyledim ilmi talep, / Meğer ilim bir hiç imiş, / İlla edep illa edepdiyerek,ilim öğrenmekle aslolunanın “edepli” olmak olduğunu anlamaya davet ederlerdi.

Yine aynı şekilde;

Bir insanda olmazsa edep, Ne eylesin ona medrese mektep, Okusa alim olsa da yine merkep yine merkep… Velhasılı illâ edep illâ edep…Denilerek ilmin başının edep, ortasının edep, sonunun edep olduğunu, ilmin aslının edepli olmak olduğunubariz bir şekilde bizlere belirtilirdi.

İlim ilim bilmektir / ilim kendin bilmektir / Sen kendini bilmezsen ya nice okumaktır.” Diyen gönül cilalayıcısı Yunus Emreler bizlere öncelikle “Kendimizi bilmemizi” haddimizi bilmemizi, nefsimizi bilmemizi öğretirlerdi.

Dememiz o ki, her devir ve çağda, her zaman ve an da; bizlere ilmi, edebi, ahlakı, terbiyeyi, bilgiyi, sorumluluk ve mesuliyeti öğreten, bizleri ilmik ilmik işleyerek, eğitip öğreten, hayata en mükemmel şekilde hazırlayan, geleceği daha güzel yaşamamız için gecesini gündüzüne katan öğretmenlerimize gereken saygı ve hürmeti göstermek en temel görevimiz olsa gerek

Bu güzel günün vesilesiyle öğretmenlere karşı saygının, sevginin, muhabbetin, hürmetin, ahlakın, edebin, en yüksek seviyelerde olmasını diliyor, doğduğum ilk günden, günümüze kadar öğretmenliğimi yapan ve yetişmemde emeği geçen tüm öğretmenlerimin “Öğretmenler Gününü” canı gönülden kutluyor, mübarek ellerinden öpüyorum.

Minnet ve muhabbetle onurlu, şerefli, saygılı, bilgili, hürmetli, fedakâr bir o kadar da kişilikli, karakterli, edepli ve ahlaklı bir neslin yetişmesini sağlayan tüm öğretmenlerimizin “Öğretmenler Gününü” en içten duygularımla kutluyor, sevgi saygı, muhabbet ve hürmetlerimi sunuyorum.

Öğretmenler Gününüz Kutlu olsun, Sevgili Öğretmenim…

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası